> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Abdülkays heyetinin gelişi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abdülkays heyetinin gelişi  (Okunma Sayısı 2171 defa)
18 Haziran 2011, 10:53:32
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Haziran 2011, 10:53:32 »



3— Abdülkays Heyetinin Gelişi:

 

Buharı ve Müslim'in Sahih'lerinde îbn Abbas'tan gelen bir rivayet şöy­ledir: Abdülkays heyeti Hz. Peygamber'e (s.a.) geldiler. Hz. Peygamber (s.a.):"Sizler kimlerdensiniz?" diye sordu. "Rabîa kabilesindeniz." dediler. Allah Rasûlü (s.a.): "Hoş geldiniz, Ailah sizleri utandırmasın, pişman etmesin." buyurdu. Bunun üzerine: "Ya Rasûlallah! Biz sana, yalnız haram ayda gele­biliriz. Seninle aramızda kâfir olan Mudar kabilelerinden falan topluluk var­dır. O halde bize kestirme bir şey emret de, geride kalanlarımıza haber vere­lim ve o sebeple de cennete girelim." Rasûlullah (s.a.) buyurdu ki: "Size dört şeyi emrediyor ve sizi dört şeyden sakındırıyorum. Size yalnız Allah'a iman etmeyi emrediyorum. Allah'a iman etmek ne demek biliyor musunuz? Al­lah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şe-hadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tut­mak ve ganimetin beşte birini vermenizdir. Sizi dört şeyden: Hantem, dub-bâ, nakîr ve müzeffetten (denilen kaplara hurma, yahut üzüm şırası koymak) nehyediyorum. Bu emrettiklerimi iyice belleyiniz ve arkanızda bıraktığınız kim­selere haber veriniz. "[222]

Sahih-i Müslim'de şöyle bir ilâve vardır: Dediler ki: Ya Rasûlallah! Na­kîr hakkında malumatın var mı?" Hz. Peygamber (s.a.): *'Evet, bir hurma kütüğüdür; onu oyar, içine ufak hurmalardan atarsınız, sonra içerisine su döker ve kaynatırsınız. Kaynaması bitip dinlenince içersiniz. —Sarhoş olması sebe­biyle de— sizden biriniz amca oğlunu pekâlâ kılıçla vurabilir." Aralarında böyle bir darbeye maruz kalmış bir adam vardı, dedi ki: "Ben, Rasûlullah'-tan (s.a.) utandığım için bu yarayı gizliyordum." Daha sonra Rasûlullah'a (s.a.) "O halde biz ne içeceğiz Ya Rasûllallah!" dediler. O da: "Ağızları bağ­lanan deri su kaplarından." buyurdu. Bunun üzerine: "Ya Rasûlallah! Bi­zim bölgemizde çok fare var, orada deriden yapılan su kaplan duramaz." dediler. Rasûlullah (s.a.) iki veya üç defa: "Onları fareler yese de" buyurdu­lar. Sonra Abdülkayshlardan Eşecc'e dedi ki: "Sende, Allah'ın sevdiği iki haslet var: Vekâr ve teenni."

İbn îshâk der ki: Cârûd b. Bişr b. el-Muallâ, hırıstiyan olarak Abdül-kays heyeti ile birlikte Rasûlullah'a (s.a.) gelmişti. "Ya Rasûlallah! Borcum var ve senin dinin için dinimi terkediyorum. Benim için borcuma kefil olur musun?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Evet, ben tazmin ederim. Seni çagirdiğim şey (din), senin üzerinde bulunduğun şeyden daha hayırlıdır." O, müslüman oldu, arkadaşları da İslâm'ı kabul ettiler. Sonra Cârûd: "Bize bi­nek temin et ey Allah'ın Rasûlüİ" dedi. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Vallahi benim yanımda sizi üzerine bindirecek bir hayvan yok." dedi. Bunun üzeri­ne: "Ya Rasûlallah! Bölgelerimizin arasında yitik binek hayvanları var, on­lara binerek beldelerimize gidemez miyiz?" dedi. Rasûlullah (s.a.): "Hayır, onlara binmek ateştir." buyurdu.[223]

Bu olayın işaret ettiği bazı hükümler:

1— Allah'a iman, bütün yüce hasletlerin esasıdır. Rasûlullah'ın (s.a.) as-îabı, tabiîn ve tebe-i tabiîn bu hal üzereydiler. Şafiî, el-Mebsût adlı eserinde

bu hususu zikretmiştir. Ayrıca Kur'an'dan ve hadisten bu konuyla ilgili yüz kadar delil vardır.

