Konu Başlığı: Cuma günü yolculuğa çıkmak Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Ağustos 2011, 14:54:04 16- Cuma günü Yolculuğa Çıkmak:
Cuma günü, cuma vakti girdikten sonra kendisine namaz farz olan kimsenin, namazı kılmadan yolculuğa çıkması, caiz değildir. Vakit girmeden önce çıkılması konusunda ise âlimlerce üç görüş ileri sürülmüştür. Bunların hepsi de İmam Ahmed'in görüşü olarak aktarılmıştır: 1) Caiz değildir, 2) Caizdir, 3) Özellikle cihad için olursa caizdir. İmam Şafiî (r.h.) mezhebince, cuma günü zevalden sonra yola çıkmak haramdır. İbadet ve taat için yolculuğa çıkma konusunda Şafiî mezhebinde iki farklı bakış açısı vardır: 1) Haramdır; Nevevî'nin tercihi budur, 2) Caizdir; Râfiî'nin tercihi de budur. Zevalden önce yolculuğa çıkma konusunda iki içtihad nakledilmiştir: Bu içtihadlardan eski olanına göre caiz; yenisine göre ise zevalden sonra yolculuğa çıkmak gibidir (yani haramdır). Mâlikî mezhebine gelince; et-TefrV adlı eserin sahibi (İbn Cellâb; Ö.378/988) Jlİyor ki: Hiç kimse cuma günü zevalden sonra namazı kılmadan yolculuğa çıkamaz. Zevalden önce çıkmakta bir sakınca yoktur. Mukîm kimsenin tanyeri ağardıktan sonra cuma kılmadan yola çıkmaması daha tercihe şayandır. Ebu Hanîfe ise sefere çıkmanın şart aranmaksızın mutlak surette caiz olduğu görüşündedir. Dârakutnî, el-Efrâd adlı eserinde İbn Ömer'den (r.anhüma) Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduklarını rivayet ediyor: "Kim cuma günü yerleşik olduğu yerden yolculuğa çıkarsa, melekler seferinde hiç kimsenin ona arkadaşlık etmemesi için beddua ederler." Bu hadisin râvileri arasında İbn Lehîa vardır (ki o da ihtilaflı bir râvidir). İmam Ahmed, Müsned'înde Hakem-Miksem-İbn Abbas senediyle rivayet eder ki: ALLAH Rasûlü (s.a.), Abdullah b. Ravâha'yı bir müfreze içinde gönderdi. Bu hal cuma gününe rastlamıştı. Abdullah'ın arkadaşları yola koyuldu. Abdullah ise; arkada kalır, ALLAH Rasûlü (s.a.) ile beraber namazımı kılar, sonra onların arkasından yetişirim, diye düşünerek müfreze ile birlikte çıkmadı. Hz. Peygamber (s.a.), namazı kıldırınca onu gördü ve sordu: "Arkadaşlarınla beraber gitmekten seni alıkoyan nedir?" Abdullah: "Seninle beraber namaz kılıp sonra onların arkasından yetişmek istedim." cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "Yeryüzünde ne varsa ALLAH için sadaka olarak versen, yine de onların yola koyulmalarının savabına ulaşamazsın." buyurdular[922] Bu hadis, Hakem'in Miksem'den hadis işitmemiş olmasından dolayı illetli (kusurlu) bulunmuştur. Yolcu, yol arkadaşlarını kaçırmaktan korkmazsa durum böyledir. Ama arkadaşlarını kaçırmaktan ve arkadaşlarına yetişemeyeceğınden korkarsa, onun için her halükârda yolculuk caizdir. Çünkü bu cumaya ve cemaata gitmeyi düşüren bir özürdür. Herhalde EvzâTnin "Hayvanına eğer vurmuş olan bir yolcu cuma ezanını işittiğinde durum ne olur?" sorusuna verdiği cevabında "yoluna devam etsin" dediği rivayeti de bu şekilde yorumlanabilir. Aynı şekilde İbn Ömer'in (r.a.): "Cuma, yolculuktan alıkoymaz" sözü de böyle yorumlanmalıdır. Şayet maksatları mutlak surette seferin caiz olması ise işte bu tartışma konusudur. Artık arada hakem, delildir. Abdürrezzak Musannef adlı eserinde Ma'mer-Halid el-Hazza'-İbn Şîrîn yahut başka biri aracılığıyla rivayet eder ki: Hz. Ömer cuma namazını kıldıktan sonra üzerinde yol elbisesi bulunan bir adam görünce sordu: "Bu ne hal?" Adam: "Yolculuğa çıkmaya niyetlendim. Fakat namaz kılmadan yola çıkmak istemedim" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Vakti girmedikçe cuma, yolculuktan seni alıkoymaz." diye karşılık verdi.[923]. Bu da zevalden sonra yolculuğu yasaklayıp zevalden Öncesinde ise yasaklamayan lan n görüşüdür. Yine Abdürrezzak, es-Sevrî-el-Esved b. Kays-El-Esved'in babası Kays senediyle nakleder ki: Hz. Ömer İbnü'l-Hattâb, yolcu görünümlü bir adam gördü. Adam: "Bugün cuma olmasaydı yola çıkacaktım" dedi. Hz. Ömer, bunun üzerine: "Cuma, yolcuyu yolundan alıkoymaz. Zeval vakti girmedikçe yola çıkabilirsin." diye karşılık verdi.[924] Yine (Abdürrezzak), es-Sevrî - İbn Ebî Zi'b-Salih b. Kesîr senediyle ez-Zührî'nin: "ALLAH Rasûlü (s.a.) cuma günü kuşluk vaktinde namaz kılmadan önce yola çıktı." dediğini nakleder.![925] Ma'mer'in de şöyle dediğini zikrediyor: Yahya b. Ebî Kesîr'e: "Bir adam cuma günü yolculuğa çıkabilir mi?" diye sordum; mekruh olduğunu söyledi. Bu konuda ruhsat bulunduğunu anlatmaya başladım. Bunun üzerine bana: "Bir adamın cuma günü yolculuğa çıkıp da mekruh sayacağı (yahut hoşuna gitmeyen) hususlarla karşılaşmaması pek nadirdir. Bu konuyu incelersen sen de bu sonuca ulaşırsın." dedi.'[926] İbnü'I-Mübârek, el-Evzâî'den nakille Hassan b. Ebî Atıyye'nin şöyle dediğini zikreder: "Bir adam cuma günü yolculuğa çıkınca gündüzün bizzat kendisi onun aleyhinde, ihtiyaç halinde yardım görmemesi ve yolculuğunda hiç kimsenin onunla arkadaşlık etmemesi için beddua eder."[927] el-Evzâî, İbnü'l-Müseyyeb'in: "Cuma günü yolculuk, namazdan sonradır." dediğini zikrediyor. İbn Cüreyc diyor ki: Atâ'ya: "Bir adam cuma gecesini büyük bir köyde geçirirse, cumayı kıhncaya kadar oradan ayrılmasın, denildiği sana ulaştı mı?" diye sordum. "Evet, bu mekruhtur" cevabını verdi. "Peki perşembeden yola çıkarsa?" diye sordum. "Hayır, mekruh değildir. O gündüz ona zarar vermez" karşılığını verdi.[928] [922] Ahmed, Müsned, 1/224; Tirmizî, 527. [923] Abdürrezzak, Musannef, 5536. Râvileri sikadır. [924] Abdürrezzak, a.g.e., 5537. Râviîeri sikadır. [925] Aynı eser, 5540. Hadis mürseldir. Seneddeki Salih b. Kesîr'in kimliği meçhuldür. [926] Aynı eser, 5541. [927] Aynı eser, 5542. [928] Aynı eser, 5543. İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/356-358. |