Konu Başlığı: Taif ten dönüşü Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Temmuz 2011, 19:27:08 2— Taif'ten Dönüşü:
Hz. Peygamber (s.a.) mahzun bir halde Tâif ten Mekke'ye dönüş için yola koyuldu. İşte bu dönüşü esnasında "Tâif Duası'* diye meşhur olan şu duayı yaptı: "Allah'ım! Güçsüz ve çaresiz kaldığımı, halk nazarında hor görüldüğümü yalnız Sana yakınıyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen ezilenlerin, hor görülenlerin Rabbisin. Sen benim Rabbimsin. Beni kime bıraktın? Bana saldıran bir uzak insan eline mi, yoksa işimi kendisine teslim ettiğin bir düşmana mı? Yeter ki, bir gazabın olmasın bana; aldırmam çektiklerime. Ancak şuna inanıyorum ki, Senin afiyetin daha geniştir, bana. Gazabına uğramaktan yahut öfkeni haketmekten karanlıkları aydınlatan yüzünün nuruna sığmıyorum. Hoşnut kalacağın kadar Sana memnuniyetimi sunuyorum. Güç de Senin, kuvvet de Senin."[70] Bunun üzerine Rabbi, "dağlar meleğini" kendisine gönderip şayet isterse Mekke'yi ortalarına alan iki büyük dağı (Ebu Kubeys ve Ahmer dağlarını) Mekke halkı üzerine geçirmesini emretmiş, o ise: "Hayır. Onlara yumuşak davr anı İmasını, mühlet tanınmasını istiyorum. Belki Allah, onların sulble-rinden kendisine ibadet edecek ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkaracaktır." Demiştir.[71] [70] Tâif hadisesini İbn Hişâm (1/260, 262) dua kısmı hariç îbn İshak -Yezid b. Ziyad-Muhammed b. Kâb el-Kurazî senediyle geniş bir şekilde rivayet etmiştir. Râvileri sikadır; ancak hadis mürseldir. Dua kısmım ise senedsiz vermiştir. Duayı Mecmau'z-Zevâid'de (6/35) Abdullah b. Cafer'den kaydedip Taberânî'nin rivayet ettiğini söyleyen Heysemî: "Hadisin senedinde tedlisci bir râvi olan İbn İshak vardır. Geri kalan râvîleri sikadır." diyor. Duanın tercümesi küçük farklarla yukarıda geçti. Bk. 1/94; dipnot: 43. [71] Buharı, 59/6; Müslim, 1795. Hz. Âişe anlatıyor: "Ey Allah'ın Rasûlü! Uhud gününden daha şiddetli bir günle karşılaştın mı?" diye sordum. Anlattı: Başıma gelen kavminden geldi. Onlardan başıma gelenlerin en şiddetlisi Akabe günü geldi. Kendimi îbn Abdi Yâ-leyl b. Abdükülâl'e arzetmiştim. İstediğimi cevapsi2 bıraktı. Kederli bir şekilde oradan ayrıldım. Kendime geldiğimde Karnu's-Seahb'de idim. Başımı kaldırdım. Bir de ne göreyim! Bir bulut beni gölgelemiyor mu? Baktım, içinde Cebrail var. Bana eslendi: "Allah Teâlâ, kavminin sana söylediklerini ve verdikleri olumsuz cevabı işitti. Onlar hakkında dilediğini emredip yaptırman için Allah sana dağlar meleğini gönderdi." Dağlar meleği bana seslenip selâm verdi. Sonra: "Ey Muhammed! Doğrusu Allah kavminin sana söylediklerini işitti. Ben dağlar meleğiyim. Rabbin dilediğini emretmen için beni sana yolladı. Ne diliyorsun? İstersen onların başına iki tepeyi geçireyim." dedi. Ben de: "Hayır. Ben onların sulblerinden yalnız Allah'a ibadet edecek, hiçbir şeyi O'na ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını umarım" dedim. İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/52. |