Konu Başlığı: Peygamberimizin korku namazındaki tutumları Gönderen: Safiye Gül üzerinde 04 Ağustos 2011, 10:38:37 P) HZ PEYGAMBERİN (S.A.) KORKU NAMAZINDAKİ TUTUMLARI Allah (c.c), korku ve yolculuk bir arada bulunduğunda namazın rükünlerinin kısaltılmasını ve rekât sayısının azaltılmasını; yolculukta bulunup da korkulacak bir durum olmadığında ise yalnızca rekât sayısının azaltılmasını; korkulacak bir durum bulunup da yolculuk olmadığında da sadece rükünlerin kısaltılmasını mubah kılmıştır. İşte bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) tutumlanndandır. Âyette geçen "kasr = kısaltma"nın yeryüzünde gitmek ve korku ile smirlandırılmasmın hikmeti bu şekilde bilinmiş olur. [1320] 1— Korku Namazının Çeşitli Kılınış Şekilleri: 1- Hz. Peygamber (s.a.) korku namazı kılarken -şayet düşman, kıblesi ile kendisi arasında ise- bütün müslümanları arkasına saf saf dizer; kendisi tekbir alınca arkasındakilerin hepsi de tekbir alırdı. Sonra rükû eder, onlar da hep birden rükû ederler; sonra rükûdan doğrulur, arkasındakiler de onunla beraber hep birlikte doğrulurlar; sonra *Hz. Peygamber (s.a.) ve özellikle hemen onun arkasındaki saf secdeye kapanır, diğer saf düşmana karşı ayakta kalırdı. Bu şekilde birinci rekâtı bitirip ikincisine kalkınca arkadaki saf Hz. Peygamber'in (s.a.) kalkmasını müteakip iki secde yapıp ayağa kalkar; birinci saffın yerine ilerler, birinci saf ise gerileyerek onların yerlerine geçerdi. Böylece her iki grup da birinci safta bulunma faziletini elde etmiş ve tıpkı ilk rekâtın secdesini birinci saffın Hz. Peygamber (s.a.) ile yaptığı gibi burada da ikinci saf ikinci rekâtın secdesine yetişip O'nunla birlikte yapmış olur. Sonuçta her iki grup da hem Hz. Peygamber (s.a.) ile beraber kılmaya yetişebildikleri ve hem de kendi başlanna kaza ettikleri namaz bölümlerinde birbirlerine eşit durumda olurlardı. En âdil oian da budur. Hz. Peygamber (s.a.) rükû edince her iki grup da ilk kez yaptıkları gibi yapardı. Hz. Peygamber (s.a.) teşehhüde oturunca arka saf iki secde yapar, teşehhüdde O'na katılırlar ve Hz. Peygamber'le (s.a.) beraber hep birlikte selâm verirlerdi.'[1321]' 2- Düşman kıble yönünde değilse, bu durumda; a) Kimi zaman cemaatı, bir grup düşman karşısında duracak ve bir grup da kendisi ile birlikte namaz kılacak şekilde iki gruba ayırırdı. Gruplardan biri O'nunla birlikte bir rekât kılar; sonra o grup namaz içinde diğer grubun yerine geçer; diğer grup gelir beriki grubun yerine geçer, Hz. Peygamber (s.a.) ile birlikte ikinci rekâtı kılar; sonra selâm verirdi. Her grup imam selâm verdikten sonra birer rekât kaza kılardı.[1322] b) Kimi zaman iki gruptan birine bir rekât kıldırır; sonra ikinci rekâta kalkar ve kendisi dururken namaz kıldırdığı grup bir rekât kaza kılar ve Hz. Peygamber (s.a.) rükû etmeden önce o grup selâm verirdi. Öteki grup gelir; O'nunla birlikte ikinci rekâtı kılar; Hz. Peygamber (s.a.) teşehhüde oturunca ayağa kalkarlar; Allah Rasûlü (s.a.) teşehhüdde onları beklerken bir rekât kaza kılarlar ve teşehhüdü okumalarının ardından Hz. Peygamber (s.a.) onlara selâm verdirir di.[1323] c) Kimi zaman iki gruptan birine iki rekât kıldırır; bu grup Hz. Pey-gamber'den (s.a.) önce selâm verirdi. Öteki grup gelir, Hz. Peygamber (s.a.) onlara son iki rekâtı kıldırır ve selâm verdirirdi. Böylece kendisi dört, cemaat ise ikişer rekât kılmış olurdu.[1324] d) Kimi zaman da iki gruptan birine iki rekât kıldırır, onlara selâm verdirirdi. Sonra öteki grup gelir, onlara da iki rekât kıldırır ve selâm verirdi. Böylece her gruba ayrı bir namaz kıldırmış olurdu.[1325] e) Kimi zaman ise iki gruptan birine bir rekât kıldırır; o grup gider hiçbir kaza kılmaz. Diğeri gelir, onlara da bir rekât kıldırır ve bu grup da hiçbir kaza kılmazdı. Böylece kendisi iki, cemaat ise birer rekât kılmış olurdu.[1326] Bu anlatılan çeşit çeşit namazların hepsi de caizdir. İmam Ahmed, "Korku namazı konusunda rivayet edilen hadislerin hepsine göre uygulamada bulunmak caizdir." diyor ve bir başka yerde şunları söylüyor: "Bu konuda altı veya yedi çeşit rivayet vardır. Hepsi de caizdir." el-Esrem anlatıyor: Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel)'a: "Her hadis kendi yerinde olmak üzere bütün bu hadislerle amel edileceği görüşünde misin, yoksa bunlardan birini tercih mi ediyorsun?" diye sordum. O da cevaben: "Ben, kim bunların hepsiyle amel edileceğini savunuyorsa iyi etmiş olur, diyorum" şeklinde cevap verdi. Buna göre İmam Ahmed, her grubun imamla birlikte birer rekât kılmakla yetinip hiçbir kaza kılmamalarını caiz görüyor demektir. İbn Ab-bas, Câbir b. Abdillah, Tâvûs, Mücâhid, Hasan (el-Basri), Katâde, el-Hakem ve İshâk b. Rahûyeh de bu görüştedirler. el-Mûğnt sahibi (İbn Kudâme): "Ahmed'in sözünün genel ifadesi bunun caiz olmasım gerektirir; ama mezheb âlimlerimiz bunu inkâr etmektedirler." diyor. Hz. Peygamber'den (s.a.) korku namazının başka kılınış şekilleri de rivayet edilmişse de bunların hepsi sonuçta yukarıda sıralananlara döner. Bu anlatılanlar, esas olanlarıdır; metinlerinin bir kısmının farklı gelmesi de muhtemeldir. Bazıları bunları ona çıkartmıştır. Ebu Muhammed İbn Hazm, onbeş kadar ayrı kılınış şekli anlatmışsa da doğrusu bizim başta belirttiğimizdir. Bunlar, olayı anlatan ravilerin rivayet farklarını görür görmez, bu farkları Hz. Peygamber'in (s.a) farklı uygulama şekilleri olarak alıyorlar. Oysa bu farklar sadece râvilerin ihtilafından kaynaklanmaktadır. En iyi bilen Allah'tır. [1327] [1320] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/505. [1321] Müslim, 840, Câbir b. Abdullah'dan; Ebu Davud (1236) ve Nesâî (3/177,178), Ebu Ayyaş ez-Zerkî'den Ebu Ayyaş diyor ki: "Usfân'da Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikleydik. Müşriklerin başında Halid b. Velîd vardı. Biz öğle namazını kıldık. Müşrikler: "Şansa konduk. Onlar namazda İken saldırırız" dediler. Bunun üzerine öğle ile İkindi arasında namazı kısaltma âyeti nazil oldu. ikindi olunca Allah Rasûlü (s.a.), müşrikler önünde olacak bir vaziyette kıbleye karşı durdu. Allah Rasûlünün (s.a.) arkasında bir saf oluşturuldu..." Devamında yukarıdaki gibi korku namazı kıldıklarını anlatıyor. [1322] Buharı, 64/31, 12/1, 65/44; Müslim, 839; Ebu Davud, 1243; Tirmizî, 564; Nesâî, 3/171. [1323] Buharî, 64/31; Müslim, 842; Ebu Davud, 1238; Mâlik, 1/183. [1324] Buharî, 64/31 (ta'lîkan); Müslim, 843; Ebu Avâne, 2/365. Câbir b. Abdullah'tan gelen bu rivayette deniyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Zâtu'r-Rikâ denilen yere kadar geldik. Gölgeli bir ağaca rastlarsak, onu Allah Rasulü'ne (s.a.) terkederdik. Hz. Peygamber (s.a.) ağacın gölgesinde dinlenirken müşriklerden biri çıkageldi. Allah Rasülü'-nün (s.a.) kılıcı ağaçta asılı idi. Adam, Allah'ın Peygamberinin (s.a.) kılıcını aldı, kınından çıkardı ve Allah Rasulü'ne (s.a.): "Benden korkmuyor musun?" dedi. "Hayır" cevabını aidi. Adam: "Peki seni benim elimden kim kurtaracak?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.): "Allah, beni senden kurtaracak" karşılığım verdi. Allah Rasûlü'nün (s.a.) ashabı adamı tehdid ederek korkuttular. Bunun üzerine adam kılıcı kınına soktu ve ağaca astı. Daha sonra ezan okundu. Hz. Peygamber (s.a.) bir gruba iki rekât kıldırflı! onlar gerilediler. Sonra diğer gruba iki rekât kıldırdı. Böylece Allah Rasûlü (s.a.) dört, cemaat iki rekât kılmış oldu. [1325] Nesâî, 2/178; Dârakutnî, 1/186; Beyhakî, 3/295. Seneddeki râviler sika; ancak Hasan el-Basri'nin muan'an rivâyetiyîe olduğu için hadisin sıhhatinde şüphe vardır. [1326] Nesâî, 2/169 (isnadı sahihtir); Ahmed, Müsned, 2063 ve 3364; Tahâvî, 1/182; Hâkim, 1/335. Bu konuda Huzeyfe'den şu kaynaklarda hadis rivayet edilmiştir: Ahmed, 5/385, 399, 404; Ebu Davud, 1247; Nesâî, 3/167; Tahâvî, 1/183. Bu rivayetin râvileri sikadır. Hâkim (1/335) hadisi sahih saymış, Zehebî de ona muvafakat göstermiştir. Aynca Nesâî (3/168), Zeyd b. Sâbit'ten hasen senedle rivayet etmiştir. [1327] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/505-508. |