> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Visal orucunun hükmü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Visal orucunun hükmü  (Okunma Sayısı 3741 defa)
30 Temmuz 2011, 14:54:15
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Temmuz 2011, 14:54:15 »



3— Visal Orucunun Hükmü:

 

Soru: Bu meselenin hükmü nedir? Visal orucu caiz midir, haram mı­dır, mekruh mudur?

Cevap: Âlimler bu meselede ihtilâf etmiş olup ortaya üç görüş çıkmıştır:

1- Gücü yetene caizdir. Bu görüş, selefden Abdullah b. Zübeyr ve başkalarından rivayet edilmiştir. İbn Zübeyr, günlerce visal orucu tutardı. Bu görüş sahiplerinin ileri sürdükleri delil: Hz. Peygamber (s.a.)» sahabîle-ri visal orucu tutmaktan menettiği halde onlarla visal orucuna devam et­miştir. Nitekim Sahihayn'da Ebu Hureyre'den rivayet edilen hadise göre Hz. Peygamber (s.a.) visal orucunu yasaklamış ve "Ben sizin durumunuz­da değilim." buyurmuştu. Visal orucu tutan sahabîler vazgeçmemekte ısrar edince Hz. Peygamber onlarla bir gün, sonra bir gün daha visal orucu tutmuştu.[79] îşte visal orucunu yasakladıktan sonra Hz. Peygamber'in (s.a.) visal orucu tutuşu! Şayet yasaklama haramhk ifade etseydi, sahabîler vazgeçmemekte ısrar etmezler ve Hz. Peygamber de bundan sonra onların bu halini tasvib etmezdi. Yasaklamadan sonra Hz. Peygamber (s.a.) bildiği ve onayladığı halde bunu yaptıklarına göre, Hz. Peygamber'in onlara mer­hamet göstermeyi ve onlardan yükü hafifletmeyi kasdettiği anlaşılmış de­mektir. Nitekim Hz. Âişe: "Allah Rasûlü (s.a.) ümmete merhametinden ötürü visal orucunu yasakladı." demektedir. Bu hadisi Buharî ve Müslim rivayet etmiştir.[80]

2- Bir başka grup, visal orucu caiz değildir diyor. Bunlar arasında Mâlik, Ebu Hanife, Şafiî ve Sevrî —Allah onlara rahmet eylesin— yer almaktadır. îbn Abdilber, bu âlimlerden bu görüşü aktardıktan sonra: "Bun­lar visal orucunu hiç kimseye caiz görmüyorlar." demektedir. Ben derim ki: Şafiî (r.h.) visal orucunun mekruh olduğunu açık bir ifade ile belirtmiş, müntesipleri ise bu mekruhun tahrimen mi, tenzihen mi olduğu konusunda iki ayrı görüş ileri sürmüşlerdir.

Haram sayanlar, Hz. Peygamber'in (s.a.) yasaklamasını delil gösteri­yorlar. Diyorlar ki: Yasaklama (nehy) haramlığı icabettirir. Hz. Âişe'nin: "Ümmete merhametinden ötürü" demesi, yasağın haramhk ifade etmesini engellemez, aksine takviye eder. Çünkü onlara bunu haram kılması, onlara olan merhametindendir. Hatta Hz. Peygamber'in (s.a.) ümmete yasakladı­ğı diğer şeyler de bir merhamet, bir koruma, bir kollamadır. Yasakladık­tan sonra sahabilerle visal orucu tutması ise, onların bu davranışlarına ses çıkarmama değildir. Onları bundan yasakladığı halde nasıl onaylamış ola­bilir ki? Hz. Peygamber bunu onlara ibret olsun, ceza olsun diye yapmış­tır. Yasaklamasından sonra da onların visal orucu tutmaları ihtimali bu­lunduğu için yasağın caydırıcılığım pekiştirmede ve yasaklamasına sebep olan zararlı durumun ortaya çıkması suretiyle onları bundan yasaklamanın hikmetini açıklamada fayda bulunduğundan böyle bir yola başvurmuştur. Visal orucu tutmanın zararını ve bunu yasaklamanın hikmetini anladıkları zaman bu durum, onların kabullenmelerine ve orucu terketmelerine daha iyi sebep olmuştur. Zira onlar visal orucu tutma halinde kendilerinde birta­kım haller zuhur edip, ibadette bıkkınlık hissedince, ayrıca visal orucu tut­tuklarından dolayı Allah'ın emirlerine kuvvetle sarılma, farzları konusun­da huşu ve bunların gizli aşikâr haklarını yerine getirme gibi daha mühim, daha tercihe şâyân dinî vazifelerde taksir görünce, şiddetli açlığın buna aykırı bulunduğunu ve kula engel olduğunu hissedince, visal orucunun ya-saklanmasının hikmetini ve bu oruçta Hz. Peygamber (s.a.) için değil de kendileri için var olan zararı anlarlar. Hz. Peygamber'in (s.a.) bu ağırlıklı faydadan ötürü onların visal orucu tutmalarına ses çıkarmaması, kalbini İslâm'a ısındırmak ve İslâm'dan nefret ettirmemek amacıyla mescide kü­çük abdest bozan bedevîye[81] ses çıkarmamasından da daha büyük bir me­sele değil, namazını doğru dürüst kılmayan kimseye namaz esnasında ses çıkarmamasından da daha büyük bir mesele değil. Oysa Hz. Peygamber (s.a.) o kimsenin kıldığı bu namazın, namaz olmadığını ve onun namaz kılmamış sayılacağını, hatta bu namazın kendi dininde bâtıl bir namaz ol­duğunu haber vermiştir. O kimsenin kıldığı bu namaza ses çıkarmaması, bitirdikten sonra öğretme ve o kişinin de kabul etme faydasını gözettiği içindir. Çünkü bu öğretim ve öğrenim konusunda en yerinde bir tutumdur.

Yine Hz. Peygamber (s.a.): "Size bir şey emretiğim zaman gücünüz yettiği kadar onu yapın. Size bir şeyi yasakladığım zaman ondan kaçının." buyurmuştur[82]

Caiz görmeyenler diyorlar ki: Hadiste, visal orucunun Hz. Peygam­ber'in (s.a.) hususiyetlerinden olduğunu gösteren "Ben sizin durumunuzda değilim." cümlesi yer almaktadır. Şayet onlar için bu oruç mubah olsaydı Hz. Peygamber'in (s.a.) hususiyetlerinden olmazdı. SahıhayrC'da Ömer İbnü'l-Hattâb'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü (s.a.): "Gece şu ta­raftan (yani doğudan) yönelip geldiği, gündüz de şu taraftan (yani batıdan) arkasını dönüp gittiği ve güneş battığı vakit oruçlu, orucunu bozmuştur." buyurmuştur.[83] Sahihayrfda bunun benzeri bir hadis Abdullah b. Ebî Ev-fâ'dan rivayet edilmiştir. Görüldüğü gibi Hz. Peygamber (s.a.) oruçluyu, iftar vakti girdiğinde iftar etmese de hükmen orucunu bozmuş saymakta­dır. Bu ise visal orucunu şer'an imkânsız hale getirir.Yine bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.): "Ümmetim iftarda acele ettiği müddetçe fıtrat üzerinde —yahut hayırda— devam eder." buyurmuştur[84]

Sünen'dt Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadiste: "İnsanlar iftar­da acele ettikleri müddetçe din galip olarak (aşikâre) devam eder. Yahudi­ler ve hıristiyanlar geciktirirler." buyurmuştur.[85]

Yine Sünen'de Ebu Hureyre yoluyla Hz. Peygamber'den (s.a.) şu ha­dis rivayet edilmiştir: Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Benim en sevgili kulla­rım, iftarda en çok acele edenlerdir."[86] Bu ise iftarı geciktirmenin mek­ruh olmasını icabettirir. Ya terkedilmesine ne demeli?.Mekruh olduğu va­kit ibadet olmaz. Zira ibadet derecelerinin en alt basamağım müstehaplar oluşturur.

3- Üçüncü görüş, aynı zamanda en doğru olan görüş: Bir seher (sahur yemeği) vaktinden diğer seher vaktine kadar visal orucu tutmak caizdir. Ahmed ve İshak'dan bilinen görüş budur. Zira Ebu Saîd el-Hudrî hadisine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Visal orucu tutmayın. Hanginiz visal orucu tutmak isterse seher vaktine kadar tutsun." buyurulmuştur. Bu hadisi Bu­harı rivayet etmiştir[87] Bu en mutedil ve oruçlu için en kolay bir visal orucudur. Hakikatte bu visal orucu, gecikmiş bir akşam yemeği yerine geç­mektedir. Bu orucu tutan kimse bir gün ve gecede bir defa yemek yemiş olmaktadır. Onu da seher (sahur yemeği) vakti yediği zaman gecenin evve­linden gecenin sonuna kaydırmış olmaktadır. En iyi bilen Allah'tır. [88]


[79] Buharî, 30/48; Müslim, 1103

[80] Buharî, 30/48; Müslim, 1105

[81] Buharî, 4/57; Müslim, 284. Enes b. Mâlik anlatıyor: Bir bedevî mescide küçük abdest bozdu. Cemaattan bazıları (dövmek için) ona doğru ayaklandılar. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "Bırakın onu, işini yanda bıraktırmayın," buyurdu. Adam işini bitirince Hz. Peygamber (s.a.) bir kova su istedi ve onu idrarın üzerine döktü... Müslim'in bir rivayetine göre, sonra Allah Rasûlü (s.a.) adamı çağırdı ve ona: "Şüphesiz şu mescidler gerek küçük, gerek büyük abdest bozmak için uygun yerler değillerdir. Bunlar ancak Allah Teâlâ'yı anmak, namaz kılmak ve Kur'an okumak İçin yapılmış yerlerdir." dedi. Bir rivayete göre de şöyle buyurdu: "Bırakın onu. İdrarının üzerine bir kova su dökün. Siz ancak kolaylaştırıcı olarak görevlendirildiniz. Zorlaştırıcı olarak gönderilmediniz."

[82] Buharî, 13/220; Müslim, 1337.

[83] Buharî, 30/43; Müslim, 1100. Abdullah b. Ebî Evfâ hadisi için bk. Buharî, 30/43; Müs­lim, 1101.

[84] Buharı, 30/45; Müslim, 1098. Hz. Peygamber buyuruyor ki: "İnsanlar İftarda acele et­tikleri müddetçe hayır İçinde olurlar." İbn Huzeyme (2061) ve İbn Hibbân (891) ise ha­disi "Ümmetim iftar etmek için yıldızların parlamasını beklemedikleri sürece sünnetim üzerinde devam etmiş olur." metniyle rivayet etmişlerdir. Senedi hasendir.

[85] Tirmizî, 700; Ahmed, 2/329; îbn Huzeyme, 2062; tbn Hibbân, 886. Senedi zayıftır.

[86] Ebu Davud, 2353; Ahmed, 2/450; İbn Mâce, 1698. Senedi hasendir. İbn Huzeyme (2060) ve îbn Hibbân (889) sahih olduğunu söylemişlerdir.

[87] Buharî, 30/50.                                                                   

[88] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/48-51.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Visal orucunun hükmü
« Posted on: 19 Nisan 2024, 02:50:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Visal orucunun hükmü rüya tabiri,Visal orucunun hükmü mekke canlı, Visal orucunun hükmü kabe canlı yayın, Visal orucunun hükmü Üç boyutlu kuran oku Visal orucunun hükmü kuran ı kerim, Visal orucunun hükmü peygamber kıssaları,Visal orucunun hükmü ilitam ders soruları, Visal orucunun hükmüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes