> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı  (Okunma Sayısı 3816 defa)
12 Haziran 2011, 18:23:48
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Haziran 2011, 18:23:48 »



E) HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.) UYKUSU VE UYANIKLIĞI

 

Hz. Peygamberin (s.a.) uyku ve uyanıklıktaki tutumu şöyledir:

Rasûlullah'm (s.a.) uykusunu ve uyanık halini inceleyen, bu uykunun beden, organlar ve kuvvetler için en normal ve yararlı uyku olduğunu görür. Akşamleyin erkenden uyur, gece yarısının hemen başında uyanırdı. Kalkar, dişlerini misvaklar, abdest alır ve Allah'ın kendisine buyurduğu kadar na­maz kılardı. Vücut, organlar ve kuvvetler, uyku ve dilenmeden, bol ecirle bir­likte spordan payını alırdı. Böylesi, kalp ve bedenin, dünya ve ahiretin esen­liğidir.

Uykudan nasibini ihtiyaç duyulandan fazla almazdı, bundan az uyuma­sına da meydan vermezdi. Bunu en güzel şekilde düzenlerdi. Uyku ihtiyacı duyduğunda, gözleri kapanıncaya kadar Allah'ı anarak, vücudu yiyecek ve içecekle dolu olmayarak, doğrudan yere temas etmeyerek ve yüksek yataklar edinmeyerek sağ yânına yatıp uyurdu. Uyku için, lifle dolu deri yatakları vardı.

Yastığa yatar, bazan elini yanağının altına koyardı.                                :

Uyku, zararlı ve yararlı uykularla ilgili bir açıklama yapmak istiyoruz;:

Uyku, vücudun dinlenmek için, bol sıcaklığa ve iç kuvvetlere daldığı bir durumudur. İki çeşit uyku vardır: Tabiî uyku, tabiî olmayan uyku. Tabiî uy­ku, nefsânı kuvvetlerin hareketten alıkonulmasıdır. Bu nefsânî kuvvetler, his­setme ve iradî hareket kuvvetleridir. Bu güçler, bedeni hareket etmekten alı­koyunca vücut kendini bırakır, hareketli ve uyanık halde bu kuvvetlerin mer­kezi olan dimağda dağılan ve yayılan rutubet ve buharlar toplanır, vücut uyuşur ve kendini iyice bırakır. Tabiî uyku işte budur.

Tabiî olmayan uykuya gelince, bir arıza veya hastalık dolayısıyla olur. Bu, rutubetlerin dimağa, uyanıklıkta dağıtılamayacak bir şekilde hâkim ol­ması veya yemek ve içmekten sonraki gibi, rutubetli ve çok miktardaki bu­harların yükselip, dimağa ağır gelerek uyuşturması ve nefsânî kuvvetleri ha­reketten ahkoymasıyla uyumak suretiyle olur.

Uykunun iki büyük yaran vardır:

a) Organların ortaya çıkan yorgunluktan sonra sakinleşmesi ve dinlen­mesi, bunun sonucunda da duyu organlarının uyanıklığın ortaya çıkardığı yor­gunluğu atması, bitkinliği ortadan kaldırması.

b) Besinlerin sindirimi ve vücudun olgunlaştınlması. $ünkü uyku sıra­sındaki bol sıcaklık vücudun içine dolar, buna yardım edef. Bu yüzden dışı soğur ve uyuyan örtünmeye ihtiyaç duyar.

En yararlı uyku, yemeğin midede güzel bir şekilde yerleşebilmesi için sağ yanı üzere yatılarak olandır. Çünkü mide biraz sol yana eğimlidir. Sağ yanı üzere yattıktan sonra, sindirimi kolaylaştırmak üzere (midenin ciğere doğru eğilmesi için) biraz sol yan üzerine yatılır. Daha sonra gıdanın mideden daha çabuk inmesi için sağ yana dönülerek uykuya böyle devam edilir. Böylelikle uykunun başı ve sonu sağ yana yatarak olur. Sol yanı üzere çokça yatmak, organların kendisine doğru eğimli olup ona karşı dikilmesi dolayısıyla kalbe zararlıdır.

En kötü uyku, sırt üstü yatarak olanıdır. Uyumaksızın dinlenmek için bu şekilde yatmak zararlı değildir. Yüzü koyun yatarak uyumak bundan da kötüdür. Müsnedvç İbn Mâce'nin Sünen'lnde, Ebu Ümâme'den rivayete gö­re, Hz. Peygamber (s.a.) camide yüzü koyun uyuyan bir adam gördü, aya­ğıyla onu dürterekj "Kalk veya otur. Çünkü bu, cehennemî bir uykudur." buyurdu.''[787]

Hipokrat, Giriş (Takdime) kitabında şöyle diyor: "Sağlığında karnı üs­tüne uyumayan hastanın bu şekildeki uykusu, bir akıl karışıklığını ve karın kısmındaki bir ağrıyı gösterir." Kitabının sarihleri şöyle diyorlar: "Çünkü, açık veya gizli bir sebebi olmaksızın, iyi durumu kötüye dönüştürerek âdeti­ne aykırı davranmıştır."

Normal uyku, tabiî kuvvetlerin fonksiyonlarını sağlar, nefsanî kuvvet­leri rahatlatır, cevherini çoğaltır, hatta genişlemesiyle ruhların çözülmesine engel de olabilir.

Gündüz uykusu fenadır, nemli hastalıklar ve nezle yapar, rengi bozar, dalağı şişirir, sinirleri genişletir ve tembelleştirir, şehveti zayıflatır; ama ya­zın öğle sıcağında böyle değildir. Sabahleyin veya ikindiden sonra uyumak, gündüz uykusundan daha fenadır. Abdullah b. Abbas, bir oğlunun sabah uy­kusunda olduğunu görünce, "Kalk, nzıkların dağıtıldığı saatte mi uyursun?" dedi.

Denildiğine göre, gündüz uykusu üç çeşittir: 1) İyi, 2) Ateş, 3) Ahmak­lık olan. İyi olan, Öğle sıcağında uyumaktır ki bu Rasûlullah'ın (s.a.) âdeti­dir. Ateş olan, kuşluk vakti uyumaktır ki dünya ve âhiret işini engeller. Ah­maklık olan, ikindi uykusudur. Seleften biri şöyle diyor: "İkindiden sonra uyuyanın aklı gitmiştir. Kendinden başkasını kınamasın." Şair şöyle diyor:

"Kuşluk vakti uykuları gençleri sersem, ikindi uykuları ise deli eder."

Sabah uykusu, rızka engel olur. Çünkü bu mahlukatın azıklarını aradı* ğı vakittir, rızıkların dağıtıldığı bir zamandır. Bir arıza veya zaruret dışında, insanı mahrum bırakıcı bir rol oynar. Bedeni gevşettiğinden ve sporla dışarı atılması gereken fazlalıkları bozduğundan bedene çok zararlıdır. Kırgınlık, acizlik ve zaaf ortaya çıkarır. Şayet hareketten, spordan, mideyi bir şeyle dol­durmazdan önce ise, böylesi âciz bırakan ve çeşitli hastalıklar ortaya çıkaran bir hastalıktır.

Güneşte uyumak, gizli hastalığı harekete geçirir. İnsanın biraz güneşte, biraz gölgede uyuması fenadır. Ebu Davud, Sü/ie/Tinde Ebu Hureyre'den Ra-sûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Sizden biri güneşte olur, gölge de çekilirse, biraz güneşte, biraz gölgede olursa, kalksın."[788]

İbn Mâce'nin Sünen'iude ve diğerlerinde, Büreyde b. el-Husayb'dan ri­vayete göre, Rasûlullah (s.a.) gölge ve güneş arasında oturmayı yasaklamış­tır. Bu, ikisi arasında uyumayı engelleme konusunda bir uyarıdır.

Sahihayn'da. Berâ b. Âzib'den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.) şöyle bu­yurmuştur: "Yatağına geldiğinde namaz abdesti gibi abdest al. Sonra sağ ya­nma yat ve şöyle de:

'Allah'ım! Nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana döndürdüm, işimi Sana havale ettim, sırtımı Sana dayadım. Çünkü ümidim de Sendedir, kor­kum da Sendendir. Sığınacak ve kurtuluş yeri Sensin. İndirdiğin Kitab'ina ve gönderdiğin Peygamber'ine iman ettim.'

Bunları son sözlerin olarak söyle. Şayet o gece ölürsen, doğduğun gibi tertemiz ölürsün."[789]

Buharfnm Sahih'inde Hz. Âişe'den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.) sa­bah namazının iki rekât sünnetini kılınca, sağ yanma yatardı.[790]

Denilir ki: Sağ yanına yatmanın hikmeti, uyuyanın uykusunda boğul-mamasıdır. Çünkü kalp sola meyillidir. Sağ yanına yatınca kalp sol yandaki yerini arar. Bu, sol yanına yatarak uyumasının aksine, uyuyanın ağırlaşma­sına engel olur. Sol yanına yatınca, tam bir kopma ortaya çıkar. İnsan uyku­sunda boğulur ve ağırlaşır, bunun sonucunda da din ve dünya yararları kaybolur.

Uyuyan ölü gibi, uyku da ölümün kardeşi —bu yüzden de ölmeyen diri (Allah) için imkânsızdır, cennet ehli de orada uyumayacaktır— olduğuna göre, uyuyan kendisini koruyacak, doğacak âfetlerden ve bedenini facialardan ko­ruyacak birine muhtaçtır. Bunu yalnızca onu yaratan Rabbi yapabilir. Al­lah'ın kendisini, nefsini ve bedenini tam korumasını istemek için Rasûlullah (s.a.), uyuyana herşeyi Allah'a havale etme ve O'na sığınma ile ümit ve kor­ku kelimelerini söylemesini öğretmiş bunun yanında imanı hatırlamasını, bu şekilde uyumasını ve bunları son sözleri yapmasını öğütlemiştir. Çünkü Rab­bi onun canını uykusunda alabilir. İman son sözü olunca cennete girer. Uyku ile ilgili bu tutum, kalp, beden ve ruhun uyku ve uyanıklıktaki, dünya ve âhiret yararlarını içerir. Kendisi sayesinde ümmetin her iyiliğe nail olduğu ki­şiye Allah'ın salâtları ve selâmı olsun.

"Kendimi Sana teslim ettim" demek, "Kendimi Sana, kölenin kendisi­ni mâlikine ve efendisine teslim ettiği gibi teslim ettim.'* demektir. Yüzünü O'na döndürmesi, bütünüyle Rabbine yönelişini, kasıt ve isteğinin yalnızca O'na ait olduğunu, O'na boyun eğdiğinin itirafını içerir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Eğer seninle tartışmaya girişirlerse: 'Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim? de."[791] Bu âyetteki yüz^ (yönelîş)ün kullanılışı, in­sanın en şerefli yeri ve duyu organlarının merkezi olduğundan dolayıdır. Ay­rıca bunda, yönelme ve kasdetme anlamı da vardır. Şair şöyle diyor:

"Sayısız günahtan dolayı Allah'tan af isterim. Yöneliş ve iş kulların Rab-binedir."[792]

"İşin O'na havale edilmesi" Allah'a ısmarlanması demektir. Bu, kalbin sükûnet ve emniyetini, takdir ettiğine ve sevip hoşnut olduklanndan onun için seçtiğine rıza göstermeyi gerektirir. îşin havale edilmesi, kulluk makamları­nın en üstünler indendir, bunda şüphe yoktur. Bu, tersini ileri sürenlerin ak­sine, seçkinlerin makamlarındandir.

"Sırtın Allah'a dayanması", O'na güvenmenin, dayanmanın ve tevek­külün kuvvetini içerir. Çünkü, sırtını sağlam bir direğe dayayan, yıkılmak­tan korkmaz.

Kalbin iki kuvveti vardır: İstek kuvveti ki, bu ümittir; korkma kuvveti ki, bu korkudur. Kul da zararlardan kaçıp yararlarını arar. İşte bu teslimiyet ve yönelişte, iki durum da toplanmış olur. "Ümit ve korku Sendendir." de­miş, "Kulun Senden başka sığmağı ve kurtuluş yeri yoktur." buyurarak Rab-bini övmüştür. Nefsinden kurtarması için kulun sığmağı Allah'tır. Nitekim başka bir hadiste: "Gazabından rızana, cezandan afiyet verişine, Senden Sa­na sığınırım." buyuruyor.[793] Dilemesi ve kudretiyle kulu, elinden kurtaracak' olan O'dur. Belâ O'ndandır, yardım O'ndandır, kurtuluş O'ndan istenir, kur­tuluş konusunda O'na sığınılır, kendisinden gelecek olandan kurtuluş için

sığınılır, O'ndan gelecek olandan O'na sığınılır. O, her şeyin Rabbİ'dir, her şey O'nun dilemesiyle olur: "Allah sana bir sıkıntı verirse, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:34:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı rüya tabiri,Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı mekke canlı, Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı kabe canlı yayın, Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı Üç boyutlu kuran oku Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı kuran ı kerim, Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı peygamber kıssaları,Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığı ilitam ders soruları, Hz Peygamberin uykusu ve uyanıklığıönlisans arapça,
Logged
31 Temmuz 2016, 17:00:25
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #1 : 31 Temmuz 2016, 17:00:25 »

Esselamü aleyküm ve rahmetüllah. Uyku hayatı çok öenmlidir. Çünkü günün güzel geçmesi için uykunun yani uyku hayatının güzel olması lazımdır. Uykuların en güzeli olan Peygamberimiz in uykusunu örnek almalıyız. Rabbim paylaşım için razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes