> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler  (Okunma Sayısı 885 defa)
06 Temmuz 2011, 16:36:13
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Temmuz 2011, 16:36:13 »



2— Hubeydiye Anlaşmasından Çıkarılacak Bazı Fıkhı Hükümler:

 

1—  Hz. Peygamber (s.a.) hac aylarında umre yapmıştır. Çünkü Allah Rasûlü (s.a.) Zilkade ayında yola çıkmıştı.

2— Hacda olduğu gibi, umre için de mîkatta ihrama girmek daha efdal-dir. Allah Rasûlü (s.a.) gerek hac ve gerekse umre için Zülhuleyfe'de ihrama girmiştir. Zülhuleyfe ile Medine arası bir mil kadar veya buna yakın bir me­safedir.

Bu konuda: "Umre için Beyt-i Makdis'te ihrama giren bir kimsenin geç­miş ve gelecek günahları bağışlanır.", diğer bir rivayetinde ise."Önceki gü­nahlara keffaret olur" şeklinde gelen hadis sabit değildir.[709] Senedinde ve metninde güçlü muztariblik vardır.                                 

3— Kıran haccında olduğu gibi başlı başına yapılan umrede de kurban sevketmek sünnettir.                                                       

4— Kurban edilecek hayvanı önceden işaretlemek sünnettir; bu iş yasak bir işkence değildir.

5— Allah düşmanlarını kızdırmak rnüstehaptır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) müşrikleri kızdırmak için, kurbanlıkları arasında, Ebu Cehil'in, bur­nunda gümüş halka bulunan devesini kurban etmiştir. Nitekim Allah Teâlâ, Hz. Peygamber (s.a.) ve ashabının özellikleri hakkında şöyle buyurmuştur; "...Onlar İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, kuvvetlen­dirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş ve ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah, böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öf­kelendirir..."[710] '...Çünkü Allah yolunda açlığa, susuzluğa, yorgunluğa ma­ruz kalmak, kâfirleri kızdıracak bir yeri işgal etmek ve düşmana başari kazanmak karşılığında onların yaptıkları yararlı bir iş mutlaka yazılır. Doğ-rusu Allah, iyilik yapanların ecrini zayi etmez."[711]

6—  Ordu komutanının önceden düşman tarafına casuslar göndermes gerekir.                                                                                                   

7— Savaşta iken ihtiyaç halinde, güvenilir bir müşrikten yardım istemek caizdir. Çünkü Allah Rasûlü'nün (s.a.) Huzâaîı casusu o sırada kâfirdi; ve bu da, casusun düşman içlerine kolayca sızıp haber toplayabilmesi açısından daha faydalıydı.

8— Devlet başkanının, tebaası ve ordusuyla istişare etmesi müstehaptır. Bu istişare, onların fikirlerini almak, gönüllerini hoş tutmak, nifak çıkarma­larından emin olmak, uzmanlık isteyen ve insanlar arasında bazılarının bile­bileceği bir faydalı bilgiyi öğrenmek ve Allah Teâlâ'nın: "...İş hakkında onlara danış..."[712] emrine sarılmak içindir. Yine Allah Teâlâ şöyle buyurarak kul­larını övmüştür: "...Onların işleri, aralarında danışma iledir..."[713]

9— Müşriklerin erkekleriyle savaşmadan önce, erkeklerinden ayrı kalan müşrik kadınları ve çocukları esir r'mak caizdir.                         

10—  Mükellef olmayan hakkında söylenmiş olsa bile, doğru olmayan bir sözü reddetmek gereklidir. Çünkü müslümanlar, Kasvâ yürümediği za­man: "Kasvâ huysuzlaşti!" yani diretti, ileri adım atmadı, yürümedi diyerek tabiatı ve huyundan olmayan bir şeyi ona nisbet ettiler. Hz. Peygamber (s.a.) ise: "Kasvâ huysuzlaşmadı. Onun böyle bir huyu yoktur." diye cevap vere­rek devenin çöküş sebebini şöyle açıkladı: "FilIeri^Mekke'ye girmekten alı­koyan Allah, alıkonulmaları ve bu alıkonulmanın arkasından gelen şeyler sebebiyle ortaya çıkan yüce bir hikmetten ötürü Kasvâ'yı burada da alıkoy­muştur."

11— Kişinin, bineği veya ilişkili bulunduğu benzen bir şeyle isimlendi­rilmesi sünnettir. (Meselâ, fili alıkoyan., gibi).

12— Te'kid edilmesi gereken dinî bir haber hususunda yemin etmek ca­iz, hatta müstehaptır. Zira Hz. Peygamber'in (s.a.) seksenden fazla yerde yemin ettiği rivayet edilmiştir. Nitekim Allah Teâlâ, O'na haber verdiği şeyin doğ­ruluğuna, Yûnus, Sebe' ve Tegâbün sûrelerinde olmak üzere üç yerde [714] ye­min etmesini emretmiştir.

13— Müşrikler, ehl-i bid'at ve günahkârlar ile zalim ve âsiler şayet Al­lah Teâlâ'nın yasaklarından birine saygı göstererek bir şey isteyecek olurlar­sa; başkalarını engellemiş olsalar bile istekleri kabul edilip yerine getirilir ve bu hususta kendilerine yardımcı da olunur. Onlar, küfür ve taşkınlıklarında değil, Allah'ın yasaklarına hürmet gösterdikleri hususlarda yardım görürler. Bunun dışındaki hususlarda ise engellenirler. Allah Teâlâ'nın sevdiği ve razı olduğu hususlarda, yardım isteyen bir kimse, her kim olursa olsun kendisine yardım edilir. Şu kadar var ki, bu sevilen şey hususundaki yardım, Allah'ın sevmediği daha büyük bir şeye sebebiyet vermemelidir. Bu durum, nefislere ağır gelen, en ince ve en zor meselelerdendir. Bu sebeple ashabtan buna canı sıkılanlar olmuş, Hz. Ömer (r.a.) söyleyeceğini söylemiş, bundan sonra da (söylediklerine keffâret olmak üzere) birçok hayırlı işler yapmıştır. Hz. Ebu Bekir (r.a.) ise, bunu rıza ve teslimiyetle karşılamıştır. Öyle ki, Hz. Ebu Be-kiı'in gönlü bu hususta Allah Rasûlü'nün (s.a.) gönlüyle beraber olmuş, Hz. Ömer'in sorusuna, Allah Rasûlü'nün (s.a.)verdiği cevabın aynısıyla cevap vermistir. Bu durum, Hz. Ebu Bekir'in -Allah ondan razı olsun- ashabın en fa­ziletlisi, en kâmili, Allah'ı ve Rasûlü'nü en iyi tanıyıp dinini en iyi bileni, en kuvvetli sevgi göstereni ve Hz. Peygamber'e (s.a.) en iyi uyum sağlayan kim­se olduğunu ortaya koyar. Bundan dolayı Hz. Ömer, karşısına çıkan herhangi bir hususta başka sahabîlere değil, sadece Allah Rasûlü'ne (s.a.) ve O'nun Sıddîk'ına soru sormuştur.

14— Hz. Peygamber (s.a.) Hudeybiye'ye giderken sağ tarafa doğru yö­nelmiştir. Şafiî (r.h.) der ki: Hudeybiye'nin bir kısmı Harem bölgesine dahil, bir kısmı da Harem'in dışındadır.

Ahmed b. Hanbel bu olay hakkında, Hz. Peygamber'in (s.a.), Harem bölgesi dışında hareket ettiği halde Harem'in içinde namaz kıldığını rivayet etmiştir.[715] Mekke'de kılınan namazın üstünlüğünün kat kat fazla olmasının sadece tavaf yeri olan Mescid'e mahsus olmayıp Harem bölgesine dahil bü­tün yerler için de aynı olduğuna bir delildir. Hz. Peygamber'in (s.a.): *'Mescid-i Haram'da kılman bir rekât namaz, benim mescidimde kılınan yüz rekât na­mazdan daha faziletlidir."[716] hadisi şu âyet-i kerimeler gibidir: "...Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. .."[717], "Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Ha-ram'dan, kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ın sânı ne yücedir..."[718] Halbu­ki isrâ hâdisesi Ümmü Hâni'nin evinden başlamıştır.

15—  Mekke'nin yakınına konaklayacak bir kimsenin, Harem bölgesi­nin dışında (= Hill) konaklayıp Harem bölgesinin içinde namaz kılması gere­kir. Nitekim İbn Ömer böyle yapardı.

16— Devlet başkanının, barış yapmayı müslümanların yararına gördü­ğü zaman, düşmana barış teklifinde bulunması caizdir. Barış, anlaşma tekli­finin karşı taraftan gelmesine bağlı değildir.

Kendisi otururken başında beklenilmesi âdeti olmadığı halde Mugîre b. Şu'be'nin, kılıcıyla Allah Rasûlü'nün (s.a.) baş ucunda beklemesinde, düş­man elçilerinin geldiği sırada onlara karşı bir üstünlük ve övünme olması, devlet başkanına tazim ve itaat ile çevresindekiler tarafından korunduğunu gösterme bakımından uyulması gereken bir sünnet vardır. Bu, müslümanla­rın elçilerinin kâfirlere gönderilmesinde ve kâfirlerin elçilerinin de müslümanlara gelmebinde uygulanan bir âdettir. Yoksa bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) şu sözüyle kınadığı cinsten değildir: "Kim, kişilerin ayakta durarak kendisine saygı göstermesinden hoşlanırsa, cehennemdeki yerini hazırlasın."[719] Yine harpte övünmek ve böbürlenmek -savaşdişındaki hallerde olduğu gibi- kına­nan cinsten değildir. Kurbanlık hayvanların diğer elçiye doğru sürülmesi, kâ­firlerin elçilerine İslâm'ın nişanelerini göstermenin müstehap olduğuna delildir.

Hz. Peygamber'in (s.a.) Mugîre'ye söylediği: "Müslümanlığını kabul ede­rim. Malına gelince, ondan bir şey kabul edecek değilim." sözünde, kendi­siyle anlaşma yapılmış müşrik malının korunmuş olup o malın mülk edinilemeyeceği, aksine geri verileceğini gösteren bir delil vardır. Çünkü Mu-gîre, onlarla güven üzerine arkadaşlık yapmış, sonra sözünü tutmayıp onlara hainlik ederek mallarım almıştı. Ama Hz. Peygamber (s.a.) onların malları­nın peşine düşüp müdafaasını yapmamış ve mallarım kendilerine tazmin et­memiştir. Çünkü bu olay, Mugîre'nin müslüman olmasından önce meydana gelmiştir.

Yine, Hz. Ebu Bekir'in Urve'ye: "Lât putunun bızrını emesice!" diye söylediği sözde, eğer durumun gerektirdiği bir fayda varsa, avret mahallinin adının açığa vurulabileceğinin caiz olduğunu gösteren bir delil vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.) cahiliye davasında bulunan bir kimseye babası.-nın ayıp yerinin açıkça söylenilmesine izin vermiştir. O kimseye şöyle denir: "Babanın şeyini ısır!" Bu hususta kinaye kullanılmaz. Çünkü her durumun gereğine göre söylenecek bir söz vardır.

17— Kâfirlerin gönderdiği elçinin edebinin az olması, cahil ve kaba ol­ması muhtemeldir. Burada umumi bir fayda bulunduğundan ona karşılık ve­rilmez. Her ne kadar Arapların âdetinden ise de Hz. Peygamber (s.a.) konuşma esnasında Urve'nin sakalını tutmasına aynıyla karşılık vermemiştir. Çünkü vakar ve tazim, bunun aksini gerektirir.

Aynı şekilde Allah Rasûlü (s.a.) Müseyleme hakkında, "Şahitlik ederiz ki o Allah'ın elçisidir." diyen Müseyleme'nin elçilerine de karşılık vermeme-miş ve: "Eğer elçiler Öldürülmez hükmü olmasaydı, şüphesiz ikinizi de öldürürdüm" buyurmuştur[720]

18—  İster baştan, ister göğüsten gelmiş olsun, balgam temizdir.

19—  Kullanılmış su temizdir.                               

20—  İyimser olmak, olayları iyiye yorumlamak müstehaptır, ki bu hoş karşılanmayan uğurlu veya uğursuz sayma cinsinden değildir. Zira Hz. P...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler
« Posted on: 18 Nisan 2024, 23:16:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler rüya tabiri,Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler mekke canlı, Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler kabe canlı yayın, Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler Üç boyutlu kuran oku Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler kuran ı kerim, Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler peygamber kıssaları,Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümler ilitam ders soruları, Hudeybiye anlaşmasından çıkarılacak hükümlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes