> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler  (Okunma Sayısı 2817 defa)
07 Temmuz 2011, 17:14:23
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 07 Temmuz 2011, 17:14:23 »



 
12- Uhud Savaşında Ortaya Çıkan Bazı Hikmetler:

 

Allah Teâla, "Sen mü'minleri savaş için duracakları yerlere yerleştirmek üzere erkenden evinden ayrılmıştın..."[563] âyetiyle olayı anlatmaya başladığı yerden itibaren 60 âyet boyunca Âl-i İmrân sûresinde bunların esaslarına ve temel noktalarına işaret buyurmuştur:

1- Allah Teâlâ müslümanlara, itaatsizliklerinin, gevşekliklerinin ve bir­birlerine düşmelerinin kötü sonucunu bildirmiş ve uğradıkları belânın sadece bu kötülükleri sebebiyle olduğunu şöylece haber vermiştir: "Andolsun ki Al­lah, size verdiği sözde durdu. O'nun izniyle onları (kâfirleri) kesip biçiyordu­nuz. Ama Allah size arzuladığınız zaferi gösterdikten sonra, gevşeyip bu hususta çekiştiniz ve isyan ettiniz; sizden kimi dünyayı, kimi ahireti istiyor­du. Derken denemek için Allah sizi onlardan geri çevirip bozguna uğrattı. Andolsun ki O sizi bağışladı..."[564]

Peygambere isyanlarının, çekişmelerinin ve gevşemelerinin sonucunu gö­rünce, bundan sonra çok hazırlıklı, uyanık ve Allah'ın yardımsız bırakması­na sebep olacak şeylerden daha bir sakınır oldular.

2- Allah'ın, Peygamberleri ve onlara uyanlar hakkındaki hikmeti ve sün­neti, (düşmanlarıyla savaşta) birinde onların, diğerinde de düşmanlarının ga­lip gelmesi şeklinde olagelmiştir. Fakat sonuç her manian peygamberlerin ve onlara uyanların lehine olmuştur. Zira, daima galip gelseler peygamberlerle beraber hem mü'minler hem de daha başkaları savaşa girerlerdi. Dolayısıyla sadık mü'min, diğerlerinden ayırdedilemezdi. Tersine, devamlı mağlup olsa­lardı, peygamberlik ve elçi göndermenin maksadı hasıl olmazdı. Hikmeti ge­reği, Allah onlara her ikisini (zafer ve mağlubiyeti) de verdi; böylece peygamberlere hak inançtan ve onların getirdikleri şeylerden dolayı uyan, itaat eden kimseler ile onlara, özellikle zafer ve galibiyetlerinden ötürü uyanlar bir­birlerinden ayrılmış olsunlar.

3- Bu durum, peygamberlerin özelliklerindendir. Nitekim (Bizans İmpa­ratoru) Hirakl, Ebu Süfyan'a şöyle sormuştu:

—  Onunla savaştınız mı?

—  Evet.

—  Onunla aranızdaki savaş nasıl neticelendi?

— Dönüşümlü. Birinde o bize galip gelir, diğerinde de biz ona galip geliriz.

— İşte peygamberler böyle imtihan olunurlar, sonra sonuç onların lehi­ne olur.[565]

4- Sadık mü'min sahtekâr münafıktan ayrılmıştır. Çünkü mü'minleri Al­lah Bedir savaşında düşmanlarına üstün kılıp şöhretleri yayılınca, içten on­larla birlik olmayan bir kısım kimseler, dış görünüş itibariyle onlarla beraber İslâm'a girmişti. Allah'ın hikmeti, kullarına mü'minle münafığı birbirinden ayıracak bir imtihanı sebep kılmayı gerektirdi. Nitekim münafıklar bu savaş­ta baş kaldırıp gizlediklerini söylediler, sırları ortaya çıktı. Uzaktan uzağa îma ettikleri şey açıklığa kavuştu. İnsanlar apaçık bir şekilde kâfir, mü'min ve münafık kısımlarına ayrıldılar. Böylece mü'minler, bizzat kendi evlerinde, kâfirler dışında kendileri ile bir arada bulunan ve kendilerinden ayrılmayan bir düşmanlarım daha tanıdılar, onlara karşı hazırlandılar ve onlardan sa­kındılar. Allah Teâlâ buna şöyle işaret etmektedir: "Allah inananları, sizin içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; temizi pisten ayıracaktır. Allah sizi gayba vâkıf kılacak değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dile­diğini seçer..."[566] Yani Allah Teâla, mü'minleri münafıklarla benzerlik ar-zeden bir hal üzere bırakacak değildir. Uhud savaşındaki malum imtihanla ayırdığı gibi iman ehlini münafıklardan ayıracaktır. Allah Teâlâ size, mü'-minlerle münafıkları birbirinden ayırdığı gaybı da bildirecek değildir. Onlar Allah Teâlâ'mn gaybmda ve ilminde ayırdedilmişlerdir, ancak O, münafık­ları kesin bir ayrımla ayırmak istemektedir. Böylece O'nun malumu olan gayb âyân beyan ortaya çıkmış olur. "Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçer" şeklindeki Allah kelâmı, yaratıklarından peygamberlerden başka hiç­bir kimsenin gaybı bilmeyeceğine açıklık getirmek için gelmiştir. Zira Allah, Rasûlîerine gaybmdan dilediği şeyleri bildirir. Nitekim, "Gaybı bilen Allah, gaybı bildirmek istediği peygamberler dışında hiç kimseye bildirmez. "[567] bu­yurmuştur. Sizin mutluluk ve saadetiniz, Rasûllerine bildirdiği gaybe iman etmektedir. Şayet gaybe inanır ve iman ederseniz en büyük sevap ve değer sizindir.

5- Allah, dostlarının ve taraftarlarının sevinçte ve tasada, hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları durumda, zaferi kendilerinin veya düşmanlarının kazan­maları halinde nasıl kulluk yapacaklarını ortaya çıkarmıştır. Mü'minler, hoş­larına giden ve gitmeyen konularda Allah'a itaata ve kulluğa devam ederlerse, işte onlar O'nun gerçek kullarıdır; sadece sevinç, nimet ve afiyet hallerinde Allah'a kulluk yapan kimseler gibi değildirler.

6- Şayet Allah Teâlâ mü'minlere devamlı yardım etse, her yerde düşman­larına karşı zafer kazandırsa ve onları ebediyen düşmanlarına üstün ve galip kılsaydı, nefisleri azıtır, kibirlenir ve kabanrdı. Ve şayet Allah Teâlâ, onlara daima zafer, galibiyet ihsan etseydi, bolca rızık verdiği kimseler nasıl olacak­larsa öyle olurlardı. Halbuki O'nun kullarını ancak sevinç ve sıkıntı, güçlük ve rahatlık, darlık ve bolluk ıslah eder. O, kullarının işlerini hikmetine yara­şır biçimde düzenleyendir ve O, kullarından haberdardır ve onları görendir.

7- Allah mü'minleri mağlubiyetle, yenilgiyle ve hezimetle imtihan ettiğin­de zelil oldular, yenildiler ve boyun eğdiler. Bu sebeple O'nun izzet ve yardı­mını hakettiler. Zira zafer gömleği ancak zelilliğin ve kırılmanın (getirdiği) dostlukla giyilir. Nitekim Allah Teâlâ da: "Andolsun ki siz zelil bir durumda iken Allah (Bedir'de) size yardım etmişti."[568] ve "... Çokluğunuz sizi bö­bürlendirdiği ancak bir faydası da olmadığı Huneyn savaşında... "[569] buyur­muştur. Çünkü O, kulunu yüceltmeyi, üstün ve muzaffer kılmayı dilediği zaman önce onu kırar. Onu galip ve muzaffer kılması da kulunun zilleti ve kırılması ölçüsünde olur.

8- Allah Teâlâ, mü'min kulları için ikram yurdunda (cennet) öyle merte­beler hazırlamıştır ki, oralara amelleriyle ulaşamazlar, ancak belâ ve mihnet­le ulaşabilirler. Kullarım, o mertebelere varış sebepleri cümlesinden olan salih amellere muvaffak kıldığı gibi, yine kendilerini bu mertebelere ulaştıracak belâ ve imtihan gibi sebepleri de onlar için takdir buyurmuştur.

9- Nefisler, daimi afiyet, zafer ve zenginlikten dolayı azgınlığa düşüp dün­yaya meyleder. Bu ise nefisleri, Allah'a ve ahirete doğru yaptığı yolculuktaki ciddiyetinden uzaklaştıran bir hastalıktır. Rabbi, Mâliki ve merhamet edicisi (olan Allah), onun bu hastalıktan kurtulmasını istediğinde, kendisine yaptığı gayretli yolculuktan alıkoyan bu hastalığın ilacı olan belâ ve imtihanları tak­dir buyurur. Böylece bu belâ ve sıkıntılar, hastaya hoş olmayan ilacı içiren ve hastalıklarını tedavi için acı veren damarları kesen (ameliyat eden) doktor yerindedir; ki doktor hastayı bu durumda biraksaydı hastalıklar onu sarardı ve ölümü bunların yüzünden olurdu.

10- Şehitlik, Allah katında Allah dostlarının en yüce mertebesidir. Şe-hidler de kulları arasında en seçkinleri ve en yakınlarıdır. Sıddîklık derece­sinden sonra şehitlikten başka bir derece yoktur. O, kullan içerisinden, kanlan Allah sevgisi ve rızası uğrunda dökülen, Allah sevgisi ve rızasını kendi canla­rına tercih eden şehidler edinmekten hoşlanır. Bu dereceyi elde etmek için, düşmanı başına musallat etmesi gibi şehitliğe götüren sebepleri takdir etme­sinden başka bir yol yoktur.

11- Allah Teâlâ, düşmanlarını yok edip öldürmek istediğinde, helak edi­lip Öldürülmelerini gerektirecek sebepleri hazırlar. Kâfir oluşlarından sonra bunun en büyük sebepleri isyanları, haddi aşıp azgınlaşmaları, Allah dostla­rına eziyette aşırıya gitmeleri, onlarla çarpışıp savaşmaları ve üzerlerine mu­sallat olmalarıdır. Böylece Allah dostları, günahlarından ve kusurlarından temizlenirken, düşmanlarının da mahvedilme, helak edilme sebepleri artar. Allah Teâlâ şu âyette bunu anlatmaktadır: "Sakın gevşemeyin, üzülmeyin; iman etmişseniz mutlaka en Üstün sizsiniz. Eğer siz (Uhud'da) bir yara almış-samz, (size düşman olan) topluluk da (Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. Böy­lece Biz, Allah'ın gerçek mü'minleri ortaya çıkarması ve içinizden şehidler edinmesi için bu günleri bazan lehlerine bazan da aleyhlerine olarak insanlar arasında döndürüp dururuz. Allah zalimleri sevmez. Ve böylece iman eden­leri günahlardan arındırmak, inkarcıları da mahv etmek için böyle yapa-nz_» [570]Allah Teâlâ bu hitabda mü'minleri teşvik edip kendilerine güvenlerini artırmak, gayret ve kararlılıklarım canlandırmakla güzelce teselli etmeyi bir araya getirmiş ve kâfirlerin onlara karşı galip gelmesini gerektiren göz ka­maştırıcı hikmetleri saymıştır. Nitekim, "... Eğer siz (Uhud'da) bir yara al-mışsanız, (size düşman olan) topluluk da (Bedir'de) bir yara almıştı..."[571] buyurmuştur. Yaralanma ve acı çekme konusunda birbirinize denk oldunuz, fakat ümit ve sevap konusunda birbirinizden ayrıldınız. Nitekim şöyle bu­yurmuştur: "... Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çek­mektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ummadıkları şeyleri ummaktasınız.'"[572]Size ne oluyor ki yaralanıp acı çektiğinizde gevşeyip za­yıflıyorsunuz. Müşrikler bu belâya şeytanın yolunda uğramışlarken siz be­nim yolumda ve rızamı kazanmak uğrunda maruz kaldınız.

Sonra Allah Teâlâ, bu dünya hayatının günlerini insanlar arasında evi­rip çevirdiğini, uğradıkları sıkıntının bugünün sıkıntısı olduğunu ve onu ahi-retin aksine olarak dostları ve düşmanları arasında dönüşümlü olarak taksim ettiğini bildirmektedir. Zira ahiretin şerefi, zaferi ve ümidi sadece iman edenlere mahsustur.

Sonra bir başka hikmetini belirtti: Bu da, mü'minleri münafıklardan ayır-detm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:56:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler rüya tabiri,Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler mekke canlı, Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler kabe canlı yayın, Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler Üç boyutlu kuran oku Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler kuran ı kerim, Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler peygamber kıssaları,Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetler ilitam ders soruları, Uhud savaşında ortaya çıkan hikmetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes