Konu Başlığı: Savaş başlıyor Gönderen: Safiye Gül üzerinde 08 Temmuz 2011, 17:27:12 7— Savaş Başlıyor:
Rasûlullah (s.a.) geceyi oradaki bir ağaç dalının dibinde namaz kılarak geçirdi. Hicretin 2. yılının Ramazan ayının 17'sine rastlayan cuma gecesi idi. Sabaha ulaştıklarında Kureyşiiler alay alay geldiler. îki grup da saf bağladı. Kureyşiiler arasından Hakîm b. Hizam ile Utbe b. Rabîa, geri dönmeleri ve savaşmamaları için çaba gösterdiler. Ebu Cehil bunu reddetti ve kendisiyle Utbe arasında, Utbe'yi kızdıran bir konuşma geçti. Sonra Ebu Cehil, Amr b. Hadramî'nin kardeşine, kardeşi Amr'ın kanını (intikamını) istemesini emretti. O da poposunu açtıf[467] ve: "Amrm imdadına yetişin!" diye bağırdı. Halk kızıştı ve savaş patlak verdi. Rasûlullah (s.a.) safları düzeltti, sonra kendisi ve Ebu Bekir gölgeliğe döndüler. Sa'd b. Muâz, Ensar'dan bir topluluğun başında gölgeliğin kapısında Rasûlullah'ı (s.a.) korumak için durdu. Rabîa'nın oğullan Utbe ve Şeybe ile Velid b. Utbe, mübâreze[468] için meydana çıktılar. Onlara karşı Ensar'dan üç kişi çıktı: Abdullah b. Revana ile Afrâ'nın oğullan Avf ve Muavviz. Kureyşliler: — Siz kimsiniz? diye sordular. Onlar da: — Ensar'danız, dediler. — Bize denk, şerefli kimselersiniz; ancak biz amcaoğullarımızı (karşımızda görmek) istiyoruz, deyince Hz. Ali, Ubeyde b. Haris ve Hz. Hamza meydana çıktılar. Hz. Ali, Velid'i; Hz. Hamza da Ubeyde'yi -Şeybe idi de denilmiştir- öldürdüler. Ubeyde b. Haris ve rakibi birbirine karşılıklı iki darbe vurmuşlardı. Hz. Ali ile Hz. Hamza, Ubeyde'nin rakibi üzerine atılarak onu da öldürdüler ve Hz Ubeyde'yi (İslâm ordusu saflarına) taşıdılar. Hz. Ubeyde'nin ayağı kesilmişti[469] Hastalığı düzelmedi[470]ve Safrâ'ya varınca vefat etti[471]' Hz. Ali, şu âyetin kendileri (bu çarpışan üç kişi) hakkında indiğine yemin ederdi: "İşte Rableri hakkında hasımlık (düşmanlık) yapan iki taraf..."[472]' Sonra savaş kızıştı, harp meydanı karıştı ve çarpışma şiddetlendi. Rasû-lullah (s.a.) da dua etmeye, yalvarıp yakarmaya, aziz ve celil olan Rabbinden istekte bulunmaya başladı. Hatta ridâsı omuzlarından düştü. Ebu Bekir Sıd-dîk (r.a.), onu alıp tekrar omuzlarına koydu ve: "Rabbine bu kadar dua etmen yeter. O, mutlaka sana vadettiğini yerine getirecektir."[473] dedi. Hz. Peygamber (s.a.) hafif bir şekilde uyukladı; savaş durumundaki topluluğu da uyku ve sükunet sardı. Sonra Rasûlullah (s.a.) başını kaldırarak: *'MüjdeIe, Ebu Bekir! İşte Cebrail, atının dizginlerini tutmuş geliyor."[474] buyurdu. Ve yardım geldi; Allah, ordusunu indirdi; Rasûlü'nü ve mü'minleri destekledi. Müşriklerin Önde gelenlerini ya esir ya da ölü olarak onlara bağışladı; onlardan yetmişini öldürdüler, yetmişini de esir ettiler. [475] [467] Bu davranış, câhiliyye araplannda bir gelenektir. Haksızlığa uğrayan birisi, soyunu biselerini çıkararak sallardı ki, haksızlığa uğradığı anlaşılıp diğerleri yardıma gelsin, kikaten yardıma da gelirlerdi. [468] Mübâreze: Eskiden iki ordu karşılaştıklarında topluca savaşmadan önce iki taraftar zı şahıslar ortaya çıkıp birer birer, ikişer ikişer çarpışırlardı. [469] Ahmed b. Hanbel, 1/117; Ebu Davud, 2665; güçlü bir senedle. [470] Hadiste geçen kelimesi, vücudundaki müzmin bir hastalık veya belâ kırıklık, kesiklikten dolayı yatalak hasta olan kişiler için kullanılır. Şâir şöyle der: Beni götürmedin, sizden sonra hasta olarak kaldım; Size acının, elemin kızgınlığından şikâyet ediyorum. [471] Hâkim, Müstedrek, 3/187, 188: İbn Abbas'tan. [472] Buharı, 64/8: Ebu Zer'den (r.a.) Ebu Zer, "işte Rableri hakkında hasımlık yapan iki taraf..." (Hacc, 22/19) âyetinin Bedir savaşında mübarezeye (düelloya) çıkan Hz. Hamza ile iki arkadaşı ve Utbe ile iki arkadaşı hakkında indiğine yemin ederdi. Ayrıca Buharı (64/8), Hz. Ali'den: "Kıyamet günü hesaplaşmak için Allah'ın huzuruna ilk defa diz çökecek şahıs benim" dediğini rivayet eder. Rivayeti Hz. Ali'den aktaran râvi Kays b. Ab-bâd dedi ki: "İşte Rableri hakkında hasımlık yapan iki taraf..." âyeti, Bedir savaşında birbirine meydan okuyan Ali, Hamza, Ubeyde ile Şeybe b. Rabîa, Utbe b. Rabîa ve Ve-lid b. Utbe hakkında nazil olmuştur. Bundan, yemin edenin müellifin dediği gibi Hz. Ali olmayıp Ebu Zer olduğu anlaşılır. [473] Bk. Dipnot: 10. [474] tbn Hişâm, es-Sîre, î/626, 627, senedsiz olarak. Emevî de, İbn Kesîr'de (2/434) geçtiği gibi îbn İshak yoluyla, "Bana Zührî, Abdullah b. Sa'lebe b. Saîr'den nakletti" diye rivayet eder. Lafzı şöyledir: Topluluk karşılaştığı zaman Ebu Cehil şöyle dedi: "Allah'ım; akrabalık bağlarını koparan ve bize bilmediğimizi getireni sabaha çıkarma" O böylece zafere ulaşmak istiyordu. Onlar bu durumda iken, Allah Teâlâ müslümanları düşmanlarıyla karşılaşmaya teşvik etti, düşmanlarını müslümanlann gözüne az gösterdi; öyle ki onlarla çarpışmak istediler. Rasûlullah (s.a.) da çardakta birazcık uyukladı. Sonra uyandı ve: "Müjdele, Ebu Bekir! İşte Cebrail, sarığını sarmış, atının dizginlerini tutarak gemini çekiştirerek geliyor. Va'dettiğim Allah'ın yardımı geldi." buyurdu. Buharı (64/11), İbn Abbas'tan Hz. Peygamber'in (s.a.) Bedir savaşında: "Jşte Cebrail, atının başını tutmuş ve üzerinde savaş âletleri var." buyurduğunu nakletmiştir. [475] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/222-224. |