> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > İbadeti belirlemeden ihrama girenler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İbadeti belirlemeden ihrama girenler  (Okunma Sayısı 619 defa)
25 Temmuz 2011, 16:18:09
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 25 Temmuz 2011, 16:18:09 »



e) Hangi İbadet İçin Olduğunu Belirlemeden İhrama Girdi Diyenler:

 

Hz. Peygamber (s.a.) mutlak ihrama girdi, herhangi bir hac türünü belirlemedi; daha sonra Safa-Merve arasında iken kendisine hüküm bildi­ren âyet geldiği vakit yaptığı haccın türünü belirledi, diyenlere gelince: İmam Şafiî'nin (r.h.) görüşlerinden biri de budur. Şafiî, ihtilâfu'l-Hadis adlı ki­tabında buna parmak basmış ve demiştir ki: Sabit bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.) hükmü beklemek için çıktı. Safa-Merve arasında iken ken­disine hüküm indi. Bunun üzerine ashabına, yanında kurbanlık bulunma­dığı halde ihrama girenlerin bu ihramlarını umreye saymalarını emretti... Hz. Peygamber'in (s.a.) hükmü bekleyiş özelliğindendir ki, hac ve umre konusunda Allah'ın tanıdığı kolaylığı tercih etmek isteyerek haccı farz kı­lan âyetin inmesinden (hemen) sonra Medine'den hac yapmak için çıkma­dı. Böylesi daha garantili olmalıdır. Çünkü kendisine mülâanede bulunan iki kişi getirildiği zaman da hükmü bekledi. Aynı şekilde hac konusunda da hükmü beklediği bilinmektedir.

Bu görüş sahiplerinin gerekçeleri: Sahihayn'dâ rivayet edildiğine göre Hz. Âişe (r.a.) diyor ki: "Allah Rasûlü (s.a.) ile beraber yola çıktık; hac ve umrenin sözünü etmiyorduk." Bu metinde ise şöyle diyor: "Hz. Pey­gamber (s.a.) telbiye getiriyordu. Ne haccı, ne umreyi söylüyordu...".On­dan gelen bir rivayette de şöyle diyor: "Hacdan başka bir niyetimiz olmak­sızın Allah Rasûlü'nün beraberinde yola çıktık. Mekke'ye yaklaştığımız va­kit Allah Rasûlü (s.a.) yanında kurbanlık bulunmayanların Beytullah'ı ta­vaf edip, Safa-Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıkmalarını emretti."[377] Tavas diyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) hükmü bekler bir halde hac ve umrenin adım anmaksızm Medine'den yola çıktı. Safa-Merve ara­sında iken O'na hüküm indi. Bunun üzerine ashabına, yanında kurbanlık bulunmadığı halde hacca niyetlenip ihrama girenlerin haclarını umreye çe­virmelerini emretti...

Hz. Peygamber'in (s.a.) haccını anlattığı uzunca bir hadiste Câbir di­yor ki: ...Allah Rasûlü (s.a.) mescidde namazı kıldı. Sonra devesi Kasvâ'ya bindi. Devesi O'nu Beydâ tepesine çıkarınca gözüm alabildiğince uzaklara baktım, Peygamberimizin önü süvari-yaya insan kaynıyordu. Bir o kadar sağında, bir o kadar solunda ve bir o kadar da arkasında kalabalık vardı. Allah Rasûlü (s.a.) ise ortamızda idi. O'na Kur'an âyetleri iniyor ve kendi­si yorumunu biliyordu. O ne yaparsa biz de onu yapıyorduk. O şöylece tevhidle telbiyede bulundu:

"Buyur, Allah'ım, buyur! Buyur, Senin hiç bir ortağın yok, buyur! Hamd Senin, nimet Senin, mülk Senin. Ortağın yok Senin." İnsanlar da bu şekilde telbiye getirdiler. Allah RasûTü (s.a.) telbiye getirmeyi sürdür­dü. [378]Görüldüğü gibi Câbir, Hz. Peygaber'in (s.a.) bu telbiyeye bir ilâ­vede bulunmadığım haber vermiş ve getirdiği telbiyeyi ne hacca, ne umreye ve ne de kırana izafe ettiğini söylemiştir.

Bu gerekçelerden hiçbirinde, Hz. Peygamber'in (s.a.) başlangıçta hac-cın türünü belirleyerek ihrama girdiğini ve kıran yaptığını ifade eden hadis­lerle çelişen bir taraf yoktur. Tavus hadisi mürseldir, bununla müsned olan temel hadislere muhalefet edilemez. Bu hadisin sahih veya hasen yolla mut­tasıl olarak rivayet edildiği bilinmemektedir. Sahih olsa bile Hz. Peygam­ber'in (s.a.) hükmü beklemesi mîkata varıncaya kadar geçen zaman zarfın­dadır. O vadide iken kendisine hüküm geldi. Rabbinden bir elçi gelip: "Bu mübarek vadide namaz kıl ve: Hac içinde umreye niyetlendim, de." demiş­tir. İşte beklediği bu hüküm kendisine ihramdan önce gelmiş ve kıran yap­masını belirlemiştir. Tâvus'un: "Safa-Merve arasında iken O'na hüküm indi." sözünde geçen hüküm, ihramı konusunda inen hükmün dışında bir başka hükümdür. Zira yukarıdaki hüküm Akîk vadisinde inmişti. Hz. Pey­gamber (s.a.) Safa-Merve arasında iken inen hüküm ise sahabeye, haccı umreye çevirmelerini emrettiği hükümdür. İşte o vakit yanında kurbanlık hayvanı bulunmayanlara haclarını umreye çevirmelerini emretmiş ve: "Bu yapmakta olduğum hacca yeniden başlıyor olsaydım kurbanlık sevketmez, haccı umreye çevirirdim." demişti. Bu vahiyle gelen kesin emirdir. Zira sahabîler bu konuda çekimser davranınca "Size emrettiğimi yapmaya ba­kın." diye buyurdu.

Hz. Âişe'nin: "Biz yola çıktığımızda hac ve umrenin sözünü etmiyor­duk." sözünü, şayet ondan sağlam bir şekilde aktarılmışsa ihramdan önce­ye yüklemek vacip olur. Aksi halde ondan gelen ve sahabîîerin kimilerinin mîkatta hacca, kimilerinin umreye niyetlenip ihrama girerek telbiye getir­diklerini ve kendisinin de umreye niyetlenip ihrama girenlerden olduğunu ifade eden diğer sahih rivayetlerle çatışır. "Telbiye getiriyor; ne haccı, ne umreyi söylüyorduk." sözüne geiince; bu durum ihramın başında idi. Hz. Âişe, kendilerinin Mekke'ye kadar bu şekilde devam ettiklerini söyleme­miştir. Bu kesinlikle asılsızdır. Zira Allah Rasûlü'nün (s.a.) ihrama girişini ve ne şekil telbiye getirdiğini işitenler buna şahitlik etmişler ve böylece ha­ber vermişlerdir. Onların rivayetlerini reddetmeye yol yoktur. Bu, Hz. Âi-şe'den (s.a.) sahih yolla aktanlsa bile neticede Hz. Âişe, mîkatta sahabîîe­rin getirdikleri telbiyeyi hafızasında iyi tutamamış ve böyle bir şeyin olma­dığını söylemiş; onun dışındaki sahabîler ise hafızalarında iyi tutmuş ve böyle bir şeyin varlığını söylemiş olurlar. Erkekler bunu kadınlardan daha iyi bilirler.

Câbir'in (r.a.); "Allah Rasûlü (s.a.) tevhidle telbiyede bulundu." sö­zünde ise yalnızca Hz. Peygamber'in (s.a.) ne şekil telbiye getirdiği haber verilmiştir. Hem bu sözde Hz, Peygamber'in (s.a.) hiçbir şekilde ve herha-lükârda ihrama girdiği hac ibadetinin türünü belirlemediğini ifade eden bir şey de yoktur. Bu hadisler hac türünün belirlenmediği konusunda açık ol­salar bile belirlendiğini söyleyenlerin rivayet ettikleri hadisleri almak daha uygundur. Çünkü bu hadisler çoktur, sahihtir, muttasıldır ve de belirlen­mediğini söyleyenlere gizli kalan fazla bir bilgiyi içermekte, ortaya koy­makta ve ispat etmektedirler. Bu, Allah'a hamdolsun apaçıktır. Başarı yal­nız Allah'tandnv[379]


[377] Yukarıda geçti.

[378] Müslim,  1218.

[379] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/174-177.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İbadeti belirlemeden ihrama girenler
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:27:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İbadeti belirlemeden ihrama girenler rüya tabiri,İbadeti belirlemeden ihrama girenler mekke canlı, İbadeti belirlemeden ihrama girenler kabe canlı yayın, İbadeti belirlemeden ihrama girenler Üç boyutlu kuran oku İbadeti belirlemeden ihrama girenler kuran ı kerim, İbadeti belirlemeden ihrama girenler peygamber kıssaları,İbadeti belirlemeden ihrama girenler ilitam ders soruları, İbadeti belirlemeden ihrama girenlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes