Konu Başlığı: Miraç hadisesi bedenle mi gerçekleşti Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Temmuz 2011, 18:45:22 5— İsrâ ve Mirâc Hâdisesi Ruhla mı, Bedenle mi Gerçekleşti?
İbn İshak'ın nakline göre Hz. Âişe ve Muaviye: "İsrâ, Hz. Peygamber*-in (s.a.) ruhuyla gerçekleşmiştir; ama bedenini kaybetmemiştir." demişlerdir. Hasan Basrî'nin de böyle söylediği rivayet edilmiştir. Ancak "îsrâ uykuda gerçekleşmiştir." demekle "Bedeniyle değil, ruhuyla gerçekleşmiştir" demek arasında fark bulunduğu bilinmelidir. İkisi arasında büyük bir fark vardır. Hz. Âişe ve Muaviye "Uykuda gerçekleşti" dememişler; "Hz. Peygamber (s.a.) ruhuyla isrâ hadisesini yaşamıştır, ama bedenini kaybetmemiştir." demişlerdir. Bu ikisi arasında bir fark vardır. Çünkü kişinin uykuda gördüğü şeyler, bilinen şeyin (= ma'lûmun) hislerle algılanır suretlerde gösterilmiş olan misalleridir. Kişi kendisinin göğe çıkarıldığını, yahut Mekke'ye ve yeryüzünün uzak mıntıkalarına götürüldüğünü görür, ama ruhu yükselmez ve gitmez. Yalnızca rüya meleği, ona, misal göstermiştir. "Allah Rasûlü (s.a.) yükseltildi = miraca çıkarıldı" diyenler iki gruba ayrılmıştır. Bir grup ruhu ve bedeniyle miraca çıkarıldı derken, diğer grup ruhuyla miraca çıkırıldı, bedenini kaybetmedi demiştir. Bu ikinci grup mirâc hâdisesi uykuda gerçekleşti demek istememişlerdir. Onlar sadece demek istemişlerdir ki ruhun bizzat kendisi isrâ hadisesini yaşadı, gerçekten miraca o çıkarıldı ve (bedenden) ayrıldıktan sonra temas edeceği cinsten bir temasta bulundu. Bu esnadaki durumu tıpkı (bedenden) ayrıldıktan sonraki durumu gibidir ki, kat kat göklere yükseliyor, nihayet tâ yedinci kat semaya varıyor, Allah Teâlâ'nın huzurunda duruyor, orada Allah dilediğini emrediyor, sonra yeryüzüne iniyor... Allah Rasûlü (s.a.) için isrâ gecesi meydana gelen durum, bedenden ayrılışında ruh için meydana gelenden daha mükemmeldir. Malumdur ki bu, kişinin rüyada gördüğünden daha üst bir durumdur. Fakat Allah Rasûlü (s.a.), diri iken karnı yarılıp da bundan elem duymayacak şekilde harikuladelikler makamında bulunduğundan ötürü öldürülmek-sizin gerçekten bizzat mukaddes ruhuyla miraca çıkarılmıştır. O'ndan başkaları ise ölmeden ve ruh bedenden ayrılmadan bizzat ruhu ile göğe çıkma imkânına sahip olamazlar. Peygamberlerin ruhîan bedenden ayrıldıktan sonra orada yerleşmiş; Allah Rasûlü'nün (r.a.) ruhu ise hayatta iken oraya çıkmış, sonra dönmüş ve Hz. Peygamber'in (s.a.) vefatından sonra peygamberlerin ruhları ile birlikte -Allah onlara salât ve selâm eylesin- Refîk-i A'lâ'ya yerleşmiştir. Maamafıh, O'nun ruhu bedenini gözetlemede, aydınlatmada ve onunla ilişki kurmadadır. Öyle ki, kendisine selâm veren kimsenin selâmını almaktadır. [94] İşte bu ilişki sayesinde Hz. Musa'yı hem kabrinde ayakta namaz kılar vaziyette görmüş ve hem onu altıncı kat semâda görmüştür. Malumdur ki, Hz. Musa, kabrinden yükseltilip sonra oraya geri iade edilmiş değildir. Yalnızca bu kat onun ruhunun makamı ve eğleştiği yerdir. Kabri ise bedeninin, ruhların bedenlere döndürüleceği güne kadar kaldığı ve eğleştiği yerdir. Böylece Hz. Peygamber (s.a.) onu hem kabrinde görmüş ve hem de altıncı kat semada görmüştür. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.), Refîk-i A'lâ'da en yüksek mekânda ve orada yerleşmiş olduğu halde kabrindeki bedeni kaybolmuş değildir; bir müslüman ona selâm verdiği vakit Allah, bedenine ruhunu iade eder ve böylece Hz. Peygamber (s.a.) Mele-i A'lâ'dan ayrılmadan o müslü-manın selâmım alır. İdrâki kalın ve tabiatı bunu idrak edemeyecek kadar incelikten yoksun olan kimse güneşe baksın: Menzilinin yüksekliğine rağmen yeryüzüyle nasıl ilişki kuruyor ve orada nasıl etkisini gösteriyor, bitkiler ve hayvanlar nasıl onunla hayat buluyor? İşte ortada! Ruhun pozisyonu bunun üstündedir. Ruhun bir pozisyonu, bedenlerin ayrı bir pozisyonu var. Meselâ, şu ateş, yandığı yerde bulunduğu halde sıcaklığı kendisinden uzak bir cisimde etkisini gösteriyor. Oysa ruh ve beden arasındaki irtibat ve ilişki bundan daha güçlü, daha mükemmel ve daha tamdır. Ruhun pozisyonu da bundan daha üstün ve daha lâtiftir. Hasta gözlere: *'Güneşin göz kamaştıran ışığım görüp de gecelerin karanlığını bürünmeyesin." deyiver. [95] [94] Ebu Davud, 2041 ;Ahmed, 2/527. Senedi hasendir. Metni: "Bana herhangi bir : lâm verdiğinde muhakkak Allah, o kimsenin selâmını almam için ruhumu İade eder. [95] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/60-62. |