Konu Başlığı: Gümüş Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Haziran 2011, 19:00:52 69— Fidda , Gümüş:
Bilindiği üzere Hz. Peygamberdin yüzüğü (mührü) gümüştendi, kaşı da gümüş idi.[186] Kılıcının kabzasının siperi de gümüştendi.[187] Gümüş takınmak ve zinet olarak kullanmak konusunda ondan herhangi bir yasağın varid olduğu sahih olarak bilinmemektedir. Ancak gümüş kapta bir şeyler içmekten yasakladığı variddir. Kaplar konusu, giymek ve süslenmek konusundan daha sıkı tutulmuştur. Bu yüzden kadınlara, kap olarak kullanmaları haram olan şeyleri zinet olarak veya giyerek (takınarak) kullanmaları mubah olmaktadır. Kap olarak kullanımının haram olmasından, takı ya da zinet olarak kullanılmasının da haramhğı sonucu çıkmaz. Sünen'dc Efendimiz (s.a.): "Gümüşe gelince onunla oynaymız.."[188] buyurmuşlardır. Yasaklama, açıklayıcı bir delile ihtiyaç gösterir. O da ya nass (âyet veya hadis) ya da icma'dır. Eğer bu ikisinden birisi sabit olursa ne âlâ; aksi takdirde bunun erkeklere haramhğı konusunda kalpte bir şeyler (şüphe) bulunur. Hz. Peygamber bir eline altın diğer eline de ipek almış ve: "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına ise helaldir." buyurmuşlardır.[189]' (Gümüşten söz yok.) Gümüş, Yüce Allah'ın yeryüzündeki sırlarından birisidir. İhtiyaçların tılsımı, dünya ehlinin birbirleri arasındaki ihsanlarıdır. Ona sahip olan üzerine gözler çevrilir, gözlerde büyütülür, meclislerde baş köşeye oturtulur, önüne kapılar kapanmaz, onunla sohbetten, beraberlikten usanılmaz, varlığı ağır gelmez, parmaklar onu gösterir, gözler onu arar, söz söylese dinlenir, aracılık yapsa kabul görür, şahitlik yapsa, şahitliği tezkiye edilir, bir kız isteyecek olsa, o ister saçı sakalı ağarmış olsun, kusursuz denk bir talip olur; üzerindeki sahihtir. ak saçlar, gencinkinden daha güzel olur. Gümüş; düşünce, gam, keder, kalp zayıflığı ve çarpıntısına iyi gelen ferahlatıcı ilaçlardandır. Macunlar içerisine katılır, içerisindeki özelliği ile, özellikle de süzme bal ve zaferana ilave edildiğinde, kalpte meydana gelen bozuk karışımları çeker. Özelliği, kuruluk ve soğukluğa çalar. Hararet ve rutubet de bulunur. Yüce Allah'ın sevgili kullan için kıyamet gününde hazırladığı cennetler dört tanedir: İki tanesi altından, iki tanesi de gümüştendir; kaplan, zinet ve takılan, içerisindeki diğer eşyaları hep onlardandır. Sahih'de sabit olduğu üzere Üm-mü Seleme validemiz Hz. Peygamber'in (s.a.): "Altın ve gümüş kaptan içen kimse aslında sadece karnına cehennem ateşini dolduruyordur." buyurduğunu söyl emiştir.[190] Yine sahih bir hadiste: "Altın ve gümüş kaplardan içmeyiniz. Altın ve gümüş sahanlarda yemeyiniz. Çünkü onlar dünyada'kafirlere aittir, ahirette de sizin olacaktır." buyrulmuştur.[191] Altın ve gümüş kap kullanımının yasaklanma illeti konusunda farklı yaklaşımlar vardır: Bazıları: "Para darlığına sebep olur, o yüzden haram kılınmıştır. Eğer kap olarak kullanılacak olursa insanoğlu için tedavül aracı olarak yaratılmış olması hikmeti ortadan kalkar." demişlerdir. Bir kısmı da: "îl-let, öğünme ve kibirlenmedir." demişlerdir. Bir başka grup da: "Fakirler onların altın gümüş kapları kullandıklarını görür, müşahede ederlerse, kalpleri kırılır. Yasağın illeti işte budur." demişlerdir. Bu yaklaşımların hepsinde de su götürecek hususlar vardır. Çünkü, eğer illet para darlığına sebep olması olsaydı, o zaman para ve kap dışında diğer dökümlerin de, zînet ve takı olarak kullanılmasının da yasak olması gerekirdi. Öğünme ve kibirlenme ise herşeyle haramdır. (İsterse çör-çöp olsun). Yoksulların kalplerinin kırılmasının bir kriteri yoktur. Çünkü onların kalpleri mubah olan geniş konaklar, güzel bahçeler, güzel binekler, lüks giysiler, leziz yiyecekler vb. ile de kırılır. Dolayısı ile ileri sürülen görüşlerden hepsi de illet olmaya müsait değildir. Doğrusu, -Allah daha İyi bilir ya- şöyle olmalıdır: Burada yasağın illeti bu kapların kullanımının kalbe kazandırdığı, kulluğa açıkça ters düşen bir haleti ruhiyedir. Bu yüzden de Hz. Peygamber (s.a.) hadisinde, "onlann dünyada kâfirler için olduğu" şeklinde bir talilde bulunmuştur. Çünkü onların, kendisi ile ahirette nimetlere ulaşabileceği kulluktan bir nasipleri yoktur. Onur kullarının dünyada o tür kapları kullanmaları doğru olmaz. Çünkü onları, ancak ve ancak kulluktan çıkıp, ahiret karşılığında dünya ve onun peşin lezzetlerine razı olanlar kullanırlar. [192] [186] Buharı Fethu'l-Bârt, 10/271, 272); Tirmizî, Şemail, no: 84. Enes'ten. [187] Tirmizî, Şemail, 99; Tirmizî, 1691; Ebu Davud, 2583; Nesâî, 8/219. îsnadı [188] A-hmed, 2/334, 378; Ebu Davud, 4236. İsnadı hasendir. [189] Hadis sahihtir. Birçok sahabîden rivayet edilmiştir. Hz. Ali, Ebu Musa el-Eş'arî, Hz. Ömer, Abdullah b. Amr, Abdullah b. Abbas, Zeyd b. Erkanı, Vasile b. el-Eskâ, Ukbe b. Âmir bunlardandır. Tahricieri için bk. Zeylaî, Nasbu'r-Râye, 4/222-225. [190] Buherî, 74/27; Müslim, 2065. [191] Buhari, 70/29. [192] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/70-72. |