๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 27 Temmuz 2011, 12:29:51



Konu Başlığı: Peygamberimizin kıran haccı yaptığı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 27 Temmuz 2011, 12:29:51
5— Hz. Peygamber'in (s.a.) Kıran Haccı Yapmış Olduğunun Delilleri:

 

Biz, Hz. Peygamber'in (s.a.) kıran haccı yapmış olduğunu bu konuda­ki sahih ve sarih (açık) yirmiyi aşkın hadise dayanarak söylüyoruz. Bunlar:

1-  Buharı ve Müslim, Sahih'lennâe İbn Ömer'den rivayet ederler ki: Allah Rasûlü (s.a.) Veda haccında umreyi hacca eklemek suretiyle temettü' etti. Zülhuieyfe'den beraberinde sürüp getirdiği develeri kurban etti. Allah Rasûlü (s.a.) ihrama girerken önce umreye niyetlenip telbiyeye başladı. Sonra hacca niyetlenip telbiye etti...[279]

2-  Yine Buharı ve Müslim, SaA/A'lerinde Urve yoluyla Hz. Âişe'nin Allah Rasûlü'nden (s.a.) aktardığı, İbn Ömer hadisiyle aynı anlamda ben­zer bir hadisi rivayet ederler.[280]

3-  Müslim, Sahih'nâe Kuteybe —Leys— Nâfi senediyle rivayet eder ki, İbn Ömer haccı umreye bitiştirdi ve her ikisi için bir tek tavaf yapıp "Allah Rasûlü (s.a.) de aynen böyle yaptı." dedi.[281]

4-  Ebu Davud, es-Sa'lebi — en-Nüfeylî — Züheyr b. Muâviye — İshak — Mücâhid senediyle rivayet etmektedir ki, îbn Ömer'e: "Allah Ra­sûlü (s.a.) kaç umre yaptı?" diye sordular, "iki defa" cevabım verdi. Bu cevap kulağına gelince Hz. Âişe: "îbn Ömer elbet biliyor ki, Allah Rasûlü (s.a.) haccıyla birlikte yaptığı dışında üç umre yapmıştır." dedi.[282]

Bu, îbn Ömer'in: "Hz. Peygamber (s.a.) hac ile umreyi bitiştirdi." sözüyle çelişmez. Zira İbn Ömer burada tam ve hacdan ayrı olarak yapılan umreyi kasdetmiştir. Kuşku yoktur kî, bunlar da kaza umresi ve Cirâne umresi olmak üzere ikidir. Hz. Âişe ise hem müstakil iki umreyi ve hem de kıran haccıyla birlikte yapılan umreyi, Hz. Peygamber'in (s.a.) yapma­sına engel olunan (Hudeybiye) umresini kasdetmiştir. Kuşkusuz bunlar dörttür.

5- Süfyân es-Sevrî, Cafer b. Muhammed —babası Muhammed— Câ-bir b. Abdullah yoluyla rivayet eder ki, Allah Rasûlü (s.a.) üç kere hac yaptı: İkisi hicretten önce, biri de hicretten sonra umre ile birlikte yapmış olduğu hacdır. Bu hadisi Tirmizî vs. rivayet etmiştir.[283]

6- Ebu Davud, en-Nüfeylî ve Kuteybe'den Davud b. Abdurrahman el-Attâr — Amr b. Dinar — İkrime senediyle İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet eder: Allah Rasûlü (s.a.) dört umre yaptı: 1) Hudeybiye umresi, 2) Ertesi sene yapılması konusunda (müşriklerle) anlaştıkları umre, 3) Ci-râne'den (ihrama girerek) yaptığı umre, 4) Haccıyla birlikte yaptığı umre.[284]

7-  Buharî, Sahih'inde Hz. Ömer'in (r.a.) şöyle dediğim kaydeder: Ben, el-Akîk vadisinde Allah Rasûlü'nden (s.a.) işittim, diyordu ki: "Bana bu gece Rabbim'den (c.c.) birisi (Cebrail) gelip dedi ki; Bu mübarek vadi­de namaz kıl ve: 'Hac içinde umreye niyetlendim* de.r[285]

8- Ebu Davud'un rivayetine göre Berâ b. Âzib anlatıyor: Allah Rasû­lü (s.a.), Hz. Ali'yi (r.a.) Yemen*e vali tayin ettiğinde ben de onunla bera­berdim. Onun yanında iken birkaç okka altınım oldu. Hz. Ali, Yemen'den Allah Rasûlü'ne (s.a.) döndüğünde karşılaştığı durumu şöyle anlattı: (Ha­nımım) Fâtıma'yı (r.a.) renkli elbiseler giyinmiş ve eve güzel ve hoş sıvı kokular serpmiş bir halde buldum. Bana: "Sana ne oluyor? Allah Rasûlü (s.a.) sahabîlerine emretti, onlar da ihramdan çıktılar." dedi. Ben de ona: "Ben, Hz. Peygamber (s.a.) gibi niyet edip ihrama girdim." dedim. Sonra Hz. Peygamber'e (s.a.) geldim. Bana: "Ne yaptın?" diye sordu. Ben de: "Hz. Peygamber (s.a.) gibi niyet edip ihrama girdim." dedim. O da: "Ben, kurbanlık  develeri  sürüp  getirdim  ve  (hac  ile  umreyi)  birleştirdim." buyurdu..[286]

9- Nesâî'nin, İmrân b. Yezîd ed-Dımeşkî — İsa b. Yunus — el-A'meş, — Müslim el-Batîn — Ali b. Hüseyn senediyle rivayetine göre Mervan b. el-Hâkem anlatıyor: Hz. Osman'ın yanında oturuyordum. Hz. Ali'nin (r.a.) umre ve hacca birlikte telbiye getirdiğini işitti. Bunun üzerine: "Bun­dan yasaklanmış değil miydin?" dedi. Hz. Ali de cevap olarak dedi ki: 'Evet, öyle. Ama ben Allah Rasûlü'nün (s.a.) ikisine birlikte telbiye getir­diğini kulağımla işittim. Allah Rasûlü'nün (s.a.) sözünü, senin sözün için bırakmam."[287]

10-  Müslim, Sahih'inde Şu'be aracılığıyla Humeyd b. HiIâTin Mutar-rif'ten şöyle işittiğini rivayet eder: İmrân b. Husayn bana dedi ki: Sana bir söz. söyleyeceğim. Umulur ki Allah onun sayesinde seni faydalandırır: "Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi birleştirdi. Sonra bunu yasaklamadan vefat etti. Ayrıca bunu haram kılan bir âyet de inmedi."[288]

11- Yahya b. Saîd el-Kattân ile Süfyân b. Uyeyne, İsmail b. Ebu Hâ-lid — Abdullah b. Ebî Katâde senediyle Abdullah'ın babası, Ebu Katâde'-nin şöyle dediğini rivayet ederler: "Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi bir­leştirdi. Zira bir daha hac yapmayacağını biliyordu." Bu hadisin Yahya b. Saîd ile Süfyân b. Uyeyne'ye varan sahih senedleri vardır.[289]

12- İmam Ahmed, Sürâka b. Mâlik'den rivayet ediyor: Allah Rasûlü'-nün (s.a.): "Umre kıyamete kadar haccın içine "girmiştir." buyurduğunu işittim. Hz. Peygamber'in (s.a.) kendisi Veda haccında kıran haccı yapmış­tır (yani umre ile haccı birleştirmiştir).[290] Bu hadisin senedindeki râviler sikadır.

13-  İmam Ahmed ve îbn Mâce'nin Ebu Talha el-Ensârf den rivayetle­rine göre Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi bir arada yaptı.[291] Bu hadisi aynı zamanda Dârakutnî de rivayet etmiştir. Hadisin senedinde (zayıf ka­bul edilen) Haccâc b. Ertât vardır.

14- İmam Ahmed'in el-Hirmâs b. Ziyâd el-Bâhilî'den rivayet ettiği bir hadise göre Allah Rasûlü (s.a.) Veda haccında hac ile umreyi birleştirdi.[292]

15-  Bezzâr, sahih bir senedle îbn Ebî Evfâ'mn: "Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi birleştirdi. Çünkü o seneden sonra haccederneyeceğini bili­yordu." dediğim rivayet eder.[293] Bu hadisin senedindeki Yezîd b. Ata ad­lı râvinin, hadisin senedinde hata yapttğı söylenmiştir. Diğerleri ise delil bulunmadan onun hata ettiğini söylemeye yol bulunmadığını belirtmişlerdir.

16-  îmam Ahmed'in Câbir b. Abdullah'tan rivayetine göre Allah Ra­sûlü (s.a.) hac ile umreyi birleştirdi ve her ikisi için bir tek tavaf yaptı.[294] Hadisi, Tirmizî de rivayet etmiştir. Senedinde Haccâc b. Ertât vardır. Tek kalmadıkça ya da sika râvilere muhalefet etmedikçe bu zâtın rivayet ettiği hadis hasen derecesinden aşağı düşmez.

17-  İmam Ahmed'in rivayetine göre Ümmü Seleme: Allah Rasûlü'nün (s.a.): "Ey Muhammed ailesi! Hac içinde umre yapmaya niyetlenip ihrama girin!" buyurduğunu işittim, demiştir.[295]

18- Buharî ve Müslim'in, Sahihlerinde rivayetlerine göre —Metin Müs­lim'e aittir.— Hafsa anlatıyor: Hz. Peygamber'e (s.a.): "İnsanların bu ha­li ne? Sen umre ihramından çıkmadığın halde onlar ihramdan çıktılar?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Ben kurbanıma gerdanlık taktım ve saçlarımı toplayıp yapıştırdım. Artık ben, bütün yapılacak şeyleri yapıp hac ihramından çıkmadan ihramdan çıkamam. "[296] Bu hadis de gösterir ki, Hz. Peygamber (s.a.) umre ile beraber hac yapmaktaydı. Çünkü hac ihramından çıkmadan umre ihramından da çıkamamaktaydı. Bu, Mâlik ve Şafiî'nin usûlüne göre tamamen bağlayıcıdır. Zira onlara göre kurbanı (hedy), sırf umre yapan kimsenin (müfrid bi'l-umre) ihramdan çıkmasını engellemez; kurbanı olan kimsenin ihramdan çıkmasını, yalnızca hacla bir­likte yaptığı kıran umresi engeller. Şu halde hadis, bu iki imamın usûlüne göre (uyulması gereken) bir nas demektir.

19,20- Nesaî ile Tirmizî, Muhammed b. Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib'in, Muâviye b. Ebu Süfyân'ın haccettiği sene Sa'd b. Ebî Vakkâs'la Dahhâk b. Kays'm umreyi hacca eklemek suretiyle temettü' etme konusunu görüştüklerini ve aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini işitti. Dahhâk: "Bunu ancak Allah'ın emrini bilmeyen yapar." dedi. Bunun üzerine Sa'd: "Ne kötü dedin, yeğenim!" dedi. Dahhâk: "Çün­kü Ömer İbnü'l-Hattâb bunu yasakladı." karşılığını verince Sa'd: "Bunu Allah Rasûlü (s.a.) yaptı. Biz de beraberinde yaptık." cevabını verdi.[297] Tirmizî: "Bu hadis hasen-sahihtir" diyor. Buradaki umreyi hacca ekleyerek temettü' etmeden maksadı (temettu'un) iki türünden biri olan kıran temettu'udur. Çünkü Kur'an dilinde böyledir. Kur'an'ın inişinde ve yo-rumlamşında hazır bulunan sahabîler buna tanıktırlar. Bundan dolayı îbn Ömer: "Allah Rasûlü (s.a.) umreyi hacca ekleyerek temettü* yaptı. Önce umreden başlayarak umre için niyetlenip ihrama girdi, sonra hacca niyetle­nip ihrama girdi" demiştir. Hz. Âişe de aynısını söylemiştir. Hem Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı —îmam Ahmed'in de kesin gözüyle baktığı gibi— kuşkusuz kıran temettu'u idi. İmrân b. Husayn'ın "Allah Rasûlü (s.a.) temettü' etti. Biz de O'nunla birlikte temettü' ettik." sözü de bunu göste­rir. Hadis, Buharı ve Müslim tarafından rivayet edilmiştir.[298]

