Konu Başlığı: Bîri Maune vakası Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Temmuz 2011, 17:02:14 5— Bi'ri Maûne Vakası:
Yİne bu ayda, hicrî 4. yılın Safer ayında Maûne kuyusu olayı vuku bulmuştur. Özeti şudur: Mulâibu'l-Esinne denilen Ebu Berâ Âmir b. Mâlik, Ra-sûlulîah'ın (s.a.) yanına Medine'ye gelmişti. Hz. Peygamber onu îslâm'a çağırmış, ancak o ne müslüman olmuş, ne de uzak durmuştu. "Ey Allah'ın Rasûlü! Dinine çağırmaları için ashabını Necidlilere gönderirsen onlara icabet edeceklerim umarım." demişti. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "Ne-cid halkının onlara zarar vermelerinden korkarım." buyurmuştu. Ebu Berâ ise: "Ben onları himaye ederim." demişti. Rasûlullah (s.a.) da onunla birlikte, İbn İshak'ın görüşüne göre 40 sahabî göndermişti. Sahih(~i Buhar?)''de: "Onlar 70 kişiydiler." denmektedir. Sahih(-i Buharı)'de geçen sayı sahihtir. Rasûlullah (s.a.) bunların başlarına, Sâideoğullarından olup Mu'nik Li^ yemût diye lâkap takılmış Münzir b. Amr'ı komutan tayin etti. Bu kimseler müslümanlann seçkinlerinden, faziletlilerinden, önde gelenlerinden ve kur-râlarından idiler. Maûne kuyusunda konaklâymcaya kadar gittiler. Bu kuyu, Âmiroğullan toprakları ile Süleymoğulları taşlığı arasında bir yerde idi, burada konakladılar. Sonra Hz. Peygamber'in (s.a.) mektubunu, Ümmü Sü-leym'in kardeşi Haram b. Mühân ile Allah düşmanı Âmir b. Tufeyl'e gönderdiler. Tufeyl, mektuba bakmayıp bir adama emretti, o da Harâm'ı arkasından mızrakladı. Mızrak kendisini delip geçtiğinde kanı görünce Haram: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun, ben kazandım!" dedi.[604] Bunun ardından hemen Allah düşmanı, geri kalanlarla savaşmak için Âmiroğullannı harbe çağırdı. Ebu Berâ'nın himayesinden dolayı ona katılmadılar. Bunun üzerine Süleymoğullarını harbe çağırdı. Usayya, Ri'l ve Zekvân kabileleri olumlu eevap verdiler. Gelip Hz. Peygamber'in (s.a.) ashabını çepeçevre kuşattılar. Ashab, Kâ'b b. Zeyd b. Neccâr hariç, son adamları da öldürülünceye kadar savaştılar. Kâ'b, son nefesini veriyor diye şehitler arasında bırakılmıştı. Hendek savaşında şehit edilinceye kadar yaşadı. Amr b. Ümeyye ed-Damrî ile Münzir b. Ukbe b. Âmir, müslümanlann otlağına çıkmışlardı. Olay yerinin üzerinde kuşlann dönüp durduğunu gördüler. Münzir b. Muhammed, savaş alanına inip kendisi de şehit edilinceye kadar arkadaşlarıyla birlikte müşriklere karşı çarpıştı. Amr b. Ümeyye ed-Damrî ise esir alındı. Fakat Mudar kabilesinden olduğunu bildirince, Âmir kakülünü kesti ve annesinin bir adağını yerine getirmek için onu kölelikten azad etti. Amr b. Ümeyye de oradan ayrıldı. Kanat vadisinin başlangıcındaki Karkara[605] denilen yere gelince bir ağacın gölgesinde oturdu. Kilâboğul-Iarından iki adam gelip onunla birlikte o gölgelikte mola verdiler. Adamlar uyuyunca Amr, arkadaşlarının intikamını alıyorum zannıyla ansızın saldırarak ikisini de öldürdü. Bunların üzerinde Hz. Peygamber'in (s.a.) ahidnâmesi vardı. Fakat Amr bunu bilmiyordu. Hz. Peygamber'in (s.a.) yanına döndüğünde yaptığı şeyi anlattı. O zaman Allah Rasûlü (s.a.): "Şüphesiz sen (haksız yere) iki adamı öldürmüşsün. Onların diyetini mutlaka ödeyeceğim!" buyurdu.[606] İşte bu olay Nadîroğulları gazasına sebep oldu. Hz. Peygamber (s.a.), bu iki şahsın diyetini vermeye yardım etmeleri için aralarındaki anlaşmadan dolayı Nadîrogullarına gitti. "Evet" dediler. Hz. Peygamber (s.a.) Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali ve ashabından bir grupla oturuyordu. Yahudiler, toplanmış, bu konuyu görüşüyorlardı. Bazıları: "Şu değirmen taşını Muham-med'in üzerine atıp onu öldürecek bir adam var mı?" dediler. İçlerinden en şakileri olan Amr b. Cihâş —Allah ona lanet etsin— ortaya atıldı. Bu sırada Cebrail (a.s.) Âlemlerin Rabbi katından, yahudilerin verdiği kararı Rasûlü'-ne bildirmek için geldi. Hz. Peygamber (s.a.) hemen o anda Medine'ye dönmek üzere yerinden kalktı. Sonra hazırlanıp bizzat onlarla savaşmak üzere yola çıktı. Nadîroğullarını altı gün kuşatma altında tuttu. Medine'de vekil olarak İbn Ümmi Mektûm'u bırakmıştı. Bu olay Rebîülevvel ayında oldu. İbn Hazm der ki: İçki o vakit haram kılındı. NadîroğuIIarı, silah dışında develerinin taşıyabileceği kadar mal almak ve memleketlerinden çıkmak şartıyla teslim oldular. Huyey b. Ahtab ile Sellâm . Ebî Hukayk gibi ileri gelenleri Haybcr'e, bir grup da Şam'a gitti. İçlerinden sadece iki kişi müslüman oldu: Yâmin b. Arnr ve Ebu Sa'd b. Vehb. Bu ikisi mallarını kurtardılar. Hz. Peygamber (s.a.), Nadîroğullarınm mallarını özellikle ilk Muhacirler arasında paylaştırdı. Çünkü bu mallar, müslümanların at sürmeden ve binmeden (savaşmaksızın) elde ettikleri ganimetlerdendi. Ancak fakirliklerinden dolayı Ebu Dücâne ile Sehî b. Huneyf adlı iki Ensarîye de ganimetten pay verdi.[607] Haşr sûresi, bu gaza hakkında nazil olmuştur. Bizim söylediğimiz megazi ve siyer âlimlerine göre sahih olan haberdir[608] Muhammed b. Şihâb ez-Zührî, Nadîroğulları gazasının Bedir savaşından altı ay sonra vuku bulduğunu zannetmiştir. Bu ya onun yanılgısıdır ya bile bırakmaksızın hepsinin o sûrede zikredileceklerini zannedecekleri şekilde 'minhüm, minhüm' diye inmeye da ona atfedilen bir yanlışlıktır. Bilâkis söz konusu gazanın Uhud savaşından sonra olduğunda şüphe yoktur. Bedir savaşından altı ay sonra olan gaza Kaynukaoğullan gazâsıdır. Kurayza gazası ise Hendek savaşından, Hayber de Hudeybiye anlaşmasından sonra olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.) yahudilerle dört savaş yapmıştır: 1) Kaynukaoğullan gazası, Bedir'den sonra. 2) Nadîroğullan gazası, Ühud'dan sonra. 3) Kurayzaoğulları gazası, Hendek'ten sonra. 4) Hayber gazası, Hudeybiye anlaşmasından sonra. [609] [604] Buharî, 56/9, 56/16, 64/28; Müslim, 677; Ahmed b. Hanbel, 3/137, 210, 270, 289. [605] Burası Karkaratü'l-Küdr'dür. Arhadiyye'ye yakın Ma'den dolaylarında bir yerdir. Medine ile arası sekiz menzildir. Kanat İse, Tâİf'ten buraya uzanan bir vâdı olup suyunu Arhadiyye ile Karkaratü'l-Küdr'e döker. [606] îbn Hişâm, 2/183-187; İbn Kesîr, 3/139-144; Taberî, 3/33; İbn Seyyidinnâs, 2/46 Şerhu'l-Mevâhİbi Ledüniyye, 2/74-79. [607] Ibn Hişâm, 2/190-195; İbn Kesîr, 3/145-154; Şerhu'I-MevâhibiLedüniyye, 2/79-86; İbn Seyyidinnâs, 2/47; İbn Sa'd, 2/57. [608] Buharı 65/59/1, Saîd b. Cübeyr'in şöyle dediğini nakletmektedir: İbn Abbas'a sordum: "Ya Tevbe sûresi?1'. "Tevbe sûresi, münafıkların gizli olan kusurlarım ifşa ederek onları utandıran bir sûredir. Onlardan tek bir kişiyi devam etti." dedi. "Ya Enfal sûresi?" diye sordum. "Bedir savaşı hakkında nazil oldu." dedi. "Haşr sûresi?" diye sordum. "Nadîroğullan gazası hakkında indi." dedi. [609] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/288-291. |