Konu Başlığı: Nazarın tedavisi Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Haziran 2011, 12:03:01 B) RUHANÎ VE TABİÎ İLAÇLARLA TEDAVİ Hz. Peygamber'in (s.a.) basit veya karmaşık ilâhî (ruhâlHkre taj|5|ilaç-larla tedavi konusundaki tutumu şöyledir: [644] 1— Nazarın Tedavisi: Hz. Peygamber'in (s.a.) nazar değeni tedavi konusunaaki tutumu şöyledir: Müslim, Sahihimde İbn Abbas'tan Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Nazar, gerçektir. Şayet kaderle yarışacak bir şey olsaydı, nazar onunla yarışırdı."[645] Yine Müslim, Sahih'ınde Enes b. Mâlik'ten rivayeten, Hz. Peygamber'in (s.a.) zehirli hayvanlar, nazar ve ısırgı (yan tarafta çıkan yara) için dua okunmasına (rukye) izin vermiştir.[646] Buharı ve Müslim'in Sahihlerinde Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.): "Nazar değmesi, gerçektir." buyurmuştur.[647] Ebu Davud'un Sünen'indt Hz. Âişe'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Nazar değdiren abdest alır, sonra bundan nazar değen yıkanırdı."[648] Buharı ve Müslim'de Hz. Âişe'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Rasülul-lah bana nazar değmesi için dua okumamı emretti."[649] Tirmizî, Süfyân b. Uyeyne—Amr b. Dinar—Urve b. Âmir—Ubeydullah b. Rifâ'a ez-Zurakî senediyle Esma bt. Ümeys'in: "Ey Allah'ın elçisi! Benî Cafer'e nazar değer. Onlara dua okuyayım mı?" diye sorduğunu, Hz. Pey-gamber'in (s.a.): "Evet, şayet Allah'ın takdirini geçecek bir şey olsaydı, nazar değmesi onu geçerdi." buyurduğunu zikreder. Hadis, hasen-sahihtir.[650] îmam Mâlik'in, İbn Şihâb—Ebu Umâme b. Sehl b. Huneyf senediyle rivayetine göre, Âmir b. Rebîa, Sehİ b. Huneyf i yıkanırken gördüğünde: "Hiç güneş görmeyen ciltler bile bugünkü gördüğüm gibi değildir." dedi. Bunun üzerine Sehl yere yikıliverdi. Rasûlullah (s.a.), Âmir'e gelerek ona kızdı ve şöyle buyurdu: "Sizden biri kardeşini neden (gözle) öldürüyor? Ona bereket duası yapsaydın ya! Haydi şimdi onun için yıkan." Âmir de onun için yüzünü, ellerini, dirseklerini ve dizlerini, ayak topuklarım ve böğürlerini bir kap içerisine yıkadı. Sonra bu su Şehrin üzerine döküldü. Sehl iyileşerek insanlarla yoluna gitti.[651] Yine İmam Mâlik, bu hadisi Muhammed b. Ebî Ümâme b. Sehl—Sehl b. Huneyf senediyle de rivayet eder. Buna göre Hz. Peygamber (s.a.): "Nazar değmesi gerçektir, onun için abdest al." buyurdu. Bundan sonra, nazar değmesi dolayısıyla abdest aldı.[652] Abdürezzak, Ma'mer—Tâvûs—Tâvûs'un babası senediyle merfû olarak şunu rivayet eder: "Nazar, gerçektir. Şayet kaderi geçecek bir şey olsaydı, nazar onu geçerdi. Birinizin yıkanması istendiğinde, bu kişi yıkansın."[653]Senedi kesintisiz bir şekilde Rasûlullah'a ulaştırılmıştır. Zührî der ki: "Nazar değdiren kişiye bir kap getirmesi emredilir. Ellerini bu kaba sokar ve ağzını yıkayıp suyu kaba boşaltır, su alıp yüzünü kapta yıkar. Sonra sol elini daldırıp, sağ dizine, sağ elini daldırıp, sol dizine su döker. Daha sonra böğürlerini yıkar, kap toprağın üstüne konulmaz. Kaptaki bu su, nazar değen kimsenin kafasının arka tarafına bir defada dökülür."[654] Nazar, iki çeşittir: 1) İnsan nazarı, 2) Cin nazarı. Ümmü Seleme'den sahih olarak rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.) Ümmü Seleme'nin evinde, yüzünde sarılık izi bulunan bir kız çocuğu gördü ve şöyle buyurdu: "Ona dua okuyun. Çünkü, nazar değmiş."[655] Hüseyn b. Mes'ûd el-Ferrâ şöyle diyor: "Bu hadiste geçen 'sarılık' nazar, yani cin nazarı demektir. O kız çocuğunda cinden ortaya çıkan, ok ucundan daha keskin nazar değmesi vardır."[656] Câbir'den merfû olarak şu zikredilir: "Nazar, kişiyi kabre, deveyi tencereye sokar. "[657] Ebu Saîd'den rivayete göre, Hz. Peygamber (s.a.), cin ve insanların nazarından dolayı Allah'a sığınır di.[658] Hadisten veya aklî ilimlerden fazla nasibi olmayanlardan bir grup, nazar değmesini kabul etmez ve, "O, gerçeği olmayan kuruntudan ibarettir." derler. Bunlar, insanların hadisi ve aklî ilimleri en az bileni, en arsızı, en karaktersizi, ruh ve nefis, onların nitelikleri, fonksiyonları ve etkileri hakkında en bilgisizidir. Din ve inançlarının farklı olmasına rağmen, milletlerin aklı başında kişileri, sebebi ve nazarın etki yönü konusunda değişik düşünceleri olsa bile, nazar değmesini red ve inkâr etmez. Bir grup da şöyle der: Nazar değdirenin nefsinde kötü bir oluşum meydana geldiğinde, gözünden zehirli bir güç doğup nazar değene ulaşır, böylece zarar görür. Şöyle derler: İşte bu inkâr edilemez. Tıpkı, beyaz benekli zehirli yılanlardan doğup insanlara ulaşıp onları telef eden zehirli gücün doğuşu gibi. Bu durum, bu çeşit yılanların bir grubundan yaygın bir şekilde olur; insana bir göz attığında, insan yok olur, tıpkı nazar değdiren gibi. Başka bir grup ise şöyle der: Bazı insanların bakışından nazar değene ulaşıp, onun vücuduna girerek zarar doğuran görülmez ince özler çıkması uzak bir ihtimal değildir. Başka bir grup şöyle der: "Nazar değdirenden asla bir güç sebep veya tesir olmaksızın, nazar değdirenin nazar değenle karşılaşması sırasında dilediği bir zararı yaratmak suretiyle Allah, kanununu yürütmüştür." Bunlar, dünyadaki sebepleri, güçleri ve tesirleri kabul etmeyenlerin düşünceleridir. Onlar, sebep tesir ve sonuçlan kendilerine kapatmışlar ve bütün aklı başın-dakilere karşı çıkmışlardır. Hİç şüphesiz, yüce Allah beden ve ruhlarda, çeşitli güç ve tabiatlar yaratmış, bir çoğuna özellikler ve etkili şekiller vermiştir. Akıllı bir kimsenin, ruhun bedene etkisini kabul etmemesi mümkün değildir. Çünkü bu, hissedilen ve gözle görülen bir durumdur. Sözgelimi, saygı gösterdiği ve çekindiği birisi kendine baktığında insanın yüzünün nasıl müthiş bir şekilde kızardığını, korktuğu biri baktığında da sapsarı kesildiğini görürsünüz. İnsanlar nazar değmesinden hastalanan ve gücü zayıflayanları görmüşlerdir. İşte bütün bunlar, ruhun tesiri sonunda olur. Gözle yakın ilişkisi dolayısıyla, fiil de ona nisbet edilmiştir, yoksa işi yapan gerçek nesne göz değildir. Etki, doğrudan ruha aittir. Ruhlar; tabiatı, gücü, nitelikleri ve özellikleri açısından birbirinden farklıdır. Hased kişinin ruhu, hased edilen kişiye açık bir biçimde eziyet verir. Bu yüzden Yüce Allah, hased edenin şerrinden kendisine sığınmasını Peygamberinden istemiştir. Hased edenin, hased edilene eziyet vermesi, insanlık gerçeğinden uzaklaşanlar dışında kimsenin inkâr etmediği bir durumdur. İşte, nazar değmesinin esası da budur. Çünkü hased eden habis nefiste, habis bir oluşum meydana gelir ve hased edilenle karşılaşır, bu özellik dolayısıyla ona tesir eder. Varlıkların buna en çok benzeyeni, beyaz benekli yılanlardır. Çünkü onun zehiri, kuvvetli bir şekilde kendisinde saklıdır. Düşmanıyla karşılaşınca, ondan öfke dolu bir güç doğar, eziyet verici bir biçimde şekillenir. Bu oluşumun, öylesine şiddetli ve güçlüsü vardır ki, cenini düşürür, göze dokunur. Nitekim, Rasûlullah (s.a.), kuyruksuz engerek ve iki beyaz benekli yılanlar hakkında şöyle buyurur: "Bu ikisi gözün nurunu giderir ve cenini düşürür."[659] Habis oluşumların öylesi vardır ki, bu nefsin kötülüğünün şiddeti ve etkili habis şekli dolayısıyla insana yalnızca görmekle etki eder. Etkileme, bedenî yakınlaşmaya bağlı değildir. Nitekim tabiatı ve şeriatı fazla tanımayanlar bunu böyle sanır. Etki bazan yakınlaşma, bazan karşılaşma, bazan görme, bazan ruhun etkileyeceği kişiye doğru yönelişi, bazan dualar, muska ve Allah'a sığınmalar, bazan da vehim ve hayallerle olur. Nazar değdirenin nefsinin etkisi, görmeye bağlı değildir, hatta gözü kör olur da kendisine o nesne tarif edilirse, gözü görmese bile nefsi o nesneyi etkileyebilir. Nazar değdiren-lerin bir çoğu, nazar değeni görmeksizin sadece anlatmakla etki eder. Nitekim yüce Allah, Peygamberine şöyle buyurur: "Doğrusu inkâr edenler, Kur'-an'ı dinlediklerinde nerdeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. "[660] "Ey Mu-hammed! de ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, haset ettiği zaman hasetçi-lerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbime sığınırım."[661] Her nazar değdi-ren hasetçidir, ama her hasetçi nazar değdirmez. Madem ki hasetçi nazar değdirenden daha geneldir, öyleyse hasetçiden Allah'a sığınma, nazar değdirenden de Allah'a sığınma demektir. Hasetçi ve nazar değdirenin nefsinden hased edilen ve nazar değene doğru oklar çıkar. Bazan isabet eder, bazan etmezler. Şayet doğrudan ve korumasız bir şekilde isabet ederse, hiç şüphesiz ona etki eder. Ama korkarak veya hazırlıklı bir şekilde isabet ederse, etki etmez. Hatta bu oklar bazan sahibine geri dönerler. Bu hissi, ok atma gibidir. Biri nefis ve ruhlardan, öteki vücut ve bedenlerden. Bunun esası, nazar değdirenin bir şeyi beğenmesi ve bu beğeniyi habis nefsinin oluşumunun izlemesi, sonra nazar değene bakışıyla zehirini kusmaya yardım etmesidir. İnsan bazan bizzat kendisi nazar değdirir, bazan da iradesi olmaksızın, tabiatıyla nazar değdirir. Bu, insan türünden doğan nazarın en aşağılık olanıdır. Bizim mezhebimize mensup olan ve olmayan fukahâ şöyle demiştir: "Böyle bir özelliği bulunduğu bilinen kişiyi, devlet başkanı hapseder ve ölünceye kadar nafakasını sağlar." Bu, kesin olarak doğrudur. Bu hastalığın giderilmesi için yapılacak olan, Hz. Peygamber'in (s.a.) tedavi yolunu izlemektir. Bu da çeşit çeşittir. Ebu Davud Sünen'lnde, Sehl b. Huneyf'den şu olayı nakleder: Bir sel geldi. Bu sele girdim ve yıkandım. Ateşli olarak çıktım. Bu olay Rasûlullah'a (s.a.) iletildi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ebu Sâbit'e söyleyin. Allah'a sığınsın." Dedim ki: "Efendim! Dua okumak uygun mudur?" Şöyle buyurdu: "Dua okumak, yalnızca nazar değmesi, zehirli varlıklar ve sokma durumunda olur."[662] Bu hadiste geçen "nefis" kelimesi nazar değmesidir. Araplar, "filancaya nefis isabet etti" derler. "Nazar değdi" demektir. "Nâfis", nazar değdi-ren kişidir. "Sokma" akrep vb.nin sokmasıdır. Sığınma ve dualardan bir kısmı, böl bol Felak ve Nâs sûrelerini, Fatiha sûresini, Âyetu'l-Kursî'yi okumaktır. Başka bir kısmı ise, Hz. Peygamber'in dualarıdır; sözgelimi şu dualar: "Yaratıklarının şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım." "Şeytanın ve haşeratın şerrinden, her türlü nazar değmesinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım.'* "îyi ve kötünün vazgeçemeyeceği, Allah'ın tam kelimelerine, her türlü yaratıkların, gökten inenin göğe çıkanın, yeryüzüne ekilenin ve ondan çıkarılanın, gece ve gündüz fitnelerinin, —ey Rahman Allah'ım— iyilikle doğan yıldız dışındaki yıldızların şerrinden Allah'a sığınırım." fkesinden, cezasından, kullarının kötülüğünden, şeytanların fisıldaş-malanndan ve bana gelmelerinden, Allah'ın tam kelimelerine sığınırım." "Aîllah'im! Alnından yakaladığının şerrinden yüce rızana ve tam kelime Ijerine sığınırım. Allah'ım! Günah ve isyanı açığa çıkarırsın, Allah'ım! Seni ordun yenilmez, sözünün aksi çıkmaz; bütün hamd ve teşbihler Sanadır,' "Kendinden daha büyüğü olmayan Allah'ın rızası, iyi ve kötünün vaizi geçemeyeceği tam kelimeleri, bildiğim ve bilmediğim güzel isimleriyle, yaratıkların, ekilenlerin ve çoğalanların, kötülüğünü engelleyemediklerimin şerrinden ve alnından yakaladıklarının şerrinden O'na sığınırım. Şüphesiz Rab; bim, doğru yoldadır." "Allah'ım! Sen Rabbimsin. Senden başka ilâh yok. Sana güvendim. Sen büyük Arş'ın Rabbisin. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Güç ve kudret Allah'tandır. Biliyorum ki Allah herşeye kadirdir, bilgisi herşeyi kuşatmıştır |ve herşeyi tek tek saymıştır. Allah'ım! Nefsimin kötülüklerinden, şeytanın jve ortaklarının kötülüklerinden, alnından yakaladığın her canlının şerrinden Sana sığınırım. Rabbim şüphesiz doğru yoldadır." Nazar değen kimse, dilerse şöyle de dua edebilir: "Kendisinden başka ilah olmayan, benim ve herşeyin ilâhı olan Allah'a sığınırım. Benim ve herşeyin Rabbine sarılırım. Ölmeyen Diri'ye güvenirim. Kötülüğü "Lâ Havle ve lâ kuvvete illâ billah" diyerek defederim. Bana Allah yeter, O ne güzel vekildir. Kulların kötülüklerine karşı Allah bana yeter, yaratıklara karşı Allah yeter. Rızık verilenlere karşı gerçek rızık verici yeter. Sadece kendisine güvendiğim bana yeter. Herşeyin yönetimi elinde olan bana yeter. O'na sığınılır, başkasına sığınılmaz. Allah bana yeter. Allah dua edeni işitir. Allah'tan başka dua edecek yoktur. Kendisinden başka ilah olmayan Allah bana yeter. O'na güvenirim. O yüce Arş'ın Rabbidir." Bu dua ve sığınma niyazlarını deneyenler, yararının ne kadar değerli olduğunu ve onlara duyulan ihtiyacı bilirler. Bunlar nazar değdirenin etkisini engeller, etkiledikten sonra ise söyleyenin iman gücü,.nefis gücü, kapasitesi, tevekkül ve dayanma gücü ölçüsünde bu etkiyi defeder. Çünkü bunlar silahtır, silahın etkisi de kullanana göredir. Nazar değdiren, gözünün zararından ve nazar değene isabet etmesinden endişe duyuyorsa, şu duayı yapar: "Allah'ım! Ona bereket ver." Nitekim Ra-sûlullah (s.a.) da, Sehl b. Huneyf'e nazarı değdiğinde Âmir b. Rebîa'ya: "Ona bereket duası yapsaydın ya!" buyurmuştur. Yani, "Allah'ım! Ona bereket ver." demesini istemiştir. Nazar değmesinden kurtulma dualarından birisi de, "Bu Allah'ın dileğidir. Kuvvet yalnızca O'ndandır."şeklindedir. Nitekim Hişâm b. Urve, babasının, beğendiği bir şey görünce veya bir bahçeye girince bu duayı yaptığını nakleder. Başka bir dua, Cebrail'in (a.s.), Hz. Peygamber'e (s.a.) yaptığı duadır (rukye) ki Müslim, Sahih'inde bu duayı nakleder: "Allah'ın adıyla; sana eziyet veren her kötülükten, her nefis veya haset-çi gözün şerrinden Allah'a sığınırım. Allah sana şifa versin. Seni koruması için Allah'ın adıyla O'na sığınırım."[663] Seleften bir grup, nazar değene Kur'an'm bazı âyetlerinin yazılmasını ve sonra bunu içmesini uygun görürdü. Mücâhid şöyle diyor: "Hastanın âyetleri yazıp yıkaması ve içmesinde bir sakınca yoktur." Aynı görüş Ebu Kılâbe'-den de nakledilir. İbn Abbas'ın, doğurma güçlüğü çeken bir kadına bazı Kur'an âyetlerinin yazılmasını, sonra yıkanıp içirilmesini emrettiği rivayet edilir. Ey-yûb der ki: "Ebu Kılâbe'nin Kur'an'dan bazı âyetleri yazdığını, sonra onu suyla yıkayıp ağrısı olan bir adama içirdiğini gördüm." Nazar değmesinin tedavi yollarından bir başkası, nazar değdirenin koltuk altını, yanlarını ve böğrünü yıkamasının emredilmesidir. Bu böğür konusunda iki görüş vardır: 1) Bu, iki bacak arasıdır, 2) Vücudunun sağ böğrüdür. Bundan sonra su, nazar değenin arkasından ansızın başına dökülür. Bu doktorların kabul etmediği, inkâr, alay ve şüphe edenler ile fayda vereceğine inanmayanın ve deneme için yapanların yarannı göremediği bir tedavi yoludur. Tabiatta, tıpçıların sebeplerini kesin olarak bilmedikleri bir takım özellikler vardır; hatta onlara göre bu özellikler düzenlilikten uzaktır, işlevlerini doğrudan kendileri yürütürler. Onlar bunun bile cahiliyken, şer'î özellikleri inkâr eden zındık ve bilgisizlerine ne demeli? Ayrıca bu yıkanmayla tedavi olma konusunda, aklı selîm sahipleri lehte şahitlik yapmakta ve ikisi arasındaki ilişkiyi kabul etmektedir. Bil ki, yılanın zehirine panzehir kendi elindedir, öfkeli nefsin etkisinin ilacı öfkesinin sakinleştirilmesinde, elini üstüne koyup sıvazlayarak ateşini söndürmekte ve öfkesinin sakinleştirilmesindedir. Bunun durumu, yanında bir ateş parçası olan adam gibidir. O ateş parçasını sana atmak ister de, sen bu ateş onun elindeyken üstüne su döküp onu söndürürsün. Bu yüzden nazar değdirenin şöyle demesi emredilmiştir: "Allah'ım! Ona bereket ver." Böylelikle nazar değene iyilik anlamındaki duayla, bu habis oluşum defedilsin. Çünkü bir şeyin ilacı, onun panzehirindedir. Nüfuz etmek istediğinden dolayı, bu habis oluşum, vücudun ince yerlerinde kendini gösterdiğine göre, koltuk altı ve böğürlerinden daha incesini göremezsin; böğür yerine, avret mahalli de söylenir. Suyla yıkanınca bu oluşumun etkisi ve işlevi ortadan kalkar. Aynı şekilde, şeytanî ruhların bu yerlerde bir takım özellikleri vardır. Kısacası, suyla yıkanması bu ateşliliği söndürür ve bu zehirliliği giderir. Burada başka bir durum daha var. Bu, yıkamanın etkisinin vücudun en ince ve hızlı girilecek yerlerinden kalbe ulaşıp, suyla bu ateşliliği ve zehirliliği söndürmesi, böylelikle nazar değeni iyileştirmeğidir. Tıpkı, zehirli varlıklar soktuktan hemen sonra öldürülünce, sokma etkisinin sokulandan hafiflemesi ve bîr rahata ermesi gibi. Çünkü kendileri, soktuktan sonra sızıyı sokulana aşılar. Ama öldürülürse, acı hafifler. Sokulanın ferahlaması ve düşmanını öldürmekle nefsine şifa arayan tabiatın acıya karşı güçlenerek onu defetmesi, bu acının azalma sebeplerinden olsa bile, bunlar yapılmış bir takım gözlemlerdir. Kısacası, nazar değdirenin yıkanması kendisinden ortaya çıkan durumu giderir. Yıkanması, nefsinin bu oluşumla şekillenmesi durumunda ancak fayda verir. Şöyle bir itiraz yapılabilir: Pekiyi, yıkanmanın ilişkisi anlaşıldı, ama bu suyun nazar değene dökmülmesi de neyin nesidir? Bu itiraza şöyle cevap verilebilir: Çok yakından ilişkilidir. Çünkü bu su, bu ateşliliğin söndürüldüğü ve nazar değdirenin bu habis oluşumunu ortadan kaldıran bir sudur. Nasıl nazar değdirenin ateşliliği onunla söndürülüyorsa, nazar değdirenle ilişkisinden sonra nazar değenin ilgili yeri de onunla söndürülür ve etkisi ortadan kaldırılır. Demirin soğutulduğu su, tipçılarm belirttiği birçok tabiî ilaca karıştırılır. Nazar değdirenin ateşliliğinin söndürüldüğü bu suyun, böyle bir hastalığa uygun bir ilaca karışması inkâr edilemez. Kısacası, tabiat âlimlerinin tıbbı ve tedavisi, Hz. Peygamber'in tıbbına göre, kendilerinin kocakarı ilaçlarına nisbeti gibidir, hatta daha bile azıdır. Çünkü onlarla peygamberler arasındaki farklılık çok büyüktür; onlarla kocakarılar arasındaki farklılık, insanın anlayamadığı derecede büyüktür. Böylelikle hikmet ile şeriat arasındaki kardeşlik sözleşmesini ve birinin diğerine aykırı olmadığını anlamış bulundun. Allah, dilediğini doğruya eriştirir, başarı kapısını çalmayı sürdürenlere her kapıyı açar, sonsuz nimet ve apaçık deliller O'nundur. Nazar değmesinin ilaçlarından ve korunma yollarından birisi, nazar değdirmesinden korkulan kişiye karşı onun etkisini engelleyecek şekilde iyilik ve güzelliklerin saklanmasıdır. Nitekim, Begavî, Şerhu's-Sünne adlı kitabında, sevimli bir çocuk görünce, Hz. Osman'ın nazar değmemesi için, "Çenesindeki gamzeyi karaya boyayın." dediğini nakleder. Bu sözü açıklarken, "gam-ze"nin, çocuğun çenesinde olduğunu belirtir.[664] Hattâbî, Garibu'l-Hadîs adlı kitabında, Hz. Osman'ın nazar değen bir çocuk görünce, "Gamzesini karaya boyayın." dediğini nakleder. Ebu Amr şöyle der: Ahmed b. Yahya'ya bu sözünü sordum. "Gamze" ile, çenesindeki gamzeyi kasdettiğini söyledi. Böylece bu sözüyle, "Nazar için çenesindeki bu gamzeli kısmı karaya boyayın." demek istemiştir. Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre, bir gün hutbe okurken Rasûlullah'ı (s.a.) başında siyah bir sarıkla görmüştür[665]' Hattabî, bu hadisle, "siyah" (desma) sözcüğüne delil getirmek istemiştir. Şair de şu sözünü bundan ilhamla söylemiştir: "Kemal sahibinin nazar değmesinden kendisini koruyacak bir kusura ne de çok ihtiyacı vardır." Nazar değmesine karşı okunan dualardan biri de Ebu Abdillah es-Sâcî'den rivayet edilen şu duadır: Güzel bir deve üstünde hacca veya savaşa gittiği bir yolculuğunda, yoldaşları arasında nazar değdiren biri vardı. Bir şeye baktığında onu telef ederdi. Ebu Abdillah'a; "Deveni bu nazar değdirenden koru." denilince: "Deveme hiçbir şey yapamaz." cevabını verdi. Ebu Abdil-lah'ın bu sözü, nazar değdiren adama iletildi. Ebu Abdillah'ın kaybolmasını kolladı. Böyle bir durumda devesinin yanına geldi ve ona baktı. Deve sarsıldı ve yere yıkıldı. Ebu Abdillah geri dönünce, nazar değdirenin ona bakıp nazar değdiğini bildirdiler. Ebu Abdillah: "Onu bana gösterin." dedi, hemen adamı gösterdiler. Yanında durdu ve şu duayı yaptı: "Allah'ın adıyla. Habsun Habis! ve Hacerun Yâbis! ve Şihâbun Kâbis! Nazar değdirenin bakışı kendisinin ve en sevdiğinin olsun. 'Gözünü bir çevir bak, bir çatlak görebilir misin? Bİr aksaklık görmek için gözünü tekrar tekrar çevir bak ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer."'[666] Nazar değdirenin gözbebekleri fırladı ve deve hiçbir şeyi kalmamış biçimde ayağa kalktı. Hz. Peygamber'in (s.a.) ilâhî rukye ile her şikâyete karşı kullanılabilen genel ilaç konusundaki tutumu şöyledir: Ebu Davud, Sünen'inde Ebu'd-Derdâ'dan şu hadisi rivayet eder: Rasû-lullah'ı (s.a.) şöyle derken işittim: "Sizden biri bir şeyden şikâyet eder veya kardeşLona bir şikâyette bulunursa, şu duayı yapsın: 'Yücelerde olan Rabbimiz Allah! İsmin yüce olsun. Gökte ve yerdeki emrin, gökteki rahmetin gibidir. Rahmetini yeryüzüne gönder. Gökte ve yerdeki emrin, gökteki rahmetin gibidir. Rahmetini yeryüzüne gönder. Günah ve hatalarımızı bağışla! Sen iyilerin Rabbisin. Bu acıya karşı, rahmet deryandan rahmet, şifa denizinden bir şifa indir.' Allah'ın izniyle iyileşir.[667] Müslim'in Sahih'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayete göre, Cibril (a.s.) Hz. Peygamber'e geldiğinde: "Ey Muhammed! Bir şikâyetin mi var?" diye sormuş, Rasûlullah "Evet" deyince, şu duayı yapmıştır: "Allah'ın adıyla hasedçi bir nefis ve gözden acını dindirmesi için O'na dua ederim. Allah sana şifa verecektir. Allah'ın adıyla O'na dua ederim."[668] Soru: Ebu Davud'un, "Yalnızca nazar değmesi ve zehirli varlıklar için dua okunur." şeklinde rivayet ettiği hadis için ne dersiniz? Cevap: Hz. Peygamber (s.a.), bununla başka şeylerde dua edilmeyeceğini kasdetmemiştir. Bilakis bundan kastedilen, göz ve zehirli varlıklar hakkında bundan daha üstünü ve yararlısı olmadığıdır. Hadisin siyakı da bunu gösteriyor. Çünkü Sehl b. Huneyf, nazar değince, "Dua okumakta bir yarar var mı?" diye sormuş ve Rasûlullah da: "Yalnızca nazar değmesi ve zehirli varlıklar için dua okunur." buyurmuştur. Bu konudaki diğer genel ve özel hadisler de aynı doğrultudadır. Ebu Davud, Enes'ten Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Yalnızca nazar değmesi, zehirli varlıklar ve yandaki yaralar, (ısırgı) için dua okunur."[669] Müslim'in Sahihinde, yine Enes'ten rivayetle, Rasûlullah'ın (s.a.) nazar değmesi, zehirli varlıklar ve yandaki yaralar (ısırgı) için dua okumaya izin verdiği rivayet edilir.[670] [644] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/379. [645] Müslim, 2188. [646] Müslim, 2196. [647] Buharı, 10/173. [648] Ebu davud, 3880. Râvileri güvenilir, senedi sahihtir. [649] Buharı, 10/169; Müslim, 2195. [650] Tirmizî, 2059. Ayrıca bk. Ahmed, 6/438; İbn Mâce, 3510; Senedi ceyyidir. [651] Mâlik, Muvattta, 2/928. Râvileri güvenilirdir. [652] Mâlik, Muvatta, 2/938. Ayrıca bk. İbn Mâce, 3509; Ahmed, 3/486,487. Zuhrî—Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf yoluyla rivayet eder; râvileri güvenilir, senedi sahihtir. İbn Hibban (1324) da bu hadisi sahih kabul eder. [653] Abdürrezzak, Musannef, 19770. Senedi sahihtir. Ama mürsel'dir. Müslim, Sahih'inde (2188), Vuheyb—tbn Tâvûs—tbn Tâvûs'un babası—tbn Abbas yoluyla senedini kesintisiz bîr şekilde Rasütuüah'a (s.a.) kadar uzatmıştır. [654] Beyhakî bunu Sünen'dc (9/352), SehFin rivayet ettiği hadisin peşinden verir. [655] Buharî, 10/171; Müslim, 2197. [656] Bk. Şehru's-Sünne 13/163. [657] Bu, Ebu Nuaym'ın Hilye'dç (7/90) İbn Adî'nin ve Hatîb el-Bağdâdî'nin Tarih'inde (9/244) Câbir b. Abdillah'tan yukandaki sözlerle rivayet ettikleri zayıf bir hadistir. Hatîb, Şu'ayb— Eyyûb—Muaviye—Hişâm senediyle de rivayet eder. Sabunî der ki: "Ona şöyle dendiğini Öğrendim: 'Bu rivayeti bırakmalısın.' O da bu rivayeti bırakmıştır." Zehebî, Mizân'da şöyle der: "Şu'ayb b. Eyyûb'un münker bir hadisi vardır ki Hatîb onu Tarih'inde kaydeder." Kasdettiği işte bu hadistir. [658] Tirmizî, 2059; Nesâî, 8/271; İbn Mâce, 3511. Tirmizî onu hasen görmüştür. Tamamı şöyledir: "Mu'avvizeteyn (Felak ve Nâs sûreleri) inince, onlarla dua etmiş, diğerlerini bırakmıştır." [659] Buharı, 6/248; Müslim, 2233. "Gözün nurunu giderirler." cümlesinin açıklaması konusunda Hattabî şunları söylüyor: "Bu konuda iki yorum vardır: 1) Allah'ın, gözlerine verdiği bir özellik dolayısıyla insana sadece baktıklarında onun gözüriü alır ve nurunu giderir. 2) Sokmak ve ısırmak için gözü hedef alırlar. Birincisi, daha doğru ve meşhurdur." [660] Kalem. 68/51. [661] Felak, 113/1-5. [662] Ebu Davud, 3888. Senedinde Osman b. Hakîm'in ninesi Rebâb vardır ki, onu yalnızca İbn Hibbân güvenilir kabul etmiştir, seneddeki diğer râviler güvenilirdir. [663] Müslim, 2185. [664] Bk. Şerhu's-Sünne, 13/116. [665] Bu hadîsi İbn Kayyİm'İn Hattabî'den naklettiği şekilde Hz. Âişe'nin Müsned'İnde bulamadık. Buharı (7/92), Menâkıbu'l-Ensâr bölümünde İbn Abbas'tan şu rivayeti kaydeder: Hz. Peygamber (s.a.), omuzlarına salınmış bir atkısı ve siyah sarığı olduğu halde, minberi re çıktı. Hamd ve senadan sonra şöyle dedi: "İnsanlar! Başkaları çoğalırken, Ensâr azalıyor, sonunda yemekteki tuz gibi olacaklar." Müslim (1358), Câbir'den naklen: "Hz. Peygamber (s.a.) fetih günü Mekke'ye başında siyah bir sarık olduğu halde girdi." hadisini verir. Bu, Ebu Davud (4076), Tirmizî (1735), Nesâî (5/200, 20!) ve İbn Mâce'de (3585) de kaydedilmiştir. Ayrıca Müslim (1359), Ebu Davud (4077), Nesâî (8/212) ve İbn Mâce (2281), Amr b. Hureys'ten naklen şu rivayeti verirler: "Rasûlullah'ı (s.a.) minberde iki ucunu omuzlarına saldığı siyah bir sarıkla gördüm." [666] Mülk, 67/3-4. [667] Ebu Davud, 3892. Senedinde, Ziyad b. Muhammed vardır, onun hadisleri münkerdir; se-. neddeki diğer râviler güvenilirdir. Ahmed (6/21), bu hadisi başka bir yolla rivayet eder. Senedinde. Ebu Bekr b. Ebî İVîryem el-Gassânî eş-Şamî vardır ki zayıftır. Dârakutnî şöyle diyor: f.u râvi, metrûk'tür. !bn Âdi ise: Hadislerinin çoğu garîbdir, güvenilir râviler pek azına muvafakat ederler, demiştir. [668] Müslim, 2186. [669] Ebu Davud, 3889. Senedinde Şureyk el-Kâdî vardır. O, ezberi kötü bir râvidir, diğer râviler güvenilirdir. Müslim (220), Büreyde el-Husayb'dan: "Yalnızca nazar ve zehirli varlıklarda dua okunur." hadisini kaydeder. îbn Mâce (3513) bunu merfû olarak verir, senedi zayıftır. Aynı konuda Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud (3884) ve Tirmizî (2058): "Yalnızca nazar ve zehirli varlıklarda dua okunur." sözleriyle İmrân b. Husayn'dan rivayette bulunurlar, senedi sahihtir. [670] Daha önce geçti. Bk. dipnot: 2. İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/379-391. Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Rüveyha üzerinde 31 Temmuz 2014, 10:46:32 Esselamu Aleyküm.Mevlam razı olsun.Nazar bahsi teferruatlarıyla anlatılmış. Efendimizin nazar değmesine karşı dualarını da öğrenmiş olduk..Yaratıklarının şerrinden ALLAH'ın tam kelimelerine sığınırız..
Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Pelinay üzerinde 31 Temmuz 2014, 13:29:11 Ve aleykumusselam; nazarın tedavisiyle ilgili hiçbir bilgim yoktu.vesilenizle öğrenmiş oldum..Mevlam razı gelsin..
Şeytanın ve haşeratın şerrinden, her türlü nazar değmesinden ALLAH'ın tam kelimelerine sığınırız.Rabbim muhafaza etsin. Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: İkraNuR üzerinde 09 Nisan 2015, 22:21:10 Nazarın tedavisini bilmiyordum şimdi sizin sayenizde öğrendim.
Allah herkezi nazardan korusun. şeytanın kötülüklerinden korusun. Paylaşım için Allah razı olsun. Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Haktann üzerinde 09 Nisan 2015, 22:23:13 Ve Aleyküm Selam .
Şöyle Buyuruluyor : Hz. Peygamber'in (s.a.) nazar değeni tedavi konusunaaki tutumu şöyledir: Müslim, Sahihimde İbn Abbas'tan Rasûlullah'ın (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Nazar, gerçektir. Şayet kaderle yarışacak bir şey olsaydı, nazar onunla yarışırdı. Paylaşım İçin Allah Razı Olsun . Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Sevgi. üzerinde 25 Ağustos 2015, 03:44:22 Ve Aleykümüsselam ecmain.Nazarın tedavisi hakkında fazla bilgim yoktu.Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim.
"Yaratıklarının şerrinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım." "Şeytanın ve haşeratın şerrinden, her türlü nazar değmesinden Allah'ın tam kelimelerine sığınırım.'* Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Sefil üzerinde 28 Ağustos 2015, 17:49:47 Esselamu aleykum ; Nazar hakikatinin tedavisini hadisler ışığında teferruatıyla öğreniyoruz inşaallah rabbul alemin ilmimizi daim kılsın inşaallah.
Allah razı olsun Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 28 Ağustos 2015, 18:24:51 Esselamu aleykum;
Nazarın tedavisi için surelerin okunması gibi tedavi yöntemleri var..Rabbim nazardan korusun inşallah..Rabbim c.c. razı olsun.. Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Ceren üzerinde 28 Ağustos 2015, 22:07:53 Aleykümselam.Nazar gerçektir.Ve nazar insanı mezara,bile sokar.Peygamber efendimizin dediklerini uygulayan ve faziletine eren kullardan olalım inşallah....
Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Pelinay üzerinde 31 Ağustos 2015, 12:47:06 Ve aleykumusselam ve rahmetullah;nazarıda yine dua ile tedavi etmemiz gerektiğini öğreniyoruz Efendimiz(sav) den..
Allah razı olsun.inşallah bu duaları sıkça okuyanlardan oluurz Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Rüveyha üzerinde 24 Ekim 2015, 07:55:51 Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Nazar konusu,tedaviis çok güzel,ayrıntı bır şekilde açıklanmış..Rabbim idrakimizi artırsın İnşaAllah.Rabbim razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Nazarın tedavisi Gönderen: Sevim Altunkaya üzerinde 06 Kasım 2015, 22:42:55 Allah`ım herkezi nazarlardan korusun.Amin inşAllah.
|