๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 26 Temmuz 2011, 15:32:54



Konu Başlığı: Kurban sevkettiği için ihramdan çıkmadı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Temmuz 2011, 15:32:54
c) Kurban Sevkettiği İçin İhramdan Çıkmadı Diyenler:

 

Hz. Peygamber (s.a.) temettü' haccı yaptı, kurban sevkettiği için (um­re) ihramından çıkmadı, diyen el-Muğnî yazan ile bir grup âlimin gerekçe­leri: a) Hz. Âişe ile İbn Ömer'in: "Allah Rasûlü (s.a.) temettü' yaptı" demeleri,

b) Hafsa'nm Hz. Peygamber'e (s.a.) "İnsanların bu hali ne? Sen umre ihramından çıkmadığın halde onlar ihramdan çıktı!" demesi, c) Sa'-d'ın temettü' haccı konusunda "Allah Rasûlü (s.a.) bunu yaptı, biz de beraberinde yaptık" demesi, d) İbn Ömer'in, kendisine temettü' haccını soran kimseye bunun helâl olduğunu söylemesi. İbn Ömer'den bu cevabı alan kişi "Baban (Hz. Ömer) bunu yasaklamıştı" der. O da bu söze karşı­lık "Babam bunu yasaklamış ve Allah Rasûlü (s.a.) de yapmışsa acaba sen babamın emrine mi, yoksa Allah Rasûlü'nün (s.a.) emrine mi uyar­sın?" sorusunu yöneltir. Adam "Elbet, Allah Rasûlü'nün (s.a.) emrine" cevabını verir. Bunun üzerine İbn Ömer: "Yemin olsun ki, Allah Rasûlü (s.a.) bunu yapmıştır." der.[346]

Bunlar diyorlar ki: Şayet Hz. Peygamber'in (s.a.) yanında kurbanlık bulunmasaydı kesinlikle, yanında kurbanhk bulunmayıp temettü' yapan kim­senin ihramdan çıktığı gibi o da ihramdan-çıkardı. Bu yüzden "Şayet ya­nımda kurbanlık bulunmasaydı kesinlikle*ihramdan çıkardım." buyurarak, ihramdan çıkmasına kurban şevkinin engel olduğunu haber vermiştir. Kı­ran yapan kimsenin ihramdan çıkmasını, kurbanlık değil, kıran haccı yapı­yor olması engeller.

Bu görüş sahipleri umre ihramından çıkmadan hac ihramına girdiğin­den ötürü "temettü' yapan" kimseye, "kıran yapan" adını veriyorlar. Ancak bilinen kıran şekli, hac ve umre ihramına birlikte girmek veya önce umre ihramına girip sonra tavaf etmeden önce bu umreye haccı da kat­maktır. Kıran yapanla kurban sevkedip temettü* yapan arasında iki yön­den fark vardır:

1-  İhram yönünden. Zira kıran yapan kimse ya ihramın başlangıcında ya da ihramlı iken tavaf yapmadan önce hac ihramına giren kimse demektir.

2-  Kıran yapan kimsenin yalnızca bir tek sa'y yapması gerekir. Bunu da ya ilk olarak yapar; ilk olarak yapamazsa ifâza tavafının ardından sa'y1 eder. Cumhura göre temettü' yapanın ikinci bir sa'y daha yapması gere­kir. [347]Ahmed'den gelen diğer bir rivayete göre ise kıran yapan kimsede olduğu gibi onun da bir tek sa'y yapması yeterli olur. Hz. Peygamber (s.a.) ifâza tavafının ardından ikinci bir sa'y yapmadı. O halde bu görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.) nasıl temettü' yapmış olabilir?

Soru: (Ahmed'den gelen) diğer rivayete göre temettü' yapmış olabilir ve böyle bir itiraz yöneltilemez. Bu rivayetin sahih hadisten güçlü bir daya-1 nağı vardır. Müslim'in Sahih'inde rivayetine göre Câbir diyor ki: "Gerek Hz. Peygamber (s.a.) ve gerekse ashabı, Safa-Merve arasında yalnız bir tek sa'y —ilk sa'yı— yaptılar."[348] Ashabın çoğunluğu temettü' yaptığı halde böyle yapmışlardır. Süfyan es-Sevrî, Seleme b. Küheyl'in şöyle dediği­ni rivayet eder: "Tavus, Allah Rasûlü'nün (s.a.) ashabından hiçbirinin hac ve umre için bir tek tavaftan başka tavaf yapmadıklarına yemin ederdi."

Cevap: Hz. Peygamber'in (s.a.) hususi bir temettü' yaptığını söyleyen­ler böyle demiyorlar. Onlar temettü' yapanın iki sa'y yapmasının gerekli (vacip) olduğunu söylüyorlar. Hz. Peygamber'in (s.a.) bilinen sünneti, O'-nun bir tek sa'y dışında sa'y yapmadığıdır. Nitekim Sahih'de kayıtlı bir rivayete göre Ibn Ömer, kırana niyetlenip Mekke'ye geldi. Beytullah'ı ta­vaf etti, Safa-Merve arasında sa'y yaptı. Buna bir ilâvede bulunmadı. Saçı­nı ne tıraş ettirdi, ne kısalttırdı ve ne de ihramdan dolayı kendisine haram olan fiillerden herhangi birini işledi. Nihayet kurban bayramının birinci günü olunca kurbanım kesti, başım tıraş ettirdi. Bu ilk tavafıyla hac ve umre tavafını yerine getirmiş olduğu görüşüne vardı ve: "Allah Rasûlü (s.a.) de böyle yaptı." dedi.[349] "Hac ve umre tavafını yerine getirmiş ol­duğu bu ilk tavafı" sözüyle râvî, kuşku yok ki Safa-Merve arasında yaptığı tavafı (sa'yı) kasdetmektedir.

Dârakutnî, Atâ ve Nâfi' yoluyla îbn Ömer ve Câbir'in: "Hz. Peygam­ber (s.a.) haccı ve umresi için yalnız bir tavaf ve bir sa'y yaptı. Sonra Mekke'ye geldi. Sader (dönüş, veda) tavafından sonra Safa-Merve arasın­da sa'y yapmadı." dediğini rivayet eder.[350] Bu da kesinlikle şu iki hal­den birini gösterir: 1) Ya Hz. Peygamber (s.a.) kıran yapmaktaydı —ki temettü' yapanın iki sa'y yapmasının vacip olduğunu ileri sürenlerin başka türlü söylemeleri mümkün değildir—, 2) Ya da temettü' yapanın bir tek sa'y yapması yeterli olur. Ancak Hz. Peygamber'in (s.a.) kıran yaptığını ortaya koyan yukarıdaki hadisler bu konuda açıktır, onlardan geçilemez.

Soru: Şu'be'nin Humeyd b. Hilâl — Mutarrif — îmrân b. Husayn senediyle rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.) iki tavaf , iki sa'y yapmış­tır.[351] Dârakutnî bu hadisi İbn Saîd — Muhammed b. Yahya el-Ezdî — Abdullah b. Davud yoluyla Şu'be'den rivayet etmiştir.

Cevap: Bu ma'lûl bir haberdir ve hatadır. Dârakutnî diyor ki: Mu­hammed b. Yahya bu hadisi ezberinden aktardı ve metninde yanıldı, denil­mektedir. Bu senedle gelen rivayetin doğrusu, "Hz. Peygamber (s.a,) hacla umreyi birleştirdi", şeklinde olacaktır. En iyi bilen Allah'tır. İnşallah aşa­ğıda bu hadisin hata olduğunu ortaya koyan deliller aktarılacaktır.

Sanırım, Üstad^Ebu Muhammed İbn Kudâme'nin 'Allah Rasûlü (s.a.) temettü' yaptı' görüşünü benimsemesinin sebebi şu olacaktır: İmam Ah-med'in temettü', kırandan daha faziletlidir demiş olduğu; Allah Teâlâ'mn, Peygamberi için ancak en faziletli olanı tercih etmiş olacağını; O'nun temettü' yaptığı yolunda hadisler geldiğini ve bu hadislerin aynı zamanda Hz. Pey­gamber'in (s.a.) ihramdan çıkmadığı konusunda net olduğunu görünce, bu dört ön bilgiden hareketle Hz. Peygamber'in (s.a.) ihramdan çıkmadığı hususî bir temettü' yaptığı sonucuna varmıştır. Ancak Ahmed, Hz. Pey­gamber (s.a.) temettü' haccı yaptığı için temettü' haccmı tercih etmiş değil­dir. "Allah Rasûlü'nün (s.a.) kıran yaptığında şüphe etmiyorum." diyen odur! O, Allah Rasûlü'nden (s.a.) gelen iki şeklin sonuncusu olduğu için temettü' haccını tercih etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.) sahabeye, haclarını temettü' şekline çevirmelerini emretmiş ve kendisi bunu kaçırdığı için üzül­müştür.

