> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Habat seriyyesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Habat seriyyesi  (Okunma Sayısı 2672 defa)
04 Temmuz 2011, 18:33:06
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 04 Temmuz 2011, 18:33:06 »



H) HABAT SERİYYESİ

 
1— Ebu Ubeyde'nin Deniz Sahiline Gönderilmesi:

 

Bu seriyyede komutan, Ebu Ubeyde b. Cerrah idi. Hafız Ebu'I-Feth Mu-hammed İbn Seyyidinnâs, Uyûnu'l-Eser adlı kitabında bize bu seferin hicrî 8. yılın Recep ayında yapılmış olduğunu haber veriyor ki bu bence bir yanlış­lıktır. Nitekim bunu inşaallahu teâlâ aşağıda anlatacağız:

Bazıları derler ki: Rasûlullah (s.a.), Ebu Ubeyde b. Cerrah'i, aralarında Ömer b. Hattâb'ın da bulunduğu Muhacir ve Ensar'dan üç yüz kişinin ba­şında, Cüheyneliîerden bir küçük kabilenin yaşadığı-deniz sahiline yakın bir yerdeki Kıbliyye'ye gönderdi. Orası ile Medine arası beş günlük mesafedir. Yolda başlarına büyük bir açlık felâketi geldi ve selem ağacı yapraklan ( = habat) yediler. Büyük bir balık karaya vurmuştu onu yediler. Sonra geri döndüler. Düşmanla karşılaşmadılar.

Bu anlatım söz götürür. Çünkü Sahihayn'daki hadiste Câbir'in şöyle de­diği rivayet olunmaktadır:

Rasûîullah (s.a.) üç yüz kişilik bir süvari birliği ile bizi sefere gönderdi. Komutanımız Ebu Ubeyde b. Cerrah idi. Kureyş'in kervanını gözetlemek için gidiyorduk. Başımıza büyük bir açlık felâketi geldi de habat (denilen selem ağacı cinsinden dikenli bir ağacın yapraklarını) yedik. Bu yüzden bu sefere Ceyşü'l-Habat (Yaprak Askerleri) denildi. Bunun üzerine bir adam (Kays b. Sa'd b. Ubâde) üç deve kesti. Sonra üç deve daha kesti. Arkasından üç deve daha kesti. Daha sonra Ebu Ubeyde, onu bundan alıkoydu. Derken deniz, bizim için sahile anber denilen bir balık atıverdi. Biz bunun etini yarim ay (on beş gün) yedik. Balığın yağıyla yağlandık ve nihayet vücutlarımız semiz-leşti, gücümüz yerine geldi. Ebu Ubeyde balığın kaburga kemiklerinden iki­sini alıp (diktirdi). Askerler arasındaki en uzun boylu kimseyi ve en yüksek deveyi aradı. Adamı devenin üzerine bindirerek kemiklerin altından geçirdi. Balığın etinden yol için pastırma hazırladık. Medine'ye döndüğümüzde Ra-sûluîlah'a gelip bu olayı anlattık. Buyurdu ki: "O, Allah'ın sizier için deniz­den çıkardığı bir rızıktır. Yanınızda o etten bir parça varsa bize de yediriniz, olmaz mı?" Rasûlullah'a bir parça gönderdik de onu yedi.[858]

Ben derim ki: İşte bütün bunlar bu gazanın, barıştan ve Hudeybiye um­resinden önce yapıldığını gösterir. Çünkü Mekkeliler'le Hudeybiye'de sulh anlaşması yapıldığı andan itibaren onların kervanını gözetlemek mümkün ola­mazdı. Fetihe kadar devam eden güvenlik ve barış zamanı idi. Habat seriyye-sinin, biri barıştan önce, biri de barıştan sonra olmak üzere iki kere yapılmış olması ise uzak bir ihtimaldir. En iyi bilen Allah'dır. [859]
 
2~- Bu Olaydaki Fıkhı Hükümler:

 

1— Şayet seferin Recep ayında yapıldığı yolunda verilen tarih doğruysa haram ayda savaşmak caizdir. Allah daha iyi bilir ya, görünen o ki, bu doğ­ru olmayıp bir yanılgıdır. Hz. Peygamber'in (s.a.) haram ayda savaşa çıktı­ğı, baskın yaptığı ve seriyye gönderdiği bilinmemektedir. Müşrikler, Alâ b. Hadramî olayında müslümanlan Recep ayı başında savaşmak konusunda ayıp­lamışlar ve: "Muhammed haram ayı helâl yaptı." demişlerdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu âyeti indirdi: "Sana haram ayda savaş yapmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır."[860] Bu âyetin, kendisine göre ha­reket edilmesi vacip olan bir nas tarafından neshedildiği sabit değildir. Üm­met de bunun neshedildiğinde icmâ etmemiştir. Haram aylarda savaş yapmanın haramlığı konusunda: "Haram aylan çıkınca, müşrikleri nerede bulursanız öldürün..."[861]âyeti delil gösterilmişse de bu âyet bir delil teşkil etmez. Çün­kü bu âyette zikri geçen "haram aylar"; Allah Teâlâ'nın müşriklere yeryü­zünde emniyet içerisinde gezip dolaşmak üzere mühlet verdiği "dört tesyîr ayı"dır. Bu ayların başlangıcı Zilhicce'nin onuncu günü olan büyük hac günü, sonu ise Rabîulâhir'in onuncu günüdür. İşte pek çok sebepten ötürü âyet hakkında doğru olan yorum tarzı budur; o sebeplerin sıralanacağı yer de bu­rası değildir.                                                                                     

2— Aç kalındığı zaman ağaç yapraklarını yemek caizdir. Yeşil cui bunun gibidir.

3— Düşmanla karşılaştıklarında ihtiyaç duyacakları endişesinden dola­yı -her ne kadar muhtaç olsalar da- devlet başkanı veya ordu komutanının gazilere, binek hayvanlarını kesmelerini yasaklaması caizdir. Onlar yasakla­dıkları zaman gazilerin bu yasağa itaat etmeleri gereklidir.

4— Deniz hayvanı ölüsünün yenilmesi caizdir; Ailah Teâlâ'nın "Ölü eti ve kan size haram kılınmıştır."[862]âyetinin hükmüne dahil değildir. Allah Te­âlâ şöyle buyurmuştur: "Bir geçimlik olmak üzere deniz avı ve yiyeceği size helâl kılındı..."[863] Hz. Ebu Bekir Sıddîk, Abdullah b. Abbas ile sahabeden bir grubun; deniz avını denizden avlanılan avdır, deniz yiyeceğini de denizde ölen hayvandır, diye tefsir ettikleri sahih olarak rivayet edilmiştir.[864] Yine Sü­nen 'de Abdullah İbn Ömer'den merfû ve mevkuf olarak şu rivayet yer almak­tadır: "Bize iki ölü ile iki kan helâl kılındı. İki ölü, balık ve çekirge; iki kan ise ciğer ve dalak kanıdır." [865] Hadis, hasendir. Bu mevkuf hadis, merfû hük­mündedir. Çünkü sahabînin "Bize helâl kılındı..." veya "haram kılındı..." demesi, Hz. Peygamber'in (s.a.) helâl kılmasına veya haram kılmasına dayanır.

İtiraz: Sahabîler bu olayda zorunlu kalmışlardı. Bu yüzden onu yemeyi düşündüklerinde: "O leştir, ölü hayvan etidir." dediler. "Biz, Allah Rasû-lü'nün (s.a.) elçileriyiz ve darda kalmış bulunuyoruz." dediler ve sonra yedi­ler. İşte bu, şayet o etten uzak kalmaları mümkün olsaydı yemeyeceklerine bir delildir.

Cevap: Şüphe yok ki onlar darda kalmışlardı. Fakat Allah Teâlâ onlara en temiz ve en helâlinden bir rızik hazırladı. Hz. Peygamber (s.a.), döndük­lerinde onlara şöyle buyurmuştu: "Onun etinden yanınızda bir parça kaldı

mı?" Sahabîler; "Evet" dediklerinde, Hz. Peygamber (s.a.) de o etten yedi; sonra şöyle buyurdu: "Bu, şüphesiz Allah Teâîâ'nın sizin için gönderdiği tyr nzıktır." Şayet bu et darda kalanların rızkı olsaydı, Rasûlullah (s.a.) zorun­lu olmadığı o vakitte ondan yemezdi. Sonra şu da var; şayet bu etten yemele­ri zaruretten dolayı olsaydı; sahabîlerin onun yağıyla yağlanmaları, elbiselerini ve vücutlarını murdar kılmaları nasıl caiz olurdu?! Hem fakihlerın birçoğu doyuncaya kadar ölü hayvan eti yemeyi caiz saymazlar; ancak ölmeyecek kadar yemeyi caiz görürler. Halbuki seriyyeye katılanlar, güç ve kuvvetleri yerine gelip vücutları semirecek kadar ondan yemişlerdi, yol için azık da hazırla­mışlardı.

Şayet denilirse ki: Bahsi geçen olay, bu hayvan deniz içerisinde ölmüş ve deniz onu, ölü iken sahile atmış olsaydı ancak o zaman sizin için bu konu­da bir delil olabilirdi. Malumdur ki böyle bir ihtimal mümkün olduğu gibi, balık diri iken denizin çekilmesi sonra da sudan ayrı kaldığından ötürü öl­müş olması ihtimali de mümkündür. Bu ise hem balığın boğazlanması hem de deniz hayvanının boğazlanması demektir. Bu ihtimali ortadan kaldırmak hiçbir şekilde mümkün değildir. Nasıl olabilir ki! Zira hadisin bazı rivayetle­rinde şöyle geçmektedir: "Deniz, bir tepeciğin üzerinden çekildiği gibi balık­tan çekildi."                                                                               

Cevap: Bu uzak bir ihtimal olmakla beraber hemen hemen harikulade bir olay şeklinde meydana gelebilir. Çünkü böyle bir hayvan diri olduğu za­man deniz kıyısında değil denizin ortasında ve dalgalar arasında bulunur, ora­dan ayrılıp karaya yaklaşmaz. Hem bu ihtimal de meseleyi çözmeye kâfi gelmemektedir. Zira bir hayvanın ölüm sebebi hakkında acaba bu sebep hay­vanı mubah kılan bir sebep midir, yoksa mubah kılmayan bir sebep midir diye şüpheye düşülse bu hayvan helâl olmaz. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.), okla vurulduktan sonra su içerisinde bulunan av hayvanı hakkında: "Eğer su içerisinde boğulmuş olarak bulursan onu yeme. Çünkü sen, onu su mu yoksa attığın ok mu öldürdü, bilemezsin." buyurmuştur. Şu halde, deniz hay­vanı denizde öldüğünde haram olsaydı mubah olmazdı. Bu konuda ilim adam­ları arasında bir ihtilaf bilinmemektedir.

Öte yandan bu naslar mubah kabul edenleri destekler mahiyette olma­saydı bile sahih bir kıyas onları desteklerdi. Şöyle ki: Ölü hayvan eti, bünye­sinde suları, artıkları ve pis kanı toplamış olması sebebiyle haram kılınmıştır. Boğazlama, bu kanı ve artıkları giderdiği içindir ki hayvanın helâl olmasına sebep teşkil eder. Yoksa ölüm, haram klima sebebi değildir. Çünkü başka şeylerle olduğu gibi, boğazlamayla da meydana gelmektedir. Eğer boğazla­manın hayvanda gidereceği kan ve artıklar mevcut değilse sırf ölümden dolayi hayvan haram olmaz. Ve ayrıca çekirgede olduğu gibi helâl olması için bo­ğazlama da şart değildir. Bu yüzden; sinek, arı ve benzerleri gibi akıcı kana sahip olmayan hayvanlar ölüm sebebiyle murdar olmazlar. İşte balık da bu sınıftandır Zira balık öldüğü zaman bünyesinde kan ve artık barındıran bir hayvan olsaydı, boğazlama dışındaki bir ölümle helâl olmazdı; ve balığın su­yun içerisinde ölmesiyle dışında ölmesi arasında bir fark bulunmazdı. Çünkü malumdur ki, balığın karada ölmesi, denizde öldüğü zaman haram olacağı görüşünü savunanlara göre haramhğım gerektiren bu artıkları gidermemek-tedir. Şayet bu konuda naslar mevcut olmasaydı, bu kıyâs gerçekten yeterli olurdu. En iyi bilen Allah'tır.

5— Hz. Peygamber'in (s.a.) yaşadığı dönemde meydana gelen olaylar­da, ictihad yapmak caizdir ve kendisi bunu kabu! etmiştir. Fakat bu durum, içtihada mecbur kalındığı zamanda ve nassa müracaat mümkün olmadığı hal­lerde olabil...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Habat seriyyesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:39:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Habat seriyyesi rüya tabiri,Habat seriyyesi mekke canlı, Habat seriyyesi kabe canlı yayın, Habat seriyyesi Üç boyutlu kuran oku Habat seriyyesi kuran ı kerim, Habat seriyyesi peygamber kıssaları,Habat seriyyesi ilitam ders soruları, Habat seriyyesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes