๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 14 Temmuz 2011, 18:01:42



Konu Başlığı: Mağara günleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Temmuz 2011, 18:01:42
5— Mağara Günleri:

 

Sonra Allah Rasûlü (s.a.) ile Hz. Ebu Bekir Sevr mağarasına gittiler, içeri girdiler. Bir örümcek mağaranın kapısına ağını ördü.[116]

Abdullah b. Uraykıt el-Leysî'yi ücretle tutmuşlardı. Yolu çok iyi bilen bir kılavuzdu. Kavmi Kureyş'in dini üzere idi. Bu konuda ondan güvence al-dıiar, develerini ona teslim edip üç gün sonra Sevr mağarasında buluşmak üzere sözleştiler[117]

Kureyşliler onları arama işine ciddiyetle sarıldılar. Yanlarına iz takip uz­manları aldılar, mağaranın kapısına kadar vardılar, orada durdular.

Sahihayn'da rivayet edildiğine göre, Hz. Ebu Bekir telaşlanarak: "Ey Allah'ın Rasûlü! İçlerinden biri eğilip de ayağının dibine baksa bizi görür!" dedi. Peygamberimiz: "Ey Ebu Bekir! İki kişinin üçüncüsü Allah olursa sen, akibetin ne olacağını sanırsın? Endişe etme, Allah bizimle beraberdir." bu­yurdu.[118] Hz. Peygamber (s.a.) ve Hz. Ebu Bekir: müşriklerin, tepelerinde konuştuklarını duyuyorlardı. Ama Allah Teâlâ, onları müşriklere görünmez eyledi. (Hz. Ebu Bekir'in azatlısı) Âmir b. Füheyre tepelerinde Hz. Ebu Be­kir'in koyunlarını otlatır, Mekke'de söylenenlere kulak kabartır; sonra gelip onlara haber verirdi. Seher vakti olunca da diğer insanlarla birlikte sürüyü otlatırdı. [119]

Hz. Âişe anlatıyor: Onlara en kolaylarından yolda ihtiyaç duyacakları' şeyler hazırladık ve onlar için bir dağarcık içine azık koyduk. Hz. Ebu Be­kir'in kızı Esma, kuşağından bir parça kesip dağarcığın ağzını bağladı. Bir parça daha kesip onunla da kırbanın ağzım bağladı. Bundan dolayı kendisi­ne Hz. Peygamber (s.a.) tarafından "Zâtü'n-Nıtâkayn - îki kuşaklı" lâkabı verildi.[120]


[116] Bir önceki dipnotta kaynaklan zikredildi. Hafız îbn Hacer, Fethu'l-Bârî'de örümceğin ağ dokuması konusuna Mervezî'nin Müsnedü Ebî Bekr <no:73) adlı eserinden, Hasan Basrî'den gelen mürsel bir şâhid hadis aktarmıştır ki, o hadisin râvileri sikadır.

[117] Buharî, 37/3, 4, 63/45.

[118] Buharî, 62/2, 63/45; Müslim, 2381.

[119] Buharî, 63/45, 77/16. Buradaki metne göre: Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdullah geceyi on­ların yanında mağarada geçirirdi. Abdullah, becerikli ve zeki bir delikanlı idî. Seher vakti onların yanından ayrılır, Mekke'ye gider ve sanki orada gecelemiş gibi sabahleyin Ku-reyşlilerle birlikte olurdu. Hz. Peygamber (s.a.) ile Hz. Ebu Bekir hakkında hazırlanan bir tuzak duysa, derhal hafızasına kaydedip akşam hava kararmaya başlayınca haberi onlara iletirdi. Hz. Ebu Bekir'in azatlı kölesi Âmir b. Füheyre ise onların sağmal davar sürülerini otlatır ve akşamleyin bir müddet geçincf sürüyü onlara getirirdi. Böylece on­lar bol sütleri olduğu halde geceyi geçirirlerdi. Bu süt kendi sağmallarının sütü olup

içine kızgın taşlar koyarak ısıtır içerlerdi. Nihayet Âmir b. Füheyre gecenin sonunda sü­rüye seslenir, onları alıp otlatmaya götürürdü. Âmir bunu o üç gece boyunca her gece yapardı. Bu kıssayı İbn Abbas'tan aktaran İbn Âiz rivayetinde ise deniyor ki: "Sonra Âmir b. Füheyre hayvanları otlasınlar diye salıverir ve diğer insanların çobanlan arasın­da sanki geceyi onlarla birlikte geçirmiş gibi sabahlardı. Böylece onun yaptığı şeylerin farkına

varılmazdı." Musa b. Ukbe'nin İbn Şihâb'dan rivayetinde ise: "Âmir güvenilir, emniyet edilir iyi bir

müslümandı." deniyor.

[120] İbn Sa'd, 1/229; Buharî, 63/45, 77/16.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/78-79.