๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 20 Mayıs 2011, 11:24:18



Konu Başlığı: Kuyu ve kaynakların satışı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 20 Mayıs 2011, 11:24:18
4 — Kuyu ve Kaynakların Satışı:                        

 

Soru: Su kuyusunun veya kaynağının satışı konusunda ne dersiniz, caiz midir?

Cevap: İmam Ahmed der ki: Kuyunun veya kaynağın suyunun fazlasının, bulunduğu yerde satılması yasaklanmıştır. Kuyunun ve kaynağın bizzat kendisinin satılması ise caizdir ve satın alan oranın suyu üzerinde daha çok hak sahibidir. îmam Ahmed'in bu sözünü sünnet de doğrulamaktadır. Hz. Peygamber (s.a.): "Kim Rûme kuyusunu satın alır ve o sayede müslümanları rahatlatırsa cennete hak kazanır."[540]' buyurmuştur. Hz. Osaman (r.a.) bu kuyuyu Hz. Peygamber'in (s.a.) emriyle bir yahudîden satın alarak suyunu sebil yapmıştı. Yahudi o suyu satmaktaydı. Hadiste, belirtildiğine göre Hz. Osman kuyunun yansını oniki bine almış ve sonra yahudîye şu teklifte bulunmuştur: İster bir gün sen ve bir gün ben alayım. İstersen bir kova senin için, bir kova da benim için koyalım. Yahudi de bir gün kendisi, bir gün de Hz. Osman için olmasını kabul etti. Bunun üzerine Hz. Osman'a ait olan günde herkes iki günlük ihtiyacını almaya başladı. Yahudi bu durum karşısında: "Kuyumun düzenini bozdun, gerisini de satın al." dedi. Hz. Osman da diğer yarısını sekiz bine aldı. Hadiste anlatılan bu olay kuyunun satılmasının ve alınmasının, suyunun sebil edilmesinin, çekilmiş ve ihraz edilmiş suyunun satılmasının veya sırayla taksim edilmesinin, kuyu sahibinin kuyunun suyu üzerinde daha çok hak sahibi olduğunun ve mülk edinilmemiş ama hak edilmiş şeylerin taksim edilmesinin caiz olduğunu göstermektedir.

Bu noktada şu soru sorulabilir: Size göre su, mülkiyet altına alınamazsa ve herkesin ihtiyacı olan miktan alma hakkı var ise, Hz. Osman kuyunun tamamını satın alıp sebil edinceye kadar yahudî o suyu nasıl kontrolü altında tutabildi? Şayet: Kuyunun kendisini satın alıp mülk edinmiş, suyu da kuyuya tâbi olmuştu, derseniz, karşınıza bir başka problem çıkar ki ö da şudur: Siz bir kimsenin, başkasına ait olan araziye, su ve ot almak için girmesinin caiz olduğuna karar vermiştiniz. Yahudînin kuyusuyla ilgili mesele ise şu iki husustan birine delâlet etmektedir: Ya yahudî kuyuya mâlik olarak suya da mâlik olmuştur, ya da başkasının arazisine, alınması mubah olan şeyleri almak için bile olsa izinsiz girilmesi caiz değildir.

Cevap: Her şeyden önce soru çok kuvvetlidir. Son iki ihtimalden birini kabul eden kimse bu konuyu delil olarak kullanabilir. Her ikisini reddeden ise şöyle cevap verir: Soruda zikredilen olay İslâm'ın ilk yıllarında Hz. Peygamber'in (s.a.) Medine'ye yeni geldiği zaman ve birçok konudaki hükmün karar bulmasından önce cereyan etmiştir. O sıralar yahudîler Medine'de güç ve otorite sahibi idiler. İslâm hükümleri onlara uygulanmıyordu. Hz. Peygamber (s. a.) geldiği zaman onlarla banş yapmış ve ellerinde olan hiçbir şeye dokunmayıp öylece bırakmıştır. Daha sonra şerl hükümler istikrar buldu, yahudîlerin —Allah onlara lanet etsin— gücü ve otoritesi kalmadı ve serî hükümler onlara da uygulandı. Kuyu kıssasının siyakı bu olayın Hz. Peygamber'in (s.a.) Medine'ye yeni gelmiş bulunduğu günlerde olduğunu göstermektedir. [541]


[540] Ttnnizî, 3714 ; Nesâî, 6/235 ; Beyhakî, 6/168 ; Şerhus-sûnne, 8/289.

[541] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 6/372-373.