๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 08 Temmuz 2011, 17:22:21



Konu Başlığı: Müslümanların kahramanlıkları
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 08 Temmuz 2011, 17:22:21
11— Müslümanların Kahramanlıkları:

 

Savaş durup Kureyşliler hezimete uğramış olarak kaçtığında, Rasûlul­lah (s.a.): "Ebu Cehil ne yaptı? Bize kim haber verir?" buyurdu. İbn Mes'-ûd gitti ve Ebu Cehil'i, Afra hanımın iki oğlu tarafından vurulmuş ve ölmek üzere iken buldu. Sakalını tutup:

— Ebu Cehil sen misin? dedi. Ebu Cehil sordu:

— Bugün savaşı kim kazandı?

— Allah ve Rasûlü. Allah seni rezil etti mi, ey Allah'ın düşmanı?

—  Kendi kavminin öldürdüğü adamdan daha üstün biri var mıdır?

Abdullah (b.Mes'ûd), onu öldürdü, sonra Hz. Peygamber'e (s.a.) gelip: "Onu öldürdüm." dedi. Resûlullah (s.a.): "Allah ki, O'ndan başka ilâh yok­tur!" buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı. Sonra: "Allahu ekber! Sözünü yerine getiren, kuluna yardım eden, grupları tek başına hezimete uğratan Al­lah'a hamdolsun. Yürü, onu göster." buyurdu. Gittik ve Ebu CehFi O'na (s.a.) gösterdim. O vakit de: "İşte bu, bu ümmetin Firavun'u idi." dedi.[489]

Abdurrahman b. Avf, Ümeyye b. Halef ile oğlu Ali'yi esir almıştı. Bilâl onu gördü. -Ümeyye, kendisine Mekke'de çok işkence ederdi.- "Küfrün başı Ümeyye b. Halef, sen ha?! O kurtulursa, ben kurtulmayayım!" diye bağırdı ve Ensar'dan bir topluluğu yardıma çağırdı. Abdurrahman, Ümeyye ile oğ­lunu onlardan korumak için gayret etti. Bilâl ve yanındakiler kendilerine ye­tişince onlan oğlu ile meşgul edip Ümeyye'yi kaçırdı. Onlar Ümeyye'nin oğlu Ali'nin işini bitirip Abdurrahman'la Ümeyye'ye yetiştiler. O zaman Abdur­rahman Ümeyye'ye "Çök" dedi. O da çöktü ve kendini Abdurrahman'in ayak­ları arasına attı. Abdurrahman'm altına gizlenmiş Ümeyye'ye öldürünceye kadar kılıç vurdular. Hatta bazı kılıç darbeleri Abdurrahman b. Avf'ın aya­ğına isabet etmişti. Bundan biraz önce Ümeyye, Abdurrahman'a: "Göğsüne devekuşu tüyünü nişan takmış şu adam kimdir?" diye sormuş, o da: "O, Ham-za b. Abdülmuttaüb'tir." diye cevap vermişti. O zaman Ümeyye: "Bütün bun­ları bize yapan işte odur.** demişti. Abdurrahman'in yanında ganimet olarak ele geçirdiği bazı zırhlar vardı. Ümeyye, Abdurrahman'ı görünce: "Ben se­nin için bu zırhlardan daha kârlıyım." demiş. Abdurrahman da zırhları atıp onu yakalamıştı. Ensar, Ümeyye'yi öldürdüğünde şöyle diyordu: "Allah Bi-lâl'e merhamet etsin; beni hem zırhlarımdan, hem de esirimden etti."[490]

O gün Ükkâşe b. Mıhsan'ın kılıcı kırıldı. Hz. Peygamber (s.a.) ona bir odun dalı verdi ve: "Al bunu!" dedi. Ükkâşe, onu alıp sallayınca elinde uzun beyaz bir kılıca dönüştü. Bu kılıçla, Hz. Ebu Bekir'in halifelik günlerinde ridde savaşlarında öldürülmesine kadar savaşmaya devam etti.[491]

Zübeyr (b. Avvâm), Ubeyde b. Saîd b. Âs ile karşılaştı. Ubeyde, baştan aşağıya kadar zırha bürünmüş ve silahlanmış, iki gözünden başka bir yeri gö­rünmüyordu. Zübeyr, harbesini savurdu ve gözlerine sapladı, Ubeyde öldü. Ayağını harbe üzerine koydu, sonra çekti. Gayreti harbeyi çıkartmak içindi. Harbenin iki tarafı eğilmişti. Urve dedi ki: Rasûlullah (s.a.) Zübeyr'den har­beyi istedi. O da onu Rasûlullah'a (s.a.) verdi. Rasûlullah (s.a.) vefat edince, geri aldı. Sonra Hz. Ebu Bekir istedi, ona verdi. Ebu Bekir vefat edince, yine geri aldı. Bu defa Hz. Ömer istedi, ona verdi. Ömer vefat edince, tekrar geri aldı. Sonra Hz. Osman istedi, ona verdi. Osman.vefat edince Hz. Ali evlâdı­na geçti. Daha sonra onu Abdullah b. Zübeyr istedi; öldürülünceye kadar İbn Zübeyr'in yanında idi.[492]

Rifâa b. Râfi' anlatıyor: "Bedir savaşında bana bir ok isabet etti ve göz­üm dışarı aktı. Rasûlullah (s.a.) gözüme tükrüğünü sürdü, ve benim için dua etti. Öi na bu yaralanmanın hiçbir zararı olmadı (ağrım, sızım kalmadı)."[493]


[489] Buharı, 64/7; Müslim, 1800; Ahmed b. Hanbel, 3/115, 121 ve 236, Enes hadisinden özetle. Ayrıca Ahmed b. Hanbel (1/444) uzun bir şekilde îbn Mes'ûd'dan rivayet eder. Râvileri sikadır, ancak Ebu Ubeyde babasından işitmemiştir. Hadisi Heysemî, Mecmau'z-Zevâİd'de (6/79) Taberânî'den rivayet edip; "Muhammed b. Vehb b.

Ebî Kerîme dışındaki râvile­ri Sahih râvileridir. Muhammed de sikadır." demiştir.

[490] İbn Hişâm, 1/632, îbn İshak'tan. Senedi hasendir. Aynısını Buharî (40/2) de rivayet et­miştir.

[491] İbn Hişâm, 1/637; ibn İshak'tan, senedsiz olarak.

[492] Buharî, 64/12.

[493] İbn Kesîr'in es-Sîre'de (2/448) zikrettiğine göre Beyhakî, Delâlilii'n-Nübüvve'de Hâkim tankıyla Muhammed b. Sâlih-Fadl b. Muhammed eş-Şa'râmMbrahim Münzir-Abdülaziz b. İmran-Rifâa b. Yahya-Muaz b. Rifâa b. Râfiî-babasından rivayet etmiştir. İbn Kesîr der ki: Hadis bu yönden garîbtir. İsnadı ceyyiddir. Hadisi tahric etmemişlerdir. Teberâ-nî, İbrahim b. Münzir'den rivayet etmiştir. Bu isnad nasıl ceyyid olur anlayamıyoruz. Çünkü isnadda Abdülaziz b. îmran ez-Zühri vardır. Bu zât hakkında Nesâî: "Metruk­tür"; Buharî: "Hadisi bırakılır, ondan hadis yazılmaz"; Ebu Hatim: "Gerçekten hadisi zayıf ve terkedilen biridir." demişler ve Tirmizî ile Dârakutnî de zayıf görmüşlerdir, tbn Hibbân: "Meşhurlardan münker hadisler rivayet eder"; Ömer b. Şebbe ise: "Hadiste çok hata yapardı. Kitapları yakıldı, hafızasından hadis rivayet ederdi." demişlerdir.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/228-230.