Mutarrif e: "Sana bir söz söyleyeceğim. Umulur ki Allah onun saye­sinde seni faydalandırır: Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi birleştirdi. Son­ra bunu yasaklamadan vefat etti." diyen İmrân b. Husayn'm kendisidir. Bu hadis Müslim'in Sahihimde rivayet edilmiştir.[299] Görüldüğü üzere İm­rân, Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı kıran haccını haber verirken "temettü etti" ve "hac ile umreyi birleştirdi" sözlerini kullanmaktadır.

Ayrıca Sahihayrfdz. Saîd b. Müseyyeb'den rivayet edilmiş olan şu ha­dis de buna delildir: Hz. Ali ile Hz. Osman, Usfan'da bir araya geldiler. Hz. Osman, temettü' haccından yahut umreden nehyederdİ. Hz. Ali, ona: "Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı bir şeyi yasaklamakla neyi amaçlıyorsun?" dedi. Hz. Osman: "Bırak, sen bizim işimize karışma." dedi. Bunun üzeri­ne Hz. Ali: "Doğrusu ben seni bırakamam." dedi ve bu durumu görünce (hac ve umrenin) her ikisine birden niyetlenip ihrama girdi ve telbiyeye başladı.[300] Bu, Müslim'in metnidir. Buharî'deki metin ise şöyledir: Hz. Ali ile Hz. Osman Usfan mevkiinde temettü' hakkında ihtilâfa düştüler. Hz. Ali: "Sen, başka değil; ancak Allah Rasûlü'nün (s.a.) yapmış olduğu bir şeyi yasaklamak istiyorsun." dedi. Hz. Ali, Hz. Osman'ın bu yasakla­ma işini görünce (hac ile umrenin) her ikisine birden niyetlenip ihrama girdi ve telbiyeye başladı.

Buharî'nin tek başına rivayet ettiği bir hadise göre Mervân b. el-Hakem anlatıyor: Hz. Osman ile Hz. Ali'ye şahid oldum. Hz. Osman, temettü' haccını ve hac ile umreyi birleştirmeyi yasaklıyordu. Hz. Ali bunu görünce

her ikisine birden niyetlenip ihrama girip "Lebbeyke bi-umratin ye haccetin"diye telbiyede bulundu ve: "Hiç kimsenin sözü için Allah Rasûlü'nün (s.a.) bir sünnetini bırakmam." dedi.[301]

Artık bu da açıkça ortaya koymaktadır ki, onlara (sahabîlere) göre hac ile umreyi birleştiren kimse temettü' yapan kimse demektir ve Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı hac çeşidi de bu hacdır. Hz. Osman da, Allah Rasûlü'nün (s.a.) böyle yaptığı konusunda Hz. Ali'ye muvafakat göster­miştir. Zira Hz. Ali, kendisine: "Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı bir şeyi yasaklamakla neyi amaçlıyorsun?" dediğinde ona: "Allah Rasûlü bunu yapmamıştır" dememiştir. Şayet Hz. Osman, bu konuda Hz. Ali'ye muva­fakat göstermeseydi şüphesiz ona karşı gelirdi. Sonra Hz. Ali, Hz. Pey-gamber'e (s.a.) muvafakat göstermeye, bu konuda O'na uymaya ve Hz. Peygamber'in (s.a.) fiilinin nesholunmadığını açıklamaya azmedip kıran konusunda Hz. Peygamber'e (s.a.) uymayı ve O'nun yolunu izlemeyi yer­leştirmek ve Hz. Osman'ın yoruma dayalı olarak yasakladığı bir sünneti ortaya çıkarmak amacıyla hac ve umreye birlikte niyetlenip ihrama girdi ve telbiyeye başladı. O vakit bu, yirminci delili oluşturan başlı basma bir delildir.[302]

21- Mâlik'in Muvatta'da İbn Şihâb-Urve senediyle rivayetine göre Hz. Âişe anlatıyor: Veda haccı senesi Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte çıktık. Umre için niyetlenip ihrama girerek telbiyeye başladık. Sonra Allah Rasûlü (s.a.) "Kimin yanında kurbanlık bir hayvan varsa, hacca umreyle birlikte niyetlenip ihrama girsin. Böyle yapan kimse her ikisinin de yapılması ge­rekli fiillerini tamamen yerine getirinceye kadar ihramdan çıkamaz." buyurdu.[303]

Malumdur ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanında kurbanlık hayvan var­dır. Kendisi emrettiği bir şeyi, herkesten daha çok yapmaya özen gösterir. Zikrettiğimiz ve daha zikredeceğimiz diğer hadisler de bunu göstermektedir.

İçlerinde Abdullah İbn Abbas'm ve bir cemaatın da bulunduğu bir grup selef ve halef uleması beraberinde kurbanlık hayvan getiren kimsenin kıran haccı yapmasını ve kurbanlık getirmeyen kimsenin de ayrı bir umre ile temettü' etmesini farz saymışlardır. Onlara göre Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı ve ashabına emrettiği şeyden başkasını yapmak caiz olmaz. Hz.Peygamber (s.a.) kıran haccı yapmış ve yanında kurbanlık bulunmayan herkesin (haccı) başlı başına ayrı bir umreye çevirmelerini emretmiştir. O halde O'nun yaptığı yahut emrettiği şekilde yapmamız farzdır. Bu görüş, inşallah yakında zikredeceğimiz pek çok yönden, haccı umreye çevirmeyi haram sayanların görüşlerinden daha doğrudur.

22- Buharî ve Müslim'in, SffA/A'lerinde Ebu Kılâbe'den rivayetlerine göre Enes b. Mâlik anlatıyor: Biz de beraberinde iken Allah Rasûlü (s.a.) Medine'de bize öğleyi dört, Zülhuleyfe'de ikindiyi iki rekât kıldırdı. Gece sabaha kadar Zülhuleyfe'de kaldı. Sonra devesine bindi, deve onu Beydâ tepesine çıkarınca Allah'a hamdedip tesbîh etti ve tekbir getirdi. Sonra hacca ve umreye niyetlenip ihrama girerek telbiyeye başladı. Beraberindeki insanlar da hacca ve umreye niyetlenip ihrama girerek telbiyeye başladılar. Mekke'ye geldiğimizde Hz. Peygamber (s.a.) insanlara emretti, ihramdan çıktılar. Nihayet terviye (arefeden önceki gün olan Zilhicce'nin sekizinci) günü olunca insanlar hacca niyetlenip ihrama girdiler.[304]

Yine Sahihayn'da kaydedilen bir rivayete göre Bekir b. Abdullah el-Müzenî anlatıyor: Enes: "Allah Rasûlü'nün (s.a.) hac ye umreye birlikte telbiye getirdiğini işittim." dedi. Bunu Ibn Ömer'e söyledim. O da: "Hz. Peygamber (s.a.) yalnızca hacca telbiye getirdi." dedi. Enes'le karşılaştım, İbn Ömer'in sözünü ona aktardım. Bunun üzerine Enes: "Herhalde siz, bizi çocuk sanıyorsunuz! Ben Allah Rasûlü'nün (s.a.): Lebbeyke umraten ve haccen =Allah'ım! Senin hac ve umre davetine icabet ettim, dediğini işittim." Dedi.[305] Enes'le İbn Ömer arasında yaş bakımından bir yıl veya bir yıldan biraz fazla zaman farkı vardır.

Sahih-i Müslim'deki bir rivayete göre Yahya b. Ebu İshak, Abdülaziz b. Suheyb ve Humeyd, Enes'in şöyle dediğini işittiklerini söylemişlerdir: Allah Rasûlü'nü (s.a.) işittim, hac ile umreye birlikte telbiye getirerek: "Leb­beyke umreten ve haccen-Allah'ım! Senin umre ve hac davetine icabet ettim!" diyordu.[306]

Kadı Ebu Yusuf, Yahya b. Saîd el-Ensârî aracılığıyla Enes'in şöyle dediğini rivayet eder: Hz. Peygamber'in (s.a.) "Lebbeyke bihaccin ve um\retin mean- Allah'ım! Senin hac ve umre davetine birlikte icabet ettim!" dediğini işittim.

Nesâî'nin rivayet ettiği Ebu Esma hadisinde Enes diyor ki: "Hz. Pey­gamber'in (s.a.) hac ve umreye birlikte telbiye getirdiğini işittim."[307]

 Yine Nesâî'nin Hasan el-Basrî aracılığıyla Enes'ten rivayet ettiği bir | hadise göre Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazını kıldırınca hacj ve umreye niyetlenip ihrama girerek telbiyeye başladı.[308]

Bezzâr'ın, Hz. Ömer'in azatlı kölesi Zeyd b. Eşlem aracılığıyla Enes'­ten rivayet ettiği bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.) hac ve umreye bir­likte niyetlenip telbiye getirmiştir. Bezzâr aynı hadisi Süleyman et-Teymî aracılığıyla Enes'ten rivayet eder; Ebu Kudâme yoluyla da Enes'ten benze­rini rivayet eder. Vekî, Mus'ab b. Süleym'in Enes'ten buna benzer bir ha­dis işittiğini kaydeder ve İbn Ebî Leylâ — Sabit el-Bünânî aracılığıyla yine Enes'ten benzer'bir hadis rivayet eder. el-Huşenî ise buna benzer bir hadisi Muhammed b. Beşşâr — Muhammed b. Cafer — Şu'be — Ebu Kazaa — Enes senediyle kaydeder.

Sahih-i BuharFde Katâde aracılığıyla rivayet edilen bir hadiste Enes: "Allah Rasûlü (s.a.) dört umre yaptı." deyip onları sayar ve onlar arasın­da "haccıyla birlikte yaptığı umre"yi de kaydeder. Bu hadis yukarıda geçti.

Abdürrezzak, Ma'mer-Eyyûb-Ebu Kılâbe ve Humeyd b. Hilâl-Enes se­nediyle benzer bir hadis rivayet eder.

îşte toplam on altı sika râvi! Hepsi de Enes'ten ittifakla Hz. Peygam­ber'in (s.a.) telbiye getirirken hac ve umreye birlikte telbiye getirdiğini, bunu ifade eden telbiye sözü söylediğini aktarmaktadırlar. Bu râviler: 1-Hasan el-Basrî, 2- Ebu Kılâbe, 3- Humeyd b. Hilâl, 4- Humeyd b. Abdur-rahman et-TavîI, 5- Katâde, 6- Yahya b. Saîd el-Ensârî, 7- Sabit el-Bünânî, 8- Bekir b. Abdullah el-Müzenî, 9- Abdülaziz b. Suheyb, 10- Süleyman et-Teymî, 11- Yahya b. Ebu İshak, 12- Zeyd b. Eşlem, 13- Mus'ab b. Süleym, 14- Ebu Esma, 15- Ebu Kudâme Âsim b. Hüseyn, 16- Ebu Kazaa Süveyd b. Hacer el-Bâhilî.

İşte Enes'in, Hz. Peygamber'den (s.a.) işitmiş olduğu telbiye sözünü aktaran haberler! İşte Hz. Ali ile Berâ'nın, Hz. Peygamber'in (s.a.) kendisinin kıran haccı yaptığını haber verdiğini ifade eden rivayetleri! İşte yine Hz. Ali, Allah Rasûlü'nün (s.a.) bunu yaptığını haber veriyor! İşte Hz. Ömer İbnü'I-Hattâb (r.a.) haber veriyor: Rabbi, Allah Rasûlüne (s.a.) böyle yapmasını emretmiş ve O'na ihram giyerken söyleyeceği sözü öğretmiştir... İşte yine Hz. Ali haber veriyor ki, kendisi Allah Rasûlü'nün (s.a.) hac ve umreye birlikte telbiye getirdiğini işitmiştir... İşte adlarını andığımız geri kalan diğer sahabîler, hepsi de Hz. Peygamber'in (s.a.) böyle yaptığını ha­ber veriyor... Hz. Peygamber (s.a.), ailesine ve beraberinde kurbanlık geti­renlere böyle yapmalarım emrediyor.

Apaçık bir şekilde Hz. Peygamber'in (s.a.) kıran haccı yaptığını riva­yet eden sahabîler: 1- Mü'minlerin annesi Hz. Âişe, 2- Abdullah b. Ömer, 3- Câbir b. Abdullah, 4- Abdullah b. Abbas, 5- Ömer İbnü'I-Hattâb, 6-Ali b. Ebî Tâlib, 7-Osman b. Affan: Hz. Ali'nin sözünü ikrar etmesi ve Hz. Ali'nin ona bu durumu takrir etmiş olmasıyla (Hz. Osman'ın da bu görüşte olduğu anlaşılıyor), 8- îmrân b. Husayn, 9- Berâ b. Âzib, 10- Mü'­minlerin annesi Hafsa, 11- Ebu Katâde, 12- İbn Ebî Evfâ, 13- Ebu Talha, 14- Hirmâs b. Ziyâd, 15- Ümmü Seleme, 16- Enes b. Mâlik, 17- Sa'd b. Ebî Vakkâs. Toplam on yedi sahabî etmektedir. —Allah hepsinden razı olsun.— Bunlardan kimileri Hz. Peygamber'in (s.a.) fiilini, kimileri ihram giyerken söylediği lafzı, kimileri kendisi hakkında verdiği haberi ve kimile­ri de emrettiği şeyi rivayet etmektedirler.

Soru: İbn Ömer, Câbir, Âişe ve îbn Abbas'ı nasıl bunlar arasında sayıyorsunuz? Oysa Âişe: "Allah Rasûlü (s.a.) ifrâd eden olarak hacca niyetlenip ihrama girdi." diyor; bir başka metinde ise: "İfrâd eden (müf-rid) olarak hacca niyetlenip ihrama girdi." diyor. Birinci metin Sahihayrf-dadır.[309] İkincisi ise Müslim'de iki ayrı tarzda rivayet edilmiştir; biri bu metindir ve diğeri de; "İfrâd haccı yapmak üzere hac için niyetlenip ihra­ma girdi."[310]şeklindedir. Buharî'nin kaydettiğine göre, İbn Ömer: "Hz. Peygamber (s.a.) yalnızca hac için telbiye getirdi." demiştir.[311] Öte yan­dan Müslim'in rivayetine göre, İbn Abbas; "Allah Rasûlü (s.a.) hacca ni­yetlenip ihrama girdi, telbiye getirdi." Demiştir.[312] İbn Mâce'nin rivayeti­ne göre ise Câbir: "Hz. Peygamber (s.a.) ifrâd haccı yaptı." Demektedir.[313]

Cevap: Şayet bu sahabîlerden gelen hadisler birbiriyle çelişiyorlar ve birbirlerini düsürüyorlarsa geri kalanların hadisleri birbirleriyle çelişmemek­tedirler. Haydi diyelim ki, sözünü ettiğiniz kimselerin hadisleri birbirleriyle çeliştikleri için ne kıran, ne de ifrâd haccı konusunda delil olamazlar. Peki, geri kalan sahabîlerin açık ve sahih olan hadislerinden yüz çevirmeyi gerek­tiren sebep ne?! Hele onların hadisleri birbirini doğruluyor ve aralarında da bir çelişki bulunmuyorsa? Arada çelişki var sananlar, sahabîlerin kul­landıkları sözlerle neyi kasdettiklerini idrak edemedikleri için böyle sanmış­lar ve onların sözlerini, onlardan sonra ortaya çıkan ıstılahlara (terimlere) yüklemişlerdir.

Şeyhülislâm (İbn Teymiye)'nin, sahabîlerin bu konudaki hadislerini uz­laştırmak için yazmış olduğu güzel bir faslı gördüm. Buraya olduğu gibi alıyoruz. Diyor ki: Doğrusu bu konudaki hadisler birbirleriyle uyum için­dedirler; basit bir ihtilaf dışında aralarında bir ihtilâf yoktur. Bu kadarı başkalarında da bulunur. Şöyle ki, sahabeden, Hz. Peygamber'in (s.a.) temettü' ettiği rivayeti sabit olmuştur. Onlara göre temettü', kırân'ı da içine almaktadır. Kendilerinden Hz. Peygamber'in (s.a.) ifrâd haccı yaptığı rivayeti aktarılan aynı sahabîlerden O'nun temettü' haccı yaptığı rivayeti de aktarılmıştır. Birincisi Sahihayn'dz Saîd b. Müseyyeb'den şöylece akta­rılır: Hz. Ali ile Hz. Osman, Usfan'da bir araya geldiler. Hz. Osman, temettü' haccından yahut umreden nehyederdi. Hz. Ali, ona: "Allah Ra­sûlü'nün (s.a.) yaptığı bir şeyi yasaklamakla neyi amaçlıyorsun?" dedi. Hz. Osman: "Bırak,"Sen bizim işimize karışma." dedi. Bunun üzerine Hz. Ali: "Doğrusu ben, seni bırakamam" dedi ve bu durumu (Hz. Osman'ın yasaklayışmı) görünce (hac ve umrenin) her ikisine birden niyetlenip ihra­ma girdi ve telbiyeye başladı. Bu açıkça ortaya koymaktadır ki, onlara göre hac ile umreyi birleştiren kimse, temettü' yapan kimse demektir ve Allah Rasûlü'nün (s.a.) yaptığı hac çeşidi de budur. Hz. Osman, Allah Rasûlü'nün (s.a.) böyle yaptığı konusunda Hz. Ali'ye muvafakat göster­miştir. Ancak ikisi arasındaki tartışma tıpkı fakihlerin tartışmalarında ol­duğu gibi şu iki konuda cereyan etmiştir: Bizim için daha faziletli olan bu mu, değil mi? Haccı umreye çevirme bizim için meşru mu? Ama Hz. Ali ile, Hz. Osman, Hz. Peygamber'in (s.a.) temettü' yaptığında görüş birliğindedirler ve onlara göre temettu'dan maksat kirân'dır. Sahihayn'da, Mutarrif'ten gelen rivayete göre İmrân b. Husayn: "Allah Rasûlü (s.a.) hac ile umreyi birleştirdi. Sonra bunu yasaklamadan vefat etti. Ayrıca bu­nu haram kılan bir âyet de inmedi." demiştir. Yine aynı sahabî bir başka rivayette: "Allah Rasûlü (s.a.) temettü' etti. Biz de O'nunla birlikte temettü' ettik." demiştir. İşte ilk müslümanlann ileri gelenlerinden olan Imrân, Hz. Peygamber'in (s.a.) temettü' yaptığım ve O'nun hac ile umreyi birleştirdi­ğini haber veriyor. Sahabeye göre kıran haccı yapan (kârin), temettü' ya­pan (mutemetti) demektir. Bu yüzden onlar bu kimsenin kurban kesmesini vacip görmüşlerdir. Ve bu kimse (yani kıran haccı yapan): "Umreyi hacca ilâve etmek suretiyle temettü' yapan (faydalanan) kimse, kolayına gelen bir kurban kessin." âyetinin'[314]' kapsamına girmiştir. Hz. Ömer, Hz. Pey­gamber'in (s.a.) şöyle dediğini aktarır: "Bana, Rabbim'den birisi (Cebrail) gelip dedi ki: Bu mübarek vadide namaz kıl ve 'Hac içinde umreye niyetlendim' de!.."

İşte râşid halifeler Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali ile îmrân b. Husayn'dan en sahih senedlerle Allah Rasûlü'nün (s.a.) umre ile hac arası­nı bitiştirdiği (kıran yaptığı) rivayet edilmiştir ki, onlar bunu temettü' diye adlandırmaktaydılar. Öte yandan Enes, Hz. Peygamber'in (s.a.) hac ve umreye birlikte telbiye getirdiğini işitmiş olduğunu söylemektedir.

Bekir b. Abdulah el-Müzenî'nin, îbn Ömer'den Hz. Peygamber'in (s.a.) yalnızca hacca telbiye getirdiği yolunda naklettiği rivayete verilecek cevap şudur: îbn Ömer'den rivayette bulunan oğlu Salim, Nâfi' gibi ondan gelen rivayetler konusunda Bekir'den daha sağlam olan sika râviler, îbn Ömer'­in: "Allah Rasûlü (s.a.) umreyi hacca eklemek suretiyle temettü' etti." dediğim rivayet ederler ki, bunlar İbn Ömer konusunda Bekir'den daha sağlamdırlar. Öyleyse Bekir'in, İbn Ömer'den yaptığı rivayeti yanlış say­mak, hem Salim ve Nâfi'in ondan yaptığı rivayeti yanlış saymaktan ve hem de İbn Ömer'in Hz. Peygamber (s.a.) üzerinde yanlış bir şey söyledi­ğini kabul etmekten daha iyi, daha münasiptir. Muhtemel ki îbn Ömer, ona "Hz. Peygamber (s.a.) ifrâd haccı yaptı." dedi; o da onun "Hz. Pey­gamber (s.a.) hacca telbiye getirdi." dediğini sandı. Çünkü sahabîler, "haccı ifrâd etme" sözünü kullandıklarında hac amellerini birer kere yapma anla­mım kastediyorlardı. Onlar böylece hem "Hz. Peygamber (s.a.) kıran hac­cı yaptı ve bu hac sırasında iki tavaf, iki sa'y yaptı." diyenleri ve hem de "ihramından çıktı." diyenleri reddetmiş oluyorlardı. O halde Hz. Pey­gamber'in (s.a.) haccı ifrâd yaptığını rivayet eden sahabîlerin rivayetleri bu görüş sahiplerini reddetmektedir. Müslim'in, Sahih'inâe rivayet ettiği şu hadis de bunu ortaya koyar: İbn Ömer, "Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte hacca ifrâd eden olarak, niyetlenip ihrama girdik." ve bir diğer metinde ise: "Hz. Peygamber (s.a.) ifrâd eden olarak niyetlenip ihrama girdi." diyor.[315]

Şayet "Bu rivayetten maksat, Hz. Peygamber'in (s.a.) ifrâd haccı yap­mak için niyetlenip ihrama girdiğini belirtmektir" denilecek olursa, buna şöyle cevajD verilir: Bu senedden daha sahih bir senedle îbn Ömer'in: "Hz. Peygamber (s.a.) umreyi hacca eklemek suretiyle temettü' yaptı. Önce um­reden başlayarak, umre için niyetlenip ihrama girdi. Sonra hacca niyetle­nip ihrama girdi." dediği rivayet edilmiştir. Bu hadis (İbn Şihâb) ez-Zührî — Salim — îbn Ömer senediyle aktarılmıştır. İbn Ömer'den, buna aykırı gelen bir rivayet, ya onun üzerinde yapılan bir yanlışlık demektir, ya da îbn Ömer'in o hadisteki maksadı buna muvafıktır, yahut da îbn Ömer, Hz. Peygamber'in (s.a.) ihramdan çıkmadığını öğrenince tıpkı "Hz. Pey­gamber (s.a.) Recep ayında umre yaptı." sözünde yanılgıya düştüğü gibi burada da Hz. Peygamber'in (s.a.) ifrâd haccı yaptığını sandı ve bir unut­kanlık eseri olarak bu durum ondan sadır oldu. Hz. Peygamber (s.a.), ihramdan çıkmayınca —ki ifrâd haccı yapan kişi böyle yapar— O'nun if­râd haccı yaptığını sandı.

Sonra (İbn Teymiye) Zührî'nin Sâlim'den, onun da babası (îbn Ömer)'den rivayet ettiği "Hz. Peygamber (s.a.) temettü' yaptı..." hadisini ve Zührî'nin "Urve, bana Âişe'den rivayet etti ki..." sözüyle rivayet ettiği aynen Sâlim'in babasından aktardığı hadis gibi bir hadisi verdikten sonra diyor ki: Bu, yeryüzündeki en sahih hadislerdendir. Zira bu hadisi devrin­de sünneti en iyi bilen kişi olan Zührî, Sâlim'den, o da babasından rivayet etmiş olup hadis, İbn Ömer ve Aişe hadislerinden daha sahihtir.

Sahihayn'âa Hz. Âişe'den (r.a.) g'elen rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.) dört umre yapmış, dördüncüsünü haccıyla birlikte ifâ etmiştir. Hac­dan sonra umre yapmadığı konusunda ise âlimler görüş birliğindedirler. O halde kıran temettu'u yahut hususî bir temettü' yaptığı ortaya çıkmaktadır.

Sahih bir rivayete göre İbn Ömer, hacla umreyi birleştirmiş ve: "Allah Rasûlü (s.a.) de böyle yaptı." demiştir. Bunu Buharı, Sahih'tz rivayet et­mektedir.[316]

Kendilerinden haccın ifrâdı (tek yapılması) rivayet edilen sahabî sayısı üçtür: Âişe, İbn Ömer ve Câbir. Her üçünden temettü' da rivayet edilmiş­tir. Âişe ve İbn Ömer'in, "Hz. Peygamber (s.a.) umreyi hacca ekleyerek temettü' yaptı" hadisleri onların (diğer) hadislerinden daha sahihtir. Bu konuda (yani Hz. Peygamber'in ifrâd yaptığı konusunda) bu iki sahabîden sahih olarak aktarılan sözler ya hac fiillerini tek tek yapmak anlamındadır, ya da diğer örneklerinde olduğu gibi bu da İbn Ömer'den (r.a.) ileri gelen bir yanlışlıktır. Zira temetu' hadisleri mütevâtirdir. Hz. Ömer, Hz. Os­man, Hz. Ali, İmrân b. Husayn gibi ileri gelen sahabîler tarafından rivayet edilmişlerdir. Aynı şekilde onları Hz. Âişe, îbn Ömer ve Câbir de rivayet etmişlerdir. Hatta Hz. Peygamber'den (s.a.) temettü' hadislerini onu aşkın sahabî rivayet etmiştir (İbn Teymiye'nin sözleri burada bitti).

Ben derim ki: Enes, Âişe, İbn Ömer ve İbn Abbas Hz. Peygamber'in (s.a.) dört umre yaptığında görüş birliğindedirler. Yalnız îbn Ömer, bun­lardan birinin Recep ayında yapılmış olması konusunda yanılmıştır. İbn Abbas dışında bu sahabîlerin hepsi de "Dördüncü umre, haccıyla birlikte yaptığı umredir.'* demişlerdir. Enes dışında kalanlar ise: "Hz. Peygamber (s.a.) haccı ifrâd yaptı." demişlerdir. Bu sahabîler "Hz. Peygamber (s.a.) temettü' yaptı." da demişlerdir. Bunu da, bunu da, bunu da, yani üçünü de demişlerdir. Onların sözleri arasında bir çelişki yoktur. Çünkü Hz. Pey­gamber (s.a.) kıran temettu'u yaptı, hac fiillerini tek tek ifa etti ve iki ibadeti (hac ve umreyi) birleştirdi. İki ibadeti birleştirmesi açısından kıran; iki tavaf ve iki sa'y yerine yalnız bir tavaf ve bir sa'y yapması açısından ifrâd ve hac ile umre için yapacağı ayrı ayrı iki yolculuktan birini yapma­mak suretiyle rahat etmesi açısından temettü' haccı yapmış oldu.

Sahabenin kullandığı sözleri düşünen, hadisleri birbirleriyle uzlaştıran ve onları birbirine göre ele alan, sahabenin kullandığı dili anlayan kimseye doğrunun sabahı parıldar, onun zihnindeki ihtilâf ve sallantıların karanlığı açılır. Doğru yola eriştiren, hak yola ulaştıran yalnız Allah'tır.

Artık kim "Hz. Peygamber (s.a.) haccı ifrâd etti." der, fakat bu söz­le, pek çok insanın sandığı gibi, Hz. Peygamber'in (s.a.) ifrâd haccı yaptı­ğını (yani tek olarak hac yaptığını), sonra haccı bitirince Ten'îm'den veya başka yerden (ihrama girip) umre yaptığını ifade etmek isterse bu yanlıştır; ne sahabeden, ne tabiînden, ne dört imamdan ve ne de hadis imamlarından herhangi biri böyle bir şey demiştir. Şayet bu sözle, selef ve haleften bir grubun da söyledikleri üzere, Hz. Peygamber'in (s.a.) yalnız bir hac yaptı­ğı ve beraberinde umre yapmadığını ifade etmek isterse bu da bir yanılgı­dır. Yukarıda da açıklığa kavuştuğu üzere sahih ve açık hadisler bu görüşü

reddeder. Şayet bu sözle Hz. Peygamber'in (s.a.) yalnızca hac fiillerini yap­tığını ve ayrıca umre için ameller yapmadığını ifade etmek isterse, işte o zaman isabet eder. Onun görüşüne bütün hadisler delil olur,               

 Kim de "Hz. Peygamber (s.a.) kıran haccı yaptı." der, ama bu sözle O'nun hac için ayrı bir tavaf, umre için ayrı bir tavaf, hac için bir sa'y I ve umre için bir sa'y yaptığım anlatmak isterse sabit hadisler onun bu gö­rüşünü reddeder. Şayet bu sözle Hz. Peygamber'in (s.a.) iki ibadeti birleş- i tirdiğini ve her ikisi için bir tek tavaf ve bir tek sa'y yaptığım ifade etmek i isterse işte onun bu görüşüne sahih hadisler tanıklık eder.-Onun görüşü j doğrudur.

Kim de "Hz. Peygamber (s.a.) temettü' yaptı." der; ancak bu sözle Hz. Peygamber'in (s.a.) umre ihramından çıkıp yeni baştan hac için ihra­ma girerek temettü' haccı yapmış olduğunu söylemek isterse onun bu sözü­nü hadisler reddeder. Görüşü yanlıştır. Şayet Hz. Peygamber'in (s.a.) ih- ! ramdan çıkmayıp kurban şevki için ihramlı kalarak temettü' yaptığını söy­lemek isterse pek çok hadis yine onun görüşünü reddeder. Ancak bunun j yanlışlığı daha azdır. Şayet Hz. Peygamber (s.a.) kıran temettu'u yapmıştır demek isterse işte bu doğrudur, bütün sabit hadisler buna delildir ve hadis-lerdeki dağınıklık böylece toplanır; bir problem, bir ihtilâf kalmaz. [317]


[279] Buharı, 25/104; Müslim, 1227.

[280] Buharî, 25/104; Müslim,  1228.

[281] Müslim,  1230 (182).

[282] Ebu Davud,   1992.

[283] Bk. Dipnot: 26

[284] Ebu Davud,  1993; Tirmizî, 816; İbn Mâce, 3003. Senedi sahihtir.

[285] Buharî, 25/16.

[286] Ebu Davud,  1797; Nesâî, 5/149. Râvileri sikadır.

[287] Nesâî, 5/148. Senedi sahihtir.

[288] Müslim,  1226 (167).

[289] Râvİleri sikadır.

[290] Ahmed, 4/175. Hadis haindir.

[291] Ahmed, 4/28; îbn Mâce, 2971; Dârakutnî. Senedinde, tartışmalı bir râvİ olan Haccâc b. Ertât vardır.

[292] Ahmed, 3/485. Senedinde, metruk bir râvi olan Abdullah b. Vâkıd el-Harrânî vardır. İmam Ahmed, onu över ve "Herhalde yaşlanınca karıştırdı." derdi.

[293] Heysemî, hadisi Mecmau'z-ZevâicTde (3/236) kaydetmiş ve demiştir ki: Taberânî, Ke­bîr ve Evsafta rivayet etmiştir. Senedinde Yezîd b. Ata vardır. Ahmed ve başkaları bu râviyi sika saymıştır. Tartışmalı bir râvidir. Takrib adlı eserde, onun hadiste gev­şek olduğu kaydedilmektedir.

[294] Tirmizî, 947. Ahmed'in MüsnecTdç (3/388) kaydettiği metin ise şöyledir: "Allah Ra­sûlü (s.a.) ile birlikte (Mekke'ye) geldik. Kabe'yi tavaf ettik. Safa-Merve arasında sa'y yaptık. Kurban günü (kurban bayramının birinci günü) olunca Safa ve Merve'ye yaklaşmadı."

[295] Ahmed, 6/297, 298. Râvileri sikadır.

[296] Buharî, 25/34, 25/107, 25/129; Müslim,  1229.

[297] Tirmizî, 823; Nesâî, 5/152; Mâlik, Muvatta,  1/344. Senedi hasendir.

[298] Buharı, 25/36; Müslim,  1226 (171).

[299] Bk. Dipnot: 52.

[300] Buharı, 25/34; Müslim,  1223 (159).

[301] Buharı, 25/34.

[302] Kitabın aslında on dokuzdan yirmi bire geçilmiştir.

[303] Mâlik, Muvatta,  1/410, 411. Senedi sahihtir.

[304] Buharî, 25/24, 25, 27; Müslim, 690. Müslim'in metni muhtasar olup şöyledir: "Allah Rasûlü (s.a.) öğleyi Medine'de dört rekât, İkindiyi Zülhuleyfe'de iki rekât kıldırdı."

[305] Müslim, 1232; Nesâî, 5/150. Tahkikçiler, hadisi Buharî'de bulamadıklarım kaydedi­yorlar.

[306] Müslim,- 1251.

[307] Nesâî, 5/150. Senedi zayıftır

[308] Nesâî, 5/128. Râvileri sikadır.

[309] Buharî, 25/34; Müslim,  1211 (114).

[310] Müslim, 1211 (122).                                                                                         

[311] Müslim,  1232. Tahkikçiler, hadisi Buharî'de bulamadıklarım  kaydediyorlar.

[312] Müslim, 1240 (199).                                                                                         

[313] İbn Mâce, 1240. Senedi sahihtir.                                                                   

[314] Bakara, 2/196.

[315] Müslim, 1231.

[316] Buharî, 25/77.

[317] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/130-143.