๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 05 Ağustos 2011, 13:05:00



Konu Başlığı: Haz Peygamberin hasta ziyaretleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Ağustos 2011, 13:05:00
O) HZ. PEYGAMBERİN (S.A.) HASTA ZİYARETLERİ

 
1— Hz. Peygamber'in (s.a.) Hasta ile İlgili Tavırları:

 

Hz. Peygamber (s.a.) hastalanan sahabîlerini ziyaret ederdi. Kendisine hizmet eden Kitap Ehli bir çocuğu[1215] ve müşrik amcası Ebu Tâlib'i hasta­lıklarında ziyaret etmişi [1216]ve onlara İslâm'ı sunmuştu. Yahudi çocuk müs-lüman olmuş, amcası ise olmamıştı.

Hastaya yaklaşır, onun başucuna oturur ve: "Kendini nasıl buluyor­sun?" diye halini sorardı.

Rivayete göre hastaya: "Arzu ettiğin bir şey var mı?" diye ne arzu ettiğini sorar; şayet hasta, bir şey arzu eder ve Hz. Peygamber (s.a.) de o şeyin hastaya zarar vermeyeceğini bilirse, isteğinin verilmesini emrederdi.

Sağ elini hastaya sürer ve şöyle dua ederdi:

"İnsanların Rabbi Allah'ım! Sıkıntıyı gider, hastaya şifa ver. Şifa ve­ren yalnız Sensin. Senden başkası şifa veremez. Senin verdiğin şifa hiçbir hastalığı bırakmaz."[1217]

Şu duayı da okurdu:

"İnsanların Rabbi! Sıkıntıyı gider. Şifa yalnız senin elindedir. Senden başka hastalığı giderecek yoktur."

Sa'd için yaptığı: "Allah'ım! Sa'd'a şifa ver. Allah'ım! Sa'd'a şifa ver. Allah'ın! Sa'd'a şifa ver." şeklindeki duasında olduğu gibi hastaya üç kere dua ederdi[1218]

Hastanın başına vardığında ona: "Zararı yok, geçer. înşâallah (gü­nahlarını) temizleyicidir." ve bazan da: "Günahlarına keffâret ve onları temizleyicidir." derdi.[1219]


[1215] Buharı, 23/80; Ebu Davud, 3095: Hz. Peygamber'e (s.a.) hizmette bulunan bir yahu-dî çocuk vardı, hastalandı. Hz. Peygamber (s.a.) ziyaretine gitti, başucuna oturdu. Çocuğa: "Müslüman ol." dedi. Çocuk, yanında oturan babasına baktı. Babası: "Ebu'l-Kâsım'a (s.a.) itaat et, oğlum" deyince, çocuk müslüman oldu- Hz. Peygamber (s.a.): "Bunu ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun" diyerek yanından ayrıldı.

[1216] Buharı, 23/81; Müslim, 24: Ebu Tâlib'İn vefat zamanı yaklaşınca Allah Rasûlü (s.a.) yanına geldi. Orada Ebu Cehl b. Hişâm ve Abdullah b. Ebî Umeyye b. Mugîre ile karşılaştı. Allah Rasûlü (s.a.): "Amca, Lâilâhe illallah kelimesini söyie Allah'ın hu­zurunda senin için şahitlik edeyim" dedi. Bunun üzerine Ebu Cehl ve Abdullah b. Ebî Ümeyye: "Ya Ebu Tâlib, baban Abdülmuttalib'in dininden yüz mü çevirecek­sin?!" diye söze karıştılar. Allah Rasûlü (s.a.) isteğinde ısrar etti, onlar da bu sözü tekrarladılar. Nihayet Ebu Tâlib en son olarak onlara kendisinin, babası Abdülmut­talib'in dini üzere olduğunu söyleyerek Lâilâhe illallah demekten çekindi. Allah Ra­sûlü (s.a.): "Haberin olsun, Vallahi bana yasak konulmadıkça senin için şüphen ol­masın af dileyeceğim." dedi. Bunun üzerine Allah (c.c): "Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar müşrikler için af dilemek Peygamber'e ve mü'minlere yaraşmaz." (Tevbe, 9/113) âyetini indirdi. Allah Teâlâ, Ebu Tâlib hak­kında ise: "Sen, sevdiğini doğru yola eriştiremezsin. Ama Allah, dilediğini doğru yola eriştirir. Doğru yolu seçecekleri en iyi O bilir. " (Kasas, 28/56) âyetini indirdi.

[1217] Buhari, 786/38; Müslim, 2191. Hemen peşindeki rivayet de Buharî'dedir.

[1218] Buharı, 75/13; Müslim, 3/1253 (8).                                                              ,.,    .

[1219] Buharî, 75/10. Peşindeki rivayet, Ibnu's-Sünnf dedir.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/469-470.