๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 30 Mayıs 2011, 16:31:12



Konu Başlığı: Karısını iki talakla boşayan köle
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 30 Mayıs 2011, 16:31:12
3. Karısını İki Talâkla Boşayan Köle Azad Edildiğinde Şer'î Tahli Olmadıkça Karısı Kendisine Helâl Olur mu?

 

Sünen sahipleri rivayet ederler: Nevfeloğulları'nın azadhsı Ebu'l-Hasan, İbn Abbas'tan şu konuda fetva talebinde bulunur: Bir köle var; nikâhı altın­da bulunan köle hanımını boşuyor. Bundan sonra her ikisi de âzad ediliyor­lar. Acaba koca, boşadığı karısına talip olabilir mi? (Yoksa şer'î tahlil (hül­le) mi gerekir)?

İbn Abbas: "Evet (talip olabilir); Hz. Peygamber (s.a.), bu şekilde hü­kümde bulundu." diye cevap verdi.[899]

Başka bir rivayette İbn Abbas: "Sana geriye bir talâk kalmıştır. Hz. Pey­gamber (s.a.) böylece hükmetti." demiştir.

İmam Ahmed, Abdürrezzâk'tan nakletmiştir: İbnü'l-Mübârek, Ma'mer'e: "Bu EbuM-Hasan da kim? Gerçekten çok büyük bir kaya yüklenmiştir!" de­di. Münzirî: Bu Ebu'I-Hasan, hayır ve iyi haliyle anılmış bir kimsedir. Ebu Zür'a er-Râzî ve Ebu Hatim er-Râzî, onun sika olduğunu söylemiştir. Şu kadar var ki, ondan rivayet eden Ömer b. Muattib'tir. Ali b. el-Medînî onun hakkında: "Onun hadisleri münkerdir.", Nesâî de: "O sağlam değildir." de­miştir.

Zevce nikâhı altında iken, köle koca âzad edilirse, üç talâkın üçüne de sahip olur. Eğer iki talâkla boşamış iken âzad edilirse, bu durumda fukahâ-nın dört görüşü bulunmaktadır:

1— Boşanmış kadın hür olsun köle olsun, yeni bir koca ile evlenmedik-çe artık kendisine helâl olmaz. Bu İmam Şâfi'î'nin ve iki rivayetten birinde İmam AhmedMn görüşüdür. Bu görüş, talâkta itibarın kocaya olduğu esası­na dayanır. Kölenin ancak iki talâk hakkı vardır. İsterse karısı hür olsun.

2— Başka bir koca ile evlenme şartı aranmaksızın, üzerine yeni bir akit akdetme yetkisine sahiptir. Nitekim bu Ömer b. Muattib hadisi, buna delâlet etmektedir. Bu görüş de, iki rivayetten diğerinde İmam Ahmed'e aittir. Aynı zamanda İbn Abbas'ın görüşüdür. Şâfiîlerin imamlarına-nisbet ettikleri iki vecihten biri de bu doğrultudadır. Bu görüşte fıkhî bir incelik vardır: Zira boşadığı karısı, kölelikten kaynaklanan noksanlığından dolayı iki talakla ha­ram olmuştu. Kadın henüz iddet içindeyken, koca âzad edilince noksanlık ortadan kalkmış ve üç talâk mâlikiyetin sebebi vücuda gelmiş oldu. Nikâhın hükümleri de henüz baki olduğundan, onun üzerinde üçüncü talâk hakkına da sahip olmuş olur. Böylece ric'at hakkı doğar. Eğer iddetin bitiminden sonra âzad edilmişse, kadın kendisinden ayrı düşmüş olur. Fakat ikinci bir koca ile evlenme ve zifaf şartı aranmaksızın (yeni bir nikâhla ve tek talâk hakkı ile) kendisine helal olur. Bu görüş kıyasa uzak değildir.

3—  İddeti içerisinde rücû hakkı vardır. İddet bittikten sonra da ikinci bir evlilik ve zifaf olmaksızın tekrar evlenebilirler. Bütün Zâhirî'lerin görüşü böyledir. Çünkü onlara göre talâk konusunda hür ve köle eşittir.

Süfyan b. Uyeyne; Amr b. Dînâr—İbn Abbas'ın âzadlısı Ebu Ma'bed— İbn Abbas senediyle rivayet eder: îbn Abbas'ın bir kölesi, karısını iki talâk boşamıştı. İbn Abbas ona rücû etmesini emrettiyse de o yanaşmadı. İbn Ab­bas: "Haydi, o senindir! Mülkiyet yoluyla.onu helâl kıl." dedi.

4— Eğer karısı hür ise, köle kocanın üç talâk hakkı vardır. Eğer cariye ise iki talâk hakkı olduğundan ikinci bir evlilik ve zifaf olmadıkça artık ken­disine helâl olmaz. Bu da Ebu Hanife'nin görüşüdür.

Bu konu selef ve halef ulemasının dört görüş olmak Üzere ihtilâf ettikle­ri bir yerdir:

Birinci görüş: Köle ve hürün talâkı eşittir. Bütün zahirîler bu görüştedir.

Bunu onlardan tbn Hazm nakletmiştir. Bunlar, talâk konusunda vârid olan nassların umumî oluşu, mutlak bulunuşu ve hür-köle arasında bir ayırıma yer vermeyişi, böyle bir ayırım hakkında icmâ bulunmayışı gibi hususlarla görüşlerini üelillendirmeye çalışmışlardır. îbn Abbas'ın, bir kölesine cariye olan karısını iki talâkla boşamasına rağmen ona ric'atte bulunmasını emret­tiği sahih olarak bilinmektedir. îbn Abbas'tan yapılan bu nakil hakkında in­celemede bulunmak gerekir. Çünkü Abdürrezzâk, îbn Cüreyc —Amr b. Dînâr— Ebu Ma'bed senediyle şöyle rivayet ediyor: îbn Abbas'a ait bir köle ve yine ibn Abbas'a ait bir cariye vardı. Bunlar evliydiler. Köle, cariye hanı­mını boşadı ve bâin kıldı. îbn Abbas ona: "Senin talak hakkın yok. Ona rü­cû et!" dedi. [900]

Abdürrezzâk, Ma'mer—Simâk b. el-Fadl senediyle rivayet eder: Köle îbn Ömer'e sordu; o "Başını vursalar da, ona rücû etme." dedi.[901]

Bu fetvanın dayanağı şudur: Kölenin talâkı, nikâhta olduğu gibi, efen­dinin elindedir. Nitekim Abdurrahman b. Mehdî, Sevrî—Abdülkerim el-Cezerî—Atâ senediyle îbn Abbas'ın: "Kölenin ne talâkı, ne de ayrılığı bir şey değildir." dediğini rivayet eder.

Abdürrezzâk, İbn Cüreyc—Ebu'z-Zübeyr senediyle nakleder: Ebu'z-Zübeyr, Câbir b. Abdillah'ı cariye ve köle hakkında: "Efendileri aralarını birleştirir ve ayırır." derken işitir.[902] Bu, Ebu'ş-Şa'sâ'nm kavlidir. Şâbî şöyle demiştir: "Medine uleması, efendiden izin almadan kölenin boşayamayacağı görüşündedirler." İbn Abbas'ın yaklaşımı işte budur. Yoksa, 'Nikâhı altın­da cariye bulunduğunda kölenin talâkı üçtür.' şeklinde bir görüşe sahip de­ğildir. Bu görüşte olan hiçbir sahabînin varlığını bilmiyoruz.

İkinci görüş:
Eşlerden hangisi köle olursa olsun, talâk onun köleliği se­bebiyle ikidir. Nitekim Hammâd b. Seleme, Abdullah b. Ömer—Nâfi' sene­diyle İbn Ömer'in: "Hür, cariyeyi iki talâkta boşar. (Boşanan cariye) iki ha­yız müddeti iddet bekler. Köle, hür kadını iki talâkla boşar. (Boşanan hür kadın) üç hayız süresi iddet bekler." dediğini rivayet eder. Osman el-Bettî bu görüştedir.

Üçüncü görüş: Talâkta itibar kocalaradır. Dolayısıyla hür koca, üç talâ­ka mâliktir, isterse karısı cariye olsun. Köle koca da iki talâka sahiptir, ister­se karısı hür olsun. Bu görüş de İmam Şafiî, Mâlik ve ifadelerinden anlaşıldı­ğına göre îmam Ahmed'e aittir. Ashaptan Zeyd b. Sabit, Âişe ve Ümmü Seleme validelerimiz, Osman b. Affan, Abdullah b. Abbas da bu görüştedirler. Ayrıca el-Kasım, Salim, Ebu Seleme, Ömer b. Abdülaziz, Yahya b. Saîd, Re-bîa, Ebu'z-Zinâd, Süleyman b. Yesâr, Amr b. Şuayb, İbnü'l-Müseyyeb, Atâ gibi simalar da hep bu görüşü benimsemişlerdir.

Dördüncü görüş: Talâkta itibar, iddette olduğu gibi, kadınlaradır. Nite­kim Şu'be, Eş'as b. Sevvâr—Şa'bî—Mesrük silsilesiyle İbn Mes'ûd'un: "Sün­net; talâk ve iddette kadınlara itibar şeklindedir." dediğini rivayet eder.

Abdürrezzâk, Muhammed b. Yahya ve başkaları—İsa—Şa'bî senediyle on iki sahabîden: "Talâk ve iddette itibar kadınlaradır." dediklerini rivayet etmiştir.[903] Hadisin lafzı bu. Bu, Hasan, İbn Şîrîn, Katâde, İbrahim, Şa'bî, İkrime, Mücâhid, Sevrî, Hasan b. Hayy, Ebu Hanife ve arkadaşlarının gö­rüşleridir.

"Bu konuda Allah Rasûlü'nün (s.a.) hükmü nedir?" denilirse, bunun cevabını Ebu Davud vermiştir: Muhammed b. Mes'ûd—Ebu Âsim— İbn Cüreyc—Mezahir b. Eşlem—Kasım b. Muhammed—Âişe senediyle Hz. Pey-gamber'den nakledilir: "Cariyenin boşanması iki talâkladır. İddeti de İki ha-yızdır."[904]

Zekeriyya b. Yahya es-Sâcî ise, Muhammed b. İsmail b. Semüre el-Ahmesî—Ömer b. Şebîb el-Müslî—Abdullah b. İsâ—Atıyye— İbn Ömer sil­silesiyle Hz. Peygamber'in: (s.a.) "Cariyenin talâkı ikidir. İddeti de iki ha-yizdır." buyurduğunu rivayet eder.[905]

Abdürrezzâk, İbn Cüreyc—yazı ile Abdullah b. Ziyad b. Seman— Abdullah b. Abdurrahman el-Ensârî—Nâfi'—Ümmü Seleme validemiz se­nediyle rivayet eder: Validemizin bir kölesi, hür karısını iki talâkla boşar ve Ümmü Seleme Hz. Peygamber'den (s.a.) fetva ister. Peygamberimiz: "Baş­ka bir koca ile evlenmedikçe artık ona haram olmuştur." buyurur.[906]

Daha önce Ömer b. Muattib—Ebu Hasan—İbn Abbas senediyle rivayet edilen hadis geçmişti. Sağlamıyla, çürüğü ile rivayet edilen bu dört hadisten başka Hz. Peygamber'den mevcut başka bir nakil bilinmemektedir.

Birinci hadisi ele alalım: Ebu Davud: "O meçhul bir râvinin hadisidir." der. Tirmizî: "Garib bir hadîstir. Sadece Mezahir b. Eşlem yoluyla biliyo­ruz. Mezahir ilim dünyasında sadece bir hadisle ismi duyulan bir kimsedir." der. Ebu'l-Kâsim b. Asâkir el-Etrâfmda bu hadisi zikrettikten sonra şöyle der: "Üsame b. Zeyd b. Eşlem babasından rivayet eder: Babasının yanında oturuyorken, Emir'in habercisi gelir ve kendisinin Kasım b. Muhammed'le Salim b. Abdullah'a bunu sorduğunu ve onların: Bu (mu?). Gerçekten bu ne Allah'ın kitabında, ne de Hz. Peygamber'in (s.a.) sünnetinde vardır. An­cak Öteden beri müslümanlar onunla amel etmişlerdir, dediklerini haber ve­rir." Hafız (İbn Hacer) şöyle der: "Bu, merfû hadisin mahfuz olmadığına delâlet eder." Ebu Âsim en-NebîI: "Mezahir b. Eşlem zayıftır."; Yahya b. Maîn; "Onun bir değeri yok, üstelik tanınmıyor."; Ebu Hatim er-Râzî; "Ha­disi münkerdir." demişlerdir. Beyhakî ise: "Eğer sabit olsaydı biz de onunla amel ederdik. Ne var ki biz, adaletini bilmediğimiz bir kimsenin rivayet ettiği hadisi sabit göremeyiz." der.

İkinci hadis: Bunda da Ömer b. Şebîb el-Müslî var ve o zayıftır. Yine zayıf olan Atıyye bulunmaktadır.

Üçüncü hadis:
Bunda da yalancı (kezzab) olan İbn Sem'an vardır. Ab­dullah b. Adurrahman ise meçhuldür.

Dördüncü hadis
: Bunda da Ömer b. Muattib vardır. Onun hakkında söz geçti.

Konuyla ilgili olarak geriye sahabeden gelen haberlerle kıyas kaldı. Ashabdan gelen haberlere (âsâr) baktığımızda, daha önce de geçtiği gibi onları çelişkili bir halde görüyoruz. Bunların bir kısmı, diğerlerinden üstün değildir. Son olarak geriye kıyas kalıyor. Burda da iki taraf çekişiyor: Boşa-yan taraf, boşanan taraf. Boşayan tarafına itibar eden: "Talâka mâlik olan odur ve yetki onun elindedir. Dolayısıyla köle olması durumunda yarıya bö­lünür. Nitekim köleliği sebebiyle nikahlayabileceği kadınların sayısı, nisabın yarısına inmektedir." diyorlar. Boşanan tarafı gözönünde bulunduranlar ise: *'Talâk kadının üzerinde gerçekleşiyor ve ona iddet, haramhk ve bunlara tâ­bi diğer hükümler gerekiyor. Dolayısıyla kadının köle olması durumunda id-dete olduğu gibi talâk da yarıya bölünür." diyorlar. Kimi iddette olduğu gibi kadının köle olmasıyla yarıya indiriyor, kimi de eşlerden hangisi olursa ol­sun, birinin köle olmasıyla, yarıya indiriyor. Sanki bunlar her ikisini de gözönünde bulunduruyor ve her iki benzerliği devreye sokuyorlar. Kimisi de ta­mamlıyor ve üç talâk hakkı veriyor. Bu sonuncular bu konuda sabit nass yok­tur. Sahabeden nakledilenler ise çelişkilidir. Kıyas da öyle diyorlar ve bunlardan hiç birisine iltifat etmeyerek "ric'î talâkın iki defa" olduğunu ifade eden nass-lann mutlak oluşuna sarılıyorlar. Öyle ya Allah bu nasslarda hür, köle; hür kadın, cariye diye bir ayırıma gitmemiştir. "Rabbin unutkan değildir." Hem sonra, ric'î talâkın iki kılınmasını gerektiren hikmet hür için de köle için de aynıdır. Nitekim İmam Mâlik: "Kölenin hür gibi dört kadın nikahlama hak­kı vardır. Çünkü onun buna ihtiyacı hürün ihtiyacı gibidir." demiştir. İmam Şafiî ve Ahmed: "îlâ'da kölenin müddeti, hürün müddeti gibidir. Çünkü her iki durumda da zevcenin göreceği zarar aynıdır." demişlerdir. Ebu Hanife: "Kölenin talâkı ile hürün talâkı, zevcelerinin hür olmaları durumunda eşit-tir. Talâkla ilgili nassların mutlaklığı, ve onların hürü de, köleyi de kapsa­maları bunu gerektirir." demiştir.

Ahmed b. Hanbel, —diğer âlimlerle birlikte—: "Bütün keffaretlerde kö­lenin orucu ile hürün orucu aynıdır. Hırsızlık ve içki cezalarında köle ile hü­rün durumu aynıdır." demiştir.

Bunlar devamla şöyle derler: (yukarıdaki nakledilen) bu haberler veya bir kısmı sabit olsaydı, onlara koşmakta bizi asla geçemezdiniz ve onlar üze­rinde bize galebe edemezdiniz. Eğer ashabtan gelen haberler çelişkili olmasa, ittifak halinde olsaydı asla onları bırakıp da başka deliller aramazdık. Çün­kü hak, onlann üzerinde olduklan şeydedir, ötesinde değil. Tevfik Allah'tandır. [907]


[899] Ebu Davud, 2187; Nesâî, 6/155; îbn Mâce, 2082; Hakim, 2/205. Senedindeki Ömer b. Muattİb zayıftır.

[900] Musannef, 12962.

[901] Musannef, 12963.

[902] Musannef, 12964.

[903] Musannef, 12956.

[904] Ebu Davud, 2189; Tirmizî, 1182; İbn Mâce, 2080; Hâkim, 2/205; Beyhakî, 7/370. Meza­hir b. Eşlem zayıftır.

[905] İbn Mâce, 2079. Atıyye, Atıyye el-Avfî'dir. Zayıflığında ittifak vardır. Amr b. Şebîb de öyledir. Dârakutnî, Süne/Tinde (s. 441) hadisi tahric ettikten sonra şöyle der: "Amr b. Şebîb el-Müslî bu hadisle teferrüd etmiştir. O, zayıf bir râvidİr. Hadİsiyle amel edilmez. Sahih olan, Nâfi' ve Sâlim'in İbn Ömer'den naklettikleridir. Nitekim Muvatta (2/574)'da yer almıştır: İbn Ömer, şöyle derdi: "Köle, karısını iki talâk boşadığında, ister hür olsun ister cariye, başka bir koca ile evlenmedikçe artık kendisine helâl olmaz. Hür kadının id­deti üç hayız, cariyenin iddeti de iki hayızdır."

[906] Musannef, 12952. Abdullah b. Ziyâd b. Sem'an, "metrûk"tur.

[907] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/365-370.