> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > İddetin çeşitleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İddetin çeşitleri  (Okunma Sayısı 1938 defa)
23 Mayıs 2011, 10:24:40
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Mayıs 2011, 10:24:40 »



E) İDDET (HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.) İDDET KONUSUNDAKİ HÜKÜMLERİ)

 
1 — İddetln Çeşitleri :


 

Bu konunun açıklamasını, bizzat Yüce Allah kendi üzerine almış ve kitabında en açık, vazıh ve şümullü bir şekilde beyan etmiştir. İddet konusunda Kur'an'ın beyanı dışında kalacak hiç bir şekil bırakıl­mamıştır. Kur'an'da dört çeşit iddetten bahsedilmiştir ki, iddet nevilerinin tamamı da bundan ibarettir:

Birinci çeşit iddet: Hamile kadının iddeti, kayıtsız olarak çocuğunu doğurmasına bağlanmıştır. Bâin talâkla ya da ric'î talâkla boşanmış olması; kocası ölmüş veya hayatta olması ve boşanması arasında fark yoktur. YüceAllah: "Hamile olanların iddetleri, çocuklarını doğurmaları ile tamamlanır."[223]' buyurmuştur.

Bu âyette üç açıdan genellik (umumîlik) bulunmaktadır:

Birincisi:Kendisinden haber verilen kimselerin genelliği. Bunlar hamile olan kadınlardır ve bu ifade onların tamamını içine alır.

İkincisi:
"Ecel" (müddet) in genelliği: Müddet, hamile kadınlara izafe edilmiştir. Cemi isimlerinin (ism-i cem) marife bir kelimeye izafe edilmesi, genellik bildirir. Dolayısıyla çocuğun doğurulması, onların müddetlerinin tamamı kılınmıştır; eğer o kadınlardan bir kısmının ondan daha başka müddetleri bulunsaydı,   o zaman doğuma kadar bekleme,   onların tümüne nisbet edilmiş bir müddet olmazdı.

Üçüncüsü: Mübteda ve haber marifedir:   Mübtedanın marife olduğu belli; habere gelince — ki âyetteki kısmıdır— bunun marifeliği muzaf olan masdar tevili şeklinde olmaktadır; yani, âyetin takdiri şeklindedir. Mübteda ve haberin her ikisinin de marife olmaları durumunda, ikincinin birinciye hasrı gerekir. Nitekim:

"Ey insanlar, muhtaç olanlar sizlersiniz;   zengin olan ve  övülmeye  lâyık olan ise  ancak Allah'tır."'[224]' âyetinde bunun örneğini görmekteyiz.

Sahabenin büyük çoğunluğu, hamile olan kadının iddetinin doğurmak (hamlini vaz etmek) olduğuna bu şekilde delil getirmişler ve kocası henüz teneşir üzerinde olsa bile, doğumla iddetinin biteceğini belirtmişlerdir. Nitekim bizzat Hz. Peygamber (s.a.) de, Eslemli Sübey'a'ya bu şekilde fetva vermiştir. [225] Hz. Peygamber'in (s.a.) bu hüküm ve fetvası, Kur"an'dan alınmıştır ve ona tamamen uygundur.

İkinci çeşit iddet: Hayız gören kadının iddeti: Bunun süresi üç kur' (hayız ya da temizlik süresi) beklemektir Yüce Allah: "Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine üç kur' (hayız ya da temizlik süresi) beklerler."[226]' buyurur.

Üçüncü çeşit iddet:
Hayız görmeyen kadının iddeti: Bu da iki kışıma ayrılır: a) Henüz hayız görmeyen küçük çocuğun iddeti. b) Hayız halinden kesilmiş (âyise) kadının iddeti. Yüce Allah her iki kısmın da iddetlerini şu âyetle belirtmiştir: "Kadınlarınız içinde ay hali görmekten kesilenler ile henüz ay hali görmemiş olanların iddetleri hususunda şüpheye düşerseniz, bilin ki, onların iddet beklemesi üç aydır."'[227]'

Dördüncü çeşit iddet: Kocası ölen kadının beklediği vefat iddeti: Bunu da Yüce Allah şu âyetle açıklamıştır: "İçinizden vefat edenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. "[228] Bu âyet kendisiyle gerdeğe girilen, girilmeyen; küçük ya da büyük olan hanımları içine almaktadır; hamile kadınlar ise bu âyetin hükmü içine girmemektedir. Çünkü onlar: "Hamile olanların iddetleri, çocuklarını doğurmaları    ile    tamamlanır."'[229] âyeti   ile   bu   hükmün   dışında kalmaktadırlar. Bu âyette onların doğurmaları, bütün iddetleri sayılmış ve iddet doğuma hasredilmiştir. Vefat iddeti bekleyen hanımlar ise böyle değildir; çünkü, ilgili âyette "beklerler" fiili mutlaktır ve bir genelliği (umûmu) yoktur. Sonra:"Hamile olanların iddetleri, çocuklarını doğurmaları ile tamamlanır."'[230]' âyeti, "İçinizden vefat edenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler."'[231] âyetinden daha sonra nazil olmuştur. Yine: "İçinizden vefat edenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler."'[232]' âyeti ittifakla, hamile olmayan kadınlar hakkındadır. Çünkü, onun hamilelik süresi bu süreden daha fazla devam edecek olsa, doğuma kadar beklemesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu âyetin umûmu (genel ifadesi) ittifakla tahsis görmüş bulunmaktadır. "Hamile olanların iddetleri, çocuklarını doğurmaları ile tamamlanır."'[233]' âyeti ise, ittifakla tahsis görmemiştir. Şayet bu konuda, hükmün böyle olduğuna dair sahih sünnet bulunmasaydı, konuyu Kur'an'a havale etmek gerekecekti. Kaldı ki, Kur'an'ın getirdiği hükmü, sünnet teyid etmekte ve onu takrir etmektedir.

Bunlar, Allah'ın kitabında beyan ve tafsil edilmiş olan iddetlerdir. Ancak bu iddet çeşitlerinden bahseden âyetlerden ne murad edildiği ve delâlet ettikleri hususlar hakkında ihtilâflar vardır. Allah'a hamd olsun ki, sünnet bunlardan murad edilen manaları açıklamıştır. Biz burada, sözkonusu ihtilâfları zikredecek, bunlar içerisinde hangisinin doğruya daha yakın ve evla olduğunu, sünnetin delâleti doğrultusunda bulunduğunu ortaya koymaya çalışacağız.

Bu ihtilâflardan birisi, selefin hamile bir kadının vefat iddeti beklemesiyle ilgili ihtilâflarıdır. Hz. Ali, İbn Abbâs ve sahabeden bir grup, dört ay on gün ya da doğum vaktine kadar olan zamandan en uzun müddet hangisi ise. o kadar bekler; demişlerdir. Bu İmam Mâlik'in mezhebinde iki görüşten birisi olmaktadır. Sehnûn'un tercihi de bu şekildedir.

Ebu Tâlib rivayetinde İmam Ahmed şöyle demektedir: "Hz. Ali ve İbn Abbâs, hamile olan kadının vefat iddeti beklemesi konusunda: "En uzun süreyi bekler." demişlerdir.[234] ibn Mes'ûd ise: "Kim isterse, onunla yemin billah ederim ki, kısa olan Nisa sûresi (yani Talâk sûresi Bakara'dan) daha sonra nazil olmuştur."' derdi. "Doğurduğunda, (nikâh için) helâl olmuştur." şeklindeki Sübey'a hadisi onların arasında hükmetmektedir, îbn Mes'ûd, Kur'an'a yorum getirmekte ve "Hamile olanların iddetleri, çocuklarını doğurmaları ile tamamlanır."[235]' âyetinin vefat iddeti bekleyen hanımlar için olduğunu, boşanmış kadınların da aynı şekilde doğurmaları ile iddetlerini tamamlamış olacaklarını ve nlkâhlanmalannın helâl olacağını belirtmiştir. Hamile kadının, organları belirmemiş bir çocuk düşürmesi durumunda iddeti tamamlanmış olmaz. El ve ayakları belirmiş bir çocuğun düşmesi durumunda ise, bununla câriye âzad edilmiş olur; iddet tamamlanır. Kadın doğurur, fakat karnında başka bir çocuk daha bulunursa, diğer çocuğu da doğurmadıkça, iddeti bitmiş olmaz. Hamile olmaması durumunda, vefat iddeti bekleyen kadının, kocasının kendisiyle gerdeğe girdiği evinden dört ay on gün ayrılmaması ve orada iddetini beklemesi gerekir. îddet, kocanın öldüğü ya da boşadığı günden başlar." Buraya kadar olan kısım İrnam Ahmed'in sözüdür.

Bu konuda îbn Abbâs ve Ebu Hüreyre (r.a.) birbirleriyle tartışmaya girmiş ve Ebu Hüreyre: "îddeti doğurmasıdır." demiştir. İbn Abbâs ise "İki müddetten en uzun süreyi bekler." demiştir. Sonunda Ümmü Seleme' yi hakem tayin etmişler ve ona gitmişler, o da Ebu Hüreyre'ye hak vermiş ve Sübey'a hadisini de delil olarak getirmiştir.[236]'

İbn Abbâs'ın bu görüşünden vazgeçtiği de rivayet edilmiştir.

Sahabe ve tabiînin büyük çoğunluğu ve dört imam:" İddeti, çocuğunu doğurmasıdır; isterse koca henüz teneşirde bulunsun, doğurur doğurmaz nikâhlanması helâl olur." demişlerdir.

"En uzun süre kadar beklemesi gerekir." görüşünde olanlar, şöyle dernektedirler: Vefat iddeti bekleyen hamile kadın, her iki âyetin de umumu içerisine girmektedir. Dolayısıyla en uzun süre ile iddet beklemediği sürece, iddetinden kesin olarak çıkmış olamaz. Bu âyetlerden birisinin umûmunun diğerinin hususîliği ile tahsis edilmesi mümkün değildir. Çünkü her iki âyet de bir açıdan aram (genel), diğer açıdan da hâs (özel) olmaktadırlar. Bazı şekillerin, her iki âyetin c.e umûmu altına girmesi yani umûmun gereğiyle amel etme (imâl) imkânı bulunmaktadır. Kadın, en uzun süreyle iddetini beklediği zaman; süreler içerisinde daha az olan, daha uzun olan içerisinde mündemiç bulunacaktır ve böylece her iki âyetin de umûmu gereği hareket edilmiş olacaktır.

Çoğunluk ulema , bunlara karşı üç şekilde cevap vermişlerdir: Birincisi: Sarih sünnet, itibann sadece doğuma olduğuna delâlet etmektedir. Nitekim, Sahihayn'da. varid olduğu üzere, Eslemli Sübey'a'nm kocası vefat etmiş ve kendisini hamile olarak geride bırakmıştı. Kadın doğurmuş ve evlenmek istemişti. Ebu's-Senâbil kendisine: "Sen en uzun süreyi doldurmadıkça, nikâhlanamazsm." demiştir. Kadın Hz. Peygamber'e (s.a.) sormuş, O da: "Ebu's-Senâbil yalan söylemiş, Sen (nikâh için) helâl oldun. Dolayısıyla dilediğinle evlen!" buyurmuştur.'[237]

İkincisi: "Hamile olanların iddetleri, çocuklarım doğurmaları ile tamamlanır."[238]' âyeti, "İçinizden vefat edenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler."[239]' âyetinden sonra nazil olmuştur. Bu cevap Abdullah b. Mes'ûd'a aittir. Nitekim Buhârfnin Salih'inde şöyle rivayet edilmektedir: "Siz o kadın üzerine işi zorlaştırıyor ve ona ruhsat tanımıyor musunuz? Ben Allah'ı şâhid tutarım ki, kısa olan Nisa (Talâk) sûresi, uzun olandan (Bakara) sonra inmiştir:   "Hamile   olanların iddetleri,   çocuklarını   doğurmaları  ile

tamamlanır."[240] âyeti daha sonradır.![241]

Bu cevap izaha muhtaçtır: Çünkü, bu sözün zahiri Talâk süresindeki âyet, tarih bakımından daha sonra olduğu için Bakara süresindeki âyetten mukaddemdir, dolayısıyla onu nesheder; anlamına gelmektedir. Ancak, "nesh" tabirinin sahabe ve selef terminolojisinde, daha sonra gelenlere nisbetle çok daha geniş bir mânası vardır. Çünkü onlar nesh tabiri ile üç mân...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İddetin çeşitleri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:28:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İddetin çeşitleri rüya tabiri,İddetin çeşitleri mekke canlı, İddetin çeşitleri kabe canlı yayın, İddetin çeşitleri Üç boyutlu kuran oku İddetin çeşitleri kuran ı kerim, İddetin çeşitleri peygamber kıssaları,İddetin çeşitleri ilitam ders soruları, İddetin çeşitleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes