Konu Başlığı: Hevâzinlilerin müslümanlara karşı hazırlanmaları Gönderen: Safiye Gül üzerinde 03 Temmuz 2011, 10:51:01 1— Hevâzinlilerin Müslümanlara Karşı Hazırlanmaları:
îbn îshak der ki: Hevazin kabilesi, Rasûlullah'a (s.a.) ait haberleri, özellikle Mekke'nin fethinin gerçekleştiğini duyunca Mâlik b. Avf en-Nasrî'nin[3] davetiyle bir toplantı yaptı. Sakîfliler de bu toplantıya katıldı. Bunlara Mu-dar ve Cüşem kabilelerinin tamamı, Sa'd b. Bekr oğullan ile Hilâloğulların-dan bir grup insan katıldı. Kays b. Aylan kabilesinden de ancak bir grup katılmıştı. Hevâzin'den olan Kâ'b ve KilaboğuUan ise toplantıya katılmamıştı. Cüşemliler arasında Düreyd b. es-Sımme adında çok yaşlı biri vardı, ama yaşlılığı sebebiyle, ancak görüş ve tecrübesinden istifade ediliyordu. Çok cesur ve tecrübeli birisiydi. Sakîflilerin iki komutanı vardı. Müttefiklerde ise, Kârib b. el-Esved, Mâlikoğullarından Subey' b. el-Hâris ile kardeşi Ahmer brdı. Hepsinin komutanı Mâlik b. Avf en-Nasrî idi. Mâlik b. Avf, Rasûlullah'in (s.a.) üzerine yürümeye karar verince, savaşa katılanlara yanlarına mallarım çocuklarını ve hanımlarını da almalarım emretti. Evtâs denilen mevkiye gelince, aralarında Düreyd b. es-Sımme'nin bulunduğu topluluk bir araya geldi. Düreyd: "Siz hangi vadidesiniz?" diye sordu, "Evtâs'ta" dediler. Bunun üzerine Düreyd: "At koşturmaya ne kadar uygundur; ne keskin taşları olan bir tepelik, ne de toprağı yumuşak olan bir düzlüktür." dedi. Sonra: "Neler oluyor? Deve böğürmeleri, eşek anırmaları, çocuk ağlamaları ve kuzu melemeleri duyuyorum." diye sordu. Dediler ki:"Mâük b. Avf herkesin karısını, hayvanını ve çocuğunu da yanında getirdi." Düreyd: "Mâlik nerede?" diye sordu. "İşte Mâlik!" denildi ve çağırıldı. Düreyd, Mâlik'e: "Ey Mâlik! Bugün sen kavminin reisi oldun. Bugünün yarınları da olacaktır. Neler oluyor ki deve böğürmeleri, eşek anırmaları, çocuk ağlamaları ve kuzu melemeleri duyuyorum?" dedi. Mâlik: "Herkesin karısını, çocuklarını ve hayvanlarını da beraber getirdim." dedi. Düreyd: "Niçin?" diye sordu. Mâlik: "Her bir adamın arkasında ailesi ve malı bulunsun ki, onları müdafaa için savaşsınlar." diye cevap verdi. Bunun üze- "rine Düreyd: "Davar çobanı! Bozguna uğrayan askeri ne durdurabilir? Şayet savaş lehinde cereyan edecekse bu, adamlarının kılıcı ve "mızrağı sayesinde olacaktır, şayet aleyhine dönecekse malını ve aileni rezil edeceksin." dedi. Sonra da: "Kâ'boğulları ve Kilâboğullan ne yaptı?" diye sordu. "Hiç biri gelmedi." dediler. Düreyd: "Hareket, sürat ve ciddiyet kalmadı. Eğer bugün şeref ve yükseliş günü olsaydı, Kâ'bda Kilâb da geri durmazdı. İsterdim ki siz de Kâ'boğulları ile Kilâboğulları'mn yaptığını yapsaydınız." dedi ve: "Sizlerden kimler katılıyor?" diye sordu. "Amr b. Âmir ve Avf b. Âmir." diye cevap verdiler. Düreyd: "Âmir'in o iki yavrusunun ne faydası ne de zararı olur. Ey Mâlik! Sen, Hevâzin topluluğunu atların boyunlarına sürmekle iyi bir iş yapmadın. Onları beldelerinin sağlam sığınaklarına ve kavimlerinin yanlarına götür, sonra sâbiîleri (müslümanlan[4] at üzerinde karşıla. Şayet savaş lehinde cereyan ederse geride kalanlar sana ulaşır, eğer aleyhine dönecek olursa hiç değilse aileni ve malını korumuş olursun." dedi. Fakat Mâlik: "Vallahi dediklerini yapmayacağım! Sen yaşlandın, akim da kocamış. Ey Hevâzin topluluğu! Vallahi, ya bana itaat edeceksiniz ya da şu kılıcın üzerine kapanacağım ve ucu sırtımdan çıkacak!" diyerek hiddetlendi. Düreyd'in sözüne ve görüşüne itibar edilmesini istemedi. Hevâzinliler, bu durum karşısında: "Sana itaat edeceğiz." dediler. Düreyd ise: "Bugün, hem içinde buluii-duğum, hem de şahit olmadığım bir gündür." dedikten sonra şu şiiri söyledii "Keşke genç ve dinç olsaydım da orada yürüseydim ve koşsaydım. Sanki iri yarı olmayan, çok zayıf da sayılmayan bir dağ keçisini andıra n uzun yeleli bir atı yediyorum." Sonra Mâlik oradakilere: "Onları gördüğünüz zaman kılıçlarınızın kınlarını kırınız, sonra tek bir adamın saldırışı gibi yek vücut saldırınız." diye hitapta bulundu. Bu arada da etrafa gözcüler gönderdi. Bu gözcüler döndüklerinde uzuvları parçalanmış vaziyetteydi. Mâlik: "Yazıklar olsun size, bu haliniz ne?" dedi. Dediler ki: "Benekli atlara binmiş beyaz adamlar gördük. Allah'a yemin olsun ki onlara ilişir ilişmez gördüğün felâket başımıza geldi. Vallahi bu durum bile azmettiği niyeti üzere yürümekten onu döndüremedi." [5] [3] Büyük dedesi Nasr b. Muâviye'ye nisbetle bu adı almıştır. Tâif gazasından sonra müslü-man olmuş, Kâdisİye muharebesinde bulunmuş ve Şam'ı fethedenler arasında yer almıştır. [4] Müşrikler, cahiliyyeden çıkıp İslâm'a girdikleri için müsiümanian Sâbiî diye adlandırıyorlardı, [5] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/17-19. |