Konu Başlığı: Rasulullah ın Tebük teki hutbesi Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Haziran 2011, 21:00:51 11— Rasûlullah'in (s.a.) Tebük'teki Hutbesi:
Hâkim ve ed-Delâil'de Beyhakî, Ukbe b. Âmir'in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: Rasûlullah (s.a.) ile birlikte Tebük seferine çıkmıştık. Hz. Peygamber (s.a.) bir gece uyumamış, ertesi gece istirahata çekilmişti. Güneş bir mızrak boyu yükselinceye kadar uyanamadı. Uyandıktan sonra: "Ey Bilâl! Ben sana, sabah namazını bekle demedim mi?" Bilâl dedi ki: "Ya Rasûlallah! Seni kendinden geçiren uyku beni de geçirdi." Daha sonra Rasûlullah (s.a.) bulundukları yerden fazlaca uzaklaşmadan namazını kıldı, günün geri kalan kısmında ve geceleyin, Tebük'e varıncaya kadar hiç durmadan yola devam etti. Tebük'te, Allah'a lâyık olduğu veçhile hamd ve senada bulundu ve sonra dedi ki: "Sözlerin en doğrusu, Allah'ın kitabıdır. Yapışılacak en sağlam kulp takvadır. Dinlerin en hayırlısı İbrahim'in (a.s.) dini (İslâmiyet)dir, sünnetlerin en hayırlısı Muhammed'in sünnetidir. Sözlerin en şereflisi Allah'ı zikretmektir. Kıssaların en güzeli şu Kur'an'dır. İşlerin en hayırlısı Allah'ın farz kıldıkları, en şerlileri de sonradan ortaya çıkan, bid'at olanlarıdır. En güzel yol peygamberlerin yolu, en şerefli ölüm şehitlerin ölümü, en koyu körlük hidayete erdikten sonra dalâlete düşmektir. Çalışmaların en hayırlısı faydalı olanı, doğru yolun hayırlısı uyulanı, körlüğün en şerlisi kalp gözünün kör olmasıdır. Veren el, alan elden üstündür. Yeterli miktardaki az mal, oyalayıcı ve aldatıcı çok maldan hayırlıdır. Mazeret ileri sürmelerin en şerlisi ölüm geldiğinde yapılandır. En kötü pişmanlık kıyamet günündekidir. Bazı insanlar cumaya en son geliyorlar ve Allah'ı çirkin bir şekilde zikrediyorlar. Hataların en büyüğü, dilin çok yalan söylemesidir. Zenginliğin en hayırlısı kalb zenginliği, azıkların en hayırlısı, takvadır. Hikmetin (her hayrın) başı Allah'tan (c.c.) korkmaktır. Kalpte bulunan en hayırlı şey yakîn derecesindeki imandır. Şüphe küfür alâmetidir. Ölü için bağırarak ağlamak cahiliye âdetlerindendir. (Ganimet mallan ve diğer hususlarda) hıyanet cehennem korlanndandır. Sarhoşluk cehennem ateşidir. Şiir İblisin işidir. İçki bütün kötülükleri bir araya toplar. En kötü yiyecek yetim malıdır. Mutlu kişi başkasının halinden ibret alandır. Şakî, anasının karnındayken şakı olandır. Her birinizin gidişi kabre doğrudur, işi âhirete kalır. Yapılan işlerde esas olan sonuçlardır. Düşüncelerin en kötüsü yalan düşüncelerdir. Her gelecek yakındır. Mü'mine sövmek fâsık-Iık, onu öldürmek küfürdür. Mü'minin etini yemek (dedikodusunu yapmak, hakkında gıybet etmek) Allah'ın emirlerine karşı gelmektir. Mü'minin malı da kam gibi haramdır. Yalan yere Allah'a yemin eden kişiyi Allah yalancı çıkarır. Kim bağışlayıcı, affedici olursa Allah da onu bağışlar ve affeder. Kim öfkesini yenerse Allah onu mükafatlandırır. Kim herhangi bir zarara uğrar da sabrederse Allah o zararın karşılığını verir. Gösteriş yapmak isteyeni Allah cezalandınr. Sabırlı davranmaya çalışanı güçlü kılar ve Allah'a isyan edeni de azaba düçâr eder." Hutbesini bitirdikten sonra Hz. Peygamber (s.a.) üç defa istiğfarda bulundu.[119] Ebu Davud, Sünen'inde İbn Vehb'den şu hadisi nakleder: Muâviye'nin Saîd b. Gazvân'dan naklettiğine göre, Saîd'in babası Gazvân, hacca giderken Tebük'e uğramıştı, kötürüm bir adam gördü ve ona ne olduğunu sordu. Adam dedi ki: Sana ne olduğunu anlatacağım, ama benim hayatta olduğumu bildiğin sürece kimseye bundan bahsetmeyeceksin: Rasûlullah (s.a.) Te-bük'te bir hurma ağacının yanına geldi ve: "İşte bu ağaç bizim kıblemiz." dedi, sonra o ağaca doğru namaz kıldı. Ben de koşup oynayan bir çocuktum, koşarak O'na doğru gittim ve O'nunla ağacın arasından geçtim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.): "Namazımızı kesti, Allah da onun izini (yani iz bırakan ayaklarım) kessin." dedi. Bu güne kadar bir daha ayaklarım üstünde duramadım. [120] Sonra Ebu Davud, Vekî'—Saîd b. Abdülaziz—Yezîd b. Nimrân'ın kölesi senediyle Yezîd b. Nimrân'dan başka bir rivayet nakleder. O rivayete göre Yezîd b. Nimrân dedi ki: Tebük'te kötürüm bir adam gördüm. O adam dedi ki: Rasûlullah (s.a.) merkebinin üzerinde namaz kılarken önünden geçtim. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "Ey Allah'ım, izini kes." dedi, ondan sonra iki ayağım üzerinde hiç yürüyemedim.[121] Bu ve bundan önceki iki isnad da zayıftır. [122] [119] Beyhakî, bu hadisi Yakub b. Muhammed ez-Zührî— Abdülaziz b. îmrân—Mus'ab b. Abdillah—Manzür b. Seyyar—babası—Ukbe b. Âmir el-Cühenî yoluyla rivayet etmiştir ki, bu isnad çok zayıftır. Yakub b. Muhammed ez-Zührî vehm'i çok olan ve zayıflardan rivayette bulunan biridir. Abdülaziz b. îmrân, metruktür ve kitapları yakılmıştır. Ezberinden naklettiği için çok fazla yanlışlık yapmıştır. Manzûr b. Seyyar bilinmeyen biridir. Babası da öyledir. İbn Kesir (4/25), bu hadis için "Garib" demiş, isnadının zayıf olduğunu söylemiştir. [120] Ebu Davud, 707; Muâviye, tbn Salih'tir. Sadûktur, fakat vehimleri vardır. Saîd b. Gazvân meçhul bir râvidir. [121] Ebu Davud, 705; Ahmed b. Hanbel, 4/64, 5/376, 377. Saîd b. Abdilaziz, hayatının sonlarına doğru karıştırmaya başlamıştır. Yezîd b. Nimre'nin kölesi meçhuldür. [122] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/97-99. |