๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 07 Haziran 2011, 18:57:53



Konu Başlığı: Öd ağacı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Haziran 2011, 18:57:53
72—  Kust/Küst C. Speciosus, Öd Ağacı:     

 

"Kust" ve "küst" her ikisi de aynı mânâdadır. Sahihayn'da Enes (r.a.) hadisinde Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyururlar: "Tedavide kullandığınız en hayırlı şey, hacamat ile deniz ödü (kustu)dür."[199]

Müsned'&t Ümmü Kays hadisinde ise Hz. Peygamber (s.a.): "Bu Hind ödüne devam ediniz. Çünkü onda yedi derde şifa vardır. Bunlardan birisi de zâtülcenptir." buyurmuşlardır[200]

Kust (öd ağacı) iki türlüdür: Birincisi beyazdır ve ona deniz ödü denilir. İkincisi ise Hind ödüdür. İkincisi hararetçe daha şiddetlidir. Beyaz olarfl da­ha yumuşak, faydalan daha çoktur.

Her ikisi de üçüncü derecede sıcak ve kuru özelliklidir, balgamı emerler, soğuk algınlığını keserler. İçildikleri zaman karaciğer ve midi zayıflığına, bun­ların üşütülmesine, gün aşın ve iki gün arayla tutan hummaya fayda verirler, böğür ağrısını keserler, zehirlere karşı fayda verirler. Su ve bal ile macun ya­pılır 'e yüze sürütürlerse çiğiti sökerler, Galinos: "Kust yan ağnlarıria, siniı gerginliğine fayda verir, tenyayı öldürür." demiştir.                     

Cahil tabipler, kustun zâtülcenp (ciğer zanndaki iltihap) hastalığına karş faydasını kavrayamamışlar ve inkâra kalkmışlardır. Bu cahil adamlar eğer bu Galinos'tan nakledilecek olsaydı ona bir nassmış gibi sarılırlardı. Kaldı ki, daha önce geçen tabiplerden bir çoğu kustun (öd ağacının) zâtülcenp has­talığının balgamlı türüne faydalı geleceğini beyan etmişlerdir. Bunu Hattabî, Muhammed b. el-Cehm'den zikretmiştir.

Daha önce, peygamberler tıbbına nisbetle tabiplerin tıbbının; kocakarı tıbbının, tabiplerin tıbbına nisbetinden daha geride olduğu ve vahiy yolu ile elde edilenle deney ve kıyas yolu ile elde edilen arasındaki farkın, ayak ile baş arasındaki mesafeden daha büyük olduğu belirtilmişti.

Şayet bu cahil insanlar, yahudi, hıristiyan ya da müşrik tabiplerden biri­si tarafından beyan edilen bir ilaç bulsalar, derhal onu büyük bir kabul ve teslimiyetle karşılarlar, onu denemeye ihtiyaç duymazlar.

Evet, biz ilaçla faydalanma konusunda âdetin (alışkanlığın) bir tesiri ol­duğunu inkâr etmiyoruz. Bir ilacı ve gıdayı itiyad edinen kimse için, o alışkın olmayan kimseye nisbetle daha uygun ve faydalı-olur. Hatta belki de ona alışkın olmayan ondan bir fayda elde edemez.

Büyük tabiplerin sözleri her ne kadar mutlaksa da, aslında onlar mizaç, zaman, mekan ve itiyatlara göredir. Bu şekilde bir kayıtlama, onların sözleri ve bilgileri hakkında bir kusur sayılmadığına göre, doğru olan ve Allah tara­fından doğrulanan Hz. Peygamber'in (s.a.) sözü hakkında nasıl kusur kabul edilebilir? Ne var ki, insanların nefisleri, cehalet ve zulüm üzerine kurulmuş­tur. Yüce Allah'ın iman ruhu ile teyid ettiği, basiretini hidayet nuru ile tenvir ettiği kimseler bu genellemeden müstesnadırlar. [201]


[199] Kaynakları daha Önce geçti. Bk. Tabiî İlaçlarla Tedavi, dipnot: 145.

[200] Ahmed, 6/356; Buharı, 72/10.

[201] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/73-74.