Konu Başlığı: Kurbanını namazgahta kesmesi Gönderen: Safiye Gül üzerinde 23 Temmuz 2011, 15:55:16 4- Kurbanını Namazgahta Kesmesi:
Hz. Peygamber (s.a.) kurbanını namazgahta (=musallâda) keserdi. Ebu Davud'un kaydettiği bu hadise göre Câbir, Hz. Peygamberin (s.a.) namaz-gâhda kurban keserken yanında bulundu: Hz. Peygamber (s.a.) hutbesini bitirince minberden indi, bu arada yanma bir koç getirildi. "Bismillahi val-lahu ekber. Bu, benim adıma ve ümmetimden kurban kesmeyenler adına." diyerek kendi eliyle koçu kurban etti.[709] Sahihayn'daki bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.) hayvanı namazgahta keser, kurban ederdi.[710] Ebu Davud'un rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.) kurban bayramının ilk günü hayaları burulmuş, akh-karah, boynuzlu iki koç kesti. Koçları (yatırıp kıbleye karşı) çevirince şu duayı okudu ve sonra kesti: "Yüzümü bütün samimiyetimle gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, müşriklerden değilim. Kıldığım namaz, kestiğim kurban, hayatım-ölümüm âlemlerin Rabbi olan ve ortağı bulunmayan Allah'ındır. Zaten bununla em-rolundum. Ben müslümanların ilkiyim. Allah'ım! Muhammed ve ümmeti adına Senden Sana (bir hediyedir bu kurban). Allah'ın adıyla... Allah en büyüktür.''[711] Hz. Peygamber (s.a.) insanlara, hayvan kestikleri zaman iyi kesmelerini, ve öldürdükleri zaman iyi şekilde öldürmelerini emredip: "Kuşkusuz Allah herşeyde iyiliği emretmiştir." buyurdu.[712] Hz. Peygamber'in (s.a.) sünnetine göre bir koyun hem kesen adam adına, hem de sayıları çok bile olsa ailesi adına yeterli olur. Nitekim Atâ b. Yesâr diyor ki: Ebu Eyyub el-Ensârî'ye: "Allah Rasûlü (s.a.) devrinde kurbanlar nasıldı?" diye sordum. Cevap olarak: "Bir kimse kendisi ve ailesi adına bir koyun kurban ettiğinde hem kendileri yerler ve hem de (misafirlere, fakirlere) yedir ir lerdi." dedi.[713] Tirmizî: "Bu hadis hasen sahihtir diyor[714] [709] Ebu Davud, 2810; Tirmizî, 1521. Râvileri sikadır; ancak Câbir'den önceki râvinin bu sahabîden hadis işitmediği söylenmektedir. Bu hadise şahid olacak şu hadisler vardır: a) Ahmed'in (6/8, 391) Ebu Râfi'den rivayet ettiği hadis: Heysemî, Mecmau'z-Zeâid'de (4/22) bu hadisin hasen olduğunu ve ayrıca Bezzâr'ın da rivayet ettiğini söylemiştir, b) İbn Mâce (3122) ve Ahmed'in (6/220, 225) Ebu Hureyre ve Hz. Âişe'den rivayet ettikleri hadis; Senedi zayıftır, c) Ebu Ya'lâ ve Taberânî'nin (Evsafta) Ebu Saîd'den rivayet ettikleri hadis: Senedinde tedlisçi bir râvî olan Haccâc b. Ertât vardır, d) Taberânî'nin Kebir'dt Huzeyfe b. Esîd'den rivayet ettiği hadisi: Senedinde ihtilaflı bir râvi vardır. Bu şahidlerle hadis kuvvetlenir -ve sıhhat bulur. [710] Buhari, 73/6; Nesâî 7/213; İbn Mâce, 3161. İbn Battal diyor ki: Namazgâhda kesmek -İmam Mâlik'e göre- özellikle devlet başkanı için sünnettir. İbn Vehb'in rivayetine göre Mâlik: "Kendisinden önce hiç kimsenin kesmiş olmaması için devlet başkanı böyle yapar" demiştir. Mühelleb, onun şöyle dediğini de ilave eder: Halk, kesinlikle devlet başkanından sonra kesmiş olsun ve nasıl kesileceğini ondan öğrensinler diye devlet başkam böyle yapar. [711] Ebu Davud, 2795; İbn Mâce, 3121. Senedinde İbn İshak tedlîs yapmıştır. Diğer râvileri sikadır. [712] Müslim, 1955; Ahmed, 4/123; Ebu Davud, 2815; Tirmizî, 1409; İbn Mâce, 3170;Nesâî, 7/229. Allah Rasûlü (s.a.) buyuruyor ki: "Kuşkusuz Allah herşeyde iyiliği emretmiştir. Öldürdüğünüz vakit iyi şekilde öldürün. Hayvanı kestiğiniz zaman iyi imimde kesin. Hayvan kesecek olanınız bıçağım bilesin, hayvanını rahatlatsın." [713] Tirmizî, 1505; Mâlik, Muvatıa', 2/37; Ib'n Mâce, 3147. Senedi hasendir. [714] Merhum müellif bu bölümde kurban kesmenin hükmüne değinmemiş. Biz burada müc-tehidler arasındaki görüş ayrılıklarını kısaca özetlemeyi ve tahkikçüerin kaydettikleri delilleri sunmayı uygun bulduk: Saîd b. Müseyyeb, Atâ b. Ebî Rabâh, Alkame, Esved, Şafiî ve Ebu Sevr: Kurban farz değildir, mendubtur, kesen sevap kazanır, kesmeyen günahkâr olmaz demişlerdir. Bu ictihad, Ebu Bekir, Ömer, Ebu Mes'ûd el-Bedrî ve Bilâl'den de rivayet olunmuştur. Leys ve Rabîa er-Re'y: Kurban kesebilecek güce sahip zengin kimsenin terketme-sini caiz görmeyiz demişlerdir. Malik ise "Kurban kesmeyi bırakmamalıdır. Özürsüz bırakırsa ne fena iş yapmış olur!" demiştir. Rivayete göre İbrahim en-Nehaî: "Kurban, hacılardan başka şehir halkına vaciptir" demiştir. İbn Münzir diyor ki: "Muhammed b. Hasan, kurban, şehirlerde ikamet halinde olan her zengine vaciptir diyor. Ebu Hanîfe ve Ebu Yusuf ise müslüman, hür, zengin ve İkamet halinde olana vaciptir diyorlar." İbn Münzir'in yukarıda verdiği görüşü sırf İmam Muhammed'in görüşü olarak vermesi tutarlı değildir. Zira hanefi mezhebinin görüşünü Hidaye sahibi Mergi-nânî (Hidaye, 4/70) şu şekilde kaydetmiştir: "Kurban her müslüman, hür, zengin ve ikamet halinde olana kurban gününde kendi namına ve küçük çocukları namına vaciptir. Vacip olduğu görüşü Ebu Hanîfe, Muhammed, Züfer, Hasan ve iki rivayetten birine göre Ebu Yusuf'un görüşüdür. Ebu Yusuf'tan sünnet olduğu da rivayet edilmiştir. Tahâvî, Ebu Hanîfe'nin görüşüne göre vacip, Ebu Yusuf ile Muhammed'in görüşüne göre müekked sünnet olduğunu kaydetmiştir." İbn Hazm, Ebu Hanîfe'nin kurban kesme farzdır dediğini kaydeder. Sünnet olduğunu iieri sürenler Müslim ile Sünen sahiplerinin Saîd b. Müseyyeb aracılığıyla Ümmü Seleme'den rivayet ettikleri şu hadisi delil göstermişlerdir: "Sizden kim Zilhicce hilâlini görür de kurban kesmek isterse kurbanlık hayvanın tüyünden ve tırnaklarından uzak dursun." Kurban kesmenin (İsterse denilmek suretiyle) isteğe bağlanması vacip olmasıyla çelişir. İbnü'l-Cevzî, Tahkik adlı eserinde Ahmed b. Hanbel'in görüşünü böyle delillendirmiştir. Ayrıca Ahmed (1/231), Hâkim (1/300) ve Dârakutnî'nin (2/543) hepsi de zayıf olan senedlerle rivayet ettikleri şu hadis de kurbanın vacip olmadığının delili olarak ileri sürülmüştür: "Şu üç şey bana farz, size nafiledir: Vitir namazı, kurban kesme ve kuşluk namazı." Vacip olduğunu söyleyenlerin delilleri: a) Ahmed (1/321), İbn Mâce (3123) ve Dârakutnî'nin (2/545) rivayet ettikleri, Hâkim'in (2/349 ve 4/231) sahih saydığı bir hadisde Hz. Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: "Kurban kesme imkânına sahip olup da kesmeyen bizim namazgahımıza yaklaşmasın." Bu şekildeki bir tehdit vacip olmayan bir ibadetin terkinde sözkonusu olmaz. b) Ahmed (4/215), Ebu Davud (2788), Tirmizî (1518), Nesâî (6/167, 168) ve İbn Mâce'nin (3125) rivayetlerine göre arefe hutbesinde Hz. Peygamber (s.a.) buyurdu ki: "Her aileye her sene kurban kesme ve atîre bir yükümlülüktür. Atîre nedir, bilir misiniz? İnsanların recebiyye dedikleridir." Senedinde meçhul bir râvi vardır, diğer râvileri sikadır. Ahmed (5/76) bir başka -zayıf- senedle rivayet etmiştir. Bundan dolayı Tirmizî hadisin hasen olduğunu söylemiştir. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî'dt (10/3) hadisin güçlü olduğunu belirtmiştir. Hadisin sahihliği düşünülse, atîrenin neshediimiş olduğu iddiası kurban kesmenin neshediimiş olmasını icabettirmez. Atîre veya ıtr: Kâfirlerin peresdş eyledikleri puta denir. Kesilecek hayvana denir. Cahiliye devrinde Arap müşriklerinin taptıkları putlar için kurban ettikleri koyuna denir. Recep ayında kesilirdi. Bk. Asım Ef-, Kamus Tercümesi, 2/520, İstanbul, 1305. c) Buharî (73/12) ve Müslim (1960), Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban bayramının birinci günü şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Bayram namazı kılınmadan önce kurbanını kesen, onun yerine yeniden bir başkasını kessin. (Namazdan önce) kesmemiş olanlar ise kurbanlarını kessinler." Buharı (73/4) ve Müslim (1962) hadisi "Namazdan Önce kesenler yeniden kessinier" metniyle de rivayet etmişlerdir. Emir, açık bir şekilde kurban kesmenin vacip olduğunu ortaya koymaktadır. Vacip olmadığım ileri sürenler vacip olduğu görüşünden vazgeçirecek güçte delil onaya koyamamışlardır. Geniş bilgi için bk. Aynî, Umdeîü'1-Kârî, 17/265-266, Mısır, 1972; ŞevkânîNeylü'l-Evlân S/126; Mergfnânî, Hidaye, 4/70 vd. İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/321-323. |