> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Cizye hakkındaki hükmü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cizye hakkındaki hükmü  (Okunma Sayısı 1725 defa)
01 Haziran 2011, 16:47:18
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Haziran 2011, 16:47:18 »



c ) Cizye Hakkındaki Hükmü:

 

Daha önce geçtiği gibi Allah Teâlâ ilk kez Peygamberine, savaş ve cizye olmaksızın davette bulunmayı emretmişti. On küsur sene Mekke'de böyle kaldı.

Sonra hicret edince farz olmaksızın savaş izni verdi. Sonra kendisi ile sava­şanlarla savaşmnayı, kendisine cephe almayanlara dokunmamasını emretti. Hicri 8. senede Berâe sûresi nazil olunca, kendisi ile savaşsın savaşmasın, mu-ahade halinde olmayan bütün gayrimüslim Araplarla savaşmasını ve muaha-deyi bozmayanların anlaşmasına vefa göstermesini emretti. Müşriklerden cizye almasını emretmedi. Yahudilerle defalarca savaştı, onlardan cizye alması em-rolunmadı.

Sonra yüce Allah, müslüman oluncaya veya cizye verinceye kadar bü­tün ehl-i kitapîa savaşmasını emretti. Hz. Peygamber (s.a.), bu emre uyarak onlarla sıvaştı; kimi müslüman oldu, kimi de cizye verdi. Kimisi de savaşa devam etti. Arap hıristiyanlan olan Necran ve Eyle halkından cizye aldı. Ço­ğu Arap olan Dûmetü'l-Cendel halkından da aldı. Mecûsilerden de aldı. Ye-men'de bulunan ehl-i kitaptan da aldı ki, onlar yahudi idiler.

Arap müşriklerden ise cizye almadı. İmam Ahmed ve Şafiî şöyle derler: "Cizye, Hz. Peygamber'in (s.a.) almış olduğu şu üç zümreden başkasından alınmaz: Yahudiler, Hıristiyanlar, mesûsiler. Bunlar dışındakilerin seçeneği ya ölüm, ya islâm'dır; başkası kabul edilmez."

Başka bir grup şöyle der: Vermeye razı oldukları takdirde her milletten cizye alınır. Ehl-i kitaptan Kur'an'ın, mecûsilerden sünnetin delaletiyle alı­nır. Diğerleri ise mecûsilere dahildir. Şöyle ki, mecûsiler şirk ehlidirler ve ki-, tapları yoktur. Cizyenin onlardan alınması, bütün müşriklerden alınmasına bir delildir. Hz. Peygamber, Arap putperestlerinden cizye almamıştır. Çün­kü bunlar cizye âyeti gelmeden önce müslüman olmuşlardı. Cizye âyeti Te-bük seferinden sonra nazil oldu. Bu sırada Hz. Peygamber Araplarla yapılan savaşları sona erdirmişti ve hepsi de İslâm'a sarılmışlardı. Yine bu yüzdendir ki Hz. Peygamber, defaatle savaştıkları halde, yahudilerden cizye almamıştı. Çünkü böyle bir hüküm yoktu. Ne zaman ki cizye âyeti indi, hıristiyan Arap­lardan ve mecûsilerden de aldı. Eğer o sırada putperest Araplar bulunsaydı da cizye vermeyi kabul etseydiler, onlardan da alırdı. Nitekim haça ve ateşe tapanlardan kabul etmişti. Bazı grupların kâfirliklerinin diğerlerine nazaran daha aşırı olmasının bir tesir ve farkı olamaz. Kaldı ki putperestlerin küfrü, ateşe tapanlarınkinden hiç de ileri değildir. Puta tapanla ateşe tapan arasın­da ne fark vardır? Hatta ateşe tapan mecûsînin küfrü daha ileridir. Puta ta­panlar, Allah'ın birliğini kabul ediyorlar, O'ndan başka yaratıcı olmadığını benimsiyorlar ve putlara, sadece kendilerini Allah'a yaklaştırsınlar diye iba­det ettiklerini söylüyorlardı. Kâinatta mecûsilerin inandığı gibi, biri hayır, öbü­rü şer ilâhı diye iki yaratıcının bulunduğunu kabul etmiyorlardı. Anne, kız ve kızkardeşlerle evliliği helâl görmüyorlardı. Onlar üstelik Hz. İbrahim'in dininden kalan inançlar üzerinde bulunuyorlardı.

SMecûsilere gelince, asla bir kitap üzere değillerdi ve ne akaidde ne de şe-riatte peygamberlerden birine ait bir dini benimsemişlerdi. "Onların kitapla­rı vardı, şeriatları vardı da, kralları kendi kızı ile münasebette bulununca ref edildi (kaldırıldı)" şeklindeki haberin doğrulukla hiçbir ilgisi yoktur. Eğer bu haber sahih olsa, bu halleri ile de ehl-i kitap olmuyorlardı. Çünkü kitapları kaldırılmış, şeriatları iptal edilmişti, onlardan üzerinde oldukları hiçbir şey i;   kalmamıştı.

Malumdur ki Araplar İbrahim (a.s.)'ın dini üzerinde bulunuyorlardı. Hz. İbrahim'in sahifeleri ve bir şeriatı vardı. Arap putperestlerin İbrahim (a.s.)'m dinini ve şeriatını değiştirmeleri; mecûsilerin —şayet haber sahihse— nebile­rinin dinini ve kitaplarını değiştirmelerinden daha farklı bir cürüm değildir. Çünkü mecûsilerin peygamberlerden kalma şeriatlarden herhangi bir hususa bağlandıkları bilinmemektedir. Arapların durumu ise böyle değildir. Bu du­rumda, en çirkin dine sahip olan mecûsilerin durumu, Arap müşriklerinin du­rumundan nasıl daha güzel olabilir? Bu düşünce, gördüğünüz gibi, delil ba­kımından daha sahihtir.

Üçüncü bir grup, Arapla Arap olmayanı ayırmış ve: "Arap müşrikleri hariç, her kâfirden cizye kabul edilir." demişlerdir.

Dördüncü bir grup ise, Kureyş ile diğerlerini ayırmıştır ki, bunun bir an­lamı yoktur. Çünkü Kureyş'ten kâfir kalan hiç kimse olmamıştır ki, onunla savaşmaya, ondan cizye alınıp alınmayacağına dair söz etmeye ihtiyaç du­yulsun. Hz. Peygamber Hecer halkına, Münzir b. Sâvâ ve etrafındaki melik­lere İslâm'a girmek ya da cizye vermek üzere davet mektupları yazmış ve Arap­la, Arap olmayan arasında bir ayırım yapmamıştır.

Cizye miktarı konusundaki hükmüne gelince: Muaz'ı Yemen'e gönder­miş ve ona her buluğ çağma eren (erkek) için bir dinar ya da dengi "meâfir" elbisesi almasını emretmiştir.[557] Meâfir, Yemen'de bilinen bir elbise türüdür.

Sonra Hz. Ömer, cizye miktarını arttırmış; altının tedavülde olduğu yerler halkına dört dinar, gümüşün tedavülde bulunduğu yerler halkına ise yıllık kırk dirhem olarak belirlemiştir.'[558] Hz. Peygamber, Yemenliler'in durum larınin zayıf olduğunu bilerek az takdir etmiş; Hz. Ömer de Suriye bölges ahalisinin iktisadî zenginlik ve kuvvetlerini bilerek yüksek takdirde bulun muştur. [559]


[557] Tirmizî, 623; Ebu Davud, 3029; Ahmed, 5/230, 233, 247; Nesâî, 5/25, 26; İbn Mâce, 1803. A'meş—Ebu Vâil—Mesrûk—Muaz b. Cebel kanalıyla, ibn Hibbân (794) ve Hâkim (1/398) hadisi sahih bulmuşlar, Zehebî de buna katılmıştır. Hafız İbn Hacer, ei-Telhîs'dc (2/152) şöyle demiştir: "Mesrûk'un, Muaz'dan işitmediği söylenir. İbn Hazm bunu ortaya koy­mak için aşın çaba göstermiştir." İbn Kattan: "O (söz) ihtimal üzerine kurulmuştur. Cum­hurun görüşüne göre hadisinin mevsûl olduğuna hükmetmek gerekir." der. İbn Abdilber, et-Temhîd'de: "îsnadi muttasıldır, sahihtir, sabittir." der. Ebu Ubeyd'in (el-Emvâl, s. 27), bu konu ile ilgili, Urve b. Zübeyr'den bir rivayeti vardır.                                     

[558] Muvatla, 1/279. Senedi sahihtir.

[559] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/198-201.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cizye hakkındaki hükmü
« Posted on: 26 Nisan 2024, 01:58:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cizye hakkındaki hükmü rüya tabiri,Cizye hakkındaki hükmü mekke canlı, Cizye hakkındaki hükmü kabe canlı yayın, Cizye hakkındaki hükmü Üç boyutlu kuran oku Cizye hakkındaki hükmü kuran ı kerim, Cizye hakkındaki hükmü peygamber kıssaları,Cizye hakkındaki hükmü ilitam ders soruları, Cizye hakkındaki hükmüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes