๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 06 Ağustos 2011, 13:34:45



Konu Başlığı: Cuma namazından önce sünnet namaz yoktur
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 06 Ağustos 2011, 13:34:45
7— Cuma Namazından Önce Sünnet Namaz Yoktur:

 

Bilâl ezam bitirince Hz. Peygamber (s.a.) hutbeye başlar; hiç kimse iki rekât namaz kılmak için asla ayağa kalkmazdı. Sadece bir kere ezan okunurdu. Bu da gösterir ki, cuma, bayram gibidir, cumadan önce sünnet namaz yoktur. Âlimlerce ileri sürülen iki görüşün en doğrusu budur, sün­netteki uygulama da bunu gösterir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) evinden çıkıp camiye gelirdi. Minbere çıkınca da, Bilâl cuma ezanına başlardı. Bilâl ezanı bitirince Hz. Peygamber (s.a.) ara vermeden hutbeye başlardı. Gözle görülen budur. Peki sünneti ne zaman kılıyorlardı?! Bilâl (r.a.) ezam biti­rince hepsi ayağa kalkar, iki rekât namaz kılarlardı diye tahmin yürüten kimse, sünnet konusunda bilgisi en kıt cahil insan demektir. Cumadan ön­ce sünnet namaz yoktur şeklinde ileri sürdüğümüz görüş, İmam Mâlik ile kendisinden yapılan en yaygın nakle göre İmam Ahmed'in görüşleri ve Şafiî âlimlerin ileri sürdüğü iki görüşten biri de budur.                       :
Cumadan önce Sünnet Namazın Varlığını Söyleyenlerin Delilleri ve Münakaşası:

1-  Cumadan önce sünnet namazın varlığını söyleyenlerden bir kısmı şu delili ileri sürmüşlerdir: Cuma kısaltılmış bir öğle namazıdır. Bu yüzden burada da öğle namazının hükümleri geçerlidir.

Bu son derece zayıf bir delildir. Çünkü cuma, açıktan okuma, cemaat sayısı, hutbe ve muteber olabilmesi için ileri sürülen şartlarla öğle nama­zından ayrılan, vakit konusunda onunla uyuşan başlı başına bir namazdır. Münakaşa konusu olan meseleyi, birleştikleri noktalara katmak, ayrıldık­ları noktalara katmaktan daha münasip değildir. Aksine ayrıldıkları nokta­lara katmak daha münasiptir. Zira ayrılık noktaları birleşme noktaların­dan daha fazladır.

2-  Kimileri de öğle namazına kıyas ederek sünnet namazının varlığım isbata çalışmıştır. Yine bu da fasid bir kıyastır. Çünkü sünnet, Hz. Pey-gamber'den (s.a.) gelen söz ya fiildir, yahut da Hulefâ-i Râşid'inin sünne­tidir. Bizim meselemizde ise bunlardan hiçbiri yoktur.[1051] Böyle bir konu­da kıyas yoluyla sünnet ortaya koymak caiz değildir. Zira bu, yapılış sebebi Hz. Peygamber (s.a.) devrinde kesinleşen şeylerdendir. O yapmamış, meşru da görmemişse bu durumda o şeyin yapılmaması sünnettir. Bayram namazından önce veya sonra kıyas yoluyla bir sünnet namaz meşrulaştır­mak da buna benzer. Bundan dolayı geceyi Müzdelife'de geçirene guslet­mek sünnet olmadığı gibi şeytan taşlamak, tavaf etmek, ay ve güneş tutul­masında namaz kılmak, yağmur duasında bulunmak için de gusletmek sünnet değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) ve ashabı bütün bu ibadetleri yap­tıkları halde bunlar için gusletmemişlerdir.

