๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 05 Temmuz 2011, 16:30:55



Konu Başlığı: Caferin arkadaşlarının Medine ye gelmesi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Temmuz 2011, 16:30:55
12— Cafer b. Ebu Tâlib ve Arkadaşları ile Eş'arîlerin Medine'ye Gelmeleri:

 

Bu savaş esnasında Hz. Peygamber'in (s.a.) amcasının oğlu Cafer b. Ebu Tâlib ve arkadaşları ile Eş'arîlerden Ebu Musa Abdullah b. Kays ve arkadaş­ları hep birlikte (Habeşistan'dan) Allah Rasülü'nün (s.a.) yanma döndüler. Bunlarla birlikte dönenler arasında Esma bt. Umeys de vardı.

Ebu Musa diyor ki: Bizler Yemen'de iken Hz. Peygamber'in (s.a.) orta­ya çıktığı haberi bize ulaşmıştı. Ben ve iki kardeşim -birisi Ebu Rühm, diğeri Ebu Bürde, ki ben onların en küçüğü idim- kavmimizden elli küsur kişiyle birlikte muhacir olarak yola çıktık. Bir gemiye bindik. Gemimiz bizi Habe­şistan'daki Necâşî'niri yanına bıraktı. Necâşî'nin yanında Cafer b. Ebu Tâ­lib ve arkadaşlarıyla buluştuk. Cafer bize; "Allah Rasûlü (s.a.) bizleri buraya gönderdi ve burada kalmamızı emretti. Siz de bizimle beraber kalınız!" de­di. Topluca Medine'ye gelene kadar onunla beraber kaldık. Hayber'i fethet­tiği sırada1 Allah Rasûlü'ne (s.a.) kavuştuk. Hayber ganimetlerinden bize de pay verdi. Cafer ve arkadaşlarıyla birlikte bulunan gemimiz halkından baş­ka, Hayber fethinde bulunmayan hiçbir kimseye pay vermedi. Yalnızca fet­he katılanlar yanında Cafer ve arkadaşlarına pay verdi. Ordudaki mücahidlerden bazıları bize: "Bizler hicret şerefini kazanmakta sizleri geçtik" diyorlardı.

Ebu Musa devamla şöyle diyor: Esma bt. Umeys Hz. Hafsa'nm yanına girdi. Bu sırada Hz. Ömer de Hafsa'nın yanına girdi. Hz. Ömer, Esma'yı görerek; "Bu kadın kim?" diye Hafsa'ya sordu. Hafsa da: "Esma'dır." de­di. Hz. Ömer, Esma'ya: "Bizler hicret şerefini kazanmakta sizleri geçtik. Bu sebeple bizler, Allah Rasûlü'ne (s.a.) sizden daha lâyık ve daha yakınız." dedi. Bunun üzerine Esma öfkelenerek Hz. Ömer'e "Ey Ömer! Hayır, kesin­likle öyle değilsiniz! Sizler Hz. Peygamber'le (s.a.) beraberdiniz. Aç olanını­zı doyuruyor, cahilinize öğüt veriyordu. Halbuki bizler, uzaklarda hiç hoş olmayan bir ülkedeydik. Bunların hepsine Allah ve Rasûlü yolunda katlanıl­mıştır. Allah'a yemin olsun ki, söylediğin şeyleri Hz. Peygamber'e (s.a.)an-latmadan, ne bir şey yiyecek, ne de bir şey içeceğim. Bizler eziyete uğratılıyor, korkutuluyorduk. Ben bunu, muhakkak Rasûlullah'a (s.a.) söyleyeceğim! Val­lahi, bu hususta ne yalan söylerim, ne yalana tenezzül ederim, ne de alaca­ğım cevaba kendiliğimden bir şeyler katıp çoğaltırım." dedi. Hz. Peygamber (s.a.) gelince Esma: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ömer şöyle, şöyle söyledi" dedi. Allah Rasûlü (s.a.): "Peki ona sen neler söyledin?" diye sordu. Esma da: "Ona şöyle, şöyle söyledim." dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "O bana sizden daha yakın, daha lâyık değildir. Ömer ve arkadaşlarına bir tek hicret sevabı vardır. Ey gemi halkı! Emin olun ki, sizin için iki hicret sevabı vardır." buyurdu. Ebu Musa ve gemi halkı, bu haberi sormak için grup grup Esma'ya geliyorlardı. (Bu o derece büyük bir sevinç meydana getirmişti ki) dünya malından hiçbir şey, Allah Rasûlü'nün (s.a.) kendileri hakkında söy­lediği bu söz kadar onların gönüllerinde ferahlık verici ve bu kadar büyük tesirli olamazdı ![761]

Cafer, Hz. Peygamber'in (s.a.) yanına geldiğinde, Allah Rasûlü (s.a.) onu karşılayıp alnından öpmüş ve: "Vallahi Hayber'in fethedilmesine mi, yok­sa Cafer'in gelişine mi, hangisine daha çok sevineyim bilemiyorum?" de-rm"ştir.[762]

Bu olay hakkında rivayet edilen "Cafer, Hz. Peygamber (s.a.) baktığın­da, Allah Rasûlü'ne (s.a.) hürmet olsun diye tek ayağı üzerinde sekerek yü­rümüştür." haberine gelince; bu olayı, ayılar emsali raksçılar raks hususunda kendilerine esas almışlardır. Bu haberi Sevrî -Ebu'z-Zübeyr- Câbir senediyle rivayet eden Beyhakî: "Haberin isnadında, Sevrî'ye kadar olan kısımda bi­linmeyen râvî vardır" diyor.

Ben derim ki: Bu haber sahih olsa bile, Hz. Peygamber'in (s.a.) tavrına aykırı olan yürümedeki kırılıp dökülme, kırıtma, endam satma ve ayılara ben­zemenin caizliği hususunda hüccet olamaz. Çünkü bu hareket belki Türkler-deki cönk çalma vb. gibi Habeşlilerin ileri gelenlerine saygı göstermek için yapageldikleri âdetlerindendi. Cafer de bu âdete göre hareket ederek bir defa bunu yapmış, sonra da İslâm geleneğinden dolayı bu hareketi terketmiştir.Böyle olunca, bu nerede sekerek, kırılıp, bükülerek yürümek nerede? Başarı­ya ulaştıran yalnız AHah'dır! [763]


[761] Buharı, 57/15, 64/38, Müslim, 2502, 2503; Ebu Davud, 2745; Tirmizî, 1559,

[762] Taberânî, Evsat (s.7) ve Sağır'de (s.8) rivayet etmiştir. Senedi zayıftır.         

[763] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/376-378.