> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Malların taksimi konusundaki hükümler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Malların taksimi konusundaki hükümler  (Okunma Sayısı 1143 defa)
01 Haziran 2011, 16:55:29
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Haziran 2011, 16:55:29 »



Malların Taksimi Konusundaki Hükümleri:   .

 

Hz. Peygamber'in (s.a.) taksim etmekte olduğu mallar üç çeşitti:

1—  Zekât,

2—  Ganimet,

3—  Fey.

Zekât ve ganimetlerin hükmü daha önce geçti. Sekiz sınıfa da birden ve­rilmediğini, bazan tek bir yere dahî verdiğini görmüştük.

Fey hakkındaki hükmüne gelince: Sahih-i Buharî'de sabit olduğuna gö­re, Huneyn gününde fey'den müellefe-i kulûba taksimde bulunmuş, ondan Ensar'a hiçbir şey vermemişti. Bunun üzerine Ensar, Hz. Peygamber'e ser­zenişte bulundular. Rasûlullah (s.a.) onlara: "Herkes evine koyunla, deveyle dönerken, siz, Allah'ın Rasûlü ile dönecek ve O'nu kendi yurdunuza götüre­ceksiniz. (Bu sizin hoşunuza gitmez mi?) Yemin ederim ki sizin beraberiniz­de götürdüğünüz şey, onların birlikte götürdüklerinden daha hayırlıdır." buyurdu[532]»

Olayın hikâyesi ve içerdiği neticelerden daha önce bahsedilmişti.

Burada anlatmak istediğimiz, Allah Teâlâ'nın fey mallan hakkında Hz. Peygamber'e, diğer mallar için helâl olmayan bazı tasarrufları mubah kıldı­ğım belirtmektir.                                                 

Buharî'deki nakle göre Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyuruyor: "Ben bazı insanlara veriyor, bazılarını terkediyorum. Vermeyip terkettiklerim, kendi­lerine verdiklerimden bana daha sevimlidir. "[533]

Yine Buharî'de Hz. Peygamber (s.a.): "İman zaaflarından ve figanla­rından korkumdan bazılarına veriyor, bazılarına da, Allah Teâlâ'nın kalple­rine koyduğu gönül zenginliği ve hayıra dayanarak vermiyorum. Amr b. Tağlib de bu ikincilerdendir." buyurmuştur. Amr b. Tağlib: "Hz. Peygamber'in (s.a.) benim hakkımdaki bu sözleri karşılığında kırmızı develerimin.olmasını bile asla istemem."[534] demiştir.

Yine Buharî'de şöyle rivayet ediliyor: Hz. Ali, Yemen'den bir altın kül­çesi göndermişti. Hz. Peygamber (s.a.) bunu: Akra b. Habis, Zeyd el-Hayl, Alkame b. Ülâse, Uyeyne b. Hısn olmak üzere dört kişiye pay etti. Derken, çukur gözlü, yüksek alınlı, gür sakallı, başı tıraşlı bir adam kalktı ve: "Ya Rasûlallah, Allah'tan kork!" dedi. Hz. Peygamber (s.a.) ona: "Yazık sana; yeryüzünde Allah'tan en çok korkacak biri varsa o da ben değil miyim?" buyurdu.[535]

Sünerfde şöyle nakledilir: Rasûîullah (s.a.) "zilkurbâ^ yakın akrabalar*' hissesini Hâşimoğulları ile Muttaliboğullarına verdi. Nevfeloğulları ile Abdİ-şemsoğullarını terketti. Bunun üzerine Cübeyr b. Mut'im ile Osman b. Af-fân, Hz. Peygamber'e (s.a.) gittiler ve: "Ya Rasûlallah! Hâşimoğullarmın size olan yakınlığını ve şereflerini inkâr etmiyoruz. Ama Abdülmuttaliboğulları-nın özelliği ne ki onlara verdiniz de bize vermediniz? Biz ve onlar hep aynı durumda değil miyiz?" dediler. Hz. Peygamber onlara: "Biz ve Muttalibo-ğulları ne cahiliyede ne de İslâm'da ayrılmayız. Biz ve onlar aynı şeyiz." bu­yurdu ve parmaklarını birbirine kenetledi.[536]

Bazı âlimler bu uygulamanın Uz. Peygamber'e has olduğunu ve "zilkurbâ" payının kendisinden sonra Hâşim ve Muttaliboğullarına sarf edildiği gibi Abdişems ve Nevfeloğullarına da harcanacağını ifade etmişlerdir. Çün­kü bunların dördü de bir kardeştir ve Abdimenâf in oğullandır. Abdişems ile Hâşim'in ikiz olduğu da söylenir.

Doğrusu şudur: Hz. Peygamber'in (s.a.) bu hükmü devam etmektedir. Zevilkurbâ hissesi, Hz. Peygamber'in (s.a.) tahsis ettiği Hâşim ve Muttalibo­ğullarına verilir. "Bu Hz. Peygamber'e ait bir uygulamadır." sözü yanlıştır.

Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) bu uygulamasıyla, Allah Teâlâ'nın yakın akra­balara ayırdığı humusun yerini belirlemiştir. Bu yerlerden öte geçilmez, geri de durulmaz. Şu var ki, Hz. Peygamber (s.a.) bu hisseyi taksim ederken, zengin—fakir ayırımı yapmadan herkese eşit olarak dağıtmıyordu; miras tak-simindeki gibi kadına bir, erkeğe iki pay ayırımına da gitmiyordu. Aksine maslahat ve ihtiyaç prensiplerini göz önünde tutarak onlara harcıyordu; be­kârlarını everiyordu, borçluların borcunu ödüyordu, fakirlere geçinebilecek­leri kadar veriyordu.

Sünen-i Ebî Davud'a. Hz. Ali şöyle diyor: "Yakın akraba hissesi olan humusu'l-humus'un (beşte birin beşte biri) idaresini Hz. Peygamber (s.a.) bana vermişti. Ben Hz. Peygamber'in hayatında, Ebu Bekir'in hayatında, Ömer'­in hayatında bunu yerlerine harcadım."[537]

Hz. Ali'nin bu sözünden, onun beş harcama yerine harcandığına istid­lalde bulunmuşlardır. Bu istidlal kuvvetli değildir. Çünkü bu söz olsa olsa Hz. Ali'nin humus'ul-humusu Hz. Peygamber'in (s.a.) harcadığı yerlere har­cadığına, başka yerlere vermediğine delâlet eder. Beş sınıfa dağıtılması ile ne ilgisi var? Hz. Peygamber'in (s.a.) sünneti ve yaptığı uygulamalar humusun sarf yerlerini zekâtinki gibi kıldığına, zikredilen sınıflardan dışarı çıkmadığı­na delâlet etmekte, onu aralarında miras taksimi gibi taksim etmediğini gös­termektedir. O'nun yaşantısını ve sünnetini ffprçek anlamda inceleyenler bu konuda şüphe etmezler.

Sahîhayn'da Hz. Ömer'in şöyle dediği rivayet edilir: "Nadîroğullarınm malları; müsîümanların ne at ne de deve koşturmadan, Allah'ın Peygambe­rine lütfettiği fey mallarındandı ve sadece Peygamber'e hâstı. Ailesinin sene­lik nafakasını ayırır, geri kalan kısmıyla Allah yolunda hazırlık olmak üzere harp araç-gereçleri satın alırdı."[538]

Sünen'deAvf b. Mâlik'ten nakledilir: "Hz. Peygamber'e (s.a.) fey mal­ları geldiğinde, aynı günde hemen dağıtırdı. Evliye iki pay, bekâra da bir pay verirdi. "[539]

Bu da Hz. Peygamber'in (s.a.), eşi "zilkurba" faslından olmasa bile ev­liye ihtiyacından dolayı fazla verdiğini gösteriyor.

Fukaha fey konusunda ihtilâf etmişlerdir: Acaba fey Hz. Peygamber'in dilediği gibi tasarrufta bulunabileceği bir mülkü müdür, yoksa değil midir? Gerek Hanbelî mezhebinde ve gerekse diğerlerinde her iki görüş de vardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) uygulama ve davranışları, kendisinin fey'de Al­lah'tan aldığı emirle tasarrufta bulunduğunu, Allah'ın emrettiği yere harca­dığını, emrettiği kimselere taksim ettiğini; mâlikin mülkünde kendi arzusu ile tasarrufu gibi, dilediğine verecek dilediğine vermeyecek şekilde tasurruf yet­kisinin bulunmadığını göstermektedir. O, efendisinden aldığı talimatları ye­rine getiren, ver dediğine veren, verme dediğine vermeyen bir köle gibi tasar­ruf ediyordu. Nitekim bunu kendisi de açıklamış ve: "Yemin ederim ben bi­rine veriyor da, diğerini terkediyor değilim. Ben sadece bir taksimatçıyım, emrolunduğum yere koyuyorum."[540] buyurmuştur. Görüldüğü gibi O'nun vermesi, vermemesi, taksimi hep Allah'ın emri ile olmaktadır. Zaten Yüce Allah kendisini "Melik Peygamber" ve "Kul Peygamber" olma arasında mu­hayyer bırakmış, o da Kul Peygamber olmayı tercih etmiştir.

Aralarındaki fark şudur: "Kul Peygamber", efendisinin ve kendisini gön­derenin emri olmadan hiçbir tasarrufta bulunmaz. "Melik Peygamber" ise dilediğine verebilir, dilediğinden meneder. Nitekim yüce Allah, Melik pey­gamber Hz. Süleyman hakkında: "İşte bizim bağışımız budur: İster ver, is­ter tut, hesap yoktur."[541] buyurmuştur. Yani: Dilediğine ver, dilediğine veı-me, seni hesaba çekmeyeceğiz, demektir. Bu mertebe Hz. Peygamberimize arzedilmiş, ancak O buna rağbet etmeyerek daha üst makamı, yani küçük büyük her konuda efendisinden aldığı emirle hareket edilen halis kulluk ma­kamını istemiştir.

İşte Hz. Peygamber'in (s.a.) fey konusundaki tasarrufu bu şekildendir. O fey'e mâliktir, ama diğer mâliklerden farklıdır. Bu yüzdendir ki, müslü-manlann ne bir at ne de bir deve koşturmadan Allah Teâlâ'nın kendisine verdiği bu fey mallarından, o önce kendisinin ve ailesinin yıllık nafakasını ayırıyor* geri kalanlarını ise Allah yolunda cihad için gerekli araç-gereç tedarikine ya-tınyordu. Mallar içerisindeki işte bu kısım hakkında Hz. Peygamber'den (s.a.) sonra çekişmeler olmuş ve günümüze kadar da ihtilâflar devam etmiştir.

Zekât mallan, ganimetler ve mirasın taksiminde hak sahipleri bellidir ve başkaları onlara ortak edilmez. Bu konuda daha sonra gelen yöneticiler için, fey konusundaki müşkiller gibi hiçbir müşkil çıkmamış, çekişmeler olmamış­tır. Eğer feyin durumu da bu mallar gibi açık ve net olsaydı; Hz. Peygam­ber'in (s.a.) kızı Fâtıma, kalkıp da Peygamberimizin terekesinden miras talebinde bulunmaz, mâlik olduğu şeylere —diğer mâliklerde olduğu gibi— vâ­ris olunacağı zehabına kapılmazdı. O'ndan geride kalan mülke vâris oluna­mayacağı, ölümünden sonra bu malların sadaka hükmünde olacağı hakika­tini kavrayamamıştı. Hz. Peygamber'in (s.a.) vefakâr ve râşid halifesi Ebu Bekir Sıddîk ve ondan sonra gelen halifeler bu durumu bildikleri için, Hz. Peygamberin (s.a.) fey olarak geride bıraktığı mallarını miras kabul ederek vârisleri arasında taksime gitmemişler, aksine onların idaresini Hz. Ali ile Hz. Abbas'a vermişler ve Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı gibi tasarrufta bulun­malarını istemişlerdir. Hz. Ali ile Abbas arasında bu konuda anlaşmazlık çı­kıp, meseleyi Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'e götürdüklerinde, onlardan hiç birisi bunu miras olarak taksim etmemiş, Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye de onda tasarrufta bulunma imkânı vermemişlerdir.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Allah'ın fethedilen ülkeler halkının mal­larından peygamberine verdiği ganimetler (fey); Allah, peygamber, yakınla­rı, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet (zenginlik) olmaz. Peygamber si­ze ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan kor­kun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir. Allah'ın verdiği bu fey mallan, yurtla­rından ve mallarından çıkarılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Al­lah'ın dinine, peygamberine yardım eden fakir muhacirlerindir. îşte doğru olanlar bunlardır. Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine ima­nı yerleş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Malların taksimi konusundaki hükümler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 09:20:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Malların taksimi konusundaki hükümler rüya tabiri,Malların taksimi konusundaki hükümler mekke canlı, Malların taksimi konusundaki hükümler kabe canlı yayın, Malların taksimi konusundaki hükümler Üç boyutlu kuran oku Malların taksimi konusundaki hükümler kuran ı kerim, Malların taksimi konusundaki hükümler peygamber kıssaları,Malların taksimi konusundaki hükümler ilitam ders soruları, Malların taksimi konusundaki hükümlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes