> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Doktorların sorumluluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Doktorların sorumluluğu  (Okunma Sayısı 969 defa)
13 Haziran 2011, 12:32:35
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 13 Haziran 2011, 12:32:35 »



b) Doktorların Sorumluluğu:

 

Ebu Davud, Nesâî ve İbn Mâce, Amr b. Şu'ayb—babası—dedesi sene­diyle şunu rivayet ederler: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Daha önce tıbbı bilmediği halde doktorluk yapan, tazminatını öder."[602]

Bu hadiste üç durum bulunmaktadır: I) Sözlükle ilgili durum, 2) Fikhî durum, 3) Tıbbî durum.

Sözlükle ilgili durum şudur: Arap dilinde "üb" çeşitli mânalara gelir. Düzeltme anlamı vardır: Bir şeyi düzelttim anlamına: "Tabbebtuhu", iyi ve siyasî davrandı anlamına: "Lehu tıbbun bi'l-umûr" denir. Şair şöyle diyor:

'Temîm'in durumu değişince, isabetli görüşünle oniann iyi idarecisi olursun.

"Tıb"bın bir başka anlamı, "uzmanlık"tır. Cevheri şöyle diyor: "Arap­lara göre her uzman kişi, tabiptir.'* Ebu Ubeyd ise şöyle diyor: "Tıbbın aslı, eşyayı iy bilmek ve maharettir. Böyle olan kişiye 'tıbb' ve 'tabîb' denir; has-

tanın tedavisi dışında da olsa bu böyledir." Başkası deriki: "Tabîb adam", yani mahir kişi demektir. Mahareti ve bilgisi dolayısıyla "tabib" diye isim­lendirilmiştir. Alkame şöyle diyor:                           

"Bana kadınları sorarlarsa, ben kadınların dertlerini en iyi bilenim.

Kişinin saçları ağarınca veya malı azahnca, kadın sevgisinden nasibi kalmaz. "[603]

Antere şöyle diyor:

"Zırhlı atlıları avlamaktan aciz değilken, senin gibi yüzünü kapatmışı avlamaktan nasıl âciz olurum? [604]"

"Tıb"bın bir başka anlamı "âdet"tir. "Bu benim tıbbim (âdetim) de­ğildir." denir. Ferve b. Museyk şöyle diyor:[605]

"Âdetimiz korkaklık değildir. Bilakis, hülyalarımız ve başkalarını^ Iâketidir.V

Ahmed b. Huseyn el-Mütenebbî şöyle diyor:

"Büyüklük âdetim değil, ama cahili ve akıllılık taslayanı sevmem."[606]

"Tıb"bm bir anlamı da "büyü"dür. "Matbûb (büyülü) adam" denir. Sahih'te Âişe (r. anha) hadisinde şu yer alır: Yahudiler Rasûlullah'a (s.a.) büyü yapınca ve biri,başına, diğeri ayaklarına iki melek oturunca biri diğeri­ne şöyle dedi: "Adamın durumu nedir?" Diğeri: "Büyülü (matbûb)" dedi. "Kim büyülemiş?" diye sorunca, "Filan yahudi" cevabını verdi.

Ebu Ubeyd şöyle diyor: Büyülü kişiye "matbûb" demeleri, "tıb"bı si­hirden kinaye yapmalarıdır; tıpkı sokulmadan kinaye yapmaları gibi. İyiliği­ni umarak "selîm = sağlam" derler. Aynı şekilde su bulunmayan helak edici çölle de kinaye yaparlar. Bizzat dert için de "tıb" denir. îbn Ebi'l-Eslet der ki:

"Hassân'a benim durumumu kim haber verecek, Derdin büyü müdür, akıl hastalığı mıdır?"

Hamaset şiiri ise şöyledir:

"Şayet büyülüysen, böylece kalırsın. Hastaysan iyileşen yoktur. "[607]

Kullandığı "matbûb" kelimesiyle büyülü kişiyi, "meshûr" kelimesiyle de "hastalığa yakalanmış" kişiyi kasteder.

Cevheri şöyle diyor: Hastaya "meşhur" denir. Sonra beyti verir. Mâna­sı şudur: Şayet senden ve sevginden başıma bir şey gelirse, Allah'tan devamı­nı isterim, zevalini istemem, bu ister büyü, isterse hastalık olsun.

"Tıb" kelimesi üç şekilde okunur. Üstünlü (tab) olursa, işleri iyi bilen demektir, tabîb için "tabb" da denir. "Tıb", tabibin işidir. "Tub", bir yer ismidir. İbnü's-Seyyid böyle demiştir. Şu beyti verir:

"Dedim ki: Kervanınızla suyu güzel Tuo'ta mı konakladınız?*'

Hz. Peygamber (s.a.) "Kim doktorluk taslarsa" sözünü kullanmış, "dok­torluk yaparsa" dememiştir. Çünkü "tefâ'ul" babında bir şeyi zorlamak ve onu güçlük ve ve zorlukla yapmak, ehli olmamak anlamı vardır. Zorlanmayı bu vezinle kurmuşlardır. Şair şöyle der:

"Kays Aylan'a ve Kays'hlık taslayana."[608]

Şer'î durum, cahil doktorun tazminat ödemesi gerektiğidir. Tıb ilmine ve uygulamasına önceden bir bilgisi olmadan girişirse, bilgisizlİğiyle canları telef etmeye girişmiş, ihmalkârlığıyİa bilmediğine atılmıştır. Böylelikle has­tayı aldatmış olur. Bu yüzden de tazminat ödemesi gerekir. Bu hüküm, ilim ehlinin bir icmaıdır.

Hattâbî şöyle diyor: Tedavi eden kimse kusurlu davranır da hasta telef olursa, tazminat ödeyeceğinde ihtilâf bilmiyorum. Bilinmeyen her hangi bir ilim veya uygulamayı yapan, kusurlu davranmıştır. Fiilinden dolayı telef du­rumu ortaya çıkarsa, diyeti öder, kısas yapılmaz. Çünkü, hastanın izni ol­maksızın tek başına bu işi yapmamaktadır. Doktor taslağının diyeti, fukaha-mn çoğunluğuna göre âkilesifıe (akrabasına) aittir.

Ben derim ki: Bu durum beş kısımdır:

1) Sanatının hakkını veren ve eliyle.suç işlemeyen uzman doktor: Sâri' veya tedavi ettiği kişi tarafından izinli fiilinden dolayı bir organın veya canın telef olması, yahut sıfatının kaybolması durumunda, ittifakla tazminat öde­mesi gerekmez. Çünkü bu bir kusurlu davranıştır, ama bu konuda izinlidir. Bu tıpkı, yaşı sünnete uygun bir çocuğu zamanında sünnet edip, hakkını ver­dikten sonra, organ veya çocuk yok olunca tazminat ödememesi gibidir. Tıpkı, insana veya bir başkasına gerektiğinde uygun şekilde ve vaktinde operasyon yapınca, bundan dolayı yok olursa tazminat ödememesi gibi. Sebebinde fai­lin kusurlu davranmadığı her izinli kusurlu davranış (sirayet) böyledir. Had-din ittifakla sirayeti, tazminat gerekmesinde Ebu Hanife'nin aksine cumhu­ra göre kısasın sirayeti, Ebu Hanife ve Şafiî'nin aksine ta'zîrin, kocanın karısını, öğretmenin öğrenciyi, kiracının hayvanı dövmesinin sirayeti gibidir. Şa­fiî, hayvanı dövmeyi istisna etmiştir.

Bu konudaki ittifaklı ve ihtilaflı kaide şudur: Suçun sirayeti, ittifakla taz­minat konusudur. Vacibin sirayeti, ittifakla düşürülmüştür. İkisi arasındaki­ler ihtilaflıdır. Ebu Hanife, mutlak olarak tazminatı vacip kılmış; Ahmed ve Mâlik tazminatı düşürmüş, Şafiî mukadder olandan tazminatı düşürmüş, gayru'I-mukadderde vacip' kılmıştır. Ebu Hanife, fiilde iznin, selâmetle şartlı olduğuna, Ahmed ve Mâlik, iznin tazminatı düşürdüğüne, Şafiî ise mukad­derde noksanın olmayacağına, bunun nas yerinde olduğuna, ta'zîr, te'dîb gi­bi gayru'l-mukadder'in ictihadî olduğuna, bunun sonucu telef olursa tazmi­nat ödeyeceğine, çünkü bunun kusurlu olduğu zanm verdiğine bakmıştır.

2)Tedavi ettiğini doğrudan tedavi eden ve bunun sonucu telefe sebep olan bilgisiz doktor taslağı: Bu durumda, ölen, doktor taslağının bilgisiz bir cahil olduğunu bilip de tedavisine izin vermişse tazminat ödemez. Bu şekil, hadi­sin zahirine aykırı değildir. Çünkü siyak ve sözün gücü, doktor taslağının has­tayı aldattığını ve öyle olmadığı halde ona tabip olduğu vtehmini verdiğini gös­terir. Hasta onun ^doktor olduğunu sanır ve bu bilgisi dolayısıyla tedavisine izm-verifse, tabip elinin işlediği cinayeti tazmin eder. Kullanacağı bir ilacı öğüt-leyince de durum böyledir. Hasta onun bu ilacı bilerek öğütlediğini sanır ve telef olursa, tazminatını öder. Hadis bu konuda zahir veya sarihtir.

3) İzin verilmiş ve sanatın hakkım veren, ama eli hata yapan ve sağlam bir organın telef olması kusurunu işleyen uzman doktor: Sünnetçinin eli ker­tiğe kadar giderse, tazminat öder. Çünkü hataen işlenmiş bir cinayettir. Şa­yet üçte bir veya daha fazla ise, âkilesine aittir. Âkile yoksa, diyet kendi ma­lından mı, beytülmaiden mi ödenir konusunda iki görüş vardır. Bunların her ikisi de Ahmed b. HanbePden rivayet edilir. Şöyle denir: Tabip zimmî ise ma­lından ödenir. Müslüman ise, bu konuda iki rivayet vardır. Şayet beytülmal yoksa veya yüklenmesi imkansızsa, diyet düşer mi, yoksa cinayeti işleyenin malına mı gerekir konusunda iki açıklama şekli vardır. Daha meşhuru, düşe­ceğidir.

4) Sanatını iyi bilen uzman doktor: Konuyu inceler, hastaya bir ilaç öğütler ve yanlış bir karar vererek, hasta ölürse, bu konuda iki görüş çıkarılabilir: a) Hastanın diyeti beytülmal tarafından ödenir, b) Diyet doktorun âkilesine attir. İmam Ahmed b. Hanbel, imamın ve hâkimin hatası konusunda her iki­sini de belirtmiştir.

5) Sanatının hakkım vertn uzman doktor: Bir adam veya çocuğun izni olmaksızın veya velisinin izniyle delinin vücudundan fazlalık bir parçayı keser ya da velisinin izni olmaksızın bir çocuğu sünnet eder, bunun sonucunda telef olursa, Hanbelî mezhebimize mensup olanlar tazminatını ödeyeceği gö­rüşünü benimser. Çünkü izinsiz bir fiilden ortaya çıkmıştır. Bulûğa ermiş bi­ri veya çocuk ve delinin velisi izin vermişse, tazminat ödemez. Mutlak olarak tazminat ödememesi ihtimali vardır, çünkü iyilik yapmıştır, iyilik yapmanın da bir tek yolu yoktur. Aynı şekilde, eğer, kusurluysa, tazminatı düşürme konusunda velinin izninin bir etkisi yoktur. Kusurlu değilse, tazminatının açıkj laması yoktur. Şöyle bir itiraz yapılabilir: İznin olmadığında kusurlu, izin ol-l duğunda kusursuzdur. Buna şu cevap verilir: Kusur veya kusursuzluk, fiilinin bizzat kendisiyle ilgilidir. îznin varlığının veya yokluğunun bu konuda bir et-l kişi yoktur. Bu düşünmeye değer bir konudur. [609]
   

[602] Ebu bavud, 4586; Nesâî, 8/53; İbn Mâce, 3466. Senedi hasendir.

[603] İlk iki beyit, Haris b. Cebele b. Ebî Şimr el-Gassânî'yi övmek için söylediği nefis mufad-daiiye kasidesindendir. Bk. Mufaddaliyyât, 290; Alkame, Divan, 131; Muhtâru'ş-Şi'ri'l-Câhilî, 1/418; Tebrîzî, Şerhu'l-Mufaddaliyyât, 3/1582. Bu tıpkı İmru'u'l-Kays'ın şu beyti gibidir:

"Onların malı azalanı ve saçtan ağaranı sevmediğini görüyorum." Alkame b. Abede, cahiliye devrinin iyi şairlerindendir. İslâm ile arasında yaklaşık seksen yıl olan İmru'u'I-Kays ite çağdaştır.

[604] Beyit, Şerhu'l-Kasâidi's-Seb'i't-TtvâH,335)'deki muallakasmdandır. Bk. Muhtaru'ş-Şi'ri'l-Câhilî, 374.

[605] Ferve b. Museyk b. Haris b. Seleme el-Muradî el-Gatîfî. Dokuz veya onuncu yılda Rasû-lullah'm (s.a.) yanına geldi ve müslüman oldu, Sa'd b. Ubâde'nin konuğu oldu. Kur -an'ı ve İslâm'ın esaslarını öğrend...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Doktorların sorumluluğu
« Posted on: 27 Nisan 2024, 07:44:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Doktorların sorumluluğu rüya tabiri,Doktorların sorumluluğu mekke canlı, Doktorların sorumluluğu kabe canlı yayın, Doktorların sorumluluğu Üç boyutlu kuran oku Doktorların sorumluluğu kuran ı kerim, Doktorların sorumluluğu peygamber kıssaları,Doktorların sorumluluğu ilitam ders soruları, Doktorların sorumluluğuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes