๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 13 Temmuz 2011, 17:33:48



Konu Başlığı: Cihada teşviki
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Temmuz 2011, 17:33:48

B) CİHADA TEŞVİKİ

 
1— Cihada Teşvîk Konusundaki Hadisler:

 

Allah ve esenlik yurdunun davetçisi, onurlu nefisleri, yüce himmetleri harekete geçirdi. İman münadisi sağlam bellekli kulağı olanlara davetini du­yurdu, dirilere Allah'ı işittirdi. Kişiyi duydukları, iyilerin makamlarına ulaş­mak için can atar hale getirdi, gittiği yolda şarkılar söyleyip onu coşturdu. Bineği onu ancak yerleşim (âhiret) yurdunda üstünden indiidi. Allah Rasûlü (s.a.) buyurdular ki:

"Kendisi yolunda cihada çıkanlara Allah 'Yalnız Bana inandığı ve pey­gamberimi tasdik ettiği için cihada çıkan kimseyi elde ettiği mükâfat yahut ganimetle sağ-salim döndüreceğim yahut da cennete koyacağım' diye garanti vermiştir. Şayet ümmetime meşakkatli geleceğini bilmeseydim hiçbir seriye-nin ardından yerimde oturmazdım. Can-ı gönülden arzu ediyorum ki, Allah yolunda öldürüleyim, sonra diriltileyim. Sonra öldürüleyim, sonra diriltile­yim. Sonra öldürüleyim..."[179]

"Allah yolunda çarpışan mücahidin hali (gündüz) oruç tutan, (gece) na­maz kılan, Allah'ın âyetlerine itaat eden ve oruç tutmaktan, namaz kılmak­tan bıkıp usanmayan kimsenin hali gibidir. İşte Allah yolunda çarpışan mücahid eve dönünceye kadar bu durumdadır. Allah, kendi yolunda cihada çıkan mücahidi, vefat ettirip cennete koymayı yahut da elde ettiği sevap ya­hut ganimetle sağ-salim evine döndürmeyi üzerine almıştır."[180]

"Sabahleyin veya akşamleyin Allah yolunda cihad için yapılan bir yürü­yüş dünyadan ve dünyanın içindekilerden daha hayırlıdır. "[181]

Hz. Peygamber (s.a.), Rabbinden aktardığı bir kutsî hadiste buyuruyor ki: "Kulanmdan herhangi bir kul, hoşnutluğumu kazanmak için benim yo­lumda cihada çıkarsa ona şu garantiyi verdim: Şayet onu eve döndüreceksem elde ettiği sevap yahut ganimetle döndüreceğim. Eğer ruhunu alacaksam, ba­ğışlayıp merhamet edeceğim ve cennete koyacağım."[182]

"Allah yolunda cihad edin. Zira cihad, cennetin kapılarından bir kapı­dır. Allah onun sayesinde kişiyi endişeden ve tasadan kurtarır."[183]

"Bana inanan, müslüman olan ve hicret eden kimseye ben, cennetin si­nesinde bir köşke ve cennetin ortasında (ayrı) bir köşke kefilim. Bana ina­nan, müslüman olan ve Allah yolunda cihad eden kimseye ise ben, cennetin sinesinde bir köşke, cennetin ortasında (ayrı) bir köşke ve cennet köşklerinin en âlâları arasında (başka) bir köşke kefilim. Bunu yapan kimse hayır arzu­lama için bir kapı ve serden kaçmayı gerektirecek bir kapı bırakmamıştır. Öl­mek istediği yerde (istediği şekilde) ölür."[184]

"Bir deve sağımı süresince Allah yolunda çarpışan müslüman bir kimse cenneti hak eder."[185]

"Cennette yüz derece vardır. Allah onları,kendisi yolunda cihad eden­ler için hazırlamıştır. Her iki derecenin arası yerle gök arası kadardır. Allah'­tan dilekte bulunduğunuzda, O'ndan Firdevs'i isteyin. Çünkü o, cennetin ortası ve cennetin en alâ yeridir. Onun üstünde Rahman'm Arş'ı vardır. Cennetin 'nehirleri oradan fışkınr."[186]

 Allah Rasûlü (s.a.) Ebu Saîd'e: "Allah'ı Rab, İslâm'ı (hak) din ve Mu-hammed'i peygamber olarak kabul edip buna razı olan cenneti hak eder." buyurdu. Bu söz Ebu Saîd'in hoşuna gitti ve: "Bu sözü bana tekrarla, ey Al­lah'ın Rasûlü!" diye rica etti. Hz. Peygamber (s.a.) de tekrarladı ve: "Bir başka iyi amel daha vardır ki, Allah o amelle kulu, cennette yüz derece yük­seltir. Her iki derece arası yerle gök arası kadardır." buyurdu. Ebu Saîd: "O hangisi, ey Allah'ın Rasûlü?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.): "Allah yo­lunda cihaddır" buyurdu.[187]

"Allah yolunda iki çift (koyun, altın, gümüş, deve vs.) harcayan kimse­yi cennetin kapıcıları -herbiri ayrı bir kapıdan- "Ey falan! Buraya gel" diye çağırırlar. Namaza düşkün olan kimse namaz kapısından, mücahidlerden olan cîhad kapısından, sadaka (zekât) verenlerden olan sadaka kapısından ve oruç ehlinden olan da Reyyân kapısından çağırılır." Hz. Peygamber (s.a.) bu ha­disi söylerken orada bulunan Hz. Ebu Bekir: "Anam, babam yoluna feda olsun ey Allah'ın Rasûlü! Bu kapıların birinden çağırılana bir müşkil yok­tur. Ama bu kapıların hepsinden çağrılacak kimse de var mıdır?" diye sor­du. Peygamberimiz: "Evet, vardır. Umarım, sen de onlardansın." cevabını •verdi.[188]

"Allah yolunda malının fazlasını harcayan kimseye Allah yediyüz misli sevap yazar. Kendisi ve ailesi için mal harcayan, bir hasta ziyaret eden yahut bir yoldan eziyet veren şeyi kaldıran kimsenin yaptığı bu şeylere karşı -her iyiliğe on misli sevap olmak üzere- sevap verilir. Yıpratıp delmedikçe oruç bir kalkandır. Allah'ın, bedeninde bir rahatsızlığa mübtelâ kıldığı kimsenin, bu rahatsızlığı onun için günahlardan bir indirim ohır."[189]

İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyuruluyor: "Allah yo­lunda cihad için bir harcamada bulunan, ancak kendisi cihada çıkmayıp evinde oturan kimseye harcadığı her dirhem karşılığında yediyüz dirhem verilir. Al­lah yolunda bizzat gazaya çıkan ve Allah rızası için orada harcamada bulu­nan kimseye harcadığı her dirhem karşılığında yediyüzbin dirhem verilir." Bunları söyledikten sonra Hz Peygamber (s.a.): "Allah, dilediğine kat kat artırır." âyetini[190] okudu.[191]

"Allah yolundaki bir mücahide yahut borcu konusunda bir borçluya ya­hut da köleliği konusunda, efendisi ile belli bir mal getirip hürriyete kavuş­ma anlaşması yapmış (mükâteb) köleye yardımda bulunan kimseyi Allah,kendisinin gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde ken­di gölgesinde gölgelendirir."[192]

"Ayaklan, Allah yolunda tozlanan kimseyi, Allah cehenneme haram eder."[193]

"Bir adamın kalbinde cimrilikle iman bir arada bulunmaz. Bir kulun yü­zünde Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennem dumanı birleşmez." Bu ha­diste geçen "Bir kulun yüzünde" ifadesi yerine bir metinde "Bir kulun kalbinde", bir başka metinde "Bir kişinin karnında" ve bir diğer metinde ise "Bir müslümanın burun deliklerinde" ifadesi yer almaktadır.[194]

îmam Ahmed'in (r.h.) rivayet ettiği bir hadiste: "Ayakları, gündüz bir saat, Allah yolunda tozlanan kimsenin o iki ayağı cehenneme haramdır." buy-rulmaktadır.[195]

Yine İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir başka hadiste ise Hz. Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: "Allah, bir adamın karnında Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennemin dumanını birleştirmez. Ayaklan Allah yolunda tozlanan kimsenin bedeninin geri kalan kısmını da Allah cehenneme haram eder. Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah, ondan cehennemi dört nala giden süvarinin bin senede varacağı yer kadar uzaklaştırır. Allah yolunda bir yara alan kimse son nefesinde şehidlerin mührüyle mühürlenir, şehid olarak gi­der; kıyamet günü ona ait bir nur vardır, yarasının rengi safran rengi, koku­su misk kokusudur. Onu önceden gelip geçenler de, sonradan gelenler de tanır ve: "Bu falandır, üzerinde şehitlik mührü var" derler. Allah yolunda bir de­ve sağımı süresince çarpışan kimse cenneti hak eder." [196]

İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Kim Allah yolunda bir yürüyü­şe çıkarsa, bu yürüyüşte üzerine konan toz kadar kıyamet günü misk hak eder." buy rulmak tadır.[197]

îmam Ahmed'in (r.h.) rivayet ettiği bir hadiste ise: "Allah yolunda bir kimsenin kalbine bir tasa gelse muhakkak Allah ona cehennemi haram eder." buyrulmuştur.[198]

