๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Yetişkin Din Eğitimi => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 14 Temmuz 2010, 14:10:25



Konu Başlığı: Kadınların Arabistandaki Durumu
Gönderen: Zehibe üzerinde 14 Temmuz 2010, 14:10:25
2. Kadınların Arabistan'daki Durumu
 

Araplar İslâm'dan Önce kadınlar hakkında bütün insan­lığı nefret ettirecek derecede bozuk bir ahlâkî anlayışa sahip­ti. Arabistan'da kadın, hayvanla insan arasında orta bir mah­luk olup, sadece çocuk yapmak ve beyi için çalışmak üzere va­rolduğu kabul ediliyordu. Belli bir hürmet görüyor idiyse şayet, bu onun insanî bir varlık olmasından dolayı değil, daha çok "kan karışmasına bir engel teşkil etmesinden dolayı idi."

Hukukî durumuna gelince, "ailenin sadece erkeklerden ibaret bir kurum olarak görülmesi" sebebiyle, kadının hukukî bir şahsiyeti yoktu. O, aile reisinin, babasının başlık mukabi­linde bir kocaya verdiği bir nevî "ailevî bir mal"dı. Böylece kadm, kendisini dilediği zaman boşayabilecek olan kocasının mülkiyetine geçerdi. Kendisinin hiçbir miras hakkı yoktu. Sa­vaşa katılamadığı için her çeşit aşağılıklar kadına izafe edi­liyordu. [339]

Bir kız doğduğunda babanın yüzünü gam ve keder kaplar, çocuk için gizli bir kin beslerdi. Onun bu ruh hali Kur'ân'da şöyie anlatılır:

"Ve onlardan biri bir kız çocuğu ile müjdelense öfkelene­rek yüzü simsiyah olur. Kendisine müjdelenen şeyin ferahlığın­dan utanarak halktan yüzünü saklar. Onu hakir görülme pa­hasına  (hayatta ) bırakayım  mı, yoksa toprağa mı gömeyim,

diye düşünür. Dikkat edin ki ne fena hükmediyorlar." [340]

Bu ikilemden hakaret görmeyi içine sindirebilenler ço­cuğu hayatta bırakırdı. Sindiremeyenler ise çocuğun hem kız olmasından hem de aileye ekonomik bir katkı yapmamasından dolayı çoğunlukla onu öldürmeye karar verirdi. Bu kararı ve­renler, çocuk biraz büyüdüğünde çöle gidip bir çukur kazar ve geri dönüp annesinden çocuğa en güzel elbiselerini giydirmesini isterdi. Baba bu işi çocuğa, bazı akrabaları ziyarete götüre­ceğini söyleyerek yapardı. Daha sonra, birlikte evden çıkar­lar, Önceden hazırlanmış çukura doğru yol alırlardı. Babası çocuğa çukura bakmasını söyler, tam baktığı esnada acımasızca arkasından iter ve onu çukurun içine düşürürdü. Çıkmaya fırsat vermeden hemen üstüne toprak atarak onu gömer ve böyle gad­darca öldürürdü.

Babanın, kızının fahişe olmasından, esir edilip kaçırıl­masından fakirlik ve sefalete düşmesinden korkması sebebiyle yaptığı söylenen bu canavarca uygulama, onun kızının geleceği hakkındaki bu kötü düşüncelerini ve korkusunu da bertaraf et­miş olurdu.

Bu vahşetten kurtulup da yaşayabilen kadınlar, Cahi-liyye döneminde erkekle hemen hemen hiçbir konuda eşitliği olmayan, aşağı tabakada sayılan varlıklardı. Toplumun hor görülen üyeleri olup, kendilerine hiçbir zaman söz hakkı, siyasi ve içtimaî konuda fikir beyan etme yetkisi verilmemişti. Hatta son derece bayağı görüldüklerinden, âdet zamanlarında evlere bile sokulmazdı. Miras olarak devredilirler; fakat mirastan pay alamazlardı. [341]