> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > İstibrânın genel hükümleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstibrânın genel hükümleri  (Okunma Sayısı 1197 defa)
21 Mayıs 2011, 18:40:14
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 21 Mayıs 2011, 18:40:14 »



12 — Hz. Peygamberin (s.a.) istlbra konusundaki Hükümleri: a) İstibrânın genel hükümleri:                    

 

Müslim'in Sahîh'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet edilen bir hadise göre, Allah Rasûlü (s.a.) Huneyn savaşı sırasında IMâs'a bir ordu gönderdi. Bu ordu düşmanla karşılaştı. Yapılan savaşta onları yendi. Pek çok kadın esir ele geçirdiler. Allah Rasûlü'nün (s.a.) ashabından bazı kimseler bu kadınların müşrik kocaları bulunmasından ötürü onlarla cinsî İlişkiye girmeyi günah sayıp bu işten geri durdular. Allah Teâlâ bu konuda: "Mâliki bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı." âyetini[413]' indirdi ve böylece "iddetlerinin bitiminde o kadınlar size helâldir." demek istedi. [414]'

Yine Müslim'in Sahih'inde Ebu'd-Derdâ'dan rivayet edilen bir hadise göre ise, Hz. Peygamber (s.a.) bir kıl çadırın kapısı önünde doğum yapma vakti yaklaşmış bir kadına rastladı ve:"Herhalde sahibi onunla cinsî ilişki kurmak istiyor." buyurdu. Yanındakiler: "Evet." dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber [s.a.):"İçimden kurdum ki, o adama bir lanet edeyim, o lanetle kabrine girsin! Helal olmadığı halde o anne kanundaki çocuğu nasıl mirasçı yapabilir? Helâl olmadığı halde onu kendisine nasıl hizmetçi yapabilir?" buyurdu. [415]

Tirmizî'de Irbâz b. Sâriye'den aktarılan bir rivayete göre Hz. Peygamber

 (s.a.}, kannlarındakini doğuruncaya kadar esir kadınlarla cinsî ilişki kurmayı haram kılmıştır, [416]

Müsned'de ve Ebu Davud'un Sünen'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den (r.a.) rivayet edilen bir hadise göre Hz. Peygamber (s.a.). Evtâs savaşında ele geçirilen kadın esirler hakkında: "Hamile olanlar doğuruncaya kadar, hamile olmayanlar da bir aybaşı hali geçirinceye kadar cinsî ilişki kurulmaz." buyurdu, [417]

Tirmizî de Rüveyfi' b. Sâbit'ten (r.a.) rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.): "Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kimse, kendi suyunu başkasının çocuğuna içirmesin." buyurmuştur.[418] Tirmizî: "Bu hadis hasendir." diyor.

Ebu Davud'un aynı sahâbîden rivayetine göre ise, Hz. Peygamber (s.a.): "Allah'a ve âhiret gününe inanan kimsenin, istibrâsı tamalarancaya kadar esir kadınlardan herhangi birisiyle cinsî ilişkiye girmesi helâl olmaz." buyurdu.

Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği hadiste ise: "Allah'a ve âhiret gününe inanan kimse esir alınan dul kadınlardan biliyle kadın hayız görünceye kadar cinsî ilişki kurmasın." buyrulmuştur.

Buhârî'nin Sahih'inde rivayetine göre, îbn Ömer diyor ki: Kendisiyle cinsî ilişki kurulan cariye hibe edildiğinde yahut satıldığında veyahut da âzad edildiğinde bir hayız müddetince istibrâsı beklensin. Bakirenin istibrâsı beklenilmez.'[419]

Abdürrezzak'm, Ma'mer — Amr b. Müslim — Tâvûs senediyle rivayetine göre, Hz. Peygamber (s.a.) gazâlanndan birinde: "Hiç kimse herhangi bir hamileye ve bir hayız geçirinceye kadar herhangi gebe olmayan bir kadına ilişmesin." diye ilan etmesi için bir tellâl gönderdi.[420]

Süfyan es-Sevrî — Zekeriyyâ — Şa*bî senediyle yine Abdürrezzak'm rivayetine göre Evtâs savaşında müslümanlar kadın esirler ele geçirdiler. Allah Rasûlü (s.a.), onlara doğum yapıncaya kadar herhangi bir hamileye ve bir hayız geçirinceye kadar herhangi bir gebe olmayan kadına ilişmemelerini emretti.[421]

Bu hadisler pek çok hüküm İçermektedirler:

Birinci hüküm: Rahminde çocuk bulunmadığı bilininceye kadar esir kadınla cinsî ilişkiye girmek caiz değildir. Eğer hamile ise doğuma kadar, değilse bir hayız geçinceye kadar kendisiyle cinsi ilişkiye girilmez. Şayet aybaşı olmayan kadınlardan ise, bu konuda bir nass bulunmamaktadır. Gerek böyle durumdaki kadın gerek bakire ve gerekse: İ) Satıcısının yanında iken hayız olup sonra satıcısı, hayızı müteakip mülkiyetinden çıkarmadan önce kendisiyle cinsî ilişkiye girmemiş iken satmış olması, 2) Yahut korunaklı bir kadının yanında bulunup ondan bir adama intikal etmesi yollarından biriyle rahminde çocuk bulunmadığı bilinen kadın hakkında ihtilâf edilmiş; Şafiî, Ebu Hanife ve Ahmed, hadislerin umûmi ifadelerini esas alarak, rahmin boş olduğu bilinmekle birlikte iddetin vacip olmasını gözönünde bulundurarak ve sahabe * tatbikatını delil göstererek bütün bunlar hakkında, istibrâyı vacip görmüşlerdir. Nitekim Abdürrezzâk'ın İbn Cüreyc'tan rivayetine göre Atâ anlatıyor: Bir cariye (satılmak suretiyle) üç tüccarın elinden geçti ve bir çocuk dünyaya getirdi. Bunun üzerine Hz. Ömer kailleri çağırttı,[422]' Onlar da cariyenin çocuğunu, adamlardan birinin nesebine kattılar. Sonra Hz. Ömer şöyle dedi: Kim hayız görme yaşma ulaşmış bir cariye satın alırsa, hayız oluncaya kadar ona ilişmeden beklesin. Şayet hayız olmazsa kırk beş gece beklesin. [423]

Diyorlar ki: Allah, gerek hayızdan kesilmiş ve gerekse hayız görme yaşma ulaşmamış kadınlara iddet beklemelerini vacip kılmış ve bu müddeti de üç ayla sınırlamıştır. İstibrâ, cariyenin iddetidir; hem hayızdan kesilmiş olana ve hem de hayız görme yaşma ulaşmamış olana vaciptir.

Diğerleri diyorlar ki: îstibrâda gözetilen amaç, rahmin boş olduğunun bilinmesidir. Bu yüzden cariye sahibi, rahminin boş olduğunu kesin olarak bilirse onunla cinsî ilişki kurabilir, istibrâda bulunması vacip değildir. Nitekim Abdürrezzak'm, Ma'mer — Eyyub — Nail* senediyle rivayetine göre tbn Ömer (r.a.): "Cariye, bakire olursa, sahibi isterse istibrâda bulunmayabilir." demiştir. Buhârî de Sahih'inde îbn Ömer'in bu sözünü kendisinden rivayet etmiştir, [424]'

Hammad b. Seleme'nin, Ali b. Zeyd — Eyyub b. Abdullah el-Lahmî senediyle rivayetine göre îbn Ömer anlatıyor: Celûlâ savaşında payıma bir cariye düştü. Boynu sanki gümüş ibrik gibiydi. Kendimi tutamadım. İnsanların gözleri önünde onu öpmeye başladım.[425]

İmam Mâlik'in görüşü de bu yoldadır. Şimdi burada onun benimsediği kaide ve bu kaideden çıkan fıkhî hükümleri vereceğiz: Ebu Abdillah el-Mâzerî, (v. 536/1141) istibrâ konusunda bir kaide ortaya koymuştur ki, o kaidenin metnini aynen sunuyoruz:

"Bu konuda prensip şudur: Gebe olmadığından emin olunan her cariyede istibrâ lâzım değildir. Büyük ihtimalle gebe olduğu sanılan, yahut gebeliğinde şüphe ya da tereddüt edilen cariyede istibrâ lâzımdır. Büyük ihtimalle rahminin boş olduğu sanılan, ancak büyük ihtimal yanında rahminde çocuk bulunması ihtimali de mevcut olan cariye konusunda (Mâliki) mezhebinde istibrânm gerekliliği yahut düşeceği hususunda iki görüş bulunmaktadır."

Sonra el-Mâzerî, bu prensibi esas alarak cinsî İlişkiye dayanıklı küçük cariyenin ve hayızdan kesilmiş cariyenin istibrâsı gibi, bir takım fıkhî hükümler çıkarmıştır. Bu konuda İmam Mâlik'den iki rivayet vardır, el- Cevahir sahibi diyor ki: Onüç yahut ondört gibi gebe kalma yaşma yaklaşmış bulunan küçük cariyede istibrâ vaciptir. Dokuz- on yaşındakiler gibi, cinsî ilişkiye dayanıklı olup ancak emsalleri gebe kalmayan küçük cariyenin istibrâsı hususunda iki rivayet vardır. Mâlik, îbn Kâsım'ın rivayetine göre istibrâyı gerekli görmüş, îbn Abdilhakem'in rivayetine göre ise gerekli görmemiştir. Şayet cariye cinsî ilişkiye dayanıklı olmayanlardan ise istibrâ gerekmez. Diyor ki: Kırk-elli yaşındakilerde olduğu gibi hayız görme yaşını geçmiş, ama hayızdan kesilme yaşına ulaşmamış cariyede istibrâ vacipdir. Hayızdan kesilmiş ve artık hayız görme ihtimali kalmamış bulunan cariyede istibrlnın vacip olup olmadığında İbn Kasım ve İbn Abdilhakem'den iki rivayet aktarılmıştır. el-Mâzerî diyor ki: Cinsî ilişkiye dayanıklı küçük cariyenin ve hayızdan kesilmiş cariyenin istibrâsmın sebebi şudur: Bunlarda nadiren de olsa gebe kalma imkânı vardır; yahut imkân bulunan yerlerde imkân yoktur diye iddiada bulunulması için gediği tıkamak sebebi.

el-Mâzerî diyor ki: Şu hususlarda istibrâ, bu sebeple gerekil görülmüştür:

1- Zina etmiş olması korkusuyla cariyenin istibrâsı. Bu tür istibrâya sû-i zandan dolayı istibrâ denilmektedir. Bu konuda iki görüş vardır. Istibrânın gerekmediği görüşü Eşheb'e aittir.

2-  Kötü huylu cariyenin istibrâsı. Bunda iki görüş vardır. Baskın olan görüş:  Her ne kadar nadiren olursa da, böyle bir durumda sahiplerinin onlarla cinsî ilişkiye girmemeleri gerekir.

3- Hayaları kesik bir adamın, yahut bir kadının, yahut da mahrem birinin satmış olduğu cariyenin istibrâsı. Vacip olup olmadığı konusunda îmam Mâlikten iki rivayet vardır.

4- Tasarrufta bulunmuş, sonra acziyete düşmüş ve efendisine geri dönmüş bulunan mükâtebe (efendisine belli miktar para getirmek suretiyle hürriyetini elde etme) sözleşmesi yapmış cariyenin istibrâsı. îbn Kasım istibrânın gerekliliğini, Eşheb ise gereksizliğini savunmaktadır.

5-   Bakirenin istibrâsı.  Ebu'l-Hasan el-Lahmî:  "İhtiyat  olarak müstahaptır,  vacip  değildir."   diyor.   İmam  Mâlik'in  daha  başka müntesipleri ise vaciptir diyorlar.

6-  Satıcı, cariyenin istibrâsını gerçekleştirir ve müşteri de onun bu yaptığını bilirse satıcının istibrâsı, müşterinin istibrâsı yerine geçer.

7-  Sahibi, cariyeyi müşteri yanına emanet koymuş olsa ve cariye emanet bırakıldığı şahsın yanında bir aybaşı hali geçir&e, sonra o kimse cariyenin istibrâsını gerçekleştirse, ikinci bir istibrâya ihtiyaç duymaz, o geçirdiği aybaşı hali cariyenin istibrâsı yerine geçer. Bu ise cariyenin dışarı çıkmaması ve efendisinin onun yanına girmemiş olması şartıyla geçerlidir.

8-  Bir kimse cariyeyi, kendi hanımından yahut ailesi içindeki kendi küçük çocuğundan satın alsa ve cariye satıcmm yanında aybaşı hali geçirse: îbn Kâsım'a göre şayet cariye dışarı çıkmamışsa, bu istibrâ için yeterlidir; Eşheb'e göre ise, eğer satıcı müşteriyle birlikte bir evde duruyor ve müşteri (koca veya baba) o cariyeyi kolluyor, müdafaa ediyor olsun veya olmasın bu durum istibrâ için yeterli...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstibrânın genel hükümleri
« Posted on: 18 Nisan 2024, 05:46:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstibrânın genel hükümleri rüya tabiri,İstibrânın genel hükümleri mekke canlı, İstibrânın genel hükümleri kabe canlı yayın, İstibrânın genel hükümleri Üç boyutlu kuran oku İstibrânın genel hükümleri kuran ı kerim, İstibrânın genel hükümleri peygamber kıssaları,İstibrânın genel hükümleri ilitam ders soruları, İstibrânın genel hükümleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes