Konu Başlığı: Müminlere karşı tutumları Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Temmuz 2011, 18:43:08 2— Mü'minlere Karşı Tutumları:
Dostlarına ve kendi grubuna ilişkin tutumuna gelince; Allah (c.c), Rasûlü'ne (s.a.), gece gündüz Rabblerine dua edip cemâlini (rızasını) isteyenlere kendisini adamasını ve gözlerini onlardan ayırmamasını emretti. Yine onları bağışlamasını, onlar için istiğfarda bulunmasını, her işte onlarla istişare etmesini ve onların cenaze namazlarını kılmasını emretti. îsyan edip emrini yerine getirmekten geri duranlardan, onlar tevbe edip itaat altına girinceye kadar ayrı kalmasını, onlara küs durmasını emretti. Nitekim (savaşa çıkılacağı sırada emrini dinlemeyip) geri kalanlara darılmış, onlardan uzak durmuştu. Had gerektiren birşey yapana hadleri uygulamasını; ve bu hususta soyluların ve sıradan insanların O'nun (s.a.) yanında eşit olmasını emretti. Düşmanları olan insan şeytanlarını en güzel metodla savuşturmasını ve kendisine kötülük yapanın kötülüğüne iyilikle karşılık vermesini, cahilliğine hilmle (yumuşaklıkla), zulmüne affetmekle, alâkasını kesene bağlantı ve ilişki kurmakla karşılık vermesini emir buyurdu. Allah (c.c), Rasûlü'ne (s.a.) şayet böyle yaparsa, düşmanının candan ve sıcak bir dosta dönüşeceğini de haber verdi. Düşmanları olan şeytânlarını da, onlardan Allah'a (c.c.) sığınmak suretiyle savuşturmasını emretti. Bu iki emri Kur'an'da üç yerde, A'râf, Mü'mi-nûn ve Fussilet sûrelerinde topladı. A'râf sûresinde: "Sen af volunu tut. basışla! Ma'rûfu emret ve cahillerden yüz çevir (onlara aldırış etme). Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın. Şüphesiz ki O, işiticidir, bilicidir."[417] buyurdu. Burada Allah (c.c), Rasûlü'ne cahillerin şerrinden, onlardan yüz çevirerek; şeytanın şerrinden de ondan Allah'a sığınarak korunmasını emretmiş ve güzel ahlâkın ve huyların hepsini bu âyette toplamıştır. Zira devlet başkanının tebaasına karşı üç tavrı vardır: 1) Elbette O'nun (s.a.) tebaası üzerinde, tebaasının mutlaka yerine getirmesi gereken bir hakkı, 2) Tebaasına karşı bir emir yetkisi vardır. 3) Tebaasının, onun bu hakkında aşırılığa ve düşmanlığa düşmeleri kaçınılmazdır. Tebaası üzerindeki hakkından, onların itaat edebilecekleri, kendilerine hafif gelecek, kolaylarına gidecek ve güç gelmeyecek olanım tercihle emrolundu. Bu onun sarf etmekle onlara herhangi bir zarar ve güçlük vermeyecek olan "afv"dir. Ayrıca Rasûlullah tebaasına örfü emretmekle emrolundu. Örf, selim akılların ve doğru fıtratın (yaratılışın) tanıyıp güzelliğini ve yararını kabul ettiği ma'ru'f olan şeydir. Bunu emrettiğinde; sertlikle ve kabalıkla değil, iyilikle emrederdi. Yine Allah Teâlâ, Rasûlullah'a (s.a.) onların içerisindeki cahillerin cahilliğine, misliyle değil, yüz çevirmek suretiyle karşılık vermesini emretmiştir ki böylece onların şerrinden korunmuş olurdu. Mü'minûn sûresinde Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "De ki: Rabbim! Onların tehdîd olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zâlim milletin içinde bulundurma ya Rabbi! Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz. Sen kötülüğü en iyisi ile (en iyi bir biçimde) savuştur. Onların nitelendirdikleri şeyleri Biz daha iyi biliriz. De ki: Rabbim; şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım. Rabbim; yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım."[418] Fussilet sûresinde ise şöyle buyurmuştur: "İyilik ve kötülük bir değildir. Sen fenalığı en güzel şekilde savuştur (karşıla). O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün. Bu ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir. Şayet şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın! Doğrusu O işitendir,bilendir"[419] îşte Rasûlullah'm (s.a.) bütün yeryüzünde yaşayanlara karşı; insanlara, cinlere, mü'minlere ve kâfirlere karşı tutumları böyle idi. [420] [417] A'râf, 7/199-200. [418] Mü'minûn, 23/93-97. [419] Fn«ilet. 41/34. [420] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/200-201. |