Konu Başlığı: Kurayzaoğullarının anlaşmayı bozmaları Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Temmuz 2011, 18:55:18 6— Kurayzaoğullarının Anlaşmayı Bozmaları:
Kurayza'ya gelince: Bu kabile Allah Rasûlü'nün (s.a) en azılı düşmanı ve küfürlerinde en katı olan yahudi kabilesiydi. Bu sebeple kardeşleri olan diğer yahudilerin başına gelmeyen onların başına geldi. Onlarla savaşılmasmm sebebi: Allah Rasûlü (s.a.) Hendek savaşına çıktığında bu kabile O'nunla barış anlaşması yapmış durumdaydı. Huyey b. Ahtab, Kurayzaoğullannı yurtlarında ziyaret edip onlara: "Size zamanın izzetini getirdim. Size başlarında efendileri olduğu halde Kureyş'i ve önlerinde komutanları olduğu halde Gatafan'ı getirdim. Sizler güçlü kuvvetli, iyi silah kullanan insanlarsmız.Haydi gelin, Muhammed'le vuruşalım, işini bitirelim." dedi. Kurayza kabilesi reisi ona: "Hayır, sen bana vallahi zamanın zilletini getirdi. Sen bana suyunu boşaltmış, içinde yıldırımlar gürleyip şimşekler çakan bir bulut getirdin!" diye karşılık verdi. Huyey, onu kandırmak için çeşit çeşit vaadlerde bulunup onu savaşı arzu eder hale getirmeye çalıştı. Nihayet reis, Huyey'in de kendisi ile birlikte kaleye girmesi ve kendilerinin başlarına gelecek olanın onun da başına gelmesi şartıyla teklifi kabul etti. O da bu şartı kabullendi istenileni yaptı. KurayzaoğuIIan Allah Rasûlü'yle (s.a.) yaptıkları anlaşmayı bozdular ve açıktan açığa ona sövmeye başladılar. Allah Ra-sûlü'ne (s.a.) haber ulaştı. Hz. Peygamber (s.a.) durumu öğrenmek amacıyla adam gönderdi. Yahudilerin anlaşmayı bozmuş olduklarını gördü, tekbir getirdi ve: "Ey müslümanlar! Müjde size." dedi. (Hendek savaşından sonra) Allah Rasûlü (s.a.) Medine'ye dönünce silahım tam çıkarıp koyuyordu ki, Cebrail çıkageldi ve: "Silahını çıkardın mı? Vallahi, melekler silahlarım daha çıkarmadılar! Haydi, beraberindekilerle birlikte Kurayzaoğullarına doğru yola koyul. Ben senin önünden gideceğim, onların kalelerini sarsacağım ve kalplerine korku salacağım!" dedi. Cebrail, meleklerden oluşan bölüğü ile yola koyuldu. Allah Rasûlü (s.a.) de onun peşinden, Muhacirlerden ve Ensardan oluşan bölüğü ile yola çıktı,"[371] Ashabına o gün: "Hiç kimse KurayzaoğuIIan yurduna varmadan ikindi namazını kılmasın!" buyurdu. Sahabîler derhal Hz. Peygamber'in (s.a.) emrini yerine getirmeye koyuldular ve vakit geçirmeden yola çıktılar. Yolda ikindi vakti girdi. Bazıları: "Emrolunduğumuz gibi ikindiyi ancak KurayzaoğuIIan yurdunda kılarız." deyip bu namazı yatsıdan sonra kıldılar. Bazıları ise: "Hz. Peygamber (s.a.) bizden bunu istemedi. O yalnızca acele yola çıkmamızı istedi." (Jeyip namazı yolda kıldılar. Hz. Peygamber (s.a.), durum kendisine aktarıldığında gruplardan herhangi birini ayıplamadı."[372] Bu iki uygulamadan hangisi daha isabetliydi? Bu konuda fakihler ihtilâf etmişlerdir. Bir grup demiştir ki: Tehir edenler isabet etmişlerdir. Biz de onlarla birlikte olsaydık onlar gibi biz de tehir ederdik. Allah Rasûlü'nün (s.a.) emrine uyarak ve açık ifadeye aykırı yorumu bir kenara bırakarak bu namazı ancak KurayzaoğuIIan yurdunda kılardık. Öteki grup diyor ki: Aksine namazı vaktinde, yolda kılanlar yarışın liderliğini ele geçirdiler ve iki fazileti yakalama mutluluğuna erdiler. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.) yola çıkma emrini yerine getirmeye ve namazı vaktinde kılarak rızasını kazanmaya koştular. Sonra diğer gruba yetişmek için acele ettiler. Böylece hem cihadın faziletim ve hem de namazı vaktinde kılma faziletini elde ettiler, kendilerinden istenileni iyi anladılar ve diğerlerinden özellikle de bu namaz konusunda daha fakih oldular. Zira bu namaz ikindi namazı idi. İkindi namazı ise orta namazdır. Çünkü Allah Rasûlü'nün (s.a.), red sebebi ve kusuru bulunmayan açık ifadeli sahih hadisi bunun böyle olduğunu belirtmiştir ve aynı zamanda bu namaza ayrı bir özenle devam etmenin, bu namazı kılmak için acele davranmanın ve ilk vaktinde kılmanın Hz. Peygamber'in (s.a.) sünneti olduğu rivayetleri aktarılmıştır. Ayrıca (hadise göre) bu namazı kaçıran kimsenin malı ve ailesi eksilmiş veya ameli heder olmuş demektir.[373] Bu namaz konusunda gelen emir gibi bir emir başka bir namaz konusunda gelmemiştir. Bu ikindi namazını tehir edenler olsa olsa neticede mazur olurlar. Hatta hadisin açık ifadesine uyduklarından ve emri.ye-rine getirmeyi amaçladıklarmdan ötürü bir tek sevap alırlar. Ama haddizatında onların isabet etmiş, namaza ve cihada koşanların hata etmiş olmaları asla, katiyen düşünülemez. Namazı yolda kılanlar, delilleri uzlaştırmışlar ve iki fazileti elde etmişlerdir. Bu yüzden onlar iki sevap kazanırken, diğerleri de sevap kazanmışlardır. Allah onlardan razı olsun. Soru: Namazı cihad için tehir etmek -o zaman caiz ve meşru idi. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.) Hendek savaşında, ikindiyi en nihayet geceye kadar tehir etmişti. Sahabîlerin ikindi namazını geceye kadar tehir etmeleri aynen Hendek savaşında Hz. Peygamber'in (s.a.) bu namazı geceye tehir etmesi gi-bidirL özellikle de bu, korku namazı meşru kılınmadan önce böyleydi. pevap: Bu kuvvetli bir sorudur. Buna iki yönden cevap verilebilir: 1— Şöyle denilebilir: Namazın vaktinde kıhnmayıp tehir edilmesinin namaz vakitleri açıklandıktan sonra da caiz olduğu uabit değildir. Bunun tek delili Hendek savaşında geçen olaydır. Zira bu görüşü savunanlar işte bu olayı delil göstermektedirler. Oysa bu olayda onlar için delil yoktur. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.) namazı kasten tehir etmiş olduğuna dair bir ipucu mevcut değildir. Hatta, ihtimal ki Hz. Peygamber (s.a.) unutarak tehir etmiştir. Olayda da bunu gösteren bir ipucu mevcuttur. Zira Hz. Ömer, O'na: "Ey Allah'ın Rasûlü! İkindiyi kıldığımda neredeyse güneş batacaktı." dediğinde Allah Rasûlü (s.a.): "Vallahi, ben onu kılmadım." dedi ve sonra ayağa kalktı, namazı kıldı.[374] Bu da gösteriyor ki, Hz. Peygamber (s.a.) içinde bulunduğu meşguliyetten ve kendisini kuşatan düşmanla ilgilenmesinden ötürü bu na-ma,zı unutmuştu. Buna göre unutma mazereti ile tehir etmiş oluyor. Nitekim bir yolculuğu esnasında da uyku mazeretiyle tehir etmiş, uyandıktan ve hatırladıktan sonra ümmetine örnek olmak için bu namazı kılmıştır. 2— Namazın vaktinde kıhnmayıp tehir edilmesinin, namaz vakitleri açıklandıktan sonra da caiz olduğunun sabitliği düşünülecek olsa bile bu, yalnızca namaz fiillerini akılda bulundurmaktan ve onları yerine getirmekten alıkoyacak bir dehşet ve şaşkınlık anında, korku ve çarpışma durumunda söz-konusu olabilir. Sahabe, Kurayzaoğullan yurduna giderken bu halde değildi. Aksine onların buradaki hükümleri, düşmana yaptıkları bundan önceki ve bundan sonraki seferleri hükmündeydi. Malumdur ki, onlar namazı vaktinden tehir etmezlerdi. Kurayza kabilesi de kaçmalarından endişe edilecek bir kabile değildi. Çünkü onlar yurtlarında ikamet etmekteydiler. îşte iki grubun bu konuda ayak bastıkları son nokta budur. [375] [371] Buharı", 64/30; Müslim, 1769; Ahmed, 6/56, 131, 142, 280. Hz. Âişe anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) Hendek savaşından dönünce silahını çıkarıp koydu, gusül abdesti aldı. Cebrail başındaki tozlan silkerek O'nun yanına geldi ve: "Silahını çıkardın öyle mi? Vallahi, biz silahımızı çıkarmadık. Haydi onlara doğru yola koyul." dedi. Allah Rasûlü (s.a.): "Nereye?" diye sordu. Cebrail, Kurayzaoğullannı işaret etti. Hz. Peygamber (s.a.) de onlara doğru yola çıktı. [372] Buharı, 12/5; Müslim, 1770. Buharı ile Müslim'in hadisi bir tek senedle aynı üstaddan rivayet etmiş olmalarına rağmen bütün Müslim nüshalannda "ikindi" yerine "öğlen" geçmektedir. [373] Buharî, 2/36, 61/25, 34, 64/38; Müslim, 626. [374] ÎBuharî, 9/36, 38, 10/26, 12/4, 64/29; Tirmizî, 180. [375] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/168-171 |