Konu Başlığı: Kurbanını Hudeybiye de kesmesi Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Temmuz 2011, 15:57:31 5— Kurbanını Hudeybiye'de Kesmesi:
Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hudeybiye'de alıkonduğu zaman kurban kesmesi, ahkonan kimsenin kurbanını alıkonduğu vakit keseceğini gösterir. Bu kişi eğer yalnızca umre için ihrama girmişse bunda ihtilâf yoktur. Şayet hacc-ı ifrad veya hacc-ı kıran için ihrama girmişse bu hususta iki görüş vardır: 1) Yapılacak iş aynen böyledir (yani kurban kesilir). Sahih olan da budur. Çünkü hac iki nüsükten biridir; umrede olduğu gibi hac ihramından çıkıp alıkonulduğu vakitte kurbanını kesmesi caizdir. Çünkü umrenin vakti geçmez; bütün zaman umre için bir vakittir. Vaktinin geçmesinden korkul-mamasma rağmen umre ihramından çıkıp kurbanını kesmek caiz olduğuna göre, vaktinin geçmesinden korkulan hacda ise alıkonduğu vakit kurbanını kesip ihramdan çıkması haydi haydi caizdir. 2) Hanbel'in rivayetine göre İmam Ahmed ise şöyle demiştir: İhramdan çıkamaz ve kurban bayramının birinci gününe kadar da kurbanını kesemez. Bunun sebebi şudur: Kurban için belli bir zaman ve belli bir mekân vardır. O mekândan aciz kalınca vacibi kendi zamanında yapabileceği için kendisinden zaman zarureti düşmez. Bu görüşe göre kurban bayramının birinci gününden Önce ihramdan çıkması caiz elmaz. Delili şu âyet-i kerimedir: "... Kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin..." Allah Rasûlü'nün (s.a.) kurban kesmesi ve ihramdan çıkması, umre yapmaktan ahkonan kimsenin ihramdan çıkabileceğine delildir. Bu cumhurun görüşüdür. îmam Mâlik'ten (r.h.), umre yapanın, umre vaktinin geçmesinden korkulmadığından, ihramdan çıkamayacağına dair bir görüş rivayet edilmiştir. İmam Mâlik'ten böyle bir rivayetin gelmesi, sıhhati uzak olan bir şeydir. fcira âyet şüphesiz Hudeybiye'de inmiştir. Hz. Peygamber (s.a.) ve bütün ashabı umre için ihramda iken hepsi de ihramdan çıkmışlardır. Bu, ilim adamlarından hiç kimsenin şüphe edemiyeceği bir gerçektir. Allah Rasûlü'nün (s.a.), ittifakla helâl bölge (Hill) olmasına rağmen, Hudeybiye'de kurbanım boğazlaması, ahkonan kimsenin gerek helâl gerekse haram bölge olsun, alıkonduğu yerde kurbanım kesebileceğine delildir. Bu : görüş, cumhur, İmam Ahmed, Mâlik ve Şafiî'nin görüşleridir. Ahmed b. 1 Hanbel'den gelen başka bir rivayete göre ise, o kimse Harem bölgeden başka bir yerde kurbanını kesemez. Kurbanını Harem bölgesine gönderir ve ihramdan çıkacağı vakitte kurbanı kesmesi için bir adamla anlaşır. Bu görüş îbn Mes'ûd (r.a), ve tabiînden bir cemaattan rivayet edilmiştir. Ebu Hanife'nin görüşü de budur. Şayet bu rivayetin onlardan geldiği sahih ise, zalim bir kimsenin bir cemaata veya bir tek kişiye musallat olması gibi hususi bir alıkonmaya hamle-dilmesi gerekir. Umumi bir alıkonmaya gelince, Allah RasûhVnden (s.a.) sabit olan uygulama bunun aksini göstermektedir. Hudeybiye ise, âlimlerin ittifakıyla helâl bölgedendir. İmam Şafiî ise: "Bir kısmı helâl, bir kısmı ise Harem bölgesindedir." demiştir. Ben derim ki: İmam Şafiî'nin kasdettiği, çevresinin Harem bölgesinden olmasıdır. Yoksa Hudeybiye'nin kendisi ittifakla helâl bölgedendir. Ahmed b. Hanbel'in (r.h.) arkadaşları, ahkonan kimsenin Harem bölgesinin çevresine çıkmaya gücü yettiğinde kurbanı orada kesmesinin gerekli olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Bu hususta iki görüşleri vardır. Sahih olan: Gerekli değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.), Harem bölgesi çevresine gitmeye gücü yetiği halde kurbanını alıkonduğu yerde kesmiştir. Şüphesiz Allah Teâlâ (Fetih, 48/25), kurbanın yerine ulaşmaktan engellendiğini haber vermiş ve engellenme işi üzerinde gerçekleştiği için de "hedy = kurban" kelimesini tümleç olarak vermiştir. Yani; sizi Mescid-i Ha-ram'dan engellediler ve kurbanı da mahalline ulaşmaktan engellediler. Malum olduğu üzere müslümanların ve kurbanın engellenmeleri o yıl boyunca devam etmiş, engelleme ortadan kalkmamış, müslümanlar ihramh olmaları gereken yere ulaşamamış ve kurban da boğazlanması gereken yere ulaşamamıştır. [838] [838] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/425-426. |