Fakat el-Mervezî'nin İmam Ahmed'den rivayetine göre hacı, kurban sevketmişse kıran daha faziletlidir. Takipçilerinden kimileri bunu ikinci bir rivayet sayarken kimileri de meseleyi bir tek rivayet sayıyor ve kurban sev-kedenin kıran, sevketmeyenin ise temettü' yapmasını daha faziletli bulu­yorlar. Bu (ikincisi) üstadımızın yoludur. İmam Ahmed'in usûlüne uygun olan da budur. Hz. Peygamber (s.a.) kurbanlık şevkiyle birlikte haccı um­reye çevirmeyi temenni etmemiş, aksine kurbanlık sevketmemiş olsaydı, haccı umreye çevirmeyi arzu etmişti.

Şöyle demek kaldı: O halde kurban sevkedip kıran yapmak mı, yoksa kurban sevketmeyip Hz. Peygamber'in (s.a.) yapmayı arzuladığı gibi temettü' yapmak mı daha faziletlidir?

Cevap: Bu meselede iki şey birbiriyle çelişmektedir:

1-  Hz. Peygamber (s.a.) kıran yaptı, kurbanlık şevketti. Allah Teâlâ, O'nun için işlerin —özellikle kendisine Rabbinden vahiy gelen konuda— en faziletlisinden başka bir şeyi tercih edecek değildir. En hayırlı yol, Hz. Peygamber'in (s.a.) yoludur.

2- Hz. Peygamber'in (s.a.) "Bu yapmakta olduğum hacca yeniden baş­lıyor olsaydım, kesinlikle kurban sevketmez, haccı umreye çevirirdim." sö­zü, şayet bu sözü söylediği vakitte ihramlı olmasaydı umre ihramına gire­cek ve kurbanlık sevketmeyecekti anlamını icab ettirir. Çünkü tercih ettiği şey, kendisinin yapmış olduğu geçip giden şeydir. Artık o, arkada kalmış­tır. Şimdi başlıyor olmayı temenni ettiği şey ise henüz yapmadığı, bununla beraber önünde olan şeydir. O halde Hz. Peygamber (s.a.), kurban sevket-meksizin umre ihramına girmesi mümkün olsaydı şimdiki yaptığını yapma­yacağını açıklamıştır. Malumdur ki, Hz. Peygamber (s.a.) daha faziletli olandan fazileti nisbeten az olana dönmeyi tercih etmez; aksine ancak en faziletli olanı tercih eder. Bu da O'ndan gelen iki şekilden sonuncusunun temettü' haccının tercihi olduğunu gösterir.

Kurbanlık sevkedip kıran yapmayı tercih edenler şöyle diyebilirler: Hz. Peygamber (s.a.) bunu, kendisinin yaptığı şey nisbeten az faziletli ve baş­kası ona tercih edilir olduğu için söylememiştir. Aksine Hz. Peygamber (s.a.) ihramlı kaldığı halde kendilerinin ihramdan çıkmaları sahabîlerin güç­lerine gitmişti. Peygamberimiz (s.a.), sahabîlerin gönül huzuruyla, severek ve isteyerek kendilerine emredileni yapmaları için onlara muvafakat göster­meyi tercih ederdi. Bazan muvafakat gösterme ve kalbleri birleştirme söz konusu olduğunda daha faziletlisi varken nisbeten az faziletli olanı da ter­cihte bulunurdu. Nitekim Hz. Âişe'ye: "Eğer kavmin cahiliyet devrine ya­kın olmasaydı, Kabe'yi yıkar iki kapılı yapardım." buyurmuştur.[352] İşte bu, muvafakat gösterme ve gönülleri birleştirme sebebiyle daha uygun ola­nı terketmedir. O durumda daha uygun olan bu olmuştur. Kurban sevket-meden temettü' yapmayı tercih etmesi de aynen bunun gibidir. Bu yolla Hz. Peygamber'in (s.a.) yaptığı ile arzu ve temennî ettiği uzlaştınlmış ve Allah Teâlâ, O'nun için iki şeyi birleştirmiş olur: 1) Yaptığını, 2) Temenni ve arzu ettiğini. Böylece Allah, O'na hem yaptığının ve hem de muvafakat gösterme niyetinde olup temenni ettiğinin sevabını vermiştir. Araya ihram­dan çıkma giren ve kurbanlık sevkedilmeyen bir hac ibadeti, araya ihram­dan çıkma girmeyen ve yüz kurbanlık deve sevkedilen bir hac ibadetinden nasıl daha faziletli olabilir? Bir hac ibadeti, O'nun hakkında, kendisi için Allah'ın tercihte bulunduğu ve Rabbinden kendisine bu konuda vahiy ge­len bir hac ibadetinden nasıl daha faziletli olabilir?

Soru: Her ne kadar temettü' haccının arasında bir ihramdan çıkma sözkonusu ise de, burada ihrama girme tekerrür etmektedir ve yeni baştan ihrama girme de Rab katında sevilen bir ibadettir. Kıranda ise ihram teker­rür etmemektedir.

Cevap: Kurban şevkiyle Allah'ın sembollerine saygı gösterme ve bu yolla O'na yakınlaşmada, sırf ihramın tekerrür etmesinde bulunmayan bir fazilet vardır. Hem sonra ihramlıhk halinin devam ettirilmesi, tekerrürü yerine geçer. Kurban şevkinin yerini tutacak bir karşılığı yoktur.

Soru: Peşinden umre yapılan ifrâd haccı mı, yoksa önce umre yaparak ihramdan çıkıp ardından hac için ihrama girmek suretiyle yapılan temettü' haccı mı daha faziletlidir?

Cevap: Herhangi bir hac ibadetinin, Allah'ın, yaratılmışların en fazi­letlisi (Hz. Muhammed s.a.) ve ümmetin efendileri (sahabe) için tercih etti­ği bir hac ibadetinden daha faziletli olduğunu sanmaktan; hem Allah Ra-sûlü'nün (s.a.), hem de O'nunla birlikte hacceden sahabeden herhangi biri­nin ve hatta ashabından diğer kimselerin yapmadıkları bir hac ibadetinin, O'nun emriyle yaptıkları hac ibadetinden daha faziletli olduğunu söyle­mekten Allah'a sığınırız. Yeryüzündeki herhangi bir hac, Hz. Peygamber'-in (s.a.) yaptığı hacdan, yaratılmışların en faziletlisine emredilenden ve O'­nun da sahabîler için tercih ettiği ve onlara yaptıkları diğer hac şekillerini o şekle çevirmelerini emrettiği ve kendisinin de yapmayı arzu ettiği bir hac­dan nasıl daha faziletli olabilir? Katiyen bundan daha mükemmel bir hac yoktur. Bu, şayet Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban sevkedene kıran, sevket-meyene temettü' yapmalarım emrettiği sahih olarak rivayet edilmişse böy­ledir. Bunun aksinin caizliğine şüphe ile bakılır. Bunun vacip olduğunu söyleyenlerin azlığı seni ürkütmesin. Çünkü bunlar arasında suyu tükenme­yen deniz (ilim denizi) Abdullah Ibn Abbas ve zahirîlerden bir grup vardır. İnsanlar arasında hakem, sünnettir. Kendisinden yardım dilenen yalnız Al­lah'tır. [353]


[346] Tirmizî, 824. Senedi sahihtir.

[347] Sahihayn'da Hz. Âişe'den rivayet edilen hadiste şöyle denmektedir: "Umreye niyet­lenip ihrama girenler Kabe'yi tavaf ettiler, Safa-Merve arasında sa'y yaptılar. Sonra ihramdan çıktılar. Mina'dan döndükten sonra bir başka tavaf daha yaptılar. Hac ve umreyi birleştirenler yalnız bir tek tavaf yaptılar."

[348] Müslim,  1279.

[349] Buharî, 25/77; Müslim,  1230 (182).

[350] Dârakutnî, 2/261. Senedi zayıftır.

[351] Dârakutnî, 2/264.

[352] Buharı, 25/42; Müslim,  1333; Nesâî, 5/216.

[353] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/159-164.