๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 30 Mayıs 2011, 16:29:04



Konu Başlığı: Boşama yetkisi kocanın elindedir
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 30 Mayıs 2011, 16:29:04
C) BOŞAMA YETKİSİ VE ŞER'İ TAHLİL

 
1— Boşama Yetkisi Kocanın Elindedir:

 

Yüce Allah: "Ey iman edenier! Mü'min kadınları nikahladığınız, sonra da onları boşadığınız zaman..."[908] ve yine: "Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, ya onları iyilikle tutun, yahut iyi­likle bırakın."[909] buyurmakta ve talâkı nikâh edene has kılmaktadır. Çünkü tutma hakkı —ki o ric'attir— ona aittir.

İbn Mâce, Sünen'lnde îbn Abbas'tan şunu rivayet eder: "Hz. Peygam-ber'e (s.a.) bir adam gelir ve: "Ya RasûlalL.h; efendim beni cariyesi ile ev­lendirdi. Şimdi de aramızı ayırmak istiyor." dedi. Hz. Peygamber hemen min­bere çıktı ve: "Ey İnsanlar! Ne oluyor ki, .sizden biriniz cariyesini kölesiyle evlendiriyor, sonra da aralarını ayırmak istiyor. Biliniz ki talâk, bacağı tuta­na aittir." buyurdu.[910]

Abdürrezzâk, İbn Cüreyc—Atâ senediyle İbn Abbas'tan nakleder: O şöyle derdi: "Kölenin talâkı efendisinin elindedir. Eğer o boşarsa, boşaması caiz­dir. Eğer aralarını ayırırsa —her ikisi de onun köleleriyse— bu bir talâk sayı­lır. Eğer köle kendisinin, cariye bir başkasının ise, efendi isterse yine boşayabilir.[911]

Sevrî, Abdülkerim el-Cezerî—Atâ kanalıyla yine İbn Abbas'tan: "Kö­lenin talâkı, ayrılığı bir şey değildir." dediğini rivayet eder.

Abdürezzâk, İbn Cüreyc'den nakleder: Ebu'z-Zübeyr, köle ve cariye hak­kında, Nâfi'i şöyle derken işitmiştir: "Efendileri aralarını birleştirir ve ayırır."[912]

Hz. PeygamberMn (s.a.) hükmü uyulmaya daha lâyıktır. Önce geçen İbn Abbas hadisini —her ne kadar isnadı tenkide açıksa da—, Kur'an destekle­mektedir. Tatbikat da o doğrultudadır.

Üçten daha az sayıda boşanan çiftlerin, kadının yaptığı ikinci evlilikten sonra tekrar birbirlerine dönmeleri durumunda üç talâkla mı, geriye kalan talâkla mı dönerler?

Îbnü'l-Mübârek; Osman b. Miksem—Nübeyh b. Vehb—kavminden bir adam—ashabtan bir adam senediyle nakleder: Hz. Peygamber (s.a.), üçten daha az sayıda boşanan bir kadına, ikinci evliliğinden sonra kocasının tekrar rücûu durumunda, (üç talâkla değil) geriye kalan talâk hakkı ile döner şek­linde hükümde bulunmuştur[913]

"Her ne kadar bu haberin senedinde bir zayıf ile bir meçhul râvi varsa da, büyük sahabîler de o doğrultuda düşünmektedirler. Nitekim Abdürrez-zâk, Musannef'inde, Mâlik ve İbn Uyeyne'den, onlar Zührî, İbnü'l-Müseyyeb, Humeyd b. Abdurrahman, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mes'ûd ve Süleyman b. Yesâr'dan nakletmiştir. Bunların hepsi de: "Ebu Hureyre'den işittim şöyle diyordu." derler. Ebu Hureyre: Ömer b. el-Hattâb'dan işittim, şöyle diyordu: "Herhangi bir kadını, kocası bir veya iki talâkla boşar, sonra terkeder, kadın da bir başkası ile evlenir, ikinci koca ölür veya kadını boşar-sa, bu durumda birinci kocanın onu nikahlaması halinde, kadın onun yanın­da geriye kalan talâkı üzere bulunur." der.[914]

Ali b. Ebî Tâlib, Übey b. Kâ'b, İmran b. Husayn'dan (r. anhum) da ay­nısı nakledilmiştir.[915]

İmam Ahmed; "Bu ileri gelen sahabîlerin görüşüdür." demiştir. îbn Mes'ûd, İbn Ömer, İbn Abbas (r. anhum) ise, "Üç talâkla döner." emişlerdir.[916] İbn Abbas: "Yeni bir nikâh, yeni bir talâk." der.

Muhaddisler birinci görüşü benimsemişlerdir: İçlerinde İmam Ahmed, âfn, Mâlik de vardır. Ebu Hanife de ikinci görüşü benimsemiştir. Tabiî bu, ikinci kocanın zifafı durumundadır. Eğer zifafa girmemişse, hepsine göre de, eskiden kalan talâk sayısı ile döner. en-Nehaî: "Bu konuda ihtilâf bulundu­ğunu işitmedim. Eğer meseleyle ilgili hadis sabit olsaydı, ihtilâfı kesmiş olur­du. Sahabeden gelen haberler uyum arzetseydi, onlar da ihtilâfın halli için yeterli olurdu." der.

Meselenin fıkhî yönü, karşılıklı denge halindedir. Çünkü ikinci kocanın zifafı, üç talâkı yıkıp, kadını birinci kocaya yeni talâkla döndürdüğüne göre, daha az sayıdaki talâkı evleyiyetle yıkması gerekir. Birinci görüşün sahipleri ise şöyle diyorlar: Üç talâkla boşanan kadının birinci kocaya helâl olabilmesi için onunla cimâda bulunması şart olunca, mutlaka onun yıkılması ve yeni talâkla iadesi kaçınılmaz olmaktadır. Üçten daha az sayıda boşanmış kadı­nın durumunda ise, ikincinin cimâı, izale edeceği bir haramlıkla karşılaşma­maktadır. Birinciye helâl olabilmesi için zaten cima şart da değildir. Birinci koca ve kadım ona helâl kılma açısından ikincinin zifafının varlığı ile yoklu­ğu aynıdır. Dolayısıyla zifaf olmama durumunda olduğu gibi, kalan talâk üzere geri döner. Çünkü onun ne nikâhının ne de cima'ının bir etkisi yoktur. Biri-nicinin talâkı ikincinin cimâıyla bir etki görmeyecek şekilde ilişkilidir. [917]


[908] Ahzâb, 33/49.

[909] Bakara, 2/231.

[910] İbn Mâce, 2081. Senedinde zayıf olan İbn Lehîa vardır. Diğer râvileri sikadır. Müellif,; an'a uygunluğu ve tatbikatın o doğrultuda olmasıyla bunu desteklemiştir.

[911] Abdürrezzâk, Musannef, 12960.

[912] Musannef, 12964.

[913] Musannef, 11159. Osman b. Miksem'i, Yahya el-Kattân ile Îbnü'l-Mübârek, terketmişler-dir. İmam Ahmed: "Hadisi münkerdir." der. Nesâî ve Dârakutnî: "Metruktür" derler.

[914] Musannef, 11150. İsnadı sahihtir.

[915] Musannef, 11154-11158.

[916] Musannef 11163-11166.

[917] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/371-373.