๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 05 Temmuz 2011, 16:10:26



Konu Başlığı: Gâlib b. Abdullah seriyyesi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Temmuz 2011, 16:10:26
6— Gâlib b. Abdullah Seriyyesi:

 

Allah Rasûlü (s.a.) Gâlib b. Abdullah el-Kelbî'yi, Kedîd'teki Mülevva-hoğulîarına gönderdi ve ona Mülevvahoğullarına ansızın baskın yapmasını emretti.

İbn îshak şöyle demiştir: Bana, Yakub b. Utbe, Müslim b. Abdullah el-Cühenî- Cündeb b. Mekîs el-Cühenî kanalıyla şöyle anlattı. Mekîs el-Cühenî şöyle demiştir: Ben onun seriyyesinde bulunuyordum. Yola çıktık, Kedîd'e geldiğimizde, Haris b. Mâlik b. Bersâ el-Leysî'ye rastlayıp onu yakaladık. Kendisi: "Ben müslüman olmak için geldim." dedi. Gâlib b. Abdullah ona: "Eğer gerçekten müslüman olmak için gelmişsen, bir gün bir gece bağlan­mak sana zarar vermez. Yok eğer bundan başka maksatla gelmişsen, sana karşı emniyette olmuş oluruz." deyip iple sıkıca bağlayarak, zenci bir adam­cağızı başında bıraktı ve ona; "Biz senin yanına gelinceye kadar onunla kal! Eğer sana üstün gelmeye kalkışırsa, başını kes." dedi. Sonra yolumuza de­vam ederek Kedîd vadisine vardık ve ikindiden sonra, akşama doğru orada konakladık. Arkadaşlarım beni, gözcü olarak Mülevvahoğullarına gönder­di. Orada bulunanları rahatça görebileceğim bir tepeciğe çıktım ve yüz üstü yattım. Bu sırada daha güneş batmamıştı. Onlardan bir adam dışarı çıkarak beni tepeciğin üzerinde yüzüstü yatarken gördü ve karısına: "Şu tepeciğin üze­rinde günün başında görmediğim bir karaltı görüyorum. Bir de sen bak, kö­pekler bazı kaplarını sürükleyip götürmüş olmasın?" dedi. Kadın baktı ve: "Hayır! Vallahi, ben bir şey göremiyorum." dedi. Adam: "Bana, yayımla birlikte okluğumdan iki ok getir." dedi. Kadın da bunları kocasına getirdi.

Adam bana bir ok atarak böğrüme sapladı. Oku çıkarıp yere bıraktım, hiç hareket etmedim. Sonra bana bir ok daha attı ve onu da omuzumun başına sapladı. Onu da çıkarıp yere koydum ve hareket etmedim. Adam karısına: "Vallahi! Oklarım onu karıştırdı. Eğer bir gözcü olsaydı hareket ederdi. Sa­baha çıkınca oklarımı bul, al, getir! Köpekler onları dişleriyle çiğnemesin!" dedi. Mekîs el-Cühenî şöyle devam eder: Onları bir müddet kendi hallerine bıraktık. Akşam olup develeri gelmiş, onların sütlerini sağıp, evlerine çekil­mişler ve gecenin zifiri karanlığı gitmişti. Onlara âni bir baskın yapıp bizimle çarpışanları öldürdük. Deve ve sığırları sürerek oradan geri döndük. Onlar­dan biri imdat istemek için kabilelerine doğru gitti. Süratle çıkarak Haris b. Mâlik ve arkadaşına uğradık. Onları yanımıza aldık. İmdada gelenler bize doğru gelmeye başladı. Kendilerine karşı koyamayacağımız kadar çok insan geldi. Onlarla aramızda sadece Kudeyd vadisi kalmıştı. Allah Azze ve Celle kendi katından bir sel gönderdi. Vallahi bundan önce hiç böyle yağmur gör­memiştik. Hiç kimsenin geçemeyeceği şekilde sel geldi. Onlardan hiçbir kim­senin seli geçemeyip, sadece durup bize baktıklarını gördüm. Biz vadiyi geçip süratle ilerleyerek Müşellel tepesine sığınmıştık. Sonra tepeden inerek elleri-mizdekilerle onları aciz bıraktık.[808]

Bu seriyyenin, bundan önce anlatılan seriyye olduğu da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir. [809]


[808] İbn Hişâm, 2/609, 610: İbn İshak'tan. Ahmed b. Hanbel, 3/467, 468; Ebu Davud (2678) özet olarak "Onu iple bağladık" sözüne kadar rivayet etmiştir. Müslim b. Abdullah el-Cühenî dışındaki râvileri sikadır. Abdullah el-Cühenî'yi, İbn Hibbân'ın dışındakiler si­ka görmemişlerdir. Heysemî, Mecmau'z-Zevâid'ât (6/202, 203) "Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel ve Taberanî rivayet etmiş ve râvileri sikadır." demiştir İbn tshak, Taberânî ri­vayetinde, haberi işittiğini açıkça belirten ifade kullanmıştır.

[809] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/408-409.