3- Bir kısmı da Buharî'nin Sahihimde zikrettiği şu hususu delil olarak ileri sürmüşlerdir. Buharı, "Cumadan önce ve sonra namaz kılma bahsi" diye bir başlık koyarak Abdullah b. Yusuf - Mâlik - Nâfi' - İbn Ömer yoluyla rivayet ediyor ki; "Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazından önce ve sonra ikişer rekât, akşamdan sonra evinde iki rekât ve yatsıdan önce iki rekât namaz kılardı. Evine dönünceye kadar cumadan sonra namaz kılmazdı. Eve varınca iki rekât namaz kılardı. "[1052]

Bu hadis delil gösterilemez. Buharı bu sözüyle cumadan önce sünnet namaz olduğunu isbat etmek istememiştir. Onun maksadı, yalnızca cuma­dan Önce veya sonra namaz kılma konusunda herhangi bir hadis nakledilip edilmediğini ortaya koymaktır. Sonra bu hadisi zikretmiş, böylece Hz. Pey­gamberin (s.a.) sadece cumadan sonra sünnet namaz kıldığını, öncesinde kıldığı konusunda ise herhangi bir rivayet gelmediğini göstermek istemiştir.

Buharı aynı şeyi "Bayram Namazı" bölümünde de yapmıştır. Orada "Bayram namazından önce ve sonra namaz kılma bahsi" diye bir başlık atıyor ve Ebu'l-Muallâ'nın; "Saîd'den işittim, diyordu ki, İbn Abbas bay­ram namazından önce namaz kılmayı mekruh sayardı." dediğini nakle-dip[1053] sonra Saîd b. Cübeyr yoluyla İbn Abbas'tan şu rivayette bulunu­yor: "Hz. Peygamber (s.a.) evinden çıktı, camiye gelince iki rekât namaz kıldırdı. Bundan ne önce, ne sonra namaz kıldı. Yanında Bilâl vardı. .."[1054]

Bayram için de aynen cuma için attığı başlığı atmış, bayram namazın­dan önce ve sonra namaz kılmanın meşru olmadığını gösteren bir hadis zikretmiştir. Bu tutumu da gösterir ki, cumadan maksadı da aynıdır.

4-  Bazıları da şu zanm ileri sürüyor: Cuma öğle namazına bedeldir. Hadiste de öğle namazından önce ve sonra namaz kılmanın sünnet olduğu zikredilmiştir ki, cumanın da böyle olduğunu gösterir. Hz. Peygamber (s.a.) "evine dönünceye kadar cumadan sonra namaz kılmazdı." şeklinde nakle­dilen bu sözü İbn Ömer, cumadan sonraki sünnet namazın nerede kılınaca­ğını bildirmek ve bunun eve döndükten sonra kılınacağını açıklamak için söylemiştir.

Bu, yanlış bir zandır. Çünkü Buharı, "Farz namazlardan sonra nafile kılma bahsi"nde, İbn Ömer'in (r.a.) şöyle dediğini naklediyor: "Allah Ra-sûlü (s.a.) ile beraber öğle namazından önce ve sonra ikişer rekat, akşam­dan sonra iki rekât, yatsıdan sonra iki rekât ve cumadan sonra iki rekât namaz kıldım."[1055] Bu da apaçık gösteriyor ki, sahabeye göre cuma na­mazı öğleden ayrı başlı başına bir namazdır. Aksi halde "öğle" adı altına gireceği için onun adını anmaya gerek duymazdı. Öyleyse, yalnızca cuma­dan sonra sünnet namaz var olduğunu söylediğine göre cumadan önce sün­net namazın olmadığı bilinmiş olur.

5-  Kimileri de İbn Mâce'nin, Sünen'inde Ebu Hureyre ve Câbir'den naklettiği şu hadisi delil olarak ileri sürüyor: Hz. Peygamber (s.a.) hutbe­deyken Süleyk el-Gatafânî geldi. Peygamberimiz (s.a.) ona: "Gelmeden önce İki rekât namaz kıldın mı?" diye sordu. "Hayır" cevabım alınca: "Öyleyse hemen hafifçe iki rekât namaz kıl." buyurdu. Hadisin senedin­deki râviler, sika (güvenilir) râvilerdir.[1056]

Ebu'I-Berekât İbn Teymiye (v.652/1254) diyor ki: Hz. Peygamber'in (s.a.) "Gelmeden önce..." buyurmaları, bu iki rekât namazın cumanın sün­neti olduğunu ve tahiyyetü'l-mescid namazı olmadığını gösterir.

Bu zatın torunu, üstadımız Ebu'l-Abbas İbn Teymiye dedesinin bu sözlerine karşı diyor ki[1057]: Bu yanlıştır (galattır). Buharî ve Müslim'in Sa/z/A'lerinde Câbir'den nakledilen malum bir hadiste deniyor ki: Hz. Pey­gamber (s.a.) cuma günü hutbedeyken bir adam içeri girdi. Peygamberimiz (s.a.): "Namaz kıldın mı?" diye sordu. "Hayır" cevabını alınca da "İki rekât namaz kıl." diye emir buyurdu.[1058] Yine Hz. Peygamber (s.a.) "İçi­nizden biri imam hutbedeyken cumaya gelirse hafifçe iki rekât namaz kıl­sın." buyurmuşlardır.'[1059] Bu hadiste tam muhafazalı olan işte budur. İbn Mâce'nin tek olarak rivayet ettiği hadisler çoğu zaman sahih değildir.

Anlam itibariyle üstadın sözleri böyle.

Üstadımız Ebu'l-Haccâc Hafız el-Mizzî der ki: Bu, râvilerin kelimeyi yanlış söylemelerinden (tashîf) kaynaklanmaktadır. Aslı "Oturmadan önce namaz kıldın mı?" şeklindeydi. İstinsah eden yanlış yazdı. İbn Mâce'nin kitabını, itina göstermeyen râviler elden ele dolaştırırlardı. Buharı ve Müs­lim'in Sahihlerinde durum tersinedir. Çünkü bu kitapları hafızlar elden ele dolaştırmışlar ve zabtına, tashihine itina göstermişlerdir. Bu yüzden İbn Mâce'nin Sözen'inde pek çok yanlışlıklar ve değiştirmeler ( = tashif) vuku bulmuştur.

Ben derim ki: Bunun doğruluğunu şu da gösterir: Cuma namazından önceki ve sonraki sünnetleri kayıt etmeye itina gösteren ve bu konuda eser veren fakihler olsun, muhaddisler olsun ve diğerleri olsun bunlardan hiçbi­ri bu hadisi, cuma namazından önceki sünnet konusunda zikretmemişler-dir. Yalnızca, imam minberdeyken camiye girenin tahiyyetü'l-mescid na­mazı kılmasının müstehab olduğu konusunda zikretmişlerdir. Bu durumda tahiyyetü'l-mescid namazı kılmayı menedenlere karşı bu hadisi delil olarak ileri sürmektedirler. Şayet bu namaz, cumanın sünneti olsaydı orada zikre­dilmesi, konuya bu başlığın verilmesi, bu şekilde ezberlenip şöhret yapması tahiyyetü'l-mescid namazına göre daha münasib olurdu.

Yine Hz. Peygamber'in (s.a.) bu iki rekât namazı kılmayı yalnız içeri girene emretmesi de, bu namazın tahiyyetü'l-mescid olmasından kaynak­landığını gösterir. Şayet cumanın sünneti olsaydı, elbet orada oturanlara da emreder, yalnızca içeri girene özgü bir namaz saymazdı.    '

6- Bir kısmı da Ebu Davud'un Sünen'inde Müsedded-İsmail-Eyyûb-Nâff yoluyla naklettiği şu haberi delil gösteriyor: İbn Ömer, cumadan ön­ce namazı uzatırdı. Cumadan sonra evinde iki rekât kılardı. Kendisi, "Hz. Peygamber {s.a.) de böyle yapardı" diye nakletmiştir.[1060]

Bu rivayette, cumadan önce sünnet namaz olduğunu gösteren bir delil yoktur. "Hz. Peygamber (s.a.) de böyle yapardı." demekle, yalnızca Hz. Peygamber (s.a.) cumadan sonra evinde iki rekât namaz kılardı, bu iki rekâtı camide kılmazdı demek istemiştir. En faziletli olanı da bu iki rekâtı evde kılmaktır. Nitekim Buharî ve Müslim'de, İbn Ömer'in: "Allah Rasû-lü (s.a.), cumadan sonra evinde iki rekât namaz kılardı." dediği nakledil­mektedir. Yine Ebu Davud'un Sünen'mde nakledildiğine göre: İbn Ömer, Mekke'de iken cuma namazını kılınca öne doğru ilerledi, iki rekât namaz kıldı. Sonra tekrar ilerledi, dört rekât daha kıldı. Medine'de ise cumayı kılınca evine döndü, iki rekât namaz kıldı, camide namaz kılmadı. Bu du­rum kendisine hatırlatılınca: "Allah Rasûlü (s.a.) de böyle yapardı." de­miştir.[1061] İbn Ömer'in cumadan önce kıldığı uzun namaz ise herhangi bir nafile namazdır. Cumaya gelen kimsenin imam minbere çıkıncaya ka­dar namazla meşgul olması en uygun olanıdır. Nitekim bu husus daha ön­ce Ebu Hureyre ve Nübeyşe el-Huzelî'nin Hz. Peygamber'den (s.a.) nak­lettikleri hadiste geçmiştir.

Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kim cuma günü gusleder, sonra camiye gelir, kendisi için takdir olunan namazı kılar; ardından imam hutbeyi bitirinceye kadar susar dinler, sonra da onunla birlikte namaz kılarsa, o cuma ile diğer cuma arasındaki günah­ları -bunların üç günlük ilâvesiyle beraber- affolunur."[1062]

Nübeyşe el-Huzelî'nin naklettiği hadiste de Hz. Peygamber (s.a.) bu­yuruyorlar ki: "Müslüman cuma günü gusleder, sonra evinden çıkıp hiç kimseyi incitmeden camiye gelir, şayet imam daha henüz minbere çıkma-mışsa münasip gördüğü kadar namaz kılar, çıkmışsa oturur; sonra da imam sözünü bitirip cuma namazını kılc^nncaya kadar imama kulak verir dinler­se, o cumada bütün günahları bağışlanmazsa ertesi cumaya keffaret olur."[1063]

Sahabenin de -Allah onlardan razı olsun- tutumları işte böyleydi.

İbnü'l-Münzir diyor ki: Bize, İbn Ömer'in cumadan önce on iki rekât namaz kıldığı nakledilmiştir.

Rivayete göre İbn Abbas sekiz rekât kılardı. Bu da gösterir ki onlar bu namazı herhangi bir nafile olarak kılmaktaydılar. Bu yüzden bu konu­da kendilerinden nakledilen rekât sayısında ihtilaf edilmiştir. Tirmizî, Sü-nen'ınĞe der ki: Nakledildiğine göre İbn Mes'ûd cumadan önce ve sonra dörder rekât kılardı[1064] İbnü'l-Mübârek ve es-Sevrî, bu görüşü benimse­mişlerdir.

İshak b. İbrahim b. Hânî en-Nisâburı anlatıyor: Ebu Abdillah'ı (Ah-med b. Hanbel) izledim. Cuma günü olunca güneşin zeval vaktine yaklaştı­ğını bilinceye dek namaz kılardı. Zevale yaklaşınca müezzin ezan okuyun-caya kadar namaz kılmazdı. Müezzin ezana başlayınca kalkar, iki rekât yahut aralarını selâmla ayırarak dört rekât namaz kılardı. Cumanın farzını kılınca camide bekler, sonra çıkardı. Cuma camisinin civarındaki bir mes­cide gelir, orada iki rekât namaz kılar, sonra otururdu. Bazan dört rekât kılıp oturduğu da olurdu. Sonra kalkar ayrıca iki rekât daha namaz kılar­dı. Bu altı rekât Hz. Ali'den gelen hadise göredir. Bazan altı rekâttan son­ra bir altı rekât, yahut daha az veya daha çok namaz kıldığı da olurdu. Onun bu tatbikatından, kendisine müntesip bazı âlimler, cumadan önce iki yahut dört rekât kılmak sünnettir rivayetini çıkardılar. Oysa bu apaçık olmadığı gibi olayın akışından da çıkartılabilecek bir şey değildir. Çünkü Ahmed b. Hanbel yasak vakitte namaz kılmazdı. Yasak vakit geçince aya­ğa kalkar, imam minbere çıkıncaya kadar nafile namazım tamamlardı. Ba­zan dört rekât yetiştirebilirdi, bazan da ancak iki rekât kılabilirdi.

7- Bazıları da cumadan önce sünnet namazın var olduğuna İbn Mâce'-nin Sürten'inde, Muhammed b. Yahya - Yezîd b. Abdirabbih - Bakıyye - Mübeşşir b. Ubeyd - Haccâc b. Ertât - Atıyye - Avî - İbn Abbas senediyle rivayet ettiği şu hadisi delil gösteriyor. İbn Abbas diyor ki:w

"Hz. Peygamber (s.a.) cumadan önce dört rekât namaz:*kilardı. Bu dört rekâtın arasım hiçbir şeyle ayırmazdı."                       

İbn Mâce "Cumadan önce namaz kılma bahsi" diye bir başlık atmış ve bu hadisi zikretmiştir.[1065]

Bu hadisin senedinde pekçok belâ vardır:

1)  Bakıyye b. el-Velîd. Tedlîsçilerin lideridir. Bu hadisi mu'anan riva­yet metoduyla nakletmiştir.  İşittiğini (semâ') açıkça belirtmemiştir.

2)  Mübeşşir b. Ubeyd. Rivayet ettiği hadisler münkerdir (münkeru'l-hadis). Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah diyor ki: Babamın şöyle dedi­ğini işittim:  "Mübeşşir b. Ubeyd isimli râvi Humus'tadtr. Onun Kûfeli olduğunu sanıyorum. Bakıyye ve Ebu'l-Muğîre ondan hadis nakletmişler-dir. Onun hadisleri, düzmece yalan hadislerdir." Dârakutnî de: "Mübeşşir b. Ubeyd'in naklettiği hadisler metruktür (metrukü'1-hadîs). Onun hadisle­rine mütâbaat edilmez."

3)  Haccac b. Ertât, zayıf ve müdellistir.

4)  Atıyye el-Avfı. Buharı: "Hüşeym onun hakkında iyi söylemezdi" diyor. Ahmed b. Hanbel ve bazı âlimler onu zayıf bulmuşlardır.

Beyhakî diyor ki: "Atıyye el-Avfî'nin naklettiği hadisler delil olarak kullanılamaz. Mübeşşir b. Ubeyd el-Hımsî'nin hadis uyduran biri olduğu söylenmektedir. Haccâc b. Ertât'ın naklettiği hadisler de delil olarak kulla­nılamaz."

Kimileri de diyor ki: Herhalde bu üç zayıf adamdan biri tarafından hadis - zabt ve itina gösterme sıfatlarına sahip olmadıkları için - tersine çevrilmiş (maklûb) olsa gerektir ve dolayısıyla hadis "cumadan sonra" şek­linde iken "cumadan Önce dört rekât..." şeklinde olması halinde Sahih'&z nakledilene uygunluk arzeder. Buna benzer bir durum olarak İmam Şafiî'­nin, Abdullah b. Ömer el-Amrî'den nakledilen "Ganimetten, süvariye iki piyadeye bir pay verilir" hadisi hakkında söylediği bu sözler zikredilebilir. Şafiî diyor ki: Herhalde Abdullah b. Ömer el-Amrî, Nâfi'in "Ganimetten ata iki, piyadeye bir pay verilir." dediğini işitti de bundan sonra "Gani­metten süvariye iki, piyadeyedir pay verilir." diye rivayette bulundu. Böy­le bir tahminle kardeşi Ubeydullah'm rivayet ettiği hadise uygunluğu sağ­lanmış olur. Ubeydullah b. Ömer'in hafıza bakımından kardeşi Abdullah'­tan daha ileri olduğunda ilim adamlarından hiçbiri şüphe etmez.

Derim ki: Şeyhülislâm İbn Teymiye'nin, Ebu Hureyre tarafından nak­ledilen şu hadis hakkında söylediği söz de böyledir: "Cehennemlikler ahi-rette cehenneme atıldıkça, cehennem: Daha yok mu? diye soracak. Bu du­rum izzet sahibi Allah'ın ayağını oraya basarak cehennemde kilerin birbiri üstüne yığılıp cehennemin: Yetişir! Yetişir! demesine kadar sürecektir. Cennete gelince; Allah, onun için yeniden bir halk yaratır."[1066] Üstad îbn Teymiye diyor ki: Râvilerden biri tersine çevirip "Cehenneme gelince; Al­lah, onun için yeniden bir halk yaratır." demiştir.

Derim ki; Yine bu duruma diğer bir örnek, Hz. Âişe'nin naklettiği şu hadistir: "Bilâl gece ezan okur. Siz İbn Ümmi Mektûm ezan okuyunca-ya kadar yiyin, için." Bu hadis, Buharı ve Müslim'de rivayet edilmiştir.[1067]Râvilerden biri tersine çevirip: "İbn Ümmi Mektûm gece ezan okur. Siz, Bilâl ezan okuyuncaya kadar yiyin, için." diye nakletmiştir.

Bana göre Ebu Hureyre'nin naklettiği şu hadis de yine bu duruma örnek verilebilir: "Herhangi biriniz namaz kılarken (secdeye gideceğinde) devenin çöküşü gibi çökmesin. Dizlerinden önce ellerini yere koysun."[1068] Zannederim Ebu Hureyre -Allah daha iyi bilir ya- Hz. Peygamber'in, "El­lerinden önce dizlerini yere koysun" sözünde yanılmış, yukarıdaki gibi ri­vayet etmiştir. Nitekim Vâil b. Hucr diyor ki: "Hz. Peygamber (s.a.) secde edeceği zaman ellerinden önce dizlerini yere koyardı."[1069] Hattâbî gibi bazı âlimler: "Vâil b. Hucr hadisi, Ebu Hureyre hadisinden daha sahihtir." diyorlar. Bu mesele genişçe bu kitapta daha önce incelendi. Allah'a ham-dolsun. [1070]


[1051] Hafız îbn Hacer diyor ki: Cumadan önce iki rekât namaz kılmanın meşruluğu ko­nusunda tutunulan en kuvvetli delil, İbn Hibbân'ın sahih olduğunu söylediği şu Ab­dullah b. Zübeyr hadisinin genel hükmüdür: "Öncesinde iki rekât sünnet namaz bulunmayan hiçbir farz namaz yoktur." Yine buna benzer bir hadis de Abdullah b. Mugaffel'İn naklettiği: "Her iki ezan arasında bir namaz vardır." hadisi. Müter­cim der ki: Ancak birinci hadisle çelişen bir durum olarak akşam namazını göstere­biliriz. Şu var ki, müellifin tenkit ettiği deliller incelenecek olursa, cumadan önce sünnet namazın varolduğu görüşünün de pek çürük olmadığı görülür. En azından böyle bir namazın bid'at olmadığı, aksine seleften bir kısmı tarafından kılındığı or­taya çıkar.

[1052] Buharı,  11/39.

[1053] Buharı,  13/26. Ta'lîk olarak rivayet etmiştir.

[1054] Buharî,  13/26; Müslim, 884; Nesâî, 3/193; Ebu Davud, 1159, İbn Mâce, 1291.

[1055] Buharî,  19/29.

[1056] Ebu Davud,  1116; îbn Mâce,  1114.                                                 

[1057] Bu iki zat çoğunlukla birbirine karıştırılır. Daha çok şöhret yapan ve pekçok müna­kaşalara sebep olan Ibnü'l-Kayyim'in devamlı "üstad" diye yad ettiği ikincisidir. Dede tbn Teymiye'nin ismi şöyledir: Ebu'l-Berekât Mecdüddîn Abdüsselâm b. Ab­dullah. Münteka'l-Ahbâr isimli ahkâm hadislerini topladığı pek kıymetli bir eseri vardır ki, İmam Şevkânî, bu eseri Neylü'l-Evtâr adıyla şerhetmiştir. Torun İbn Tey­miye'nin ismi ise şöyledir: Şeyhülislâm Takiyyüddîn Ahmed b. Abdülhalîm b. Ab­düsselâm. îslâm dünyasında şöhret yapmış olan zat budur. Görüldüğü üzere karşı­sında dedesi de olsa hakikati en keskin şekilde söylemekten çekinmeyen bir mizaca

sahip! Aynca Takiyyüddin Ahmed'in babası, Mecdüddin Abdüsselâm'ın oğlu Ab-dülhalîm de âlim bir zat imiş. Bu üçünün yazdığı bir usûl-i fıkıh kitabı vardır, yayın­lanmıştır.

[1058] Buharı,  11/33; Müslim, 875.

[1059] Müslim, 875; Ebu Davud,  1117.

[1060] Ebu Davud,  1128; Nesâî, 3/113. İsnadı sahihtir.

[1061] Ebu Davud, 1130. İsnadı hasendir.

[1062] Müslim, 857.

[1063] Yukarıda geçti. Müsned,  5/75. Bk. dipnot: 43.

[1064] Tirmizî, 523; Abdürrezzak, Musannef, 5524, 5525. Senedi sahihtir.

[1065] İbn Mâce,  1129. Senedi çok zayıftır.

[1066] Buharî, 65/1; Müslim, 2846; Tirmizî, 2560.

[1067] Buharî,  10/13,  30/17; Müslim,   1092.

[1068] Ebu Davud, 840 ve 841; Nesâî, 2/207; Tirmizî, 269; Ahmed, Afüsned, 2/381. Hadis sahihtir. Müellif (r.h.) anlayışta hata etmiş ve bu rivayetin vehim olduğunu sanmış­tır. Bu hadis secde ile ilgili bahiste geçti. Oradaki dipnota bakınız.

[1069] Tirmizî, 268; Ebu Davud, 838; Nesâî, 2/207. Senedinde zayıf râvi vardır.

[1070] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/402-410.


Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazından önce sünnet namaz yoktur
Gönderen: Pelinay üzerinde 14 Mart 2016, 12:54:57
Cumadan once sunnet kilinmadigini Efendimizin ve ashabinin boyle yaptigini da rivayetlerden ogrenmis olduk.Allah razi olsun.Rabbim ilmimizi arttirsin insallah


Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazından önce sünnet namaz yoktur
Gönderen: Ceren üzerinde 16 Haziran 2016, 17:40:58
Aleykumselam.Peygamber efendimiz cuma namazindan once sunnet namazi kilmazmis.Ogrenmis olduk Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...


Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazından önce sünnet namaz yoktur
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 16 Haziran 2016, 17:43:52
Esselamu aleykum;
Cuma namazından önce sünnet namaz kılınmaz ,sünnet  cuma namazının içinde kılınır....Rabbim namazlarımızı doğru kılanlardan etsin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Cuma namazından önce sünnet namaz yoktur
Gönderen: Selma 8 üzerinde 16 Haziran 2016, 18:29:35
Esselamü Aleyküm Cuma Namazından öncee sünnet nmazı kılınmaz bunu bilmiYordum allah razı olsun