๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 31 Mayıs 2011, 17:03:13



Konu Başlığı: Hıfzedilen Kuran sureleriyle kıyılan nikah
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 31 Mayıs 2011, 17:03:13
2— Hıfzedilen Kur'an Sûreleri Mukabilinde Kıyılan Nikâh Sahihtir:

 

İmam Ahmed'in MüsnecP'mde Hz. Âişe, Hz. Peygamber'in (s.a.): "Ni­kâhın bereketçe en büyük olanı, külfetçe en kolay olanıdır." buyurduğunu bildirir[724]

Sahihayn'da. anlatılır: Bir kadın Hz. Peygamber'e gelerek: "Ya Rasû-lallah! Ben nefsimi sana hibe ettim." dedi ve uzun süre bekledi. Bir adam kalkarak: "Ya Rasûlallah, eğer senin ona bir ihtiyacın yoksa onu bana ni­kâhla." dedi. Hz. Peygamber (s.a.) adama: "Ona mehir olarak verebilece­ğin bir şeyin var mı?" diye sordu. Adam: "Şu izanmdan başka bir şeyim yok." dedi. Allah Rasûlü (s.a.) ona: "Eğer izarını ona verecek olursan, sen izarsız oturur kalırsın. Başka bir şey ara!" buyurdu. Adam: "Hiçbir şey bulamıyo­rum." deyince, Hz. Peygamber (s.a.): "Demirden bir yüzük de olsa, bir şey­ler ara!" buyurdu. Adam araştırdı, bir şey bulamadı. Bunun üzerine Rasû-lullah (s.a.): "Kur'an'dan ezberlediğin bir şeyler var mı?" diye sordu. Adam: "Evet, —isimlerini söyleyerek— şu şu sûreleri (biliyorum)." dedi. Hz. Pey­gamber (s.a.): "Kur'an'dan bildiklerinin karşılığında, onu sana nikahladım.1 buyurdu.[725]

Nesâî'de rivayet edilir: Ebu Talha, Ümmü Süleym'e talip olmuştu. Üm-mü Süleym: "Vallahi, ey Ebu Talha, senin gibisi geri çevrilmez. Ancak sen kâfir bir adamsın. Ben ise müslüman bir kadınım. Seninle evlenmem bana helâl olmaz. Eğer müslüman olursan, o benim mehrim olsun. Senden başka bir şey istemem." dedi. Ebu Talha, İslâmiyet'i kabul etti ve bu, onun mehri oldu. Sabit şöyle der: "Mçhri konusunda Ümmü Süleym'den daha cömert davranan hiçbir kadın işitmedik." Ebu Talha, onunla zifafa girdi ve çocuk­ları oldu[726]

Bu hadis şu hususları içermektedir:

1— Mehrİn en az miktarı belirlenmemiştir. Bir avuç kavut (sevik), bir demir yüzük, bir çift pabuç da mehir olarak belirlenebilir ve bununla helâllik sabit olur.

2— Nikâhta, mehir konusunda aşırılık mekruhtur ve bu nikâhın bereke­tinin azlığı ve zorluğuna sebeptir.

3— Kadın, mehri olmak üzere koca (adayı)nın ilmine, Kur'an'ı ya da bazı bölümlerini hıfzına razı olursa, bu caizdir. Kadının, kocanın bildiği Kur'­an'dan, onun ilminden istifadesi, mehri olmuş olur. Nitekim efendininvcari-yesini âzad ederek, kavuşturduğu hürriyetini, kendi rakabesine kendi maliki-yetini mehir kılması da böyledir. Ebu Talha'mn, İslâmiyet'i kabul etmek su­retiyle ondan istifade cihetine gitmesi, Ümmü Süleym'in mehir olarak tercih etmiş olduğu bir şeydir ve bu kabildendir. Bu onun için, koca tarafından har­canan maldan daha sevimlidir. Zira mehir, aslında kadının faydalanması için meşru kılınmış bir hakkıdır. Eğer ilimle, dinle, kocanın İslâmiyet'i kabulü ile, onun Kur'an okuması ile tatmin oluyor, bunları istiyorsa bunlar onun için en üstün, en faydalı ve en değerli mehir olur.

Akid de mehirden hali bulunmaz. Bu durumda mehrin üç dirhemle veya on dirhemle —hem de nassla ve kıyasla— takdirine gitmek nereden çıkıyor? Nas ve kıyas, bu zikrettiklerimizin mehir olmasının sıhhatine hükmetmeye götürmektedir. Bu türden bir mehirle evlenen kadınla, kendisini Hz. Peygam­ber'e (s.a.) hibe eden kadının durumu aynı değildir. O sadece Hz. Peygam­ber'e (s.a.) has bir durumdur. Zira o, kendisini velî ve mehirden soyutlanmış olarak hibe etmiştir. Bizim sözkonusu ettiğimiz kadının durumu ise farklı­dır. Bunda hem veli, hem de —her ne kadar malî değil ise de— bir mehir vardır. Zira kadın, ondan kendisine ulaşacak faydayı, malî bir bedel olarak telakki etmiş ve kendi nefsini; kocaya, malından bir şey hibe eder gibi mücerred olarak hibe etmemiştir. Allah'ın sadece Peygamber'ine has kıldığı, kendi nefsini Peygamber'e hibe eden kadının durumu ise böyle değildir. Bu hüküm hadislerin gereği olmaktadır.

"Mehir; ancak maldan olur, menfaatlerden mehir olmaz. Ne ilmi, ne öğretmesi mehir olarak belirlenemez." diyen Ebu Hanife ve bir rivayette Ah­med, "Üç dirhemden az mehir olmaz.*' diyen İmam Mâlik, "On dirhemden az olmaz." diyen Ebu Hanife gibi âlimler, bu gibi hususlarda hadislerin ge­reğine muhalefet etmişlerdir. Bu muhalif görüşlerin yanında daha başka şâz (çoğunluğa muhalif) görüşler de vardır ki, bunların ne Kitâp'tan, ne sünnet­ten, ne icmâ'dan, ne kıyastan, ne de sahabî kavlinden hiçbir delilleri yoktur.

Bu zikrettiğimiz hadislerin, sadece Hz. Peygamber'e has olduğunu, ya­hut bunların mensuh bulunduğunu ya da Medine ehlinin ameline uygun düş­mediğini iddia eden kimsenin bu tezi bâtıldır, delilsizdir. Asıl (hakikat), bu tezi reddetmektedr. Tâbiîn'den Medine ahalisinin efendisi Sâid b. Müseyyeb, kızını iki dirhem mehirle evlendirmiş ve hiç kimse de yadırgamamıştır. Hat­ta, bu onun menkıbe ve faziletlerinden sayılmıştır. Abdurrahman b. Avf beş dirhem mehir vererek evlenmişti. Hz. Peygamber (s.a.) bunu tasvip buyur­muş, ses çıkarmamıştı. Şunu da hatırdan çıkarmamak gerekir ki, miktar be­lirleyen hükümler (mukadderat) konusunda bir hükmün ortaya konulması ancak şeriatın sahibi tarafından olur. [727]


[724] Ahmed, 6/82, 145; Hâkim, 2/178. Senedinde İbn Şahbere vardır. İsmi İsa b. Meymûn el-Vâsıtî'dir. Buharı: "Onun hadisleri münkerdir." demiştir. Diğer râvileri sikadır, tbn Hib-bân (1256), Hz. Âişe'den başka bir tarikle: "İşini kolaylaştırması, mehrinin az olması ka­dının uğur ve bereketindendir." şeklinde tahrîc etmiştir. Senedi hasendir. Ebu Davud (2117), Ukbe b. Âmir'den: "En hayırlı nikâh, kolay olanıdır." şeklinde rivayet etmiştir. Senedi sağlamdır, ibn Hibbân onu sahih bulmuştur. İbn Hibbân'ın İbn Abbas'tan rivayeti ise: "Kadınların en hayırlısı, mehir bakımından kolay olanıdır." şeklindedir. Senedinde zayıf bir râvi olan Recâ b. el-Hâris vardır. Diğer râvileri sikadır.

[725] Buharı, 67/50; Müslim, 1425.

[726] Nesâî, 6/114. İsnadı sahihtir.

[727] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/280-282.