๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 14 Temmuz 2011, 18:47:49



Konu Başlığı: Hz Peygamber Rabbini gördü mü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Temmuz 2011, 18:47:49
3— Hz. Peygamber (s.a.) Rabbini Gördü mü?

 

Sahabe, Hz. Peygamber'in (s.a.) o gece Rabbini görüp görmediği konu­sunda görüş ayrılığına düşmüştür. İbn Abbas'tan gelen sahih bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.) Rabbinİ görmüştür. Yine ondan gelen sahih bir rivayete göre ise Peygamberimiz, Rabbini kalbiyle görmüştür.[79]

Sahih bir rivayete göre Hz. Âişe ile İbn Mes'ûd bunu inkâr etmiş ve: "An-dolsun ki, Sidretü'l-Müntehâ yanında, bir başka inişte O'nu görmüştür." âye­tinde[80] geçen "görme" fiilinin öznesi sadece Cebrail'dir, demişlerdir.[81]

Bir sahih rivayete göre de Ebu Zer, Hz. Peygamber'e (s.a.): "Rabbini gördün mü?" diye sordu; Peygamberimiz de: "Bir nurdur. Onu nerde göre­yim!" demiştir. Yani benim O'nu görmemi bir nur engelledi demek istemiş­tir. Nitekim bir başka metne göre: "Bir nur gördüm." demiştir.[82]

Osman b. Saîd ed-Dârimî, sahabenin, Hz. Peygamber'in (s.a.) Rabbini görmediği konusunda ittifak etmiş olduklarını nakletmiştir.

Şeyhülislâm İbn Teymiye -Allah, ruhunu takdis eylesin- diyor ki: İbn Ab-bas'ın "gördü" demesi ne bununla ne de "kalbiyle gördü" sözüyle çatışır. Sahih bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.): "Ulu ve yüce Rabbimi gördüm." demiştir.[83] Ancak bu görme olayı İsrâ hadisesi sırasında olmamış, Medine'­de olmuştu. Sabah namazında sahabîlerin gözünden kaybolmuş; sonra o ge­ce rüyasında ulu ve yüce Rabbini gördüğünü haber vermişti. İmam Ahmed (r.h.) buna dayanarak: "Evet, Rabbini gerçekten görmüştür. Zira Peygam­berin rüyası gerçektir." demiştir. Böyle olmalıdır da. Ancak İmam Ahmed (r.h.): "Hz. Peygamber (s.a.) uyanıkken, baş gözüyle O'nu gördü" deme­miştir. Ondan böyle bir söz nakleden kimse, onu töhmet altında bırakmış olur. Fakat İmam Ahmed bir keresinde: "O'nu gördü" ve bir keresinde de "O'nu kalbiyle gördü" demiş; böylece ondan iki rivayet aktarılmıştır. Müntesiple-rinden birinin tasarrufu olarak ondan bir üçüncü görüş "O'nu baş gözüyle gördü" görüşü aktanlmışsa da, Ahmed'in söylediği sözler işte ortada; onlar arasında böyle bir şey mevcut değildir.

İbn Abbas;m: "O'nu kalbiyle iki kere gördü" sözünün dayanağı eğer Allah'ın önce: "Muhammed'in gözünün gördüğünü kalbi yalanlamadı." bu-yurup[84] ardından: "Andolsun ki, bir başka inişte O'nu görmüştür." buyur-ması[85] ise -ki açıkça görülen dayanağı budur- Hz. Peygamber'den (s.a.) gelen sahih bir rivayete göre bu görülen Cebrail'dir; kendisi onu asıl yaratıl­dığı suretinde iki kere görmüştür. İmam Ahmed'in "O'nu kalbiyle gördü" sözündeki dayanağı işte İbn Abbas'ın bu sözüdür. En iyi bilen Allah'dır.

Allah Teâlâ'nın Necm sûresinde "Sonra yaklaştı; tâ vardı yanına."[86] âyetinde bildirdiği, isrâ hadisesindeki yaklaşma ve varma olayı değildir. Zira Necm süresindeki, Hz. Âişe ve îbn Mes'ûd'un dedikleri üzere Cebrail'in yak­laşması ve yanma varmasıdır. Sözün akışı da bunu göstermektedir. Çünkü Allah: "O'na çetin güçlere sahip olan öğretmiştir."[87] buyuruyor ki bu öğ­retici Cebrail'dir; sonra devamla: "O öğretici güçlüdür. En yüksek ufukta iken doğrulu vermiş, sonra yaklaşıp tâ yanma varmıştır, "[88] buyurmuştur. Bütün buradaki zamirler, bu çetin güçlere sahip güçlü-kuvvetli öğreticiye git­mektedir. Bu öğretici en yüksek ufukta doğruluvermiş; yaklaşmış, tâ yanına varmış; Hz. Muhammed'e (s.a.) iki yay kadar, belki daha yakın olmuştur. İsrâ hadisindeki yaklaşma ve yanına kadar varmasıdır.[89] Necm sûresinde bu­na hiç dokunulmamıştır. Aksine bu sûrede Hz. Peygamber'in (s.a.) onu Sidretü'l-Müntehâ yanında, bir başka İnişte gördüğü kaydediliyor ki, görü­len varlık Cebrail'dir. Hz. Muhammed (s.a.) onu, bir kere yeryüzünde ve bir kere de Sidretü'l-Müntehâ yanında olmak üzere toplam iki kere asıl suretin­de görmüştür. En iyi bilen Allah'tır. [90]


[79] Müslim, 176, 284, 285; Tirmizî, 3275, 3276, 3277.                 

[80] Necm, 53/13.                                                                           

[81] Buharî, 65/Necm Sûresi (53), 59/6, 97/4; Müslim, 174, 177; firmizî, 3274.

[82] Müslim, 178, 291, 292.                                                             

[83] Ahmed, 1/368, 4/66, 5/243, 5/378; Tirmizî, 3231, 3232, 3233

[84] Necm, 53/11.                                                                           

[85] Necm, 53/13.                                                                           

[86] Necm, 53/8.

[87] Necm, 53/5.

[88] Necm, 53/6-8.

[89] Yukarıda geçen dipnotta bunun Şerîk'in tek başına rivayet ettiği cümlelerden olduğunu ve onda da yanıldığını söyledik. Müellif bu durumun nasıl farkına varamadı bilemiyo-1 ruz. Mamafih kendisi aşağıda Şerîk'in bu hadisdeki bazı hatalarına dikkat çekecektir.

[90] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/57-59.