๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Haziran 2011, 13:18:38



Konu Başlığı: Hacamatın vakti
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Haziran 2011, 13:18:38
b) Hacamatın Vakti:

 

Allah Rasûlü'nün (s.a.) hacamat yapılan vakitler hakkındaki t şöyledir:

Tirmizî'nin Camii inde İbn Abbas'tan merfû olarak rivayet ettiği ha­diste Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Hacamat olduğunuz günlerin uygun olanları (ayın) ya on yedi, ya on dokuz veya yirmi birinci günle­ridir.[460]

Yine Tirmizî'nin Camiinde Enes b. Mâlik'den, Rasûlullah'ın (s.a.) iki boyun damarından ve omuz arasından hacamat olduğu ve (ayın) on yedi, on dokuz ve yirmi birinci günlerinde hacamat yaptırdığı rivayet edilmiştir.[461]

İbn Mâce'nin Sime/Tinde Enes'ten merfû olarak rivayet edilen hadis ise şöyledir: "Kim hacamat olmak isterse (kamerî ayın) ya on yedisini, ya on do­kuzunu veya yirmi birinci gününü araştırsın. Hiç birinize kan galebe çalma­sın. Zira vücutta gereğinden fazla kan bulunduğunda beden ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalır."[462]

Ebu Davud'un Sünen'inde Ebu Hureyre'den merfû olarak yapılan riva-yete göre Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim (ayın) on yedisi veya on dokuzu ya da yirmi birinde hacamat olursa bu her türlü hastalığa şifa­dır."[463] "Her türlü hastahk"tan anlaşılan mâna, sebebi kan (hümörünün) çoğalması olan her türlü hastalık demektir.

Bu hadisler tabiplerin ittifak ettiği hususlara da uygundur. Çünkü ayın ikinci yarısında ve takip eden üçüncü çeyreğinde hacamat yapmak, başında ve sonunda hacamat yapmaktan daha faydalıdır. Fakat, bir zarurete mebni olarak yapılmak zorunda kalındığında, ayın başında veya sonunda olsun her­hangi bir zamanda yapılmasında bir zarar sözkonusu değildir.

Hallâl diyor ki: "Bana İsmet b. Isâm'ın haber verdiğine göre Hanbel şöyle anlatmıştır: "Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel, hangi zamanda ve saat-ta kanı çoğahrsa hacamat yaptırırdı."

Kanun sahibi (İbn Sına) der ki: "Hacamat, gündüzün saat iki veya üç saralarında yapılır. Yıkandıktan sonra hacamat yapmaktan sakınmak gere­kir. Kanı kalın olan kişi müstesna olup, onun önce sıcak su ile gusletmesi, sonra istirahat etmesi, daha sonra da hacamat olması gerekir."

Tabipler tok karnına hacamat yapmayı hoş karşüamamişlardır. Çünkü bu vaziyette iken hacamat yapılırsa vücutta birtakım tıkaçlar (süded) ve öldürücü hastalıklar meydana getirir. Özellikle alınan gıda bozuk ve kaba olursa \ bu durum görülebilir,                                                                             

Bir haberde nakledildiğine göre şöyle söylenmiştir: "Hacamat (ayın ba­şında veya aç karnına veya hastalığın ilk nüksettiği zamanda) ilaç, tok karnı* na olursa hastalık, ayın on yedisinde olursa şifadır."

Hacamat için bu vakitlerin tercihinde aranan özellik, ihtiyat ve eziyetten kaçınma sözkonusu olması ve sıhhatin muhafazasıdır. Fakat hastalıkların te­davisinde ise, ne zaman gerekirse o zaman hacamat yapmak gerekir. Hadiste geçen: "Hiç birinize kan (hümörü) galebe çalmasın. Zira bu, kişinin ölümü­ne sebep olabilir." sözü de buna delâlet etmektedir. Yani kan vücutta galebe çalmasın diye bu zamanlarda hacamat yaptırınız demektir. "En" ile birlikte cer harfi "beyğ" fiilinden hazfedilmiştir. Bu takdirde fiil "lien lâyeîebeyya-ğa" şeklinde olur. Tebeyyuğ, çoğalma demek olup, "bağy" kelimesinden de­ğiştirilerek elde edilmiştir ve aynı mânadadır. Çünkü burada da kanın azma­sı ve çoğalması sözkonusudur. Nitekim Ahmed b. Hanbel'in ayın ihtiyaç his­settiği herhangi bir zamanında hacamat olduğu daha önce geçmişti.

Hacamat için haftanın günlerinden tercih edilmesi uygun olan günlerin hangileri olduğuna gelince; Hallâl, Câmi'inde der ki: Harb b. İsmail, Ah­med b. Hanbel'e şöyle sorduğunu haber vermiştir: "Hangi gün hacamat ol­mayı mekruh görürsün?" Buna karşılık Ahmed b. Hanbel: "Çarşamba ve cumartesi günleri (hacamat yaptırmanın mekruh) olduğuna dair rivayet var­dır." demiştir.

Yine (Halİâl'uı Câmi'inde) Hüseyin b. Hassan'm Ebu Abdillah'a (Ah­med b; Hanbel): "Hacamat yapmak hangi gün mekruhtur?" diye sorduğun­da: "Cumartesi ve çarşamba günlerindcmekruhtur. Ayrıca cuma gününde de mekruh olduğunu söylüyorlar." dediği nakledilmektedir.

Hallâl, Ebu Seleme ve Ebu Saîd el-Makburî kanalıyla Ebu Hureyre'den merfû olarak şöyle nakletmiştir: "Her kim çarşamba veya cumartesi günü hacamat yaptırır da, kendisine beyazlık veya baras (alaca) hastalığı gelirse sadece kendini kınasın. "[464]

Hallâl, Muhammed b. Ali b. Cafer'den, Yakub b. Bahtan'm kendisine şöyle anlattığını haber veriyor: Ahmed b. Hanbel'e, nevre (beyaz çiçek) ile cumartesi ve çarşamba günü hacamat yapılması sorulduğunda, her ikisini de mekruh gördü ve dedi ki: "Bana ulaştığına göre bir adam çarşamba günü nevre ve hacamat olmuş. Bunun üzerine baras hastalığına tutulmuş." Dedim ki: "Sanki bu adam hadisle alay etmiş gibi tersine hareket etmiş değil mi?" Ahmed b. Hanbel: "Evet." dedi.

Dârakutnî'nin, Kitâbu'I-Efrâd'ındaki rivayetine göre şöyle demiştir: Ab­dullah b. Ömer bana dedi ki: Kanım çoğaldı. Bana bir hacamatçı çağır. Ne çocuk ne de yaşlı bir ihtiyar olsun. Zira Allah Rasûlü'nün (s.a.) şöyle buyur­duğunu İşittim: "Hacamat, ezbercinin ezberlemesini, akıllının aklını arttırır. Besmele çekerek hacamata başlayın. Perşembe, cuma, cumartesi ve pazar gün­lerinde hacamat olmayınız. Pazartesi günleri hacamat olun. Cüzzam ve ba­ras hastalıkları sadece çarşamba günleri gelir." Dârakutnî der ki: Bu hadisi sadece Ziyad b. Yahya rivayet etmiştir. Eyyûb'un, Nâfi'den yaptığı rivayette ise şu ziyade vardır: "Pazartesi ve salı günleri hacamat olunuz. Çarşamba günleri ise hacamat olmayınız."[465]

Ebu Davud'un Sünen'inde, Ebu Bekre'den yapılan rivayete göre, o salı günü hacamat yapmayı mekruh görürdü. Ebu Bekre, Allah Rasûlü'nün (s.a.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Sah günü kanın çoğaldığı bir gündür. Sah gününde öyle bir zaman vardır ki kan kesilmek bilmez. "[466]

Bu hususta yukarıda daha önce geçmiş olan hadisler aynı zamanda te­davi olmanın, hacamat olmanın ve durumun gerektirdiği yerden hacamat yap­tırmama müstehabhğım içermektedir. Bu hadisler, ihramlı iken hacamat ol­manın ve şayet hacamat yapılacak yerden saçlar kesilecekse bu durumda ih­ramlı olunsa da bir şey gerekmeyip caiz olduğuna delâlet ediyorlar. Hacamat dolayısıyla ihramlı kişinin saçları kesildiğinde fidye vermenin vacip olması görüşü, bu husustaki deiil vücup derecesinde olmadığından doğru değildir. Oruçlu bir kişinin hacamat olması caizdir. Zira Sahih-i Buharfde, Rasûlul-Iah'ın (s.a.) oruçlu bulunduğu halde hacamat olduğu rivayet edilmiştir.[467] Yalnız bu, orucu bozar mı, yoksa bozmaz mı konusu ihtilaflıdır. Doğrusu, hacamatla orucun bozulmasıdır. Çünkü, aykırı bir rivayet olmaksızın Rasû-lullah'tan (s.a.) sahih kanalla (hacamat olanm orucunun bozulduğuna dair) rivayet gelmiştir. Bu hadise muarız olan en sahih hadis; Rasûlullah'ın (s.a.) oruçlu olduğu halde hacamat yaptirmasıdır. Dört ihtimal haricinde bu durum orucun bozulmadığına delâlet etmez: a) Oruç farz oruç idi. b) Bu esna­da mukîm idi. c) Hacamatı gerektirecek bir hastalığa da tutulmuş değildi, d) Rasûlullah.'ın (s.a.) oruçlu iken hacamat yaptırması rivayeti; "Hacamat ya­pan da, hacamat yaptıran da orucunu bozmuştur."[468] hadisinden daha son­raki bir döneme aittir.

Bu dört öncül doğru olduğunda, Allah Rasûlü'nün (s.a.) fiilî tatbikat] ile hacamat yapıldığı halde orucun bozulmadığına istidlal edilmesi mümkün olur. Aksi takdirde, orucun hacamat ve diğer bir şeyle rahatça bozulabilece-ği nafile oruç olmasına ne mâni vardır? Ramazan orucu olsa da seferde ola­maz mı?' -Ramazanda ve mukim, fakat arız olan bir hastalık sebebiyle oruç boz­mada bir mahzur olmadığı gibi bir durum sözkonusu olamaz mı? Veya mu- . kim iken (hacamata ihtiyaç olmadan) Ramazandan (kazaya kalmış) bir fan oruç olamaz mı? "Hacamat yapan da, hacamat yaptıran da orucunu boz­muştur." hadisi nakledilmiş olup daha sonra söylenmiştir. Böylece de bu hü­kümde karar kılmak gerekir. Bu dört öncülden herhangi birini isbat etmeğt hiç yol yoktur ki hepsi birden isbat edilebilsin.[469]

Hadis ayrıca iş görme akdi yapmaksızın, doktor ve diğerlerinin tutulj masının cevazına delâlet etmektedir. Emsaline göre bir fiat tesbit edilmesi vey onu memnun edecek bir fıat teklifi gerekmektedir.

Hadis, hacamatçıhk yaparak geçinmenin caiz olduğuna da delâlet etmek[ tedir. Hür olan bir kişi yaptığı hacamattan aldığı ücreti (haram olmamakla birlikte) yemesi hoş karşılanmasa dahi durum böyledir. Çünkü Rasülullah (s.a. hacamatçıya ücretini vermiş, yemesine de mâni olmamıştır. Hacamattan ahi-nan ücreti, pis olarak isimlendirmesi; sarımsak ve soğana pis demesi gibidi ki, bu hüküm adı geçen şeylerin haram olmasına asla delâlet .etmez.

Yine bu hadis,, kişinin kölesinden her gün için getirebileceği miktarda gelir {haraç) talep etmesinin caiz olduğuna delâlet etmektedir. Yine kölenin, gün­lük gelir miktarından fazlasını istediği şekilde tasarruf edebileceğine delâlet et­mektedir. Şayet köle tasarruftan menedilmiş olsaydı kazancının tamamının gelir olması gerekirdi. O halde köleye günlük gelir takdirinin hiçbir faydası olmaz. Belki de günlük gelirden artan kazancı, efendisinin kendisine istediği gibi tasarruf etmesi için temlik olarak bağışlaması sözkonusu olabilir. En doğ­rusunu Allah bilir. [470]


[460] Bk. Dipnot: 65.

[461] Bk. Dipnot: 65.

[462] İbn Mâce, 3486. Senedinde zayıf bir râvi olan Nehhâs b. Kahm vardır. Bununla birlikte, daha önce geçen İbn Abbas hadisi ile bundan sonra gelecek olan Ebu Hureyre hadisi (Ebu Davud, 3861) bu hadisin şahidleri arasındadır.

[463] Ebu Davud, 3861. Aynı senedle Beyhakî, (9/340) de rivayet etmiştir. Senedi hasendir.

[464] Hâkim, 4/409; Beyhakî, 9/340. Senedinde metruk bir râvi olan Süleyman b. Erkam vardır.

[465] Hadisi, İbn Mâce (3487-8) ve Hâkim (4/409) zayıf isnadlarla tahric etmişlerdir. Hafız îbn Hacer Askalanî, bu hususta gelen hadislerin tamamının zayıf senedlerle geldiğini söyle­mektedir. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 10/122.

[466] Ebu Davud, 3862. İbn Hacer, Ebu Davud'un bu rivayetini hiçbir değerlendirme yapma­dan Fethu'l-Bâri' de (10/122) nakletmiştir.

[467] Buharı, 76/11.

[468] Şeddâd b. Evs'ten, Şafiî, et-Ümm, 1/257; Ebu Davud, 2369; Dârimî, 2/14; Abdürrezzâk , 7520; İbn Mâce, 1681; Hâkim, 1/428; Tahâvî, 349; Beyhakî, 4/265 rivayet etmiş olup is­nadı sahihtir. Diğer imamlar da hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir. Bu konuda Râfİ' b. Hadîc'den, Abdürrezzâk, 7528; Tirmizî, 774; Beyhakî, 4/265, İbn Hibbân, 902; Hâ­kim, 1/428; İbn Huzeyme, 1964; bir hadis rivayet edilmiştir ki, bu hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir. Sevbân'dan, Ebu Davud, 2367; îbn Mâce, 1680; Dârimî, 2/14-15; Tahavî, 349; İbn Cârûd, 198; Abdürrezzâk, 7522; İbn Huzeyme, 1962, 1963; İbn Hibbân, 899; Hâkim, 1/427; Buharı, 30/32; bir hadîs rivayet etmişlerdir ve Ali b. el-Medİnî ile Nevevî, hadisin sahih olduğu söylemişlerdir.

[469] "Hacamat yapan da, yaptıran da orucunu bozmuştur." rivayeti ile veda haccındaki: "Al­lah Rasûlü (s.a.) ihramlı ve oruçlu iken hacamat yaptırdı." hadis-İ şerifi Ebu Davud'un (2374): "Rasülullah oruçluya hacamatı ve sahura kalkmadan devamlı orucu ashabına ebedî olarak yasaklamamıştır." rivayeti ile nesh edilmiştir. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârt, 4/144; Zeylâî, Nasbu'r-Râye, 2/472; İbn Hacer, Telhîsü'l-Habîr, 2/191-194; Tehanevî, İ'tâü's-Sünen, 9/114-116.

[470] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/295-300.


Konu Başlığı: Ynt: Hacamatın vakti
Gönderen: Ekvan üzerinde 26 Temmuz 2013, 12:38:23


                Rabbime hamd olsun bugünkü Tıp Bilimi de faydalarını ispat ediyor..Ben cesaret edemiyorum o kısmı başka..


Konu Başlığı: Ynt: Hacamatın vakti
Gönderen: Rüveyha üzerinde 06 Ocak 2015, 18:40:20
Esselamu Aleyküm ve rahmetullah. Evet sümeyra abla hacamat cesaret işi :)Hacamat sünnet ,insaAllah cesaretimi toplayıp yaptırmak istiyorum ben de.Yaptiranlar çok faydasını görmüş.


Konu Başlığı: Ynt: Hacamatın vakti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Ocak 2015, 19:17:38
a.s.. , birçok hastalar bu sekilde sifa bulabiliyorlar faydalari vardir ama belirli süresi ve belirli zamanlari vardir..Bu isi bilene gitmek gerekir..Önemli bilgiler tekrarlamis olduk konuyuda.