2— Heyet, hicretin dokuzuncu senesinde geldiği halde Hz. Peygamber (s.a.), yukarıda zikrettiği İslâmî hasletler içinde haccı saymadı. Haccın o se­ne henüz farz kılınmadığının delillerinden bîri de budur. Hac, ancak onuncu senede farz kılınmıştı. Bir iki gün önce bile farz kılınmış olsaydı orucu, na­mazı ve zekâtı saydığı gibi iman edileceklerden biri olarak haccı da sayardı.

3— Bazı kimselerin mekruh kabul etmelerinin aksine Ramazan ayma yal­nızca "Ramazan" demek mekruh değildir. Mekruh olduğunu iddia edenler "Ramazan ayı" dışında hiçbir ifadenin söylenemeyeceği kanaatındadırlar.

Buharî ve Müslim'in SahiW\tr'm6e\ "Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan'da oruç tutarsa, geçmiş günahları affolunur."[224] Duyurulurken, "Ramazan" kelimesi yalın halde gelmiştir.

4— Ganimet mallarının beşte birini vermek vaciptir ve bu da iman edile­cek şeylerden biridir.

5— Yukarıda adı geçen kapların kullanılması yasaklanmıştı. "Bu haram oluş devam etmekte midir, yoksa mensuh mudur?" konusunda iki görüş var­dır. Bu iki görüş de Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilmiştir. Âlimlerin ço­ğunluğu, Müslim'in rivayet ettiği Büreyde hadisiyle neshediîdiği görüşünde­dirler. O hadiste: "Size bazı kapları yasak etmiştim. Bundan böyle bütün kaplardan şıra içebilirsiniz; yalnız, sarhoşluk veren içkileri içmeyin." buyurdu,[225] denilmektedir.

Bir grup âlim ise yasaklayıcı hadislerin muhkem olduğunu, mensuh ol­madığını söylemişler ve demişlerdir ki: "Yasaklayıcı hadisler, gerek sayı gerekse rivayet yollarının çokluğu bakımından neredeyse tevatür derecesine ulaşmış­tır. Mubah olduğunu gösteren hadis ise tektir, diğer hadislere karşı koyacak durumda değildir."

Meselenin sırrına gelince: Adları geçen kapların kullanılmasının yasak­lanması, sedd-i zerâî'[226] babmdandır. Zira herhangi bir içecek bu kaplafda süratle sarhoş edici özellik kazanıyordu. Bir diğer görüşe göre bu kaplar çok sağlam oluyor ve alkollü içki elde etmekte kullanılıyordu. Müzeffet'in dışın­dakiler içki yapımına has kaplar olarak bilinmiyordu. Bu kaplardaki içecek ne zaman kaynatılır ve belli bir kıvama gelirse onun sarhoş edici olduğu bili­nirdi. Bu illete göre taştan ve sarı madenden (tunçtan) yapılmış kapların ha­ram olması daha evlâdır. Birinci illete göre haram olmaz, çünkü taştan ve sandan (tunçtan) yapılan kaplar, sayılan bu dört kap gibi, alkole dönüşümü hızlandırmaz. Her iki illete göre de haram kılınma durumu sedd-i zerâî' ba-bındandır. Tıpkı şirke düşme endişesinin bulunduğu yıllarda kabir ziyareti­nin yasaklanmasryla, öyle bir tehlikeye götüren yola sed çekilmesi gibi. Daha sonra tevhid inancı kalplerde istikrar bulup imanlar kuvvetlenince kabir zi­yaretine izin verilmişti, ama yine de hezeyana fırsat vermemek şart koşulmuştu. Aynı durum, bu kaplarda nebîz elde etme hususunda da söylenebilir. Rasû-lullah (s.a.) onları, içkiden ve içki elde ettikleri kaplardan uzaklaştırmış, böylece içkiyi bırakmaları çok yeni olduğu için onları bu kötülüğe götüren yollan tı­kamıştır. İçkinin haram oluş keyfiyeti kalplerinde istikrar bulup kalplerinde itminan hasıl olunca, bütün kaplann kullanılması içki içmemeleri şartıyla mu­bah kılınmıştır. İşte bu meselenin fıkhî yönü ve hikmeti budur.

6— Hilm ve vekâr sıfatları övülmüş, Allah'ın bu sıfatları sevdiği haber verilmiştir. Bunların zıddı ise fevrîlik ve aceleciliktir. Her ikisi de ahlâkı ve yapılan işleri ifsad eden kötü huylardandır.

Bu övgü, kulunda yaratmış olduğu zekâ, kahramanhk-cesaret ve hilm gibi güzel hasletleri, Allah'ın sevdiğine delâlet etmektedir.

Yine buradan anlaşıldığına göre bazı huylar, kulun kendi çabası ve gay­retiyle elde edilebilir. Sözkonusu hadisteki: "Bu iki ahlâk benim kazandığım ahlâk mıdır, yoksa Allah mı beni bu iki ahlâk üzere yarattı?" sorusuna kar­şılık Rasûlullah'm (s.a.): "Bilakis sen, bu iki ahlâk üzere yaratıldın." cevaT bı, bu duruma delâlet etmektedir.[227]                                     

Allah Teâlâ, kulunun, şahsının ve özelliklerinin yaratıcısı olduğu gibi aı-lâkının ve fiillerinin de yaratıcısıdır. Kulun şahsı, sıfatı ve ahlâkı, hülasa hi r-şeyi mahluk (yaratılmış)tur. Kim, fiillerini Allah'ın yaratma dairesinin dışı­na çıkarırsa (yani fiilini yaratmayı kendi nefsine nisbet eder ve fiilimin yara­tıcısı benim derse), Allah ile beraber bir başka hâlık (yaratıcı) bulunduğunu iddia etmiş olur. Bu yüzden Selef, Kaderiye'yi (kaderi inkâr edenleri) mecû-sîlere benzetmişler ve: "Onlar bu ümmetin mecûsîleridir." demişlerdir. İbn Abbas'tan gelen bu rivayet sahihtir.

Burada sözkonusu olan, cebi (yaratma)'in Allah'a nisbet edilmesidir, yok­sa cebr (zorlama)'in değil. O, kulunu dilediği gibi yaratır. Tıpkı el-Eşecc'i hilm ve vekâr ahlâkı üzere yaratması gibi. Bu iki haslet de insan nefsinde bu­lunan iki ahlâktan ortaya çıkan fiillerdir. Allah Teâlâ kulunu, üzerinde bu­lunduğu ahlâk ve ef'âl (fiiller, davranışlar) üzere yaratandır. Bu sebepten Evzaî ve diğer selef imamları demişlerdir ki: "Allah kulunu amelleri üzere yarattı, deriz de, o amelleri yapmaya zorladı, demeyiz." Bu ifade, selef imamlarının bilgisinin kemalinden, düşüncelerinin inceliğindendir. Çünkü cebr (zorlama), kulu iradesinin aksine sevketmek demektir, küçük bir kızı evlenmeye veya borçlu bir kimseyi hâkimin borcunu ödemeye zorlaması gibi. Allah Teâlâ, kulunu bu mânada cebretmeyecek güce sahiptir. O, kulunu, Allah'ın diledi­ğini kendi irade ve ihtiyarıyla yapacak bir cibilliyet üzere yaratır. Cebi ile cebr durumu ayrı ayrı şeylerdir.

7— Bu olayda, deve gibi alınması caiz olmayan buluntu bir nesneden yararlanmanın caiz olmadığına işaret vardır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) Câ-rûd'a, buluntu deveye binme izni vermedi ve: "Müslümanın kayıp eşyası (bu­lunan eşyası) yakan ateştir." buyurdu. Onun alınmamasını, olduğu yerde bı­rakılmasını emretmiş, böylece sahibi gelip buluncaya kadar korunmasını em­retmiştir. Şayet binilmesine ve faydalanılmasına izin vermiş olsaydı, sahibi­nin gelip malını bulması imkânsız olurdu. Aynı zamanda nefis, o mala mey­leder ve ona sahip olmayı arzulardı. Rasûlullah (s.a.) bundan men etmiştir. [228]


[222] Buharî, 1/40; Müslim, 17. Bu sayılan kaplara üzüm veya hurma şırasının konulmasının nehyedilmesi, özellikle bu kaplarda şıranın daha çabuk alkole dönüşmesinden ve bazan insanın farkına varmadan alkole dönüşmüş bu şırayı içmesi ihtimaiindendir. Daha sonra alkollü içmemek kaydıyla her türlü kaba şıranın konulab...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abdülkays heyetinin gelişi
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:36:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abdülkays heyetinin gelişi rüya tabiri,Abdülkays heyetinin gelişi mekke canlı, Abdülkays heyetinin gelişi kabe canlı yayın, Abdülkays heyetinin gelişi Üç boyutlu kuran oku Abdülkays heyetinin gelişi kuran ı kerim, Abdülkays heyetinin gelişi peygamber kıssaları,Abdülkays heyetinin gelişi ilitam ders soruları, Abdülkays heyetinin gelişiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes