> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Vebanın tedavisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Vebanın tedavisi  (Okunma Sayısı 5602 defa)
15 Haziran 2011, 15:38:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Haziran 2011, 15:38:41 »



3— Taunun Tedavisi:                                           

 

Allah Rasûlü'nün (s.a.) taun (veba) hastalığı hakkındaki tutumu, visi ve ondan kaçınması şu şekildedir:

Sahihayn'da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas—babası senediyle şu hadis var­dır: Âmir, babasının Üsâme b. Zeyd'e (ria.) veba hastalığı hakkında Allah Rasûlü'nden (s.a.) ne işittiğini sorduğunda, Üsâme, Allah Rasûlü'nün (s.a.) bu hususta şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Taun (veba); İsrailoğullarından bir guruba ve sizden evvel yaşamış olanlara gönderilmiş bir azaptır. Bir yer­de veba olduğunu işittiğiniz takdirde o yere gitmeyiniz. Şayet veba sizin de içinde bulunduğunuz bir yerde zuhur etmişse, vebadan kurtulalım diye ora­dan başka bir yere gitmeyiniz."[407]

Yine Sahihayn'da rivayet edildiğine göre, Hafsa bt. Şîrîn, Enes b. Mâ-lik'in (r.a.) Allah Rasûlü'nün (s.a.) şöyle buyurduğunu naklettiğini söylemiştir: "Taun (vebadan ölmek) her bir müslüman için şehid olmak (demek)tir."[408]

Lugatçı Cevheri, Sihâh'ınâa, taunun, veba hastalığının bir türü olduğu­nu söylemiştir.'[409]

Tıbba göre ise taunun tarifi şöyledir: Öldürücü bir verem olup berabe­rinde şiddetli bir ateşlenme meydana gelir. İnsanın dayanma derecesini aşa­cak şekilde ciddi olarak eziyet verici bir ateş yapar . Hastalığın meydana gel­diği uzvun etrafı çoğunlukla siyah, yeşil ve soluk olur ve süratle ufak kabar­cık ve sivilceler çıkmağa başlar. Çoğunlukla da üç uzuvda; koltuk altı, kulak arkası, burun ucu gibi yumuşak ve gevşek etlerde meydana gelir.

Hz. Âişe'den (r. anha) rivayet edilen bir hadiste Allah Rasûlü'ne (s.a.): "Ya Rasûlullah ; yaralanmayı (ta'n) biliyoruz, bu taun da nedir?" diye so­runca, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Deve vebası gibi (vücutta çı­kan bir kese, gudde)dir ki burun, karın gibi yumuşak yerlerde ve koltuk al­tında çıkar. "[410]

Hekimler derler ki: Yumuşak ve gevşek etlerde, koltuk altı ve uyluklar­da, kulak arkasında ve burun uçlarında bozucu cinsten çıkan sivilceye taun denir. Bunun sebebi ise; kokmağa ve çürümeğe meyilli, kendisine uygun bir cevhere dönüşmesi imkânsız olan fazla kandır. Uzvu ve meydana geldiği un­surları bozar. Çoğunlukla da kan ve irin sızdırır. Kalbde Öldürücü bir keyfi­yet oluşturur. Bu durum insanda kusuntu, uyku ve baygınlık meydana geti­rir. Bu taun ismi veremi de içine alacak şekilde umumi de olsa, kalbte, kişiyi öldürene kadar, öldürücü bir keyfiyet oluşturur. Deve vebası salgınına uğra­mış ette meydana gelen hastalığa taun denmesinin sebebi; öldürücü etkisin­den dolayı yapısı itibariyla ancak en zayıf olan uzuvda ve uzuvlara yakınlı­ğından kulak arkası ve koltuk altında başı iyice büyümüş olan şişiklerde beVebanın çok olduğu bölgelerde taun ismi veba olarak kullanıldığından, daima veba dendiğinde taun hastalığı kastedilmiştir. Nitekim lügatçı İmam Halil: Veba taundur, demiştir. Yine denilmiştir ki: Veba, her türlü hastalığı kapsamı içine alan bir hastalıktır. Doğrusu, veba ile taun arasında umum-husus ilişkisi mevcuttur. Şöyle ki, her tauna veba denilebilir, fakat her türlü vebaya taun denilmez. Nitekim taunu da içine alan umumî hastalıklar hak­kında da aynı şeyler söylenebilir. Çünkü taun da bir hastalıktır. Taun hasta­lığının çeşitlerine gelince, daha önce zikri geçen yerlerde; sivilce ve çıbanlar, yara ve uyuzlar, öldürücü şişikler şeklinde meydana gelir.

Ben derim ki: Bu yara ve uyuzlar, şişikler, sivilce ve çıbanlar taunun et­kileridir, bizatihi kendisi değildir. Fakat tabibler, bu şekilde ortaya çıkan ema­relerinde hastalığı keşfettiklerinden, bunları taunun kendisi olarak nitelen­dirmişlerdir.

Vücutta meydana gelen üç alâmete taun denilir:

Birincisi: Daha Önce geçen yerlerdeki açık belirtiler ki, tabiplerir diği budur.

İkincisi: Bundan dolayı meydana gelen ölüm ki; "Taun her bir müslü­man için şehitlik demektir." sahih hadisinde belirtilen husus budur.

Üçüncüsü: Bu hastalığın meydana gelmesine vesile olan etkili sebep. Bu hususta rivayet edilen sahih hadisler şöyledir: "Taun, İsrailoğullarma gön­derilen azabın bir kalıntısidır."[411] "Taun, cinlerin azabıdır."'[412] Yine riva­yet edildiğine göre: "Taun, bir peygamberin bedduasıdir."

Bu hadislerde bildirilen illet ve sebepleri anlayacak ve onları tenkid edip çürütecek ilim, tabiplerde yoktur. Halbuki peygamberler gaib olan işleri ha­ber verebilirler. Tabiplerin insan vücudunda gözlemledikleri bu emarelerin, ruhların aracılığıyla meydana gelebilmesi ihtimalini reddedecek bir delilleri de yoktur. Çünkü ruhların bedende, hastalıklarında ve bedenin helak ve yok olmasındaki etkisini ancak, insanların içinde ruhları ve tesirlerini, cisimlere etkisini, tabiatlara etkisini bilmeyen cahiller inkâr ederler. Halbuki Allah Teâlâ bu ruhlara insanoğlunun cisimlerinde veba meydana geldiğinde ve hava bozulduğunda tasarruf müsaadesi vermiştir. Nitekim bazı öldürücü maddeler (hümörler) bedenlerde öldürücü bir vaziyet aldığında Cenâb-ı Hak onlara ta­sarruf gücü verir. Özellikle kanın çoğalmasında, mirretüssevda!da[413]ve me­ninin çoğalmasında ruhların tasarrufu söz konusudur. Zira şeytanî ruhların bu tür arızaları olan insana bilfiil etki etmesi mümkündür. Dolayısıyla da bu sebeplerin içerisinde zikir, dua, yalvarıp yakarma, tazarru', sadaka ve Kur'-an okumaktan daha kuvvetli bir müdafaa aracı yoktur. Çünkü bu tür yöne­lişlerle, habis ruhları kahredecek, kötülük ve tesirlerini def edecek melekî ruh­ların inmesi sağlanmış olur. Biz, sayısını Allah'tan başka kimsenin bilemiye-ceği kadar bu tür tedaviyi kendimizde ve başkalarında tecrübe ettiğimizde, bu temiz ruhların indirilmesini, yakına ceibettiğinde tabiatı takviyede öldü­rücü maddelerin (hümörler) def edilmesinde büyük etkilerini gördük. Sırf (ru­hanî olarak yapılan duamn etkisi ile) bu öldürücü maddelerin def edilmesi, bedene yerleşip karar kılmadan ve neredeyse yenilemeyecek raddeye gelmez­den öncedir. Cenâb-ı Hakk'ın kendisini bunu tesbite muvaffak kıldığı kişi, şer sebeplerin anlaşıldığı esnada hemen onları yok edecek manevî sebeplere sarılmalıdır. Zira başlangıç safhasında en faydalı ilaç budur. Şayet Cenâb-ı Hak, kaza ve kaderini infaz etmek dilerse, kulun kalbini, onun bilgisinden, tasavvurundan ve idaresinden gafil kılar, şuurunu zayıflatarak onu taleb et­tirmez. Buna en büyük delil, Allah'ın (c.c.) meydana gelmesi kesin olan bir emrinin (işinin takdir ve kazasının) tahakkuk ve vuku bulmasıdır.

İnşaattan ileride rukye, (dua) Peygamberi rukyeler, zikirler, dualar, amel-i salihlerle tedavi bölümüne geldiğimizde bu hususta daha fazla izahlar vere­cek ve doktorların tıbbı ile tibbu'n-nebî arasındaki farkın, müneccimlerle ko­cakarı tıbbının doktorlarmkine olan nisbeti gibi olduğunu belirteceğiz. Nite­kim bu gerçeği doktorların ehil ve otorite olanları da itiraf etmiştir. Yine in­san tabiatının etkilendiği en şiddetli gücün ruhî güçler olduğunu, rukye ve dualardaki güçlerin ilaçların gücünden daha etkili, hatta öldürücü zehirlerin gücünü iptal edici olduğunu belirteceğiz.

Netice olarak; taun için etkili illet ve yeterli sebeplerden bir bölümü (in­sanda hümör-ahlat olarak mevcut olan) hava unsurunun bozulması sebebiy­le meydana gelir. Zira hava unsurununun vebayı meydana getirecek veya or-tadan kaldıracak şekilde bozulması, senenin içinde hangi mevsimde olursa olsun, çürüme, kokuşma ve zehirleyicilik gibi öldürücü keyfiyetlerden biri­nin galebe çalmasıyla hava cevheri (unsuru) öldürücü bir hale intikal eder. Bu durum daha çok yaz aylarının sonlarında oluşsa da, hastalık çoğunlukla sonbaharda meydana gelir. Çünkü yaz mevsiminde keskin bozulmuş safra ve sevda fazlalıkları {fadalat el-mirâriyye) ve diğerleri çoğalarak vücutta biri­kir ve yaz sonunda da bu maddelerde çözülme meydana gelmez. Sonbaharda meydana gelmesi ise havanın soğuk olması, buharların ve yazın çözülen faz­lalıkların kokuşması sebebiyle daralır, ısınır, kokuşur ve böylece çürüme has­talıkları (emraz-ı afine) meydana gelir. Özellikle bu tür hastalıklar bedende, uygun, karşıt, gevşek, az hareketli ve hümörleri çok olduğunda belirir. Bu durum sebebiyle insanı kırgınlık ve bozukluğundan dolayı öldürebilir.

Bedene en yararlı mevsim ilkbahar mevsimidir. Hipokrat[414] der ki: Has­talıkların en şiddetlisi ve öldürücüsü sonbaharda meydana gelenleridir. İlk­bahar ise vakitlerin en sağlıklısı ve ölümlerin en az olduğu zamandır. Eczacı­ların ve ölüleri teçhiz edenlerin âdetleri, ilkbahar ve yazın borç alıp sonba­harda ödemektir. Çünkü sonbahar onlar için ilkbahar gibidir. Onlara göre sonbahar; gelmesini en çok istedikleri ve memnun oldukları mevsimdir. Hadis-i şerifte varid olduğuna göre: "Necm doğduğunda her beldeden salgın hasta­lıklar kalkar."[415] denilmiştir. "Necm doğması'* kelimesi; bir Süreyya yıldızımn doğması, bir de ilkbaharda bitkilerin yeşermesi ile tefsir edilmiştir. Bu ikinci tefsiri, "Sapsız bitkiler (otlar) ve ağaçlar da hep secde ederler."[416] âye­tinde de görüyoruz. Zira ağaçların ve otların tam mânası ile yeşermeleri ilk­bahar mevsiminde olur ki bu mevsim aynı zamanda her türlü afatın ortadan kalktığı bir mevsimdir.

Süreyya yıldızı olarak tefsir edilmesine gelince: Hastalıklar Süreyya yıl­dızının sabah vaktinde doğduğu ve battığı zamanlarda etkisini çoğaltır.

Temîmî,[417] Mâddetü'l-Bekâ adlı eserinde der ki: Senenin, vücutlara fe-sad ve hastalık bakımından en büyük ve şiddetli iki vakti vardır. Biri, fecrin tulûunda Süreyya yıldızının güneşin battığı yerde batması; diğeri ise, ayın doğ­ma menzillerinden bir yerde, güneş daha doğmadan önce doğu tarafından doğma vaktidir. Bu vakit de ilkbaharın bittiği vakittir. Yalnız, Süreyya yıldı­zının doğuşu esnasında beden sıhhatında görülen bozukluklar, batışında mev­cut olan bozukluklardan daha az zarar meydana gttirir.

Ebu Muhammed b. Kuteyb...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Vebanın tedavisi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:46:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Vebanın tedavisi rüya tabiri,Vebanın tedavisi mekke canlı, Vebanın tedavisi kabe canlı yayın, Vebanın tedavisi Üç boyutlu kuran oku Vebanın tedavisi kuran ı kerim, Vebanın tedavisi peygamber kıssaları,Vebanın tedavisi ilitam ders soruları, Vebanın tedavisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes