๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 23 Mayıs 2011, 10:18:38



Konu Başlığı: Kardan maksat temizliktir görüşü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 23 Mayıs 2011, 10:18:38
2. Kar'dan Maksat Temizliktir Görüşü:                       

 

Bir başka grup ise; âyetteki "kar'"dan maksadın "tuhr" yani temizlik süresi olduğunu söylemişlerdir. Bu da müminlerin annesi Hz. Âişe, Zeyd b. Sabit ve Abdullah b. Ömer'in görüşleri olmaktadır.

Yine bu görüş "yedi fakih", Ebân b. Osman, Zührî ve bütün Medine fakihlerinden rivayet edilir. İmam Malik ve Şafiî'nin mezhebleri böyledir. İki rivayetten birisinde İmam Ahmed de bu görüştedir.

Bu görüşe göre, bir kadının temizlik süresi içerisinde boşanması durumunda, boşandığı andan itibaren geri kalan temizlik süresi tam bir "kar"' sayılır mı? Bu konuda üç görüş bulunmaktadır.

Birincisi: Geri kalan süre bir tuhr (kar') sayılır. Meşhur olan da budur.

İkincisi: Hayır, sayılmaz. Bu da Zührî'nin görüşü olmaktadır. Nitekim, kar'dan maksadın hayız olduğunu söyleyenlere göre, ittifakla geri kalan hayız süresi, tam bir hayız olarak kabul edilmemektedir.

Üçüncüsü: Eğer o temizlik süresi içerisinde, cimada bulunmuşsa, geri kalan kısmı sayılmaz. Cimada bulunmamışsa, geride kalan kısmı bir tuhr sayılır. Bu görüş de Ebu Ubeyd'e aittir.

İddet bekleyen kadın üçüncü hayıza veya ez-Zührî'nin görüşüne göre dördüncü hayıza girerse iddeti bitmiş olur. Birinci görüşe göre, üçüncü hayız bitmedikçe iddetten çıkmış olmaz.

îddetinin bitmiş olması için hayızdan yıkanmış olması gerekir mi? Üç görüş bulunmaktadır:

Birincisi: Yıkanmadıkça iddetinden çıkmış olmaz. Büyük sahabîlerden meşhur olan görüş budur. İmam Ahmed: "Hz. Ömer, Hz. Ali ve İbn Mes'üd: 'Koca, boşadığı karısı üçüncü hayzmdan yıkanmcaya kadar rücû edebilir.' derlerdi." demiştir. Bu Hz. Ebu Bekir es-Sıddîk, Hz. Osman, Ebu Musa, Ubâde, Ebu'd-Derdâ, Muâz b. Cebel'den (r.anhum) rivayet edilmiştir. Nitekim Vekî'in Musannef inde, İsâ e]-Hayyât — Şa'bî vasıtasıyla Hz. Peygamber'in birbirinden güzide on üç sahabîsinden — ki içlerinde Hz.Ebu Bekir, Ömer ve İbn Abbâs da bulunmaktadır — "îddet bekleyen kadının üçüncü hayzmdan temizlenip yıkanmadıkça, kocasının rücû hakkı bulunduğu" rivayet edilmiştir.

Yine   onun  Musannef inde,   Muhammed   b.Râşld   —   Mekhûl vasıtasıyla, Muâz b. Cebel ve Ebu'd-Derdâ'dan da benzeri rivayet edilmiştir.

Abdürrezzâk'm Musanne/inde Ma'mer — Zeyd b. Refî' — Ebu Ubeyde b. Abdillah b. Mes'ûd senediyle rivayet edilir: Hz. Osman, bu konuda Übey b. Kâ'b'ı çağırtır ve sorar: Übeyy b. Kât>: "Benim görüşümce kadın üçüncü hayzmdan temizlenip yıkanmcaya ve kendisine namaz helâl oluncaya kadar, kocası rücû edebilir." der. Râvi: "Hz. Osman'ın bu görüşü benimsemiş olmasından başka bir şey bilmiyorum." demiştir.[247]

Yine onun Musannefinde, Ömer b. Râşid — Yahya b. Ebî Kesîr senediyle, Ubâde b. es-Sâmit'in:"Boşanan kadın üçüncü hayzmdan temizlenip yıkanmadıkça ve kendisine namaz helâl olmadıkça, ayrı düşmez." dediğini rivayet eder.[248]

Bunlar ondan fazla sahabîdir. Bu, aynı zamanda Saîd b. Müseyyeb, Süfyânu es-Sevrî, İshâk b. Râhûyeh'in görüşleri olmaktadır. Şerik: "Kadın ihmal etse de yirmi yıl yıkanmasa, kocanın (yıkanmcaya kadar) ric'at hakkı bulunur." demiştir. Bu aynı zamanda İmam Ahmed'den gelen rivayetlerden birisi olmaktadır.

İkincisi: Kadın üçüncü hayzmdan, sadece temizlenmiş olmakla iddeti biter ve yıkanmış olma şartı yoktur. Bu Saîd b. Cübeyr ile Evzâî'nin görüşleri olmaktadır. İmam Şafiî'nin kadîm kavli de böyledir, çünkü o daha önceleri kar'dan maksadın hayız olduğunu söylerdi. Bu aynı zamanda İmam Ahmed'den gelen rivayetlerden birisidir ve Ebu'l-Hattâb'm tercihi de budur.

Üçüncüsü: Kanm kesilmesinden sonra, kadın üzerinden temizlenmiş bulunduğu vaktin namazı geçmedikçe iddet devam eder ve kocasının rücû hakkı bulunur. Bu Sevrî'nin görüşü olmaktadır. İmam Ahmed'den nakledilen rivayetlerden üçüncüsü de bu şekildedir. Bu rivayeti Ebu Bekr nakletmiştir. Bu aynı zamanda Ebu Hanife'nin görüşü olmaktadır; ancak bu hayzm en az müddeti sonunda kesildiğinde sözkonusudur. Hayzm en uzun süresi sonunda kesilmesi takdirinde ise iddet, kanın sadece kesilmiş olmasıyla sona erer.

"Kar'dan maksat, tuhr yani temizlik süresidir." diyenler ise iki konuda ihtilâf etmişlerdir:

Birincisi: Temizlik süresinden önce kan görme şart mıdır, yoksa değil midir? îki görüş vâriddir: Her ikisi de İmam Şafiî ve Ahmed'in mezheblerinde  iki vecih   olmaktadırlar.   Birincisi:   (Tuhr içerisinde boşanmak suretiyle, öncesinde kan olmaması durumunda bu tuhr) hesap edilir. Çünkü, bu bir temizlik süresidir ve sonunda hayız (kan) olmaktadır; dolayısıyla, daha öncesinde hayız olması durumunda olduğu gibi bu bir "kar"' sayılır. İkincisi: Hesap edilmez. Bu İmam Şafiî'nin mezheb-i cedîdindeki beyanının zahiri olmaktadır. Çünkü kan görmeyen bir kadına Arapça'da "zât-ı kuru'" tabir edilmez.

İkinci nokta:Üçüncü hayza başlar başlamaz iddet biter mi? Yoksa bir gün ve bir gece hayızı devam etmedikçe iddeti bitmez mi? Bu konuda İmam Ahmed'in tabileri iki vecih olmak üzere ihtilâf etmişlerdir. Bu iki vecih, aynı zamanda İmam Şafiî'nin beyan etmiş olduğu iki kavli olmaktadır. Tabilerine ait üçüncü bir vecih daha bulunmaktadır: Buna göre, kadın âdeti veçhile hayzını görse, mücerred hayzının başlamasıyla iddeti bitmiş olur. Eğer âdeti veçhile hayzını görmez de mesela normalde ayın onunda âdet görürken ayın başında görmeye başlasa, bu durumda üzerinden bir gün ve bir gece geçmedikçe iddeti tamamlanmış olmaz. Sonra iki vecih olmak üzere yine ihtilâf etmişlerdir: Acaba bu kan iddetten sayılır mı, yoksa sayılmaz mı? Bu ihtilâfın semeresi, bu kan görme şurasında ric'atta bulunma durumunda ortaya çılcar. [249]

 
b) Görüşlerin Delilleri:


 

Buraya kadar "kar"' hakkında ulemanın gprüş ve mezheblerini ortaya koymuş bulunuyoruz. Şimdi ise delillerine geçmek istiyoruz: [250]


[247] Musannef, 10987.   Darâkutnî , Zeyd b. Refî' i zayıf bulmuştur. Nesâî İse onun sağlam olmadığım söyler.

[248] Musannef, 11000 . Ömer b. Râşid zayıftır.

[249] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 6/190-192.

[250] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 6/192.