*'Allah yolunda bir gün sınırda nöbet tutma, dünyadan ve dünya üstün­deki herşeyden daha hayırlıdır. "[199]

"Bir gün, bir gece sınırda nöbet tutmak bir ay (gündüzleri) oruç tutup (geceleri) namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Vazifesi başında ölürse yapmak­ta olduğu ameli sanki devam etmekteymişçesine sevap elde eder, ona (şehid-lere olduğu gibi) rızkı devam eder ve kabir fitnesinden emin olur."[200]

"Her ölenin amel defteri kapanır. Bundan Allah yolunda nöbet bekler­ken Ölen müstesnadır. Zira onun ameli, kıyamet gününe kadar artar durur ve o kimse kabir fitnesinden güvence altına alınır."[201]

"Sınırda Allah rızası için bir gün nöbet tutmak diğer yerlerde bin gün nöbet tutmaktan daha hayırlıdır."[202]

İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Kim sınırda Allah rızası için bir gece nöbet tutarsa, (gündüzleri) oruçla ve (geceleri) namazla geçirilen bin ge­cenin sevabını elde eder." [203]

"Herhangi birinizin Allah yolunda bekleyip gözcülük etmesi evinde yaptığı altmış senelik ibadetten daha hayırlıdır. Dikkat edin, Allah'ın sizi bağışlayıp cennete koymasını istiyorsanız Allah yolunda cihad edin. Kim Allah yo­lunda bir deve sağımı süresince çarpışırsa cenneti hak eder,"[204]

İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadiste: "Kim müslümanların sahille­rinden birinde üç gün sınır nöbeti tutarsa bu, bir senelik (karada tutulan) sı­nır nöbeti yerine geçer." buyrulmuştur.[205]

Yine İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadiste ise: "Allah yolunda bir gece bekçilik etme, geceleyin namazla gündüzün oruçla geçirilen bin geceden daha faziletlidir." buyrulmuştur.[206]

"Allah korkusundan dolu dolu olan yahut ağlayan bir göze cehennem ateşi haramdır. Allah yolunda uykusuz kalan bir göze cehennem ateşi haram-dır."[207]

İmam Ahmed'in rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: "Bir sultan kendisini tutmadan, kim kendi isteğiyle gönülden Allah yolunda müs­lümanların arkasından bekçilik ederse yeminde durulmuş olması için gerekli süre dışında o kimsenin gözleri cehennem ateşini görmeyecektir. Zira Allah: 'Yemin olsun sizden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere muhakkak oraya (ce­henneme) uğrayacaksınız.'[208] buyurmaktadır."[209]

Hz. Peygamber (s.a.) bir yolculukları sırasında bütün bir gece akşam­dan sabaha kadar atı üzerinde müslümanlara bekçilik edip nöbet tutan, yal­nızca namaz yahut abdest bozmak için atından inen bir adama: "Cenneti hak ettin. Ancak bundan sonrr amel etmemen gerekmez." buyurdu.[210]

"Allah yolunda bir ok atana cennette bir derece vardır."[211]

"Bir kimsenin Allah yolunda ok atması, bir köle azadına denktir. Allah yolunda bir kimsenin saçı ağarsa, saçının aklığı kıyamet günü onun için bir nur olur."[212] Nesâî'nin rivayetinde derece, yüz seneyle tefsir olunmuştur.[213]

"Allah bir tek ok yüzünden şu üç kimseyi cennete kor: 1) Sanatında hayrı gözeterek oku imal edeni, 2) Okçuya atması için, yardım maksadıyla oku uza­tanı, 3) Oku atanı. Atıcılık ve binicilik öğrenin. Atıcılık öğrenmeniz bana gö­re binicilik öğrenmenizden daha iyidir. Kişinin eğlence için yaptığı her şey bâtıldır (boştur). Ancak yayı ile ok atması yahut atını eğitmesi ve hanımıyla oynaşması bundan müstesnadır. Allah'ın kendisine atıcılığı öğrenmeyi mü­yesser kıldığı bir kimse onu hiçe sayarak bırakırsa o nimete nankörlük etmiş olur." Bu hadisi İmam Ahmed ve Sünen sahipleri rivayet etmişlerdir.[214] İbn Mâce'de hadis "Kim atıcılığı öğrenir, sonra onu terkederse bana isyan etmiş olur'* şeklinde yer almaktadır.[215]

İmam Ahmed'in rivayetine göre bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.): "Ba­na tavsiyede bulun.*' dedi. O da: "Sana Allah'tan korkmanı tavsiye ederim.

Zira herşeyin başı odur. Cihad etmeni Öneririm; çünkü cihad, İslâm'ın ruh­banlığıdır. Sana Allah'ı anmayı (zikri) ve Kur'an okumayı tavsiye ederim. Çünkü bu gökteki ruhun, yerdeki zikrindir." buyurdu.[216]

"İslâm şahikasının zirvesi cihaddır."[217]

"Üç kimseye yardım etmek Allah üzerinde bir haktır: 1) Allah yolunda çarpışan mücahid, 2) Efendisiyle, belli bir miktar mal getirdiğinde hürriyete kavuşmak üzere sözleşme yapmış olan ve bunu ödemek isteyen köle, 3) İffe­tini korumak amacıyla evlenmek isteyen kimse."[218]

"Bir kimse gaza etmeden ve gaza etmeyi gönlünden geçirmeden ölürse bir tür nifak üzere ölür."[219]

Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadiste: "Bir kimse gaza etmez yahut gazaya çıkan bir gaziyi donatmaz yahut da gazaya çıkan kimsenin ailesine iyi bakmazsa, daha kıyamet günü olmadan önce Allah onu bir musibete ma­ruz bırakır." buyrulmuştur.[220]

"İnsanların altın ve gümüşlere kıyamayıp pintilik ettikleri, îne alış-verişi yaptıkları, sığırların kuyruklarına yapıştıkları ve Allah yolunda cihad etmeyi bıraktıkları vakit gelince Allah onların başına bir belâ indirir; artık onlar, dinlerine dönünceye kadar başlarından bu belâyı kaldırmaz. "[221]

 İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir hadiste: "Bir kimse Allah Teâlâ'ya ka­vuştuğunda üzerinde Allah yolunda (çarpışmadan) hasıl olan bir iz bulun­mazsa kendisinde bir yarık bulunduğu halde Allah'a kavuşur." buyrulmuştur.[222]

Allah Teâlâ: "Kendinizi bile bile tehlikeye atmayın." buyurmuştur.[223] Ebu Eyyub el-Ensârî, kişinin bile bile kendisini tehlikeye atmasını, cihadı ter-ketmek diye tefsir etmiştir.[224]

Sahih bir hadiste: "Cennetin kapılan, kılıçların gölgesi altındadır." buy­rulmuştur.[225]

Yine sahih bir hadiste: "Allah'ın sözü (ve dini) üstün olsun diye savaşan kimse, Allah yolunda savaşmış olur." buyrulmaktadır.[226]

Bir diğer sahih hadiste: "Cehenneme ilk atılacak kimseler gösteriş ve nam yapmak için ilim öğrenen âlim, sadaka veren mal sahibi (zengin) ve cihad sı­rasında öldürülen kişi." buyrulmuştur.[227]

Bir başka sahih hadiste: "Dünya malı elde etmek için savaşa çıkan kim­seye sevap yoktur" buyruluyor[228]

Bir başka sahih hadiste rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.), Ab­dullah b. Amr'a buyurmuştur ki: "Şayet sabredip sevabını Allah'tan bekle­yerek savaşırsan; Allah seni, sabırlı ve sevabı Allah'tan bekleyen olarak diriltir. Şayet gösteriş ve rekabet için savaşırsan; Allah seni, riyakâr ve rekabet eden olarak diriltir.[229] Ey Abdullah b. Amr! Sen hangi şekilde savaşır yahut öldürü-lürsen Allah seni o şekilde, o hal üzere[230]   


[179] Buharı, 2/26, 57/8, 97/28, 30; Nesâî, 8/119; İbn Mâce, 2753.

[180] Buharî, 56/2; Müslim, 1878; Muvatta, 2/443 Nesâî, 6/17; İbn Mâce, 2754.

[181] Buharî, 56/5, 56/73, 59/8, 81/2; Müslim, 1880, 1881, 1882, 1883; Nesâî, 6/15; Tirmizî, 1648, 1649, 1651; Dârimî, Sünen, 2/202.

[182] Nesâî, 6/18. Senedi zayıfsa da önceki hadisin şahidliği ile hasen mertebesindedir.

[183] Ahmed, 5/314, 316, 319, 326, 330. Senedi hasendir. Hâkim (2/75) sahih olduğunu söy­lemiş, Zehebî de ona katılmıştır. Hadisi Mecmau'z-Zevâid'de (5/272) kaydeden Heyse-mî diyor ki: Ahmed ve Taberanî (el-Kebîrve el-Evsat adlı eserlerinde) rivayet etmişlerdir. Ahmed'in ve başkalarının senedlerinden birinin râvîleri sikadır.

[184] Nesâî, 6/21. Senedi hasendir. İbn Hibbân (1586) ve Hâkim (3/71) sahih olduğunu söyle­miş, Zehebî de ona katılmıştır.                                             

[185] Hadis sahihtir. Ebu Davud, 2541, Nesâî, 6/25-26; İbn Mâce, 2792; Tirmizî, 165f mî, 2/201; Ahmed, Müsned, 5/230, 235, 244. ibn hibbân (1615) sahih olduğun mistir.

[186] Buharî, 56/4; Ahmed, 2/335.

[187] Müslim, 1884; Nesâî, 6/19, 20.

[188] Buharî, 30/4, 59/6, 69/1; Müslim, 1027; Nesâî, 6/22,23.

[189] Ahmed, Müsned; 1/195, 196. Senedinde Iyâz b. Gatîf vardır ki, onun Gatîf b. Haris olduğu da söylenir. Bu râviyi İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-Ta'dîl (6/408) adlı eserinde kaydetmiş, ama onun hakkında cerh veya ta'dîl ifadesi kullanmamıştır. Diğer râvileri sikadır. Bu konuda Ahmed (4/322,345), Tirmizî (1625) ve Nesâî (6/49): "Kim Allah yo­lunda bir harcamada bulunursa, yaptığı bu harcama o kimseye yedi yüz misli sevap ola­rak yazılır." hadisini rivayet etmişlerdir ki bu hadisin senedi sahihtir; Hâkim de sahih olduğunu söylemiştir.

[190] Bakara, 2/261.

[191] tbn Mâce, 2761. Senedinde Halîl b. Abdullah adlı bir râvi vardır. Hafız îbn Hacer"in Takrîb'ât dediği üzere meçhul bir râvidir.

[192] Ahmed, 3/487; Hâkim, 2/217. senedi zayıftır. Bu konuda Ahmed (4/386), Ebu Davud (3966) ve Nesâî (6/26): "Kim mü'min bir köle azat ederse, o köle o kimse için cehen­nemden kurtuluş akçesi olur." hadisini rivayet etmişlerdir; bu hadisin senedi sahihtir. Bu hadisin Müsned 'de rivayet edilen üç şahidi vardır. Bk. Ahmed, 4/150, 4/344, 5/244.

[193] Buharı, 11/18, 56/16; Tirmizî, 1632; Ahmed, 3/479.                             

[194] Nesâî, 6/12, 13,14; Ahmed, 2/256, 342, 44lj Hâkim, 2/72; Beyhakî, 9/161. Hepsi de Îbnü'l-Leclâc yoluyla Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. İbnü'I-Leclâc'ın ismi konusun­da farklı şeyler söylenmiş, kimileri isminin "Kâkâ" kimileri, "Husayn" ve kimileri de "Hâlid" olduğunu belirtmişlerdir. Bu râviyi İbn Hibbân'dan başkası sika kabul etme­miştir. Ancak hadisin bir başka senedi daha vardır ki, o senedle kuvvet bulur. Bk. Ah­med, 2/340; Nesâî, 6/12,13; Hâkim, 2/72. Bu rivayetin senedi hasendir; İbn Hibbân (1597 ve 1599) sahih olduğunu söylemiştir.

[195] Ahmed, 5/225, 226. Senedi sahihtir. îbn Hibbân sahih olduğunu söylemiştir.

[196] Ahmed, 6/443, 444. Münziri, et-Terğîb ve't-Terhîb (2/167) adlı eserinde diyor ki: Sene­dindeki râviler sikadır; ancak Hâlid b. Düreyk, Ebu'd-Derdâ'ya yetişmemiştir. Ondan hadis işittiğini söyleyenler de olmuştur. Hadisin şâhidleri vardır. İlk cümlesi dışındaki kısımlarıyla aynı anlamı ifade edenler yukarıda geçti. Buharı ve Müslim'in Ebu Saîd'-den rivayet ettikleri hadiste buyuruluyor ki: "Herhangi bir kul Allah Teâlâ yolunda bir gün oruç tutsa, muhakkak Allah o güne karşılık olmak üzere onun yüzünü cehennem­den yetmiş yıl uzaklaştırır." Nesâî, hasen bir senedle Ukbe b. Âmirden: "Kim, Allah için bir gün oruç tutarsa; Allah ondan cehennemi yüz yıllık bir mesafe kadar uzaklaştı­rır." hadisini rivayet etmektedir. Ayrıca Taberânî, el-Kebîr\e el-Evsal adlı eserlerinde Amr b. Abese'den buna şahid bir hadis rivayet eder.

[197] İbn Mâce, 2775. Senedi hasendir.                         

[198] Ahmed, 6/85. Senedi sahihtir.

[199] Buharı, 56/5, 56/73, 59/8, 81/2.

[200] Müslim, 1913; Nesâî, 6/39.

[201] Tirmizî, 1621; Ebu Davud, 2500; Ahmed, 6/20. Senedi hasendir. Tirmizî: "Hasen-sahihtir" diyor. İbn Hibbân (1624) ise sahih olduğunu söylemiştir.

[202] Nesâî, 6/39, 40; Dârimî, 2/211; Ahmed, 1/62, 65, 66, 75; Tirmizî, 1667. Senedinde Hz. Osman'ın azatlı kölesi Ebu Salih vardır; İbn Hibbân'dan başkası onun sika olduğunu söylememiştir. Diğer râvileri sikadır. Bununla birlikte Tirmizî hadisin hasen olduğunu söylemiştir.                                                                            ^^

[203] ibn Mâce, 2766: Ahmed, 1/65. Senedi zayıftır.

[204] Ahmed, 2/466, 524; Tirmizî, 1650; Beyhakî, 9/160. Senedi hasendir. Hâkim, (2/68) sa­hih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır. Hadisin İlk cümlesi için Dârimî (2/202) ve Hâkim'İn (2/68) rivayet ettikleri bir şâhid hadis vardır ki, onun râvileri sikadır. Ayrı­ca Ahmed'in (5/266) rivayet ettiği bir başka şâhid hadis daha vardır. Hadisin son cümle­sinin şahidi olan hadis yukarıda geçti. Bk. Cihada Teşviki, dipnot: 7.

[205] Ahmed, 6/362. Senedi zayıftır.

[206] Ahmed, 1/61, 65. Senedi zayıftır.

[207] Ahmed, 4/134; Dârimî, 2/203; Nesâî, 6/15. Senedinde Muhammed b. Şennr -yahut Semîr-er-Rueynî vardır; İbn Hibbân'dan başkası onun sika olduğunu söylemedi: ştir. Diğer râ­vileri sikadır. Hâkim'İn (2/83) Ebu Hureyre'den rivayet ettiği bir şâhid hadis vardır ki, onunla kuvvetlenir.                                                                        İ

[208] Meryem, 19/71.                                                                           

[209] Ahmed, 2/437. Senedi zayıftır.                                                     

[210] Ebu Davud, 2501. Senedi sahihtir.

[211] Ebu Davud, 3965; Nesaî, 6/27; Ahmed, 4/384. Senedi sahihtir. îbn Hibbân (1645) sahih olduğunu söylemiştir.

[212] Ahmed, 4/113; Tirmizî, 1628; Nesâî, 6/26, 27. Senedi sahihtir. Ayrıca hadiste geçen bir cümlenin şahidi de vardır. Bk. Tirmizî, 1634; Nesâî, 6/27.

[213] İbn Hibbân (1643) sahih olduğunu söylemiştir. Müellif, derecenin NesâTde "beş yüz sene" İle tefsir edildiğini söylemişse de bu merhumun bir yanılgısıdır.

[214] Ahmed, 4/144, 146, 148; Ebu Davud, 2513; Nesâî, 6/28; Hâkim, 2/95; Dârimî, 2/215; tbn Mâce, 2811. Senedindeki Hâlid b. Zeyd el-Cühenî'yî İbn Hibbân'dan başkası sika saymamıştır. Hafız el-Irâki: "Senedinde muztariblik vardır." diyor. Ancak "Kişinin eğ­lence için yaptığı herşey..." kısmına Câbir b. Abdullah el-Ensârî ile Câbir b. Umeyr el-Ensârî'nin rivayet ettikleri: "Allah Teâlâ'yı hatırlatmayan her şey boştur, oyun-eğlencedir-yahut gaflettir-. Ancak şu dört şey bunun dışındadır: Kişinin iki hedef arasında koşması, atını eğitmesi, hanımıyla oynaşması ve yüzmeyi öğrenmesi." hadisi şâhidlik eder. Bu hadisi Nesâî (74/2) ve Taberânî (el-Mu'cemu'I-Kebîr, 1/89/2) rivayet etmişlerdir. Sene­di sahihtir. Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb (2/170) adlı eserinde senedinin ceyyid oldu­ğunu söylemiştir. Heysemî, Mecmau'z-Zevöid'de (6/269) diyor ki: Hadisi Taberânî (el-Evsat ve ei-Keblr adlı eserlerinde) ve Bezzâr rivayet etmiştir. Taberânî'nin râvileri Ab-dülvehhâb b. Baht dışında Sahih râvîleridir; o râvî de sikadır. Tirmizî'nin (1637), Ab­dullah b. Abdurrahmân b. Ebu Hüseyn'den rivayet ettiği bir başka şâhid hadis daha vardır. Râvileri sika ise de hadis mürseldir. "Allah'ın kendisine atıcılığı öğrettiği kimse..." kıs­mına ise Müslim'in (1919) Ukbe b. Âmir'den rivayet ettiği şu hadis şâhidlik eder? "Kim atıcılığı öğrenir de sonra onu terkederse o kimse bizden değildir yahut isyan etmiş de­mektir."

[215] îbn Mâce, 2834. Senedi zayıfsa da bir Önceki dipnotta geçen Müslim'in rivayetiyle bu hadisin metni aynı anlamı taşımaktadır.

[216] İki ayrı senedi olan bu hadis hasendir. Bk. Ahmed, 3/82; Taberânî, Sağır, s.197.

[217] Sahih, uzunca bir hadisin bir bölümüdür. Bk. Tirmizî, 2619; Ahmed, 5/231, 236, 237; İbn Ebî Şeybe, el-îman, s. 2. Müellifin kaydettiği cümlenin, Taberânî'de zayıf senedle Ebu Ümâme'den rivayet edilen bir şahidi vardır.

[218] Ahmed, 2/251, 437; Tirmizî, 1655; Nesâî, 6/61; tbn Mâce, 2518. Senedi hasendir. İbn Hibbân (1653) ve Hâkim (2/217) sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona katılmıştır.

[219] Müslim, 1910; Ebu Davud, 2502; Nesâî, 6/8. Hadisin râvilerinden biri olan Abdullah b. Mübarek: "Kanaatimizce bu hüküm Allah Rasûlü'nün (s.a.) devrinde idi." demekte­dir. Nevevî diyor ki: Îbnü'l-Mübârek'in söylediği muhtemeldir. Başkaİan bunun umu­mî olduğunu söylemektedir. Kastedilen şudur: Kim böyle yaparsa bu özellikte cihaddan geri kalan münafıklara benzemiş olur. Zira cihadı terketmek münafıklığın şubelerinden biridir.

[220] Ebu Davud, 2503; İbn Mâce, 2762; Dârimî, 2/209. Senedi kuvvetlidir.

[221] Ebu Davud, 3462; Beyhakî 5/316; ed-Dûlâbî, el-Künâ, 2/65; Ahmed, 2/28 ve 5007; Ta­berânî, Kebîr 3/207/1. Hadis hasendir.

îne alış-verişi: Bir malı belli bir para karşılığında, parası belli bir süre sonra öden­mek kaydıyla veresiye satıp sonra onu satılan fiyattan daha az bir paraya peşin geri satın alma. Bu şekil bir uygulama ile borç alamayan kimseler kredi temin etmiş oluyorlardı. "Sığırların kuyruklarına yapıştıklarında" ifadesi ziraat ve tarım işlerine kendini vermekten ve yalnızca bu işle uğraşmaktan kinayedir. Hadis-i şerifte arazide üretim yapmaktan ve toprağın yararlı şeylerinden istifade etmekten herhangi bir sakındırma ve yasaklama yoktur. Burada kastedilen yalnızca sırf dünyaya eğilmeden, onu mamur hale getirmeden ve dünyalık işlerle uğraşmaktan ötürü farzları yerine getirememeden

sakmümasıdır. Yoksa Hz. Peygamber (s.a.) ziraata ve araziden çıkan yararlı şeylerden istifade etmeye teşvik etmiş; araziden ürün elde etme ve ondan yararlanmayı bunu ya­panlar için kıyamete kadar sürüp giden bir sadaka saymıştır. Nitekim Buharı ile Müs­lim'in Enes'ten rivayet ettikleri bir hadiste: "Herhangi bir müslüman bir ağaç diker yahut bir tahıl yetiştirir de ondan bir kuş yahut bir insan yahut da bir hayvan yerse muhakkak bu onun için bir sadaka olur." buyrulmuştur. İmam Ahmed (3/183, 184, 191), Tayâlisî (2068) ve Buharî'nin (el-Edebit'i-Müfred, 479) sahih senedle rivayet ettikleri bir hadiste ise: "Kıyamet vakti gelse ve birinizin elinde bir fidan bulunsa, eğer kıyamet kopmadan o fidanı dikebilirse diksin." buyrulmuştur. Arazinin bakımına ve araziden ürün elde et­meye Allah'ın oraya koyduğu hayırlı şeyleri çıkarmaya teşvik eden daha başka hadisler de vardır.

[222] İbn Mâce, 2763; Tirmizî, 1666. Senedi zayıftır.

[223] Bakara, 2/195.

[224] Ebu Davud, 2512; Tirmizî, 2976. Eşlem Ebu İmrân anlatıyor: İstanbul'a doğru Medi­ne'den gazaya çıktık. Ordunun başında Hâlid b. Velid'in oğlu Abdurrahman vardı. Bi­zanslılar sırtlarım şehrin duvarına yapıştırmışlardı. Bir adam düşmana hücum etti. İnsanlar: "Dur, dur! Lâ ilahe illallah! Kendi kendini tehlikeye atıyor." dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyûb dedi ki: Bu âyet, biz Ensâr cemaati hakkında idi, Allah, Peygambe­rine yardım edip de İslâm'ı zafere eriştirince biz O'na: "Gel, artık mallarımız arasında kalahm,onlann bakımını yapalım" dedik. Allah Teâlâ bunun üzerine: "Allah yolunda harcamada bulunun. Kendinizi tehlikeye atmayın." âyetini İndirdi. Kişilerin kendilerini tehlikeye atması mallarımız arasında kalıp onların bakımıyla uğraşma ve cihadı terket-medir. Ebu İmran diyor ki: Ebu Eyyûb Allah yolunda cihaddan asla geri durmadı. Ni­hayet şehit düşüp İstanbul'da defnedildi. Bu rivayetin senedi sahihtir. İbn Hibbân (1667) ve Hâkim (2/275) hadisi sahih saymış, Zehebî de ona katılmıştır. Merhum Hafız İbn Hacer, Fethu'l-Bârî'de (8/138) hadisi Müslim'in rivayet ettiğini söylemekle hata etmiş­tir; zira o rivayet etmemiştir. Hadisi 7e/sir'inde (1/228) kaydeden ibn Kesîr ek olarak bunu Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, îbn Ebî Hatim, îbn Merdûyeh ve Ebu Ya'lâ'nm riva­yet ettiğini belirtmiştir.

[225] Müslim, 1902; Tirmizî, 1659; Ahmed, 4/396, 411.

[226] Buharı, 3/45, 56/10 ve 15, 97/28; Müslim, 1904; İbn Mâce, 2783; Ahmed, 4/392 , 397, 402, 405, 417. Ebu Musa el-Eş'ari anlatıyor: Bir bedevî Arap Hz. Peygamber'e (s.a.) geldi ve: "Ey Allah'ın Rasûlü! Adam vardır ganimet için savaşır, adam vardır üne ka­vuşmak için savaşır ve adam vardır (yiğitlikteki) derecesi görülsün diye savaşır. Peki, Allah yolunda olan kimdir?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Allah sözü en üs­tün olsun diye savaşan Allah yolundadır." cevabını verdi.         

[227] Müslim, 1905; Tirmizî, 2383.

[228] Ebu Davud, 2606; Tirmizî, 2212. Allah Rasûlü (s.a.): "Allah'ım! Ümmetimin erken dön­mesi için yardım et, gazalarını mübarek eyle!" diye dua ederdi. Bir seriye yahut ordu gön­derdiği zaman günün evvelinde gönderirdi. Bu hadis şâhidleriyle birlikte sahihtir. Ebu Davud (2655) ve Tirmizî (1613) Nu'mân b. Mukarrin'in (r.a.) şöyle dediğini rivayet ederler: "Al­lah Rasûlü (s.a.) ile birlikte savaşlarda bir arada bulundum; günün evvelinde savaşa başla­madığı zaman savaşı güneş tepe noktadan kayıp rüzgârlar esmeye başlayıncaya ve yardım ininceye kadar tehir ederdi." Senedi sahihtir. Buharı (58/1) Nu'man b. Mukarrin'in şöyle dediğini rivayet eder: "Ama ben de Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte savaşta hazır bulundum. Günün evvelinde savaşa başlamadığında, rüzgârlar esip namazlar kıhnmcaya kadar bet-" lerdi."

[229] Ebu Davud, 2519. Senedindeki iki râviyi tbn Hibbân'dan başkası sika kabul etmemiştir. Diğer râvileri sikadır, Bu konuda Mâlik (2/466) mevkuf olarak, Ebu Davud (2515) ve Ne-sâî (6/49, 50) merfû olarak şu hadisi rivayet ederler: "Savaş iki türlüdür: Allah'ın rızasını isteyen, İslâm devlet başkanına itaat eden, malının iyisini Allah yolunda harcayan, ortağı­na iyi davranan ve bozgunculuktan kaçınan kimsenin uykusu da, uyanık hali de hep onun için sevaptır, övünmek, gösteriş ve riyakârlıkta bulunmak için savaşan, İslâm devlet baş­kanına isyan eden ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran iyi bir şekilde dönmez." Hadisin senedi hasendir.

[230] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/113-123.