> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar  (Okunma Sayısı 797 defa)
30 Mayıs 2011, 16:34:45
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Mayıs 2011, 16:34:45 »



b) Bir Defada Verilen Üç Talâkı Geçerli Saymayanların Cevaplan:

 

Bu ve diğer konularda hakem olarak başvuracağımız yer, Yüce Allah'ın yeminle, aramızdaki anlaşmazlıklarda O'un hakem kılıp hükmüne razı olma­dıkça, bundan da asla bir sıkıntı duymadıkça, ancak O'na teslim olup, O'-ndan başkasına —kim olursa olsun— boyun eğmedikçe asla mü'min olama-yacağımızrbelirttiği[886] Hz. Peygamber (s.a.) olacaktır. Ama ihtilâf yok da ümmet bir hüküm üzerinde kesin ve asla şüpheye mahal kalmayacak şekilde icmâ etmişlerse, bu takdirde o, asla muhalefeti caiz olmayan hak olacaktır. Yüce Allah ümmetini, Hz. Peygamber'den (s.a.) sabit olan bir sünnete mu­halif olarak icmâ etmekten muhafaza etmiştir. Böyle bir varsayım mümkün olamaz. Biz, meseleyi isbat edici delilleri size karşı ortaya koymuş bulunuyo­ruz. Sizinle, o deliller hakkında ileri sürdüğünüz tenkitler, getirdiğiniz karşı deliller hakkında ancak şu şartla münazara ederiz: Biz ancak ya Allah'tan bir nass, ya Peygamber'den (s.a.) sabit bir sünnet (nass), yahut da şüphe ol­mayan kesin bir icmâ'a boyun eğeriz. Bunun dışında kalan herşey, tartışma­ya açıktır. Nihayet bunlar, onlara uymanın caizliğini gösterebilir, asla bağla­yıcılığı değil. Bu ileri sürdüğümüz şart devamlı aklınızda bulunsun. Yüce Al­lah: "Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu, Allah'a ve Rasûlü'ne gö-türünüz."[887] buyurmaktadır. Biz ve siz, bu konuda anlaşmazlığa düşmüş bu­lunuyoruz. Dolayısıyle meselemizi Allah ve Rasûlü'nden başkasına götürme­mize asla imkân yoktur. Bizim bu konuda ashaba uygunluk hususunda da daha haklı olduğunuz ileride gelecektir.

Üç talâkı birden vermenin haram olmadığını söylüyorsunuz. Biz buna katılmıyoruz. Onun haramlığına delâlet eden deliller sizin aleyhinize bir hüc­cet olmaktadır.

"Kur'an üç talâkı birden vermenin caizliğine delâlet etmektedir" şeklin­deki sözünüz, değil kabul görmek aksine bâtıl bir iddiadır. Nihayet bu konu­da sarıldığınız deliller, Kur'an'ın, talâk sözcüklerini mutlak olarak (kayıtsız) zikretmesidir. Bu mutlak ifadeler talâkın, hem caiz hem de haram olanını içine almaz. Nitekim hayızh kadının boşanması, cima edilen temizlik süresi içeri­sinde yapılan boşanma da bu mutlak ifadenin kapsamına girmemektedir. Si­zin bu durumunuz tıpkı, bu mutlak ifadelerden hareketle, gayr-ı meşru talâ­kın haramhğı konusunda sahih sünnete karşı gelen kimselerin durumu ile ay­nıdır. Malumdur ki Kur'an, her talâkın caiz olduğuna delâlet etmemektedir. Bu itibarla, ona taşıyamayacağı yükü yükleyemezsiniz. Kur'an sadece talâk hükümlerine delâlet etmekte, Allah adma açıklayıcı olan Hz. Peygamber (s.a.) de onun helâlini, haramını beyan etmektedir. Başta da söylediğimiz gibi Kur'-an'm zahiri bizimledir. Yüce Allah, zifaf gerçekleşmiş kadınlar için bedelsiz bâin talâkı meşru kılmamıştır. Eğer son talâkı da kullanmışsa, ancak o za­man ayrılık sözkonusudur. İşte Allah'ın Kitabı önümüzdedir. Sizin delil ola­rak kullandığınız en büyük şey Kur'an'ın mutlak ifadeleridir. Halbuki onları sünnet takyîd etmiş; şartlarını, hükümlerini açıklamıştır.

"Liânda bulunan kişi, Hz. Peygamber'in (s.a.) huzurunda karısını üç talâkla boşamıştlr." şeklindeki istidlalinize gelince, bu son derece sahih bir hadistir. Fakat, beka ve devamı maksut olan nikâh konusunda, tek bir keli­me ile üç talâkın birden verilmesinin cevazına bu hadisi delil kullanmanız o derecede de uzaktır. Sonra bu hadisi delil olarak kullanan kimse, liânda ayrı­lık sadece kocanın Hânda bulunması ile gerçekleşir görüşünde ise —ki İmam Şafiî böyle düşünmektedir—, veya hâkim aralarını ayırmasa bile her ikisinin de birden liânda bulunmalarından sonra gerçekleşir diyorsa —bir rivayette İmam Ahmed gibi—; bu takdirde bu hadisin delil olarak kullanılması bâtıl­dır. Çünkü bu durumda verilen üç talâk havada kalır ve bir mâna ifade et­mez. Eğer ayrılığı hâkimin tefrikine bağlı kılanlardan ise, bu takdirde de ha­disi delil olarak kullanması sahih olmaz. Çünkü bu nikâhın beka ve devamı­na artık imkân kalmamış, aksine izalesi vacip ve ebedî haramhk sözkonusu olmuştur. İşte bu sırada verilen üç talâk, Hândan gözetilen maksadı te'kid ve takrîr etmek durumundadır. Zira üç talâk nihayet, kadım başka bir koca ile evlenmedikçe artık kendisine haram kılarken, Hândan doğan ayrılık onu kocaya ebedî olarak haram kılmaktadır. Dolayısıyla icbarî olarak ebedî ha-ramhğa yüz tutmuş bir nikâh içerisinde verilen talâkın geçerli olmasından; mevcut, beka ve devamı maksut olan bir nikâh içerisinde verilen talâkın da nafiz (geçerli) olması gerekmez. Bu yüzdendir ki, bu durumda kadını, hayız veya lohusa iken ya da cima bulunan temizlik süresi içerisindeyken boşamış olsa, âsî olmazdı. Çünkü bu nikâhın ebedî haramhk üzere izalesi istenmektedir.

Hem şuna şaşıyoruz ki, siz bu talâk üzerine vârid olan Hz. Peygamber'­in takririne yapışıyorsunuz, fakat Hân yapanın haricinde, üç talâkla boşayan-İara tepki gösterip, onlara kızmasına, bu yaptıklarının Allah'ın kitabı ile oy­namak olduğunu ifadesine hiç dönüp bakmıyorsunuz. Halbuki bu ikrarla, bu tepki (münker bulma) arasında ne kadar fark vardır! Allah'a hamdederiz ki, biz her ikisi yanında da varız, Hz. Peygamber'in (s.a.) ikrar buyurdukla­rını biz de kabul ediyoruz. O'nun tepki gösterdiklerine biz de tepki göste­riyoruz.

Hz. Aişe hadisi ile istidlalinize gelince; ki hadis şöyleydi: Bir adam karı­sını üç talâk boşamıştı Kadın evlendi (ve hemen boşandı). Hz. Peygamber'e: "O, ilk kocasına helâl olur mu?'* diye soruldu. Hz. Peygamber (s.a.): "Balçığından tatmadıkça hayır!" cevabını verdi. Bu hadis hakkında size bir diyeceğimiz yok. Evet bu (şer'î tahlilde) ikinci kocanın sadece akid kıy­ması ile iktifa edip "zifaf" şartı aramayanlara karşı iyi bir delildir. Fakat ha­diste üç talâkı aynı ağızda verdiğine dair sarahat nerde? Hatta hadisin bizim için bir delil olduğunu bile söyleyebiliriz. Zira, " = Onu üç (defa) yaptı.", " =Üç (defa) dedi." gibi ifadeler, ancak o şeyi birbiri arkasınca üç kere yapan ya da söyleyenler için kullanılır. Arapça ve diğer bütün dillerde makul olan da budur. Nitekim; " = Ona üç defa iftira etti.", " = Onaüçdefasövdü.", " = Ona üç defa selâm verdi." denilir. (Ve bunlar bu şeylerin birbiri arkasınca üç kez ayrı ayrı yapıldığına delâlet eder.)

Fâtıma bt. Kays hadisi ile istidlalinize gerçekten şaşmamak elde değil! Zira siz, bu hadiste son derece sarih olan, te'vil kabul etmeyen kısmının gere­ğine muhalefet ediyor, sıhhat ve açıklığına karşı koyacak bir delil olmaması­na rağmen bâin talâkla boşanan kadının nafaka ve giyecek hakkının düşmesi kısmına bakmıyor; hadisin mücmel kısmına yapışıyorsunuz. Hatta bu müc-melliğin açıklanması, sizin o hadise tutunmanızı imkânsız kılacak biçimde­dir. Çünkü, " = Onu üç (defa veya talâk) boşadı." sözü, bu talâkların aynı anda verildiği hususunda açık değildir. Nitekim az önce geçti. Nasıl olabilir ki, Sahih'de, Zührî'den rivayet edilen aynı Fatıma bt. Kays ha­disinde Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den, "Kocasının, kendisine geri ka­lan bir talâkı ile (geri evlenmek için) haberci gönderdiğinden" bahsedilmek­tedir.  [888]Sahih*teki başka bir rivayette: "Kocasının onu üç talâkın sonun­cusu ile boşadığı" ifadesi mevcut tur.[889] Bu, güneş gibi sahih ve muttasıl bir senede sahiptir. Dolayısıyla bunu bırakıp da mücmel lafıza nasıl yapışabilir­siniz? Görüldüğü üzere bu hadis de aleyhinize bir hüccettir.

.Abdürrezzâk'm rivayet ettiği Ubâde b. es-Sâmit hadisi ile istidlalinize ge­lince,1 b hadis son derece düşük bir haberdir. Çünkü senedinde Yahya b. Ali— Ubeydullah b. Velid el-Vassafî—İbrahim b. Ubeydullah vardır. Bunlar sıra­sıyla zayıf, halik ve meçhul râvilerdir. Sonra bu hadisin yalan ve bâtıl oldu­ğuna şu husus da delâlet etmektedir: Sağlam, sakat; muttasıl, munkatı hiçbir haberde Ubâde b. es-Sâmit'in babasının İslâm'a yetiştiğinden bahsedilmemek-tedir. Ya dedesinin durumu nasıl olur!? Onun müsiümanhğa yetişmesi hiç kuşkuuz ki muhaldir.

Abdullah b. Ömer hadisine gelince, şüphesiz onun aslı sahihtir. Ancak sonundaki: "Ya Rasûlallah! Şayet onu üç talâlrboşamış olsaydım o bana he­lâl olur muydu?" şeklindeki ilâve kısım, sadece Şuayb b. Züreyk'ın rivaye­tinden gelmiştir. O Şamlı*dır. Bazıları onun ismini tersine çevirerek Züreyk b. Şuayb diyorlar. Her nasıl olursa olsun o zayıftır[890] Sahih olsa bile onda bir delil olacak durum yoktur. Çünkü, " = Şayet onu üç (ta­lâk) boşamış olsaydım." sözü, = Şayet üç ik­rarda bulunsam, üç selâm versem." sözleri mertebesindedir. Üç talâkın bir­den verilmesi mânası çıkmaz.

Ebu Davud'un rivayet ettiği; Rükâne'nin, karısını "elbette" kaydı ile bo-şadığı ve Hz. Peygamber'in (s.a.) kendisine sadece bir talâk kasdedip etme­diğine dair yemin verdirmesi şeklindeki Nâfi' b. Uceyr hadisini ele alıyoruz. Bu, asla hali bilinmeyen, kim ve ne olduğu belli olmayan Nâfi' b. Uceyr'in, İbn Cüreyc —Ma'mer—Abdullah b. Tavus—Ebu's-Sahbâ silsilesine takdi­mine şaşmamak elde değildir. Ehl-i hadisin imamı Muhammed b. İsmail el-Buharî, bu hadiste "muztariplik" bulunduğuna şahitlik etmiştir. Tirmizî, el-CâmVût bunu böylece zikretmiştir. Başka bir yerde de yine ondan bahsede­rek hadisin muztarib olduğunu söylemiştir. Hadiste bazan: "Üç talâk boşa­dı", bazan "bir talâk", bazan da "elbette kaydı ile boşadı" şeklindeki ifa­deler çelişkilidir. İmam Ahmed, "Bu hadisin bütün senedleri zayıftır." de­miştir. Hadisi Buharî'nin de zayıf bulduğunu, Münzirî kendisinden naklet-miştir.

Sonra, rivayet açısından muztarib ve meçhul olan bu hadis, nasıl olur da, sırf Ebu Râfî'in oğullarından birinin cehaleti sebebiyle Abdürrezzâk'ın rivayet ettiği İbn Cüreyc hadisine tercih edilebilir? Ebu Râfi'in oğulları tâbi-îndendir. Her ne kadar bunlar içerisinde er meşhur olanı Ubeydullah ise de, öbürleri hakkında herhangi bir yalancılıkla itham sözkonusu değildir. İbn Cü­reyc ondan rivayet etmişti...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:35:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar rüya tabiri,Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar mekke canlı, Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar kabe canlı yayın, Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar Üç boyutlu kuran oku Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar kuran ı kerim, Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar peygamber kıssaları,Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlar ilitam ders soruları, Bir defa verilen üç talakı geçerli saymayanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes