> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Cariyenin iddeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cariyenin iddeti  (Okunma Sayısı 1894 defa)
22 Mayıs 2011, 11:55:50
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Mayıs 2011, 11:55:50 »



5 — Cariyenin İddeti:                                             

 

Hür kadınla cariyenin iddeti aynıdır diyenler üç îddet âyetini delil göstermişlerdir. Ebu Muhammed b. Hazm diyor ki: "Evli cariyenin vefat ve boşanmadan ötürü beklemesi gereken iddet tamı tamına hür kadının iddeti gibidir, aralarında fark yoktur. Çünkü Allah Teâlâ, kitabında bize iddetleri öğretmiştir. Buyuruyor ki:

1- "Boşanan kadınlar kendi kendilerine üç kar' süresi beklerler."[324]

2-"Sizden vefat edenlerin geride bıraktıkları hanımlar kendi kendilerine dört ay on gün beklerler.[325]

3- "Kadınlarınız içinde hayızdan kesilenler ile daha henüz hayız görmemiş olanların iddeti hususunda şüphe içindeyseniz, onların iddeti üç aydır. Gebe olanların iddeti doğum yapmalarıyla tamamlanır."[326] Allah Teâlâ, bize cariyelerle evlenmeyi mubah kıldığına göre, onların iddetlerinin zikredilen iddetler olduğunu bildirmiş ve bu konuda hür kadınla cariye arasında bir ayınm yapmamıştır. Rabbin unutkan değildir. Bizim görüşümüzün benzeri seleften de nakledilmiştir. Muhammed b. Şîrîn (r.h.): "Benim görüşüme göre cariyenin iddeti ancak hür kadının iddeti gibidir. Yalnız bu konuda bir sünnetin bulunması müstesnadır. Sünnet, uyulmaya daha müstahaktır." demiştir. Ahmed b. Hanbel de Mekhûl'ün, cariyenin iddetinin her hususta hür kadının iddeti gibi olduğu görüşünü benimsediğini kaydetmektedir. Bu görüş Ebu Süleyman'ın ve bütün arkadaşlarının görüşüdür" îbn Hazm'm sözü burada bitiyor.

Bu konuda ümmetin çoğunluğu onlara muhalefet etmiş ve cariyenin iddeti, hür kadının iddetinin yansı kadardır demişlerdir. Bu görüş Saîd b. Müseyyeb, Kasım, Salim, Zeyd b. Eşlem, Abdullah b. Utbe, Zührî ve Mâlik gibi Medine fukahasmm; Atâ b. Ebu Rebah, Müslim b. Halid vs. gibi Mekkeli fakihlerin; Katâde gibi Basra fukahasmm; Sevrî, Ebu Hanife ve arkadaşları —Allah onlara rahmet eylesin— gibi Küfe fukahasının ve Ahmed, îshak, Şafiî, Ebu Sevr —Allah onlara rahmet eylesin— ve daha başkaları gibi hadis ehli fakihlerin görüşüdür. Bu konuda onların selefi, iki râşid halife Hz. Ömer ve Hz. Ali'dir. Allah kendilerinden razı olsun. Onların bu görüşte oldukları kendilerinden sahih senedle aktarılmıştır. Abdullah b. Ömer (r.a.) de bu görüştedir. Nitekim Mâlik, Nâfi' yoluyla onun: "Cariyenin iddeti, iki hayızdır. Hür kadının iddeti ise üç hayızdır." dediğini rivayet eder. Zeyd b. Sabit de yine bu görüştedir, Zührî, Kabîsa b. Züeyb yoluyla Zeyd b. Sâbit'in: "Cariyenin iddeti iki hayızdır. Hür kadının iddeti ise üç hayızdır." dediğini aktarır. Hammad b. Zeyd'in, Amr b. Evs es-Sakafî yoluyla rivayetine göre Hz. Ömer (r.a.): "Cariyenin iddetini bir buçuk hayız süresi yapabilseydim, elbette yapardım." demiş ve bunun üzerine bir adam ona: "Ey Müzminlerin Emîri! Onun iddetini bir buçuk ay yap!" diye öneride bulunmuştur.

Abdürrezzak'm, İbn Cüreyc —Ebu'z-Zübeyr — Câbir b. Abdullah senediyle rivayetine göre Hz. Ömer (r.a.) boşanmış cariyenin iddetini iki hayız müddeti saymıştır[327]

Yine Abdürrezzak'm, îbn Uyeyne — Muhammed b. Abdurrahman — Süleyman b. Yesâr — Abdullah b. Utbe b. Mes'ûd senediyle rivayetine göre Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: "Köle iki kadınla evlenebilir, iki talakla boşar. Cariye iki hayız süresi iddet bekler; hayız olmazsa iki ay —yahut bir buçuk ay dedi— iddet bekler."[328]

Yine Abdürrezzak'm, Ma'mer — Muğîre — İbrahim en-Nehaî senediyle nakline göre İbn Mes'ûd: "Cariyeye cezanın yarısı uygulanır, ama ona ruhsatın yansı verilmez." demiştir [329]

îbn Vehb diyor ki: İlim adamlarından bazı kimselerin bana haber verdiklerine göre Nâfi', îbn Kusayt, Yahya b. Saîd, Rabîa ve Allah Rasûlü'nün (s.a.) ashabı ile tabiînden birçok âlim: "Cariyenin iddeti iki hayız süresidir." demişlerdir. Onlar diyorlar ki: Müslümanların tatbikatı da bu şekilde olagelmiştir.

İbn Vehb diyor ki: Hişam b. Sa'd'm bana söylediğine göre Hz. Ebu Bekir Sıddîk'm oğlu Muhammed'in oğlu Kasım —Alİ£Lh onlardan razı olsun—: "Cariyenin iddeti, iki hayız süresidir." demiştir.

Kasım diyor ki: "Her ne kadar bu konu Allah Teâlâ'nın kitabında bulunmuyor ve bu konuda Allah Rasûlü'nden (s.a.) aktarılma bir sünnet bilmiyorsak da, insanların uygulamaları bu şekilde olmuştur." Bu söz aynen yukarıda geçti. Yine orada bu konu hakkında Kasım ve Sâlim'in emîrin elçisine döndüğünde ona: "Bu konu, ne Allah'ın kitabında ve ne de Allah Rasûlü'nün (s.a.) sünnetinde bulunmaktadır. Ama müslümanlar bu şekilde tatbik etmişlerdir." demesini söyledikleri kaydedilmişti, (Bu görüş sahipleri) diyorlar ki: Bu konu hakkında Hz. Ömer, İbn Mes'ûd, Zeyd b. Sabit ve Abdullah b. Ömer'in sözlerinden başka bir şey bulunmasaydı bile, onların bu sözleri yeterli olurdu.            :

îbn Mes'ûd'un (r.a.): "Cariyeye cezanın yansım uygularsınız, ama ona ruhsatın yarısmı veremezsiniz." sözü sahabenin kıyas ve mânaları muteber saydıklarına, benzere benzerin hükmünü verdiklerine bir delildir.

Bu şahabı sözü Zahirîlerin, usûl ve furû açısından görüşlerine aykın olduğundan İbn Hazm bu rivayeti kusurlu bulmuş ve: "İbn Mes'ûd'dan sahih olarak rivayet edilmemiştir... Sıradan bir kimsenin bunu söylemesi uzak ihtimaldir. Ya îbn Mes'ûd gibi birinden böyle bir sözün çıkması nasıl mümkün olur?" demiştir. Onu bu rivayeti kusurlu bulmaya cüret ettiren sebep îbn Mes'ûd'dan İbrahim en-Nehaî'nin rivayet etmiş olmasıdır. Bunu Abdürrezzak, Ma'mer — Muğîre — İbrahim senediyle rivayet etmiştir. Ancak aralarıdaki vasıta Alkame vb. gibi Abdullah'ın Öğrencileridir. Oysa İbrahim demiştir ki: "Abdullah dedi ki..." dediğim zaman bunu, ondan bana birçok kimse aktarmış demektir. "Falan onun şöyle söylediğini haber verdi..." dediğim zaman, o rivayet adını verdiğim kimseden gelmekte demektir. İbrahim bu veya buna yakın şeyler söylemiştir. Malumdur ki, İbrahim'le Abdullah arasındaki kimseler, güvenilir imamlardır. Kendisi asla töhmetü yahut cerhedilmiş (muhaddislerce kusurlu bulunmuş) yahut da meçhul bir kimsenin adını vermiş değildir. Onun, kendileri aracılığıyla Abdullah'tan ilim tahsil ettiği üstadlan üstün kişilikli büyük imamlardır. Onlar — denildiği gibi— Kûfe'nin kandilleri idiler. Hadiste zevk sahibi bir kimse İbrahim: "Abdullah dedi ki..." diyerek bir şey naklettiği zaman bu sözün Abdullah'tan sabit olduğunda tereddüt etmez. Ama İbrahim'in nesli içinden bir başka kimse: "Abdullah dedi ki. diyerek bir şey aktarsa onun bu sözüne kesin güvence oluşmaz. İbrahim'in Abdullah'tan rivayeti, Îbnu'l-Müseyyeb'in Hz. Ömer'den ve Mâlik'in İbn Ömer'den rivayetleri gibidir. Zira bu şahıslarla sahabe — Allah onlardan razı olsun— arasındaki aracı kimselerin isimlerini verdiklerinde o aracıların en büyük, en güvenilir ve en doğru insanlar olduğu görülmektedir. Asla onlardan başkalarının isimlerini de vermemektedirler. Bu meselede bırak îbn Mes'ûd'u, Allah'ın kitabını ve Rasûlü'nün sünnetini en iyi bilen Hz. Ömer'e, Zeyd'e ve İbn Ömer'e ve aynca müslümanlarm tatbikatına muhalefet etmesinden öte herhangi bir sahabînin görüşüne, bir sahih veya hasen hadise, hatta hali bütün ümmetçe açık bir şekilde bilinen ve diğer insanların ulaşamayıp bir iki insanın ulaşabileceği tarzda delâlet ve konumu kapalı olmayan bir umûmî ifadeye nasıl muhalefet edebilir? Bunun imkânsızlığı, son derece açıktır.                                                                                 '.

Eğer cariyenin iddetinin hür kadının iddetinin yarısı, kadar olduğunu ifade eden tabiîn söz ve tatbikatını anlatmaya kalksak söz gerçekten uzar. Hem sonra iddetlerin anlatıldığı âyetlerin akışını ;:yi düşünsen, bu âyetlerin cariyeleri içermediğini, yalnızca hür kadınları içerdiğini görürsün. Zira Allah teâlâ buyuruyor ki:

"Boşanan kadınlar kendi kendilerine üç kar* süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanmışlarsa onların rahimlerinde Allah'ın yarattığı çocukları gizlemeleri helâl olmaz. Burada kocaları barışmak isterlerse, kanlarını geri almakta daha çok hak sahibidirler. Kadınlara örfe göre kendilerine verilen şeyin misli verilir... Karı-koca Allah'ın yasalarını yerine getirememekten korkmadıkça, kadınlara verdiklerinizden herhangi bir şey almanız helâl olmaz. Eğer Allah'ın }rasalarını yerine getirememekten korkarlarsa, o zaman kadının fidye veımesinde onların üzerlerine bir günah yoktur."[330]'

Bu âyet cariyeler hakkında değil, hür kadınlar hakkındadır. Zira cariyenin fidye vermesi kendisine değil, efendisine aittir. Sonra Allah şöyle buyurmuştur:

"Şayet kadını boşarsa^ kadın başka bir koca ile evlenmedikçe artık önceki kocasına helâl olmaz. İkinci koca kadını boşarsa, o zaman birbirlerine dönmelerinde üzerlerine bir günah yoktur. "[331]'

Görüldüğü gibi Allah dönmeyi ikisine ait bir husus saymıştır. Cariye hakkında adı geçen dönme — ki bu akitttr—- kendisine ait değil, yalnızca efendisine ait bir haktır. Ama hür kadın için durum beyle değildir. Zira velisinin izniyle onun buna hakkı vardır. Vefat iddeti konusundaki şu âyet de böyledir:

"Sizden vefat edenlerin geride bıraktıkları hanımlar kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Bu süreyi tamamladıklarında artık kendileri hakkında örfe uygun davranışlarında size bir günah yoktur."[332]

Bu, ancak hür kadının hakkıdır. Cariyenin ise kendisi konusunda asla bir müdahalesi yoktur. Bu durum, asü iddet konusundadır. Aylar esas alınarak beklenen iddet, bir şube ve bir bedeldir. Doğum yapma esasına göre beklenen iddette ise, hür kadınla cariye eşittir. Nitekim Allah Rasûlü'nün (s.a.) ashabı ile tabiîn bu görüşü benimsemiş, müslümanlar da buna göre tatbikatta bulunmuşlardır. Bu fıkhın ta kendisidir ve Allah'ın kitabında yer alan cariyeye, hür kadının cezasının yansı tatbik edilir, şeklindeki hükme de uygundur. Sahabe arasında buna aykırı görüşü olan bir zat bilinmemektedir. Allah Rasûlü'nün ashabının...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cariyenin iddeti
« Posted on: 24 Nisan 2024, 05:02:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cariyenin iddeti rüya tabiri,Cariyenin iddeti mekke canlı, Cariyenin iddeti kabe canlı yayın, Cariyenin iddeti Üç boyutlu kuran oku Cariyenin iddeti kuran ı kerim, Cariyenin iddeti peygamber kıssaları,Cariyenin iddeti ilitam ders soruları, Cariyenin iddetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes