Konu Başlığı: Haccın umreye çevrilmesinde alimlerin ihtilafı Gönderen: Safiye Gül üzerinde 25 Temmuz 2011, 15:18:15 14— Haccin Umreye Çevrilmesi ve Bu Konuda Âlimlerin İhtilâfı:
Yeniden Hz. Peygamber'in (s.a.) haccını anlatmaya dönelim: Hz. Peygamber (s.a.) Şerife varınca ashabına: "Yanında kurbanlık hayvanı bulunmayanlar, isterlerse (hac niyetlerini) umreye çevirsinler. Kurbanlıkları bulunanlar ise çevirmesinler." Buyurdu.[413] Bu ise mîkatta iken tanınan serbestlik hakkından üstte başka bir mertebedir. Mekke'ye varınca yanında kurbanlığı bulunmayan kimselerin haclarını umreye çevirmelerini ve ihramdan çıkmalarını; yanında kurbanlık bulunanların ise ihramlı olarak kalmalarını kesin surette emretti. Bundan asla herhangi bir şey neshedilmiş değildir. Aksine Sürâka b. Mâlik, Hz. Peygamber'e (s.a.) haccı çevirmelerini emrettiği bu umrenin o seneye mi mahsus olduğunu, yoksa bu işin ebedî mi olduğunu sormuş, O da: "Hayır, (yalnız bu seneye mahsus değil); ebediyen bu böyledir. Kıyamet gününe kadar umre, hacca dahil olmuştur." buyurdu.[414] Hz. Peygamber'in (s.a.) haccı umreye çevirmeyi emrettiğini 14 sahabî rivayet etmiştir. Bu hadislerin hepsi sahihtir. Bu sahabîler: 1- Âişe, 2- Mü'-minlerin annesi Hafsa, 3- Ali b. Ebu Tâlib, 4- Allah Rasûlü'nün (s.a.) kızı Fâtnna, 5- Ebu Bekir Sıddîk'in kızı Esma, 6- Câbir b. Abdullah, 7-Ebu Saîd el-Hudrî, 8- Berâ b. Âzib, 9- Abdullah b. Ömer, 10- Enes b. Mâlik, 11- Ebu Musa el-Eş'arî, 12- Abdullah b. Abbas, 13- Sebra b. Ma'-bed el-Cühenî, 14- Sürâka b. Mâlik el-Müdlicî. Allah onlardan razı olsun. Şimdi biz bu hadislere işaret edeceğiz: Sahihayn 'da İbn Abbas'tan rivayet edilmektedir ki, Hz. Peygamber (s.a.) ile ashabı (Zilhicce'nin) dördüncü gecesi sabahında hacca telbiye getirerek (Mekke'ye) geldiler. Hz. Peygamber (s.a.) onlara, haccı umreye çevirmelerini emretti. Bu durum (hac aylarında umre yapmayı büyük günah gördükleri için) sahabîlere ağır geldi ve; "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu nasıl hılldir (ihramdan çıkıştır? İhramın haram kıldığı şeyleri bu da helâl kılar mı?)" diye sordular. O da: "Bu umrenin ihramından çıkış da haccin ihramından çıkış gibi tamamen ihramın haram kıldığı şeyleri helâl kılar." buyurdu. Müslim'deki bir metinde denilmektedir ki: "Hz. Peygamber (s.a.) ile ashabı Zilhicce'nin dördüncü günü hacca telbiye getirerek Mekke'ye geldiler. Allah Rasûlü (s.a.) onlara haccı umreye çevirmelerini emretti." Bir metinde ise: "Yanında kurbanlıkları bulunanlar dışındaki sahabîlere ihramlarını umreye çevirmelerini emretti." denilmektedir.[415] Sahihayn'da. rivayet edildiğine göre Gâbir b. Abdullah anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.) ile ashabı hacca niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler. Hz. Peygamber (s.a.) ve Talha dışında hiçbirinin yanında kurbanlığı yoktu. Hz. Ali (r.a.) yanında kurbanlığı olduğu halde Yemen'den geldi ve: "Ben, Hz. Peygamber'in (s.a.) ihrama girdiği gibi ihramlandım." dedi. Hz. Peygamber (s.a.) sahabîlere, ihrama girerken niyetlendikleri haccı umreye çevirmelerini, tavaf etmelerini, saçlarını kısaltmalarını ve beraberinde kurbanlığı bulunan kimseler dışında kalanların ihramdan çıkmalarını emretti. Sahabîler: "Bizler, herbirimizin cinsel uzvu menî damlatır halde mi, Mina'ya gideceğiz? (Yani biz ihramsız olduğumuz için hanımlarımızla cinsel ilişkide bulunacak, Hz. Peygamber böyle bir şeyden ihramlı olduğu için mahrum kalacak!)" dediler. Bu sözler, Hz, Peygamber'in (s.a.) kulağına ulaşınca: "Bu yapmakta olduğum hacca yeniden başlıyor olsaydım kurbanlık sevketmezdim. Şayet yanımda kurbanlığım bulunmasaydı elbet ihramdan çıkardım." buyurdu. Bir metinde ise şöyle deniliyor: Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) aramızda ayağa kalktı ve şu konuşmayı yaptı: "Siz de biliyorsunuz ki, sizin Allah'tan en çok korkan, O'na en çok sadakat gösteren ve O'na en çok itaatkâr olanınız benim. Şayet yanımda kurbanlık bulunmasaydı, sizin ihramdan çıktığınız gibi ben de çıkardım. Bu yapmakta olduğum hacca yeniden başlıyor olsaydım, kurbanlık sevketmezdim. Siz artık ihramdan çıkın." Bir metinde de deniliyor ki: Biz ihramdan çıkınca Allah Rasûlü (s.a.) bize Mina'ya yöneldiğimiz zaman ihrama girmemizi emretti. Biz de Ebtah'da niyetlenip ihrama girdik. Sürâka b. Mâlik b. Cu'ştim: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu iş, bu seneye mi mahsus, yoksa ebediyen böyle mi?" diye sordu, O da: "Ebediyen" cevabını verdi. Bu metinlerin hepsi de Sa/7z7î'dedir.[416] Bu son metin "Bu iş yalnız sahabîlere mahsustu." diyenlerin görüşünü açık bir şekilde ibtal etmektedir. Çünkü bu takdirde ebediyen değil, yalnız o sene için geçerli olur. Oysa Allah Rasûlü (s.a.) ebediyen geçerli olduğunu söylüyor. Müsned'de İbn Ömer'in şöyle dediği rivayet edilir: Allah Rasûlü (s.a.) ile ashabı hacca telbiye getirerek Mekke'ye geldiler. Allah Rasûlü (s.a.) "Yanında kurbanlık bulunanlar dışında kalan kimselerden dileyen ihrama girerken niyetlendiği hacci umreye çevirsin." buyurdu. Sahabîler: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bizler, herbirimizin cinsel uzvu meni damlatır halde mi Mina'ya gideceğiz?" dediler. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Evet" cevabım verdi ve buhurdanlar (veya öd ağaçları) yandı .[417] Sünerfdz Rab? b. Sebra aracılığıyla babası Sebra'nm şöyle dediği rivayet edilir: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte yola çıktık. Usfan'a vardığımızda Sürâka b. Mâlik el-Müdlicî: "Ey Allah'ın Rasûlü! Bize öyle bir şey yaptır ki, bugün doğmuş bir kavim gibi olalım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) "Allah (c.c), size hac içine umreyi de dahil etti. Mekke'ye vardığınızda Beytullah'ı tavaf edip Safa-Merve arasında sa'y yapan —yanınla Kurbanlık bulunanlar dışında kalan— kimseler ihramdan çıksınlar" buyurdu.[418] Sahihayn'da "Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte yola çıktık. Yalnız haccın sözünü ediyorduk..." diye başlayan ve Hz. Âişe'den gelen hadiste deniyor ki: Mekke'ye vardığımızda Hz. Peygamber (s.a.) ashabına "İhrama girerken niyetlendiğiniz haccı umreye çevirin." diye emretti. Bunun üzerine yanında kurbanlık bulunanlar dışındaki insanlar ihramdan çıktılar... Âişe hadisin geri kalan kısmını da söylemektedir. Buharî'deki bir metinde deniyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte yola çıktık. Bu yolculuğu yalnız hac yolculuğu olarak görüyorduk. Mekke'ye gelince Beytullah'ı tavaf ettik. Hz. Peygamber (s.a.) kurbanlık sevketme-yenlerin ihramdan çıkmalarım emretti. Bunun üzerine kurbanlık sevketme-yenler ihramdan çıktılar. Hz. Peygamber'in (s.a.) hanımları da sevketme-mişlerdi. Bu yüzden onlar da ihramdan çıktılar. Müslim'in bir metninde ise şöyle deniyor: Allah Rasûlü (s.a.) öfkeli bir halde yanıma girdi. Ben: "Ey Allah'ın Rasûlü! Seni öfkelendiren kimseyi Allah, cehenneme sokar." dedim. O da: "Farkında değil misin? Ben insanlara bir şey emrettim. Bakıyorsun, onlar tereddüd ediyorlar! Bu yapmakta olduğum hacca yeniden başlıyor olsaydım satın alıp beraberimde kurbanlık sevketmez, onların ihramdan çıktıkları gibi ben de ihramdan çıkardım." Buyurdu.[419] Mâlik, Yahya b. Saîd yoluyla Amra'nın, Hz. Âişe'nin şöyle dediğini duymuş olduğunu rivayet eder: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Zilkade ayının bitimine beş gün kala yola çıktık. Bu-yolculuğu yalnız hac yolculuğu olarak görüyorduk. Mekke'ye yaklaşınca Allah Rasûlü (s.a.), yanında kurbanlık bulunmayan kimselerin Beytullah'ı tavaf edip Safa-Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıkmalarını emretti. Yahya b. Saîd diyor ki: Bu hadisi Kasım b. Muhammed'e söyledim. "Vallahi, Amra hadisi sana olduğu gibi söylemiş." dedi.[420] Sahih-i Müslim'de İbn Ömer'in Hafsa'dan şunları işittiği rivayet edilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.) Veda haccı senesi hanımlarına ihramdan çıkmalarını emretti. "Senin ihramdan çıkmanı engelleyen nedir?" diye sordum. "Ben başımın saçlarını yapışkan bir madde ile birbirine tutuşturdum, ve kurbanımın boynuna kurbanlık nişanı taktım. Kurbanı kesmedikçe ihramdan çıkamam." cevabını verdi.[421] Sahih-i Müslim'de Hz. Ebu Bekir'in kızı Esmâ'nm —Allah her ikisinden de razı olsun— şöyle dediği rivayet edilir: İhramlı olarak yola çıktık. Allah Rasûlü (s.a.): "Yanında kurbanlığı bulunan kimse ihramlı kalsın. Kurbanlığı bulunmayan ise ihramdan çıksın." buyurdu.[422] Yine Sahih-i Müslim'de rivayet edildiğine göre Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte yola çıktık. Yüksek sesle hac için telbiye getiriyorduk. Mekke'ye vardığımızda, Hz. Peygamber (s.a.), kurbanlık sevkedenler hariç bize haccı umreye çevirmemizi emretti. Terviye günü olunca Mina^ya gittik ve hacca niyetlenip ihrama girdik, telbiye getirdik.[423] Sahih-i Buharî'de îbn Abbas'tan gelen bir rivayette deniyor ki: Veda haccında Muhacirler, Ensâr ve Hz. Peygamberin (s.a.) hanımları ihrama girip telbiye getirdiler. Biz de ihrama girip telbiye getirdik. Mekke'ye vardığımızda Allah Rasûlü (s.a.): "Kurbanlığın boynuna nişan takanlar müstesna, hac niyetiyle yaptığınız ihram ve telbiyelerinizi umreye çevirin." buyurdu. [424] i bir rivayete göre Berâ b. Âzib anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) ve ashabı yola çıktı. Hac için ihrama girdik. Mekke'ye vardığımızda: "Hac-cınızı umreye çevirin" buyurdu. İnsanlar: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ama biz hac için ihrama girmiştik. Onu umreye nasıl çevirebiliriz?" dediler. O da: "Size emrettiğimi yapmaya bakın" cevabım verdi. Bunun üzerine aynı sözü tekrar tekrar söyleyip durdular. Hz. Peygamber (s.a.) öfkelendi. Sonra gidip öfkeli bir halde Âişe'nin yanma girdi. Âişe, Hz. Peygamber'in (s.a.) yüzündeki öfke ifadelerini gördü ve: "Seni öfkelendireni Allah öfkelendirir." dedi. Hz. Peygamber (s.a.) "Neden öfkelenmeyeyim ki? Ben bir şey emrediyorum, uyulmuyor!" dedi.[425] Biz, Allah'ı kendimize şahit tutarız ki, şayet biz, hac için ihrama girmiş olsak, Allah Rasûlü'nün (s.a.) gazabından sakınmak ve O'nun emrine uymak için bu haccı umreye çevirmenin bize kesinlikle farz olduğu görüşünde olurduk. Vallahi, bu ne O'nun hayatında ve ne de O'ndan sonra neshedilmiş değildir. Buna aykırı bir tek sahih harf bile rivayet edilmemiştir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.) diğer insanlar dışta kalacak şekilde bunu yalnız ashabına mahsus kılmış da değildir. Aksine Allah Teâlâ, Sürâka'nın Hz. Peygamber'e (s.a.) bunun yalnız kendilerine mi mahsus olduğunu sormasını sağlamış ve Hz. Peygamber (s.a.) cevap olarak ebediyen bunun böyle olduğunu söylemiştir. Bu hadislere ve Allah Rasûlü'nün (s.a.) muhalefet edenlere öfkelendiği böyle güçlü bir emre kendisini tercih etmemiz gereken şey nedir, bilmiyoruz. Allah için ne mutlu îmam Ahmed'e (r.h.)! Kendisine Seleme b. Şebîb: "Ey Ebu Abdillah! Bir tek nokta dışında bana göre senin herşeyin güzeldir." demiş; "O nedir?" diye sorusuna "Sen haccm umreye çevirileceğini söylüyorsun," cevabını alınca: "Ey Seleme! Ben senin akim var sanıyordum! Ben bu konuda Allah Rasûlü'nden (s.a.) rivayet edilmiş on bir sahih hadis biliyorum. Onları senin görüşün için terk mi edeyim?!" diye karşılık vermişti. Sünen'de Berâ b. Âzib'den rivayet ediliyor: Hz. Ali (r.a.), Yemen'den Allah Rasûlü'ne geldiği vakit Hz. Fâtıma'nm renkli elbiseler giyindiğini ve eve güzel kokular serpmiş olduğunu gördü. "Ne bu halin?" diye sordu. O da "Allah Rasûlü (s.a.) ashabına emretti, ihramdan çıktılar." diye karşılık verdi.[426] İbn Ebî Şeybe, îbn Fudayl —Yezîd— Mücâhid senediyle rivayet eder ki Abdullah b. Zübeyr: "Haccı, ifrâd yapınız. Şu sizin körün sözünü bırakın." dedi. Bunun üzerine İbn Abbas: "Allah'ın, kalbini kör ettiği kimse kuşkusuz sensin. Annene bunu sorsana." deyip onu annesine gönderdi. Annesi: "İbn Abbas doğru söylemiş. Biz, Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte hac yapmak için geldik. Haccı umreye çevirdik. İhramdan tamamen çıktık. Hatta erkeklerle kadınlar arasında buhurdanlar yandı." diye açıklamada bulundu.[427] Sahih-i Buharî'deki bir rivayete göre İbn Şihâb (Zührî) anlatıyor: Ben bir soru sormak üzere Atâ'nın yanına girdim. Dedi ki: Câbir b. Abdullah bana şunları anlattı: Câbir'in kendisi, Hz. Peygamber (s.a.) beraberinde Mekke'ye kurbanlık develer sevkettiği gün O'nunla haccetmişti. Sahabîler ifrâd haccına niyetlenip ihrama girmişlerdi. Hz. Peygamber (s.a.) onlara: "Beytullah'ı tavaf edip Safa-Merve arasında sa'y yapmakla ihramınızdan çıkın, saçlarınızı kısaltın, sonra terviye gününe kadar ihramsız kalın. O gün gelince hacca niyetlenip ihrama girin, telbiye getirin. Evvelki ihramına girdiğiniz ifrâd haccını temettü' haccına çevirin." buyurdu. Sahabîler: "Hac diye isimlendirdiğimiz halde şimdi o haccı nasıl temettu'a çevirmek suretiyle umre yaparız?" diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.): "Size emrettiğimi yapın. Şayet ben kurbanlık sevketmemiş olaydım, elbet size emrettiğim gibi yapardım. Fakat kurban yerine ulaşıncaya (yani Mina'da kesilinceye) kadar ihramlıya haram olan hiçbir şey bana helâl olmaz." buyurdu. Onlar da denileni yaptılar.[428] Yine Sahih-i Buharî'de Câbir'den rivayet edilen "Hz. Peygamber (s.a.) ile ashabı hacca niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler."...diye başlayan hadiste denmektedir ki: Hz. Peygamber (s.a.) ashabına haclarım umreye çevirmelerini ve tavaf etmelerini, kurbanlık sevkedenler dışında kalan kimselerin saçlarım kısaltmalarını emretti. Sahabîler: "Bizler herbirimizin cinsel uzvu meni damlatır olduğu halde Mina'ya mı gideceğiz?" dediler. Bu söz, Hz. Peygamber'in (s.a.) kulağına ulaştı. Bunun üzerine: "Bu yapmakta olduğum hacca yeniden başlıyor olsaydım kurbanlık sevketmezdim. Yanımda kurbanhk bulunmasaydı elbet ihramdan çıkardım." buyurdu.[429] Sahih-i Müslim'de Veda haccı konusunda Câbir'den gelen rivayete göre şöyle anlatıyor: Mekke'ye geldiğimizde Kabe'yi tavaf ettik, Safa-Merve arasında sa'y yaptık. Allah Rasûlü (s.a.) bizden, yanında kurbanlık bulunmayanların ihramdan çıkmasını emretti. "Bu nasıl bir ihramdan çıkıştır?" diye sorduk. "Tamamen hac ihramından çıkmak gibidir." cevabını verdi. Bunun üzerine hanımlarımızla cinsel ilişkide bulunduk, güzel kokular süründük ve elbiselerimizi giydik. O vakit, arefe gününe dört gece kalmıştı. Sonra terviye günü niyetlenip ihrama girdik, telbiye getirdik. Müslim'in başka bir metninde ise şöyle deniyor: Hz. Peygamber (s.a.); "Sizlerden yanlarında kurbanlık bulunmayanlar ihramdan çıksın ve niyetlendikleri haccı umreye çevirsinler." buyurdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) ile yanında kurbanlık bulunanlar dışında bütün insanlar ihramdan çıktılar ve saçlarını kısalttılar. Terviye günü olunca Mina'ya yöneldiler ve hacca niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler.[430] Bezzâr'ın Müsned'indt Enes'ten (r.a.) sahih senedle rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.) ile ashabı hac ve umreye niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler. Mekke'ye vardıklarında Beytullah'ı tavaf ettiler, Safa-Merve arasında sa'y yaptılar. Allah Rasûlü (s.a.) onlara ihramdan çıkmalarını emretti. Sahabîler bundan korkup çekindiler. Allah Rasûlü (s.a.): "İhramdan çıkın. Şayet yanımda kurbanlık bulunmasaydı elbet ben de ihramdan çıkardım." buyurdu. Bunun üzerine sahabîler ihramdan çıktılar ve hanımlanyla cinsel ilişkide bulunmaları helâl oldu. Sahih-i BuharVdt rivayet edildiğine göre Enes anlatıyor: Biz de beraberinde olduğumuz halde Allah Rasûlü (s.a.) Medine'de öğleyi dört, Zül-huleyfe'de ikindiyi iki rekât olarak kıldırdı. Sonra geceyi orada geçirdi. Sabah olunca devesine bindi. Deve, O'nu Beydâ tepesinin zirvesine çıkarınca Hz. Peygamber (s.a.) Allah'a hamdetti ve tesbîh getirdi. Sonra hac ve umreye niyetlenip ihrama girdi, telbiye getirdi. İnsanlar da hac ve umreye niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler. Mekke'ye vardığımızda insanlara ihramdan çıkmalarını emretti. Terviye günü olunca hacca niyetlenip ihrama girdiler, telbiye getirdiler..[431] Yine Sahih-i BuharVdt rivayet edildiğine göre Ebu Musa el-Eş'arî anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) beni Yemen'e kavmime gönderdi. O, Bathâ'da iken gelip O'na yetiştim. Bana: "Neye niyetlendin?" diye sordu. Ben de "Hz. Peygamber'in niyet ettiği şeye niyetlendim." cevabını verdim. Bunun üzerine: "Peki yanında herhangi bir kurbanhk var mı?" diye sordu. "Hayır" dedim. Bana emretti, Beytullah'ı tavaf ettim, Safa-Merve arasında sa'y yaptım. Sonra emretti, ihramdan çıktım.[432] Sahih-i Müslim'deki bir rivayete göre Hüceymoğullanndan bir adam İbn Abbas'a: "İnsanları birbirine düşüren şu, 'Kim Beytullah'ı tavaf ederse ihramdan çıkmış olur' fetvası nedir?" diye sordu. O da cevap olarak: "Hoş görmeseniz de Peygamberinizin (s.a.) sünneti budur." dedi.[433] [434] İbn Abbas doğru söylemektedir. Beytullah'ı tavaf eden ve yanında kurbanlık hayvanı bulunmayan herkes —ister ifrâd, ister kıran, isterse temettü' yapmakta olsun— ya zorunlu olarak ya da hükmen ihramdan çıkmış olur. İşte reddini ve kabul edilmemesini gerektiren herhangi bir sebep bulunmayan sünnet budur. Tıpkı Hz. Peygamber'in (s.a.) şu hadisinde olduğu gibi: "Gün, buradan devrilip gece şuradan belirince oruçlu iftar eder."[435] Bu hadis ya "hükmen iftar etmiş olur" şeklinde ya da "iftar etme vakti girmiş ve bu vakit onun için iftar vakti olmuştur" şeklinde anlaşılacaktır. İşte Beytullah'ı tavaf eden için de durum böyledir. Ya hükmen ihramdan çıkmış sayılacaktır, ya da bu vakit onun için, ihram vakti olmayıp yalnızca ihramdan çıkış vakti olacaktır. Yanında kurbanlık hayvanı bulunmadığı sürece bu böyledir. Sünnetten açık olarak anlaşılan da budur. Yine Sahih-i Müslim'de Atâ'dan rivayet edildiğine göre İbn Abbas derdi ki: "İster hacı oftun ister olmasın, Beytullah'ı tavaf eden herkes mutlaka ihramdan çıkar." Yine derdi ki: "İster Arafat'ta vakfe yaptıktan sonra olsun, isterse yapmadan önce olsun bu böyledir." İbn Abbas bunu Hz. Peygamber'in (s.a.) kendilerine Veda hacci sırasında ihramdan çıkmalarını emretmesine dayanarak söylemiştir.[436] Sahih-i Müslim'de İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Bu, kendisiyle faydalandığımız bir umredir. Yanında kurbanlık bulunmayan ihramdan çıksın, ihramlıya haram olan her şey ona helâl olmuştur. Artık kıyamet gününe kadar umre hacca girmiştir." Buyurdu.[437] Abdürrezzak, Ma'mer —Katâde— Ebu'ş-Şa'sâ senediyle îbn Abbas'm şöyle dediğini rivayet eder: "Hacca niyetlenip ihrama girerek gelen kimse Beytullah'ı tavaf ettiğinde onun bu tavafı, istese de istemese de, haccmı umreye çevirir." Râvi (Ebu'ş-Şa'sâ) diyor ki: İbn Abbas'a "İnsanlar senin bu sözüne karşı geliyorlar" dedim. O da: "Hoşlanmasalar da Peygamberlerinin sünneti budur." dedi.[438] Bunu Hz. Peygamber'den (s.a.) adını verdiğimiz ve vermediğimiz daha başka sahabîler de rivayet etmiştir. Onlardan da tabiînin ileri gelenlerinden çeşitli gruplar aktarmıştır. Sonuçta kuşku bırakmayacak, kesin bilgi verecek ve hiç kimsenin inkârına veya "Böyle bir şey olmadı" demesine imkân vermeyecek bir şekilde bize kadar ulaşmıştır. Bu görüş Allah Rasû-lü'nün (s.a.) aile fertlerinin, ümmetin ilim deryası büyük âlim İbn Abbas ve öğrencilerinin, Ebu Musa el-Eş'arî'nin, ehl-i sünnet ve ehl-i hadisin imamı Ahmed b. Hanbel ve takipçilerinin, onun yanında ehl-i hadisin, Basra kadısı Abdullah b. Hasan el-Anberî'nin ve Zahirîlerin görüşüdür. [439] [413] Yukarıda geçti. [414] Buharî, 26/6, 47/15, 94/3; Müslim, 12)6 ve 1218; Ebu Davud, 1787; Nesâî, 5/178; Dârimî, 2/44 ve 49; îbn Mâce, 2977; Ahmed, 4/175. [415] Buharî, 25/34; Müslim, 1240 ve 1241; Ebu Davud, 1787 ve 1792; Nesâî, 5/180, 181, 201, 202; Ahmed, 1/252. [416] Buharı, 25/32, 81; Müslim, 1213, 1214, 1216. [417] Ahmed, 2/28. Senedi sahihtir. [418] Ebu Davud, 1801; Dârimî, 2/51. Senedi hasendir. [419] Buharî, 25/34; Müslim, 1211 (125, 128, 130). [420] Mâlik, Muvatta, 1/393. Senedi sahihtir. Buharî, 25/115;Müslim, 1211 (125) [421] Müslim, 1229. [422] Müslim, 1236. [423] Müslim, 1247. [424] Buharı, 25/37. [425] Ahmed, 4/286; Îbn Mâce, 2982. Senedi hasendir. Heysemî, bu hadisi Mecmau'z-Zevâid'de (3/233) kaydetmiş ve demiştir ki: Ebu Ya'lâ rivayet etmiştir. Râvileri, Sahih râvıleridir. [426] Ebu Davud, 1797; Nesâî, 5/144. Senedi hasendir. [427] Senedde geçen Yezîd, İbn Ebî Ziyâd el-Hâşimî el-Kûfî olup zayıf râvidir. Diğer,râvi-ler sikadır. Hadisi Ahmed de olayı aktarmaksizın benzer tarzda İbn Abbas'tan rivayet etmişse de senedinde meçhul râvi vardır. Bk. Müsned, 1/290, 360 ve 6/344, 345. [428] Buhari, 25/34. [429] Buhari, 25/81,26/6, 47/15, 94/3, 96/27. [430] Müslim, 1213, 1218. [431] Yukarıda geçti. Bk. Dipnot: 67,. [432] Buharı, 25/32. [433] Müslim, 1244. [434] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/194-203. [435] Buharı, 30/33, 43, 44; Müslim, 1100. [436] Müslim, 1245. İbn Abbas'ın bu görüşü, çoğunluğun görüşüne aykırıdır. Onun dışında kalan âlimlerin umumuna göre hacı, sırf kudüm tavafı ile ihramdan çıkamaz. Arafat'ta vakfe yapar, cemre taşlar, tıraş olur, ziyaret tavafım yapar; işte ancak o zaman ihramdan çıkar. Daha geniş bilgi İçin bk. Nevevî, Şerhu Müslim, 8/230. [437] Müslim, 1241. [438] Senedi sahihtir. [439] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/202-203. |