Konu Başlığı: Denklik aranacak konular Gönderen: Safiye Gül üzerinde 31 Mayıs 2011, 17:22:29 4— Denklik Aranacak Konular:
Denkliğin, hangi hususlarda dikkate alınacağı konusu fakihler arasında tartışmalıdır. Zahir mezhebinde İmam Mâlik: "Denklik dinde aranır." demiştir. Kendisinden yapılan bir rivayette de, "Üç hususta aranır: Din, hürriyet ve ayıplardan uzak olmak." demiştir. Ebu Hanife: "Neseb ve dinde aranır." demiştir. İmam Ahmed bir rivayette: "Sadece din ve nesebtedir." demiş; başka bir rivayette ise: "Beş şeyde aranır: Din, neseb, hürriyet, zanaat ve mal." demiştir. Nesebe itibar konusunda da İmam Ahmed'den iki rivayet mevcuttur: Birincisi: Arap, Arab'a denktir. (Arap olmayan Araba denk oİamaz.) İkincisi: Kureyş'e ancak Kureyşli denktir. Hâşimoğulları'na ancak yine Hâşimoğulla-n'ndan biri denk olabilir. Şafiî imamları ise: "Denklik din, neseb, hürriyet, zanaat ve nefret uyandırıcı kusurlardan uzak olma konularında aranır." demişlerdir. Bunlara göre varlıklı olma konusunda üç görüş vardır: 1) İtibar edilir, 2) Edilmez, 3) Şehirli ise edilir, bâdiyeden (köy vb.den) ise edilmez. Bunun sonunda şu neticeler ortaya çıkar: Arap olmayan Arab'a; Kureyşlî olmayan Kureyş'e; Hâşimoğulları'ndan olmayan, Hâşimoğulları'na; sıradan insanlar meşhur âlim ve sâlihlerin ailelerine, köle hür kadına; âzad edilmiş köle, aslen hür kadına, babalarından biri köle olan, ne kendisine ne de babalarından birisine kölelik bulaşmayan bir kadına denk değildir. Annelerin köle olması durumunun etki edip etmeyeceğinde iki görüş vardır. Kendisinde akdin feshini gerektirecek bir ayıp bulunan, böylesi bir ayıptan salim olan kadına denk olamaz. Feshi gerektirici olmayan, fakat nefret doğuran körlük, kesiklik ve hilkat çirkinliği gibi ayıplar hakkında iki görüş bulunmaktadır, Rûyânî'nin tercihine göre, böylesi ayıp bulunanlar da denk olmaz. Yine hacamatçı, dokumacı (hâik) ve bekçi; tüccar, terzi vb. zanaat erbabının kızlarına denk değildir. Yine, esnaftan biri (ehl-i hırfet), âlimin kızma; fâsık (ahlâkı zayıf), iffetli bir kadına; ehl-i bid'at, sünnî kızma denk değildir. Ancak kefâet (denklik), çoğunluk âlimlere (cumhur) göre kadının ve velilerin hakkıdır. Sonra bunlar ihtilâf etmişlerdir. Şâfiîler: "Bu hak şu anda velayeti elinde bulunduranındır." demişlerdir. Bir rivayette İmam Ahmed: "Uzak yakın bütün velilere aittir. Bunlardan razı olmayan herhangi biri akdi feshedebilir." demiştir. Üçüncü bir rivayette ise İmam Ahmed: "Bu, Allah hakkıdır. Velilerin bu hakkı düşürerek rıza göstermeleri sahrh değildir." demiştir. Ancak bu rivayete göre, itibar edilen sadece dinde denkliktir. Ne hürriyet ne varlıklı olmaya, ne zanaat ne de nesebe itibar yoktur. Çünkü ne İmam Ahmed, ne de ulemadan biri: "Bir fakirin, rızası ile ile zengin bir kadınla evlenmesi durumunda nikâhı batıldır." dememişlerdir ve yine, ne o ne de bir başkası: "Haşimî bir kadının, onlardan olmayan bir erkekle; Kureyşli bir kadının, Kureyşli olmayan bir erkekle nikâhlarının bâtıl olduğu" kanaatinde değillerdir. Biz buna dikkatleri çekiyoruz. Çünkü Hanbelî ulemasından birçoğu, kefâet (denklik) konusunda bunun aksini naklediyor, kefâet acaba Allah hakkı mıdır, yoksa kul hakkı mı? diye soruyor ve (sadece dinde olduğu kaydını getirmeden, Allah hakkıdır diye) mutlak olarak zikrediyorlar. Öbür taraftan da "Denklik şu sayılan hususlardadır..." diyorlar. (Tabii bu da yanlış anlamaya sebep oluyor.) Burada işi ciddi tutmadıkları ve yeterince tahkik etmedikleri ortadadır. [699] [699] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/262-264. |