๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Zadul Mead => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 12 Haziran 2011, 18:06:44



Konu Başlığı: Aşk illeti
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Haziran 2011, 18:06:44
H) HZ. PEYGAMBERİN (S.A.) AŞK İLLETİNİ TEDAVİSİ

 
1— Aşk İlleti:

 

Rasûlullah'ın (s.a.) aşkı tedavi konusundaki tutumu şöyledir:

Bu, kalp hastalıklarından biridir. Niteliği, sebepleri ve tedavisi konusunda diğer hastalıklardan farklıdır.

Yerleşir ve sağlamlaşırsa, doktorlara tedavisi güçleşir, hastalık da has­tayı güçsüz bırakır. Yüce Allah aşk hastalığını, Kitab'ında iki grup insanla ilgili olarak zikreder. Kadınlar ve çocuklara âşık olan taşkınlar. Hz. Yusuf'­la ilgili olarak azizin karısı hikâyesini anlatır. Lût kavmiyle ilgili durumu an­latır: "Şehir halkı sevinerek geldiler. Lût: 'Bunlar benim konuklanmdır, on­lara karşı beni rüsvay etmeyin. Allah'tan korkun, beni utandırmayın.' dedi. 'Biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasaklamamış mıydık?' dediler. Lût: 'Alacaksanız, işte benim kızlarım.' dedi. Ey Muhammedi Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. Tanyeri ağarır­ken çığlık onları yakalayıverdi."[844]

Rasûlullah'ı (s.a.) gerçek bir şekilde tanımayanların şöyle bir iddiası var: Hz. Peygamber, Zeyneb bt. Cahş'a âşık oldu. Onu görünce: "Kalbleri yöne­ten Allah'ı teşbih ederim." dedi. Rasûlullah'ın kalbini çalmıştı. Zeyd b. Hârise'ye şöyle demeye başladı: "Onu bırakma." Nihayet bu olay üzerine şu âyet indi: "Ey Muhammed! Allah'ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdi-ğin kimseye: 'Eşini bırakma, Allah'tan sakın' diyor, Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun, oysa Allah'tan çekinmen daha uygundu. "[845]Bu iddia sahiplen, bunun aşk konusunda olduğunu san­mış, bazıları aşk konusunda kitaplar yazmış, peygamberlerin aşklarını zik­retmiş ve bu olayı da bunlar arasında saymışlardır. Bu anlayış, Kur'an'ı ve peygamberleri bilmemek, Allah'ın sözünü ihtimali olmayan şekilde yorum­lamak, Allah'ın akladığı Rasûlullah'a (s.a.) bunu nisbet etmek demektir. Çün­kü Zeyneb bt. Cahş, Zeyd b. Hârise'nin nikâhı altındaydı. Rasûlullah (s.a.) Zeyd'i evlatlık edinmişti, insanlar da Zeyd'i, "Muhammed'in oğlu Zeyd" diye çağırıyorlardı. Zeyneb, Zeyd'e karşı kibirli ve gururlu davranıyordu. Onu bo­şaması konusunda Rasûlullah'a danıştı. Rasûlullah (s.a.) ona şöyle dedi: "Eşini bırakma, Allah'tan kork." Zeyd onu boşadiğı takdirde Zeyneb'le evleneceği düşüncesini içinde sakladı. İnsanların, "Oğlunun karısıyla evlendi" deme­sinden endişe duyuyordu. Çünkü Zeyd, oğlu diye çağrılıyordu. İçinde gizle­diği işte budur. İnsanlardan endişe duyduğu işte budur. Bu yüzden Yüce Al­lah, bu âyeti zikretmiş, verdiği nimetleri saymış, bu konuda O'nu kınama­mış, Allah'ın helâl kıldığında insanlardan çekinmemesini, asıl Allah'tan sa­kınmasını, insanların diline düşmek endişesiyle Allah'ın helâl kıldığında sı­kıntı duymamasını bildirmiş; sonra da bu konuda, kişinin sulbünden değil, evlatlıktan oğlunun karısıyla evlenebileceği noktasında ümmetinin kendisine uyması için, Zeyd'in arzusunu giderdikten sonra Zeyneb'le evleneceğini ha­ber vermiştir. Bu sebeple, evlenme yasağı (tahrîm) âyetinde Yüce Allah şöyle buyurur: "Sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri."[846]Bu sûrede ise şöyle buyurur: "Muhammed, sizden birinin babası değildir."[847] Sûrenin başında ise şöyle buyurur: "Allah, evlatlıklarınızı da Öz oğullarınız gibi saymanızı meş­ru kırmamıştır. Bunlar sizin dilinize doladığınız boş sözlerdir. "[848] Rasûlullah'-ın (s.a.) bu şekildeki korunmasını ve iddiacıların bu tenkitlerinin cevabını dü­şün; basan Allah'tandır.

Evet, Rasûlullah (s.a.) karılarını severdi. En sevdiği de, Hz. Âişe idi. Allah sevgisi dışında, ne Âişe'nin, ne de başkasının sevgisi, son noktaya varabildi. Bilâkis Rasûlullah'ın şöyle buyurduğu sahihtir: "Şayet dünya ehlinden birini dost edinseydim, Ebu Bekr'i edinirdim."[849] Bir rivayette: "Arkadaşınız, Rah-mân'ın dostudur." ifadesi vardır.[850]


[844] Hıcr, 15/67-73.

[845] Âyet: Ahzâb, 33/37. Bu iddia; İbn Sa'd (Tabakat, 8/101, 102) ve Hâkim (4/23)'de, Mu­hammed b. Ömer el-Vâkidî (Vâkıdî, metruktür, bazıları onun hadis uydurduğunu ileri sü­rer)—Abdullah b. Âmir el-Eslemî (zayıftır)—Muhammed b. Yahya b. Hıbbân (sikadır, ama tâbün'dendir. Rasûlullah'tan rivayeti mürseldir) senediyle yer alan bâtıl bir haberdir. Bu haberin yanlışlığına birçok muhakkik imam dikkat çekmiş ve şöyle demişlerdir: Bu olayı nakledenler, nübüvvet makamını gerçek şekilde tanımayıp âyeti anlamadan bunu iddiala­rına delil getirirler. Bunlar ismet sıfatının özünü de kavrayamazlar. Rasûlullah'in (s.a.) içinde gizleyip sakladığı, daha sonra Allah'ın ortaya çıkardığı, ileride karısı olacağını haber ver­mektir. Rasûlullah'i, bunu gizlemeye iten şey, insanların "oğlunun karısıyla evlendi" de­mesinden endişesidir. Bununla Yüce Allah, cahiliye ehlinin uyguladığı evlatlık hükümleri­ni son derece açık bir şekilde ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Bu durum, evlatlık diye çağrılanın karısıyla evlenmektir. İnsanların efendisi ve önderinin böyle bir evlilik yapması, bu hükmü kabule daha elverişli olur. Bk. İbnu'l-Arabî, Ahkâmu'l-Kur'an, 3/1530-1532; Fethu'l-Bâr'u S/404; İbn Kesîr, Tefsir, 3/490-492; Rûhu'l-Ma'ânî, 22/24-25.

[846] Nisa, 4/23.

[847] Ahzâb, 33/40.

[848] Ahzâb, 33/4.

[849] Buhari, 7/15, Abdullah b. Abbas'tan; Müslim, 2383, Abdullah b. Mes'ûd'dan. Her ikisi de Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayet etmişlerdir.

[850] Müslim, 2383/5, İbn Mes'ûd'dan; Tirmizî, 3656: "Ama arkadaşınız, Allah'ın dostudur, lafzıyla.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